Mealcilik: Bir Komplo Teorisi mi?

07 Ocak 2025
Image

"Mealcilik" hayatımda duyduğum en saçma kavramlaştırmalardan biridir. Bundan daha kötüsüyse, bunun bizzat İslam düşmanlarınca bilinçli biçimde kotarılarak dolaşıma sokulmuş, şeytani bir projenin ürünü olması ihtimalidir…

Bu fikre nereden mi ulaşıyorum? Çok basit bir mantık yürütme ve matematik hesabıyla… Açıklayayım:

Malum olduğu üzere dinini öğrenmek her müslümana farzdır. Bununla birlikte Arapça öğrenmek ise dini bir vecibe değildir. Ayrıca Peygamberden sonra kimseye, davet etmek dışında insanlara dinlerini öğretmek, insanların imanını, ibadetini kontrol etmek ya da denetlemek gibi görevler verilmiş de değildir. Tam tersine bu konuda kendilerini yetkili görebilecek aracılar (ruhban sınıfı) açık bir dille yasaklanmıştır.

Şu halde, dinlerini öğrenmek için müslümanların elindeki en güvenilir temel, hatta yegâne kaynağın Kur’an’ı Kerim olduğu söylenebilir. Yani, Arapça bilsin ya da bilmesin, her müslüman dinini öğrenmek için Kur’an’ı okumak ve anlamak zorundadır.

Eğer, “mealcilik” iddiasıyla ortaya çıkanların söyledikleri gibi, meal okuyarak Kur’an’ın (dinin) anlaşılamayacağı kabul edilecek olursa, müslümanların çok büyük bir bölümümün dinini (doğrudan, ilk kaynaktan) öğrenmesinin de önüne geçilmiş olacaktır. Ayrıca sadece Kur'an değil, hadis külliyatı, içtihat içerikli önemli ilmi eserler dahil, pek çok kadim dini kaynağın da Arapça olduğu düşünülürse bunun ne büyük bir zaafiyete yol açacağı anlaşılabilir. Çünkü bugün dünyada 1 milyar 600 milyon civarında müslümanın yaşadığı bilinmekle birlikte Arapça konuşanların (müslüman olmayanları da dahil) toplam sayısı yaklaşık 246 milyon olarak (%15) hesap edilmektedir. Bu basit matematik hesabına göre, yaklaşık, 1 milyar 350 milyon müslümanın (ki bu tüm müslümanların % 85'ine tekabül eder) Kur’an’ı ve pek çok birincil dini kaynağı orijinal dilinden okuyabilmesin imkânı yoktur yani dinlerini ister istemez meal okuyarak öğrenmek zorundadırlar.

Bu durumda, bilinçle üretilmiş bir "mealcilik" kavramının müslümanların kahir ekseriyetini İslami kaynakların aslından, yani dinin hakikatinden uzak tutmak suretiyle, onları kendisini din temsilcisiymiş gibi sunan (ve belki de ipleri başkalarının elinde olan) bir takım kişi ve kurumlara mecbur ve mahkûm etmeye yaradığı anlaşılmaktadır. Bu kavramın şuursuzca ortaya atılmış bir kavram olabileceği ihtimalini dillendirmek, ötesinde savunmak ise, müslümanlar açısından çok daha acınası bir tabloya işaret etmektedir.

Image

Kaldı ki bugün, müslüman kitleleri mobilize etme konusunda en yaygın ve etkili (çoğunlukla, gelenekçi) yapıların pek çoğunun başında, kendisini, veli, evliya, şeyh, gavs, allah dostu, mürşit vb sıfatlarla tanıtan tek bir insan yer almakta ve dini konularda hüküm verme yetkisi de tek başına bu kişide bulunmaktadır. Kabul etmek gerekir ki, insan olması bakımından zaafları da bulunan bu kimseleri bir şekilde vesayet altında tutabilen herhangi bir otorite (kişi ya da kurum, örneğin bir devlet ya da terör veya istihbarat örgütü) onlara tabi olan (Kur’an okumayan, sorgulamayan, kayıtsız şartsız itaat eden, adeta mankurtlaştırılmış ve /veya köleleştirilmiş) büyük kitleleri kolayca kontrol edebilecektir. Bu durumun İslam için, müslümanlar için ne denli büyük bir tehlike barındırdığını izaha gerek yoktur.

Özetle “mealcilik” kavramı İslam’dan ziyade düşmanlarına hizmet etmeye çok daha elverişli bir kavram görüntüsü vermektedir. Günümüz İslam dünyası gerçekliği de maalesef bu iddiayı kanıtlar niteliktedir.

Yeni yorum ekle

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

İstatistikler

Bugün Toplam Toplam
23 kez görüntülendi. 205 kez görüntülendi. 0 yorum yapıldı.