Cemaatler ne türlü ihtiyaçlardan doğuyorlar ve ne türden sonuçları karşımıza çıkarıyorlar? Devlet-toplum ilişkimiz cemaatleşmede ve cemaatlerin yapısında bir belirleyen mi? Sosyolojik olarak cemaat yapılarının özellikleri nelerdir?
Osmanlı’daki toplumsal yapıda ulema sınıfı nereye oturuyordu ? Diğer sınıflarla ilişkileri nelerdi? Ulema-siyasi otorite arasındaki ilişkilerde patronaj sistemi süreç içerisinde ne gibi değişiklikler gösterdi? Osmanlının Batı karşısında geri kalmasında patronaj ilişkilerinin seyri nasıl etkili oldu? Patronaj ilişkilerinin altyapısını neler oluşturuyordu ? Osmanlının son dönemindeki yenileşme hareketlerinde ulemanın tavrı ne oldu ? Bilim adamlarının otorite karşısında özgürlükleri neden önemli ?
Prof. Dr. Abdullah Kahraman - Prof. Dr. Ramazan Altıntaş - Tolga Avşar / Pazarda temel ihtiyaç maddelerine ait fiyatların başı boş yada spekülasyonlarla bir şekilde yükselmesinin önlenmesi amacıyla malların satış fiyatının önceden devlet başkanı yada yetkili makamlarca belirlenmesi sistemi olan Narh konusunu İslam Kelamı ve Fıkhı açısından ele alacağız. Nitekim Türkiye’de ve Dünya’da gıda arzı ile ilgili olarak enerji, lojistik, finans kriziyle birlikte fiyatlarda alım gücü zayıflamış, piyasada fiyatların kararsızlığı ve sürekli fahiş artışı söz konusu olmakta. Dolayısıyla Devlet yada Devlet Başkanı piyasaya, fiyatlamaya müdahale edebilir mi? Müdahalenin dayanakları nelerdir? Tarihimizde ve İslam tarihinde fıkıh maddesi olarak çeşitli şekillerde kayda geçmiş olan Narh uygulaması Türkiye gündeminde de tartışıldı ve Düşüncü Ufku olarak biz de bu konuyu Fikir Coğrafyası kanalında ele almaya çalışacağız.
Erdoğan’ın 3.kez adaylığı hukuken mümkün mü? Yüksek Seçim Kurulu’nun muhtemel tutumu ve sonuçları. Erken seçimin şartları. Sine-i millet mümkün mü ve ne kadar gerçekçi?
A4'de Prof. Dr. Ferhat Kentel'le birlikte Yoksunluk-Yoksulluk konusu gündem ediliyor. Mevzu üretim - tüketim lokasyonunda istatistiklere boğdurularak buharlaştırıldığı için çoğunlukla sosyal, siyasal, psikolojik etkilerini, kuşaklar boyu transfer edilen yapısını tartışamadığımız gibi göremiyoruz bile. Asgari ücret, açlık sınırı, yoksulluk sınırı, enflasyon vs. gibi ifadeler milyonlarca insanın yaşamının sert ve hırpalayıcı koşullarını ima etmekten ziyade sanki ekonomi alanına ilişkin teknik terimler gibi sıralanıyor, sıralanabiliyor. A4 bu sert koşullara, bu manipülatif dile odaklandı..
Vehbi BAŞER - Adnan TEKŞEN- Salih Cenap BAYDAR / Son zamanlarda değişik kesimlerden gelen Cumhuriyet eleştirilerinin altında ne yatıyor ? 99 yılda Cumhuriyetle yaşadıklarımızın ve getirilen eleştirilerin soğukkanlılıkla tartışılmak yerine siyasi çatışmaların odağında değerlendirilmesi, bu tartışmaları olumlu bir noktaya götürür mü? Cumhuriyetle neleri tevarüs ettik, neleri dönüştürdük ? Bir toplumsal sözleşme oluşturmada bu eleştiriler nasıl verimli kılınabilir?
Etyen Mahcupyan - Baha Yılmaz - Tolga Avşar
Türk siyasalında eğilimler şimdiye kadar belirli mesafeleri koruyorken bir süredir bu mesafeler oldukça birbirine yaklaşmış ve neredeyse farklar, aykırılıklar vs. ayırt edilemez hale geliyor. Türkiye demokrasisi için bu durum ne ifade ediyor? Özellikle siyasetin bulanıklaştığı ya da bulanıklaştırdığı bu durum ülkeyi yönetmeye aday profilleri nasıl konumlandırıyor? Şimdiye kadar tanıdığımız ve bildiğimiz siyasal profilleri yeniden mi tanımlamak gerekiyor? Yoksa siyasetteki bulanıklığa tanımlanan profiller mi neden oluyor? Konumlanma ve eğilimlerin iyice karıştığı, anketlerin, ölçümlerin anlamını kaybettiği ve siyasal anlamda cahilliğe kadar gidebilecek böylesi bir durum ya da kafa karışıklığında sandık demokrasisi Türkiye siyasetini daha ne kadar öteye taşıyabilme imkan ve kabiliyetine sahiptir?
Prof. Dr. Ferhat KENTEL-Ali AYDIN-Abdulbaki DEĞER/ A4’de bu hafta mültecilik konusu ele alınıyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (UNHCR) verilerine göre, dünyada evlerini terk etmek zorunda kalanların sayısı İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en yüksek seviyeye ulaşarak, 100 milyonu aştı. Her yıl istikrarlı şekilde büyüyen bu rakamlar önümüzdeki yıllarda sorunun büyüyerek devam edeceğini gösteriyor. Dolayısıyla sadece mültecilerin değil birlikte yaşadıkları tüm insanların ortak sorunu olan bu konu başvurulan güvenlik tedbirlerinin ötesinde ele alınmayı zorunlu kılıyor. Güvenlik tedbirlerinin, nefret söylemlerinin, popülist politikacıların ve uzun soluklu kalıcı çözüm arayışında olmayan devletlerin palyatif tedbirlerle sorunu kronikleştirdiği bu süreçte konuyu, içeriğini, mevcut küresel statüko üzerinde oluşturduğu baskıyı, basıncı Prof. Ferhat Kentel ile birlikte ele alıyoruz. A4 17 Ekim Pazartesi saat:21:00’da Fikir Coğrafyası YouTube kanalında.
Dezenformasyon Yasası: Koruma mı, Kontrol mü?/ Seren Yıldız Öztürk - Ali Aydın - Abdulbaki Değer - Baha Yılmaz - Celal Kazdağlı - Salih Cenap Baydar - Tolga Avşar /Seçim öncesi sosyal medya ve internet yayıncılığına yönelik çıkarılan Dezenformasyon Yasası, iktidar-medya-toplum ilişkileri çerçevesinde neler getirip neler götürecek? Tüm boyutlarıyla bu programda.
Prof. Dr. M. Hayri KIRBAŞOĞLU - Dr. Adnan TEKŞEN / Geleneksel toplumlardan modern toplumlara geçişte birlikte yaşama konusunda nasıl bir gelişme yaşandı? Türk toplumunda birlikte yaşama konusunda bir sözleşme kültürü oluşturmanın önündeki engeller neler? Türkiye’nin Batılılaşma-Türkleşme - İslamlaşma üçlemesi bu kültürün önünde bir engel mi? Modernleştik mi yoksa modern kabileciliklerle kendimizi avutuyor muyuz? Bir arada yaşama kültürünün temel dinamikleri neler olmalı?
Ramazan BURSA - Celal KAZDAĞLI / Protestoların durulmak yerine giderek kitleselleşmesi ve yaygınlaşması İran’da yeni bir dönemin başlangıcında olduğumuzu gösteriyor. İran’da rejim devrimden 43 yıl sonra en zayıf anını yaşıyor. İran dış güçleri suçlarken ABD dikkatle izlediği olaylar hakkında yorum yapmıyor. ABD neden sessiz? Sessiz olan bir başka ülke ise Türkiye. Erdoğan ve Dışişleri olaylar hakkında neden bir değerlendirme yapmıyor? İran’da olası iktidar değişimi bölgeyi nasıl etkiler? Rejim son çare olarak Irak’ın Süleymaniye bölgesine müdahale eder mi?
Kuran'la çelişmeyen bir epistemolojik yaklaşım kurulabilir mi, mümkün mü? Duyular ile elde edilen bilgi nasıl kullanılabilir? Kant'ın varlıksız bilgi, bilgisiz varlığın olamayacağı yaklaşımı üzerinden varlığa dair Kurandan beslenilerek epistemolojk bilgi kurulabilir mi? Ontolojik olarak bilginin yetersizliğinin tartışmasından hareketle Vahy yoluyla imkan dışında kalan bilgi elde edilebilir mi ve buradan İslami Bilgi Teorisi geliştirilebilir mi? Bilgi ve varlık tartışmaları üzerinden yeni imkanlar mümkün mü ?