Bilgi Şemaları ve Önyargılar
Toplumsal yapı içinde önyargıların ve kalıpyargıların ayrımcılığa dönüşmesini engelleyen “önleyici denge mekanizmaları” olmalıdır. Bunlar; kanunlar ve toplumun haksızlığa karşı direnişidir. Bir toplumda hukuk üstün olursa ve hukuk adamları gerçekten kanunları uygularsa, insanlar kanun önünde eşit olacaklarından, birbirine karşı haksız tutumla önyargılı davranamazlar, aralarında ayrımcılık yapamazlar, ötekileştirilen insanları yok yere ‘nefretin objesi’ hâline getiremezler.
devamını oku
DÜŞÜNCE
Mülakat, İmtiyaz ve Gerçeklikten Kaçış
Mülakatı “güvenlik soruşturması” olumsuz çıkanları elemek için örtük bir araç olarak kullanmaya, on binlerce insanı bu gösterinin figüranına dönüştürmeye ne gerek var? İstihdam edilemeyecek durumda olmanın hukuki gerekçesi varsa bunu zaten kullanmaya engel bir durum yok. Düşünebiliyor musunuz, paravanlaştırılmış bir mülakat uygulamasıyla karşı karşıyayız. Ülke çapında yüzlerce komisyonun, binlerce adayın ve ailelerinin muhatap kılındığı bu uygulamanın normalliğinden, makullüğünden bahsedilebilinir mi?
devamını oku
DÜŞÜNCE
Düello, Pusu ve Toplumsal Onur
Düello karşılıklı bir meydan okumadır. Aleni ve kurallı bir yüzleşmedir. Onur için hayat ortaya konur. Bu yüzdendir ki Batı toplumlarında onur hatta toplumsal onur kurallara dayanır. Hukuka dayanır. Oysa bizim gibi toplumlarda yüzleşme hatta kurallı yüzleşme yoktur. O yüzdendir ki pusu atılır. Kurnazlık, bir zekâ pırıltısı olarak görülür. Toplumsal onurun yerini pusu kültürü alır.
devamını oku
DÜŞÜNCE
Walesa: Man of Hope
2013 yapımı Andrej Vajda filmi, Sovyetler Birliği kontrolündeki demir perde ülkelerinden Polonya'nın 1970 ve 80'li yıllarını sıradan bir tersane işçisi üzerinden ele alıyor.
devamını oku
DÜŞÜNCE, SİNEMA
Tabudan Kavramsal Putlara
Bu yazıda varlığın en güçlü en etkili en belirleyici vasıtası olan lisanın nasıl tasallut ve tahakküm aracına dönüştüğüne dikkat çekmek istiyorum.
devamını oku
DÜŞÜNCE
Yassak
Akademi genel bir laçkalaşma yaşıyordu zaten. 2020’de buna bir de pandemi eklendi. Eğitimsiz doktorlar, mühendisler, hukukçular, öğretmenler, hemşireler gibi pek çok yetersiz meslek erbabı üzerinden pandeminin etkisini en az on yıl uzattık.
devamını oku
DÜŞÜNCE, EĞİTİM
Deprem Manifestosu
Bu sefer farklı olmalı... Önce sakince durup düşünmeliyiz. İçi boş, göz boyayıcı acil eylem planlarını değil, yaraya dokunan gerçekçi, bilimsel, akılcı eylem planları yapmalıyız. Acele ile enkazları kaldırmak yerine uzun uzun bakmalı, incelemeli, delilleri toplamalı, hepimiz suçumuzu, suçluları tespit etmeliyiz.
devamını oku
DÜŞÜNCE, SOSYOLOJİ
Deprem, Yıkım, Denetim Vs. Ya Da “Zelzele-İ Meratib” (*)
Malesef eğer kamu çalışmıyorsa yurttaşların kendi başlarının çaresine bakmaktan başka seçenekleri kalmıyor. Buradan hareketle, yapı denetimi ve tahkimi konusunda yurttaşların yapabilecekleri kimi işleri burada anlatmaya çalışacağız.
devamını oku
DÜŞÜNCE
Onikişubat 2073: Kahramanmaraşın Kurtuluşu ve Kuruluşu
Yazarımız Fatih Okumuş 2073 yılında, Maraş'ın ellinci kuruluş yıl dönümü törenlerinde irad edilecek nutku yazdı.
devamını oku
DÜŞÜNCE
Emoji Kullanımı ve Dil
Dilimizin yabancı kelimelerin istilası altında olduğu iddiası ise yersiz ve anlamsız bir korkudan ibarettir. Korkunun kaynağı yabancı kelimelerde değil, yeni kelimelerin ortaya çıkmasına vesile olacak sanat, edebiyat, psikoloji, fen alanlarındaki üretimsizlikte aranmalıdır.
devamını oku
DÜŞÜNCE, DİLBİLİM
Din-Toplum-Cemaat
Cemaatler ne türlü ihtiyaçlardan doğuyorlar ve ne türden sonuçları karşımıza çıkarıyorlar? Devlet-toplum ilişkimiz cemaatleşmede ve cemaatlerin yapısında bir belirleyen mi? Sosyolojik olarak cemaat yapılarının özellikleri nelerdir?
devamını oku
Edebiyat ve Sanat Dilinden Bilim ve Düşünce Diline Doğru Uzun Bir Kavis
Elimizdeki bir çalışmada, üzerine eğildiğimiz metin veya sanatçı konuşur; biz onların sesini duyarız. Yaptığımız araştırmalardan elde ettiğimiz veriler, aynı konuda çalışmış diğer bazıları!.. Onları da aynı şekilde. Bunların her biri tek tek bilgiler, anlamlar, özetlemeler biçiminde, çalışmamızda kendine uygun bir yer bulur. Fakat unutmamalı ki araştırmacının konumu bunların hepsinin üzerindedir. Çünkü o bir orkestra şefi sayılır. Ya da önündeki piyanonun tuşlarına basarak, istediği ahengi temine çalışan bir bestekardan farksızdır o! Eserin akışını kuran, belgeleri anlamlandıran, çalışmayı belli bir sonuca doğru götüren! Daha mühimi de her bir bilgiyi kardığı harç için, malzeme olmanın ötesinde terkibe dönüştüren üst bir şuur! Unu, suyu ve tuzu mayalayarak, birbirinden ayrışmaz bir bütünlük icat eden gerçek bir bilim adamı!
devamını oku
DÜŞÜNCE