Biraz Bilim Kurgu, Biraz Bilim
Bilimkurgu ya da kurgubilim denince (science fiction - Türkçeye ilk girdiğinde “hayal bilim” adıyla da anıldı) belki de 19. yüzyılın büyük bilimkurgu yazarı Jules Verne'i hatırlamayan yoktur. Romanları birçok dile ve bu arada Türkçeye çevrildi ve filmlere konu oldu.. Denizaltılar, hava gemileri, uzaya seyahat ve daha birçoğu onun çağında hayalperestlik görüldü; bir sonraki yüzyılda gerçek oldu. Yani 19. yüzyılda hayal ürünü görülen birçok şey 20. yüzyılda bilim ve teknolojinin konusu haline geldi. Bunu not edelim.

20. yüzyıla gelirsek, o asrın en büyük bilimkurgu yazarı hiç şüphesiz Arthur C. Clarke'dır. Yönetmen Stanley Kubrick'in, onun aynı adlı romanından, sinemaya uyarladığı “2001: Bir Uzay Macerası” (2001: A Space Odyssey. Yapım yılı: 1969) bilimkurgu sineması başyapıtlarındandır. Clarke'ın bu kadar ünlü olmayan ama çok değerli diğer bir eseri ise “Geleceğin Çehresi” (Profiles of the Future). Clark burada geleceğin teknik imkanlarını araştırır ve olası bir geleceğin sınırlarına dek gider. Şiddetle eleştirdiği ise şudur: Geçmişte, pek çok bilimsel buluş önce "imkânsız" ilan edilmiştir. Edison’un ampulü, uçaklar, radar, uzay uçuşları gibi birçok teknoloji, önceleri alay konusu olmuş; saygın bilim insanları bu gelişmeleri mümkün görmemiştir. Özellikle nükleer enerji, atom bombası gibi örnekler, başlangıçta "büyücülük" gibi değerlendirilmiş ancak zamanla gerçekleşmiştir. Evet, tabir caizse bu “bilimsel bağnazlık” Clarke'ın ciddi eleştiri konularındandır.
Sadece bilimkurgu olmayan, geleceğin bilim ve teknolojisini ciddiyetle inceleyen bu ve diğer eserlerinde Clarke dört kanun koyar:
- Bir seçkin ve yaşlı bilimci birşeyin mümkün olduğunu söylediğinde hemen hemen kesinlikle haklıdır. Birşeyin mümkün olmadığını söylediğinde ise büyük ihtimalle yanılıyordur.
- Mümkün olanın sınırlarını keşfetmenin tek yolu sınırı bir miktar imkansıza doğru aşmaktır.
- Yeterince gelişmiş bir teknoloji büyüden ayırt edilemez.
- Bir şey nazari olarak mümkün ise ve bilimin temel kanunlarından hiçbiri onun gerçekleşmesine engel değilse, o şey er geç gerçekleşecektir.”
Evet.. Biz bilimkurgu ile konumuza bu girişi neden yaptık? Zira konumuz olan Türkiye'nin enerji sorunu ve enerjide dışa bağımlılığını çözmek için yeni teknikler, yeni imkanlar ve fikirde cesaret gerekiyor. Ve bizim amacımız da, bilim ve teknolojide geleceğe uzanabilen bu büyük üstadlardan ilham alarak, cesaret edildiği takdirde yarın neler yapılabileceğini araştırmak. Şüphesiz bir diğer amaç da dar bir bilimadamları çevresinde konuşulan konuları (merak eden) herkese açarak bu konulara toplumsal ilgi uyandırmak. Vulgarizasyon yazarları ve ansiklopedistler yoluyla bilimin halka mal edilmesi modern çağın en büyük başarılarındandır; gerçi bu başarı tamdır denemez, ama belki de tam olmaması ve bilenlere bir alan bırakılması daha iyi olmuştur.
Enerji: En Büyük Açık
Enerjide dışa bağımlılığımız uzun yılların kronik sorunu. 2022 yılında Türkiye enerji ithalatına zor kazanılmış (ve şüphesiz bir kısmı da borç alınmış) 97.1 milyar Dolar döviz ödeyerek bu konuda bir rekor kırdı. 2023 yılında yayınlanmış bir Merkez Bankası raporuna göre dış ticaret açığımız enerji ithalatı tamamen yerli kaynaklarla karşılandığı takdirde kapanmakta, hatta müsbete dönmektedir (Şek.1).

Kaynak: Son Dönem Enerji İthalatı Gelişmeleri ve Enerji Arzında...)
Enerji bağımsızlığı bu ülkenin ekonomik refahı, siyasi istikrarı ve toplumsal gelişimi için temel bir problem olarak görünüyor. Çünkü bizim sürekli dışa bağımlılığımız, ekonomimizin sürekli dış açık vermesi ve kalkınma – gelişme yolundaki geri kalmışlığımızın temel nedenlerinden biri, enerji gibi hayati bir konuda dışa bağımlılık. Ve biz de enerji ithalatının belki tamamını, o olmasa dahi bir kısmını kapatabiliriz. Bunun için yöntemler geliştirilmesi ya da varolanların yeni şartlara ve Türkiye'ye uyarlanması gerekiyor. Bu da bilimde ve teknolojide cesaret gerektiriyor..
Bunu söylemişken enerjide bir başka cesaret öyküsü olan Fransa'nın nükleer enerji programına da bir bakalım.
“Fransa’nın Petrolü Yoktur Ama Fikirleri Vardır”
1973'teki OPEC'in uyguladığı petrol ambargosu ve 1979'daki petrol krizi çok az kömürü olan ve hiç petrolü olmayan Fransa ekonomisini çok kötü çarptı. Fransa yüksek fiyatlara petrol bularak duran fuel oil'lu santrallerini çalıştırmak zorunda kaldı (o sıra doğalgazlı elektrik santralleri pek yaygın değildi). Bunun üzerine 1974'te başbakan Pierre Messmer “Fransa’nın Petrolü Yoktur Ama Fikirleri Vardır” sloganıyla nükleer enerji programını başlattı. Fransa elektriğini nükleer enerjiden üretecek ve bu açıdan bağımsız olacaktı. Orijinal planda 60 reaktör öngörülmüştü. Bugün 50'ye yakın reaktörle Fransa elektriğinin %70-80'ini üretiyor. Son zamanlarda önem kazanmış karbon dioksit salımının azaltılması konusunda Avrupa'da liderliği koruyor, zira nükleer enerji atmosfere atık bir gaz salmıyor ve Fransa komşularına da elektrik ihraç ediyor. Yani petrol, kömür ve doğalgazı olmayan Fransa bir enerji ihracatçısıdır. Bundan tamamen farklı bir yola sapmış Almanya ise “Energiewende” (“enerji dönüşümü”) adıyla güneş ve rüzgar enerjisine yöneldi, ama sonunda yüksek enerji fiyatları ve yüksek karbon dioksit salımıyla karşıkarşıya kaldı. Yüksek karbondioksit salımı, kaprisli güneş ve rüzgar enerjilerinin her zaman hazırda olmaması ve o zaman enerjinin çaresiz eski kömürlü santraller ya da doğalgaz ile üretilmesi nedeniyledir. Pahalılık ise basit anlatımla her rüzgar ve güneş santralini klasik usulde çalışan diğerleriyle yedeklemekten gelir, yani her kWh enerji için çifte yatırım yapmak zorundasınız!..
Fransız nükleer teknolojisi 1970-80'lerin yaygın “basınçlı su reaktörü” dediğimiz teknolojiye dayanır. Gerçi bu Fukushima'da deprem ve tsunami sonrası kaza yapan nükleer reaktörlerinki ile aynı teknolojidir ama Fransa'da nükleer santrallerin işlediği son 50 küsur yılda ciddi bir kaza olmamıştır.
Aradan geçen sürede nükleer reaktör teknolojisi de gelişmiş olup bugünün, kimi çizim masasında, kimi ise yeni çalıştırılmış olan reaktörleri '70'ler ve 80'lerdeki “atalarına” kıyasla kazalara daha mukavim ve daha güvenlidirler. Ne var ki bu reaktörlerin önemli bir kısmı hala çizim masası üzerindedir; fiilen kurulup çalıştırılanları olsa da nükleer enerjiye karşı son onyıllarda gelişen yaygın güvensizlik ve bunun etkisi ile gelişmiş ülkelerde kontrol ve izin süreçlerinin giderek uzayıp onyıllara varması nedeniyle fiili inşa ve çalıştırma süreçleri çok yavaş yürümektedir. Bu yeni tip reaktörler için alaycı bir isim çıkarıldı ve yaygınlaştı: “Kağıt reaktör”.
Kağıt Reaktör – Kağıt Teknoloji: Bilimsel Hayalin Eşiğinde
“Kağıt reaktör” (paper reactor) terimi, yalnızca çizimlerde, planlarda veya bilgisayar simülasyonlarında var olan, henüz fiziksel olarak inşa edilmemiş nükleer reaktör tasarımlarını ifade eder. Bu kavram, özellikle toryum yakıt döngüsü, sıvı tuz reaktörleri (MSR), gaz soğutmalı reaktörler ve hızlı üretken reaktörler gibi yenilikçi sistemlerde sıkça karşımıza çıkar.
Ancak mesele yalnızca reaktörlerle sınırlı değil. “Kağıt teknoloji” (paper technology) daha genel bir kavramdır ve henüz gerçeğe dönüşmemiş tüm teorik cihazları kapsar: nükleer tahrikli uzay gemileri, hipersonik scramjet uçaklar, yapay organ yazıcıları, nano robot enjeksiyon sistemleri, hatta dev uzay asansörleri… Bunların bazıları bilimsel literatürde, bazıları da bilim kurgu ve mühendislik vizyonlarında yer alır.
Bu tür cihazlar, her ne kadar fiziksel olarak var olmasalar da, bilimsel düşünceyi besler, teknolojik ilerlemenin yönünü çizer ve bir gün inşa edilmeyi bekleyen potansiyel sistemler olarak değer taşır.
Bu anlayış, bilimsel hayal gücü ile hayalperestliği ayıran çizgiyi belirler: Bilime aykırı olmayan her fikir değerlidir.
Bugünün “kağıt cihazları”, yarının laboratuvarlarında doğabilir. Her plan bir tohumdur; toprağa düşmese bile bir ormanı hayal ettirir. Dolayısıyla, amatör bir gelecek araştırmacısı olarak, bugünün "kağıttan enerji makinelerinin" yarın gerçek oldukları bir dünya konusunda kimi bulgu, görüş ve önerilerimizi tartışılmak üzere kamuoyuna ve konunun erbabı bilimcilerimizin görüşüne açıyoruz. Gerçi tartıştığımız bazı makine ve teknolojiler bugün de var, ama bunlar ya Türkiye'de yok, ya da bizim gelecekte hayal ettiğimiz biçimde var değiller.
Arthur C. Clarke’ın dediği gibi:
“Bilinen fizik kanunlarına aykırı değilse, her şey düşünülmelidir.”
Çöp: Bir Enerji ve Hammadde Kaynağı
Türkiye'de kişi başına düşen kent çöpü (belediye atığı) ve kırsal biyokütle (özellikle tarımsal ve hayvansal atıklar) miktarları için elimizdeki en güncel ve kabul gören verilerden yola çıkarsak ne muazzam bir kaynağı atıp israf ettiğimizi göreceğiz. Oysa bunu değerlendirme imkanı vardır. Bunların hesaplarını aşağıda vereceğiz. Özellikle Kuzey Avrupa ülkelerinde yaygın olan çöpleri yakarak enerji üretme ve küllerini değerlendirme teknolojisi ülkemizde de başlamıştır. Almanya'da artık çöplerin düzenli taşınıp gömüldüğü çöplükler yoktur. Hepsinin yerini çöp enerji santralleri almıştır.
Entegre Atık İşleme ve Geri Kazanım Tesisi: Türkiye Modeli
Amaç
Kent çöpleri, kırsal biyokütle, lağım ve hayvansal gübre ile birlikte deniz/akarsu diplerindeki kirli tortuların işlenerek:
- Elektrik ve ısı üretimi,
- Temiz su geri kazanımı,
- Fosfat ve kompozit gübre üretimi,
- Metal ve inşaat malzemesi geri kazanımı
hedeflenmektedir.
Girdiler
- Kentsel çöp + kırsal biyokütle → yüksek ısıl değerli yakıt
- Lağım çamuru + hayvan gübresi → kurutulduktan sonra yüksek ısıl değerli yakıt
- Taranmış dip tortuları → hem çevresel temizlik, hem ekonomik kaynak
Tesiste Üretilen 6 Kalem Ürün
- Elektrik – Atıkları yakarak ısı ve elektrik enerjisi üretimi
- Isı – Sıcak su, buhar veya kurutma uygulamaları için
- Temiz Su – Membran veya UV arıtımı sonrası doğaya deşarj edilebilir kalite
- Fosfat (P₂O₅) – Çökeltme veya liç ile gübre katkısı
- Agrega / Kül – Yol dolgusu ve inşaat malzemesi olarak değerlendirme
- Demir + Alüminyum ve diğer demir dışı metal + REE (*) – Mıknatıs ve kimyasal ayırma ile kazanım
(*) (REE: İng. “Rare Earth Elements” - Nadir Toprak Metalleri.
Atom No | Element | Sembol |
---|---|---|
21 | Skandiyum | Sc |
39 | İtriyum | Y |
57–71 | Lantanidler | |
57 | Lantan | La |
58 | Seryum | Ce |
59 | Praseodim | Pr |
60 | Neodim | Nd |
61 | Prometyum | Pm |
62 | Samaryum | Sm |
63 | Europyum | Eu |
64 | Gadolinyum | Gd |
65 | Terbiyum | Tb |
66 | Disprosyum | Dy |
67 | Holmiyum | Ho |
68 | Erbiyum | Er |
69 | Tulyum | Tm |
70 | İterbiyum | Yb |
71 | Lütesyum | Lu |
Bunlar modern teknolojinin yürümesi, özellikle plasma ekranlar, bilgisayarlar, bu çağda önem kazanan e-oto aküleri vs.nin üretimi açısından önemli ve stratejik metallerdir. Elbette ev çöpünde böylesi nadir elementlerin tamamına rastlama imkanı yoktur. Ama bir kısmı bu kaynaktan kazanılabilir. Ayrıca kurşun ve bizmut gibi ağır metaller de bu atıklardan kazanılırken çevreye yayılarak zehirleyici etki yapması önlenmiş olur.
Ekonomik ve Çevresel Değerlendirme
- Atık başına elde edilen ürünlerin toplam değeri, özellikle kentsel ve kırsal atıkta maliyetleri fazlasıyla aşar.
- Dip tortusu gibi daha düşük verimli girdilerde oluşan zarar, bu sistemin genel kârından sübvanse edilebilir.
- Aynı tesisin çok kaynaklı kullanımı sayesinde CAPEX ( Capital Expenses = yatırım giderleri) amortismanı hızlanır, OPEX (Operation expenses = işletme giderleri) sabit kalır, doğal alanlar temizlenmiş olur.
KENT ÇÖPÜ (Belediye Atıkları):
- Türkiye'de yıllık toplam belediye atığı: yaklaşık 32 milyon ton (TÜİK, 2022).
- Nüfus: ~85 milyon
➤ Kişi başı belediye atığı:
32.000.000 ton / 85.000.000 kişi ≈ 0,38 ton/kişi/yıl ⇒ 380 kg/kişi/yıl\
KIRSAL BİYOKÜTLE (Tarımsal + Hayvansal + Orman Artığı):
Tahmini yıllık toplam biyokütle potansiyeli (enerjiye uygun):
- Tarımsal artıklar: 50–60 milyon ton
- Hayvansal atık (gübre): 200 milyon ton (ama bunun %10–20’si pratikte enerjiye çevrilebilir)
- Orman atıkları + endüstriyel artıklar: 10–15 milyon ton
Tahmini toplam enerjiye uygun biyokütle:
70–100 milyon ton/yıl => kişi başı 1.0–1.2 ton/kişi/yıl
Enerji İçeriği Tahmini:
- Kent çöpü: 1 ton ≈ 2,5 MWh (karma yapıya bağlı)
- Kırsal biyokütle: 1 ton ≈ 3–4 MWh (kuru ağırlık bazında)
Kişi başı toplam enerji ≈ 4–6 Mwh/yıl
Daha hassas bir değerlendirme hesabında Alt Isıl Değer (LHV) Tahminleri:
- Belediye çöpleri (karma): ~2,5 MWh/ton
- Kırsal biyokütle (kuru): ~3,5 MWh/ton
Toplam:
Etermik ≈ (0,38 × 2,5) + (1,1 × 3,5) ≈ 0,95 + 3,85 = 4,8 Mwh/kişi/yıl
Yani tüm bu atıkları yakarak yılda kişi başına toplam 4800 kWh (kilovat-saat) ısı enerjisi üretiyoruz. Bu ısı enerjisini yeni bir sistem olan “süperkritik CO2 “ ile elektrik enerjisine çeviriyoruz. O halde biraz da “süperkritik karbon-dioksit” sisteminden söz edelim.
Kazanda ısı ile su kaynatılarak oluşan buharla türbinleri çevirmek şeklinde elektrik üretmeye dayanan geleneksel teknoloji ısı enerjisinin yaklaşık %35'ini elektriğe çevirir. Bu da % 65 ısı enerjisinin israf olması demektir. Kimi santral sistemlerinde bu atık ısıyı değerlendirmek için ek tesisat varsa da (uzaktan şehir ve mahallelerin ısıtılması, konutlara, yüzme havuzlarına vs. sıcak su temini gibi) çoğunda bu atık ısı her santral silüetinde çok iyi tanıdığınız “konik soğutma kulelerinden” çevreye atılır. Oysa üretilen enerjinin her birimi değerlidir, faydalı hale dönüşmesi esastır. İşte “süperkritik karbon-dioksit” burada devreye girer.
Bu sistemde su kaynatmak yerine CO₂ yüksek ısıda “süperkritik” (hem sıvı hem gaz özellikleri gösteren) bir faza sokulur. Bu haldeki CO₂ çok iyi bir enerji taşıyıcıdır ve türbinde ısı enerjisinin %50'den fazlasını bırakır, böylece elektrik üretim verimi %50'ye çıkar. Süperkritik sistemin bir özelliği de boyutları küçük kazan ve türbin sistemleri ile yüksek enerji elde edilebilmesidir. Bu, bir santrale kurulacak “ısı -> elektrik” sisteminin fabrikada seri üretilebilmesini, TIR ya da vagona konan bir konteyner ile santral bölgesine taşınabilmesini sağlar. Bu da hem pratiklik ve hız getirir, hem de yapım maliyetlerini düşürür. Bu da sonuçta elektrik kWh ücretlerine indirim olarak yansır.
Devam edersek:
Süperkritik CO₂ Türbinde Elektrik Verimi:
- Mevcut ticari sistemlerde net verim: %45–50
- Gelişmiş veya entegre sistemlerde hedef: %50–55+
Biz %50 kabul edelim:
Eelektrik= 4,8 × 0,50 = 2,4 Mwh/kişi/yıl
Türkiye Genelinde:
- Nüfus: 85 milyon
ETR = 85 × 2,4 = 204 Twh/yıl
Karşılaştırma:
- Türkiye’nin toplam yıllık elektrik tüketimi (2023): ~330 TWh
- Bu modelle yaklaşık %62’si karşılanabilir.
Kayıp, kaçak, sistem organizasyonunda yetersizlik vb. nedenlerle bu oranın %50'ye düştüğünü kabul etsek dahi bu oran Türkiye enerji üretim karmasındaki tüm diğer kaynakların üstüne çıkar.
(Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, 2025 yılı Nisan ayı sonu itibarıyla kurulu güç dağılımı:
Türkiye Kurulu Güç: | |
Hidrolik Enerji | %27,2 |
Doğal Gaz | %20,7 |
Kömür | %11,2 |
Güneş | %18,7 |
Jeotermal | %1,5 |
Diğer | %2,2 |
Çöp-Organik Atık | %50-62 (*) |
Dikkat çeken nokta %50 ile bu atıl ve yerli kaynağın değerlendirilmesi durumunda elektrikte tek başına doğalgaz ve kömür (kısmen ithal) gibi kalemlerin oluşturduğu tam ya da kısmi dışa bağımlığın aşılacak olmasıdır.
Çöp ve organik atık yakma tesislerinin bir diğer kazancı da yıllarca sürmüş artıkların doğaya atılması şeklindeki yanlış uygulamalar sonucu karada oluşmuş çöplük havzalarının ve nehir ve deniz girintilerinin dibindeki yoğun (ve kimi zaman zehirli) organik atıklı, kirli çökeltilerin oluşturduğu "ölü zonlar"ın (dead zone) tekrar temizlenebilmesi ve doğaya kazandırılmasıdır. Tesisimiz yaktığı çöp ve organik atığın yanına buradan gelen malzemeyi de ekleyerek ek enerji ve (ağır metal birikimi varsa) ağır metaller elde edebilir. Türkiye'de tüm çöp atık havzaları kapatılıp lağımlar arıtmaya tabi tutularak buradan elde edilen tüm atık enerjiye çevrilmeye başlayınca eskiden kalan su üstü ve su altı bu kirli havzalar da 10-20 yıl içinde "beraber yakma" usulüyle (co-firing, co-combustion) temizlenip doğaya iade edilebilir!
Temizleme derken bu tesislerde yanma sonucu oluşan gaz ve dumanın oldukça kirli ve arıtmaya muhtaç olduğunu söyleyerek devam edelim. Bu konuda çok başarılı filtreleme sistemleri geliştirilmiş ve buradan gelecek hava kirliliği yeterince önlenmiştir. Öyle ki, Almanya ve Kuzey Avrupa gibi temizlik ve titizliğin dikkat çektiği ülkelerde bu tesisler şehirlerin ortalarına kuruluyor ve şehir havasına olumsuz katkı yapması beklenmiyor! Högdalenverket – Stockholm, İsveç; CopenHill – Kopenhag, Danimarka; Vantaa Energy WtE – Helsinki, Finlandiya; Klemetsrud WtE – Oslo, Norveç böyle tesislerdir. Biraz da baca gazları arıtımına girelim..
Baca gazları arıtımında,
- aşama elektrostatik filtredir. Bu filtre uçan kül, toz vs gibi katı parçacıkları süzer.
- aşama gazdaki asit ya da asit oluşturabilecek maddelerin (SO2 , HCl vs ) süzülmesidir, bunun için kireç kullanılır. Bazik olan kireç bu maddelerle reaksiyona girerek Kalsiyum tuzları oluşturur ve çöker.
- Aşama azot oksitlerin (Nox ) süzülmesidir. Bunun için amonyak kullanılır.
- Aşama furan tipi zehirli organiklerin ve uçucu ağır metallerin süzülmesidir, bunun için aktif karbon kullanılır..
.. ve sonunda baca gazı olarak geriye CO2 ve su buharı kalır. Bu da kuzeyin titiz standartlarını tatmin edecek düzeyde temiz olduğundan atmosfere verilir.
Türkiye şartlarında kimyasal süzme için kullanılan kimi kimyasallar daha uygunlarıyla değiştirilerek süzme kalitesinden ödün vermeden bu ameliye daha düşük masraflı hale getirilebilir:
- Kirecin, hava eklenerek ısısı düşürülmüş baca gazında NOx süzmeye de kullanılması
- ve aktif karbon yerine bir çeşit mangal kömürü olan Biochar kullanımı gibi..
Burada dikkate sunmak istediğimiz bir öneri de, bu yakma tesislerinin çift devreli hale getirilmesidir: Kızgın ocaktan çıkan 850 – 1000o C'lik gaz süperkritik CO₂ devresinden geçip 500o 'ye düştükten sonra ikinci bir klasik su buharı kazanını ısıtır ve bu 2.devre de %20-25'lik (elektrik / termik enerji oranı) ek enerji üretir. Böylece santral verimi teorik olarak %70-75'i bulur. Bu da bu sistemlerin Türkiye enerji karmasına %60 yerine %80'e yakın katkı yapması demektir.
Bir çöp enerji santrali rüzgar ya da güneş tesisleri gibi doğanın kaprisine mahkum değildir. Sonuncular, sırasıyla %30 – 20 gibi kapasite faktörleriyle (kabaca zamanlarının %30 – 20'sini aktif çalışarak, kalanını ise bekleyerek) çalışırken ve dolayısıyla enerji depolama ya da yedekleme sistemlerine muhtaç olurken çöp enerji santrali %90 üstü kapasite faktörü ile çalışabilir ve şebekeye güvenilir baz güç (sürekli şebekeye beslenmesi gereken asgari güç) besleyebilir. Arthur C. Clarke'ın dediği gibi: "Bilinen fizik kanunlarına aykırı değilse, her şey düşünülmelidir.”
Bloomberg'in 3.6.2025'te verdiği bir haber enerji dışa bağımlılıklarımızın bizi ne derece iktisaden tehlike altına sokabileceğine bir işarettir: "Gazprom Türkiye'de gaz merkezi planını iptal etti". Bu konudaki asıl plan Türkiye'nin Rus doğalgazı için bir ihracat merkezine dönüşmesi ve kuzeyden geçen diğer kanallardan aksayan Avrupa'ya doğalgaz akımının Türkiye üzerinden sağlanmasıydı. Haberden anlaşıldığında göre Gazprom Avrupa'ya Türkiye üzerinden enerji ihracından vazgeçmiş görünüyor. Strateji ve dış politika konularında uzman yazar ve gazeteci Ardan Zentürk'e göre olay bununla da kalmayacak, Türkiye'nin Rusya'dan doğalgaz ithalatını sona erdirmesi Batılı büyük Nato ortakları tarafından talep edilecektir. Bu olur mu, bilinmez, ama ekonomisi dışa bağımlı Türkiye'nin "Batılı dostlarından" gelen baskılara ne kadar direneceği de soru işareti.. Bulunduğumuz coğrafyada enerji dışbağımlığının ulusal ekonomi açısından ne tehlikeler yarattığını bir kez daha görmek için bunlar yeterince açık işaretler.
Bizim yepyeni teknolojilerle bizde olmayan enerji kaynaklarının yerine yenilerini yaratmamız ve bunun için bilimsel araştırmalara hız vermemiz gerekiyor. Bu makalede yapılmaya çalışılan suni zekanın imkanlarından da faydalanarak bir hipotetik kurgu denemesidir. Şüphesiz burada öne sürülen gelecek kestirimleri deney ve uygulama ile gerçek hayatta doğrulanmaya muhtaçtır.
Türkiye bu tür araştırmalar için kaynak yaratabilir: 80 milyar Doları bulmuş enerji ithalatına konacak % 1'lik bir resim, eğer kifayetsiz muhteris politikacılar elinde olmadık yerlere harcanarak çarçur edilmezse yılda 800 milyon Dolar'lık bir araştırma kaynağı yaratır!
Giderek istikrarını kaybeden dünyada ulusal güvenlik açısından bu meblağın yerli yerince kullanımı hayati öneme sahiptir. Ve Türkiye'nin Ortadoğu-Afrika'da girdiği (içinde petrol kaynaklarına erişim arayışının da yadsınamayacağı!) maceralarda harcanan paralar gözönünde bulundurulduğunda (can kayıplarımıza ise hiç girmiyorum!) bu meblağ hayli mütevazidir, ama amacı gerçekleştirmeye yeter.
Umarım ülkede yurt ve millet sevgisi ile bilimsel akıl egemen olur ve biz onlarca yıl sürmüş ve bizi çok yormuş bağımlılıklarımızdan kurtuluruz.
Hipotetik kurgularımız sürecek.. Selamlar.
Kaynaklar:
- Son Dönem Enerji İthalatı Gelişmeleri ve Enerji Arzında Çeşitlendirme Politikaları, https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/a6c32274-a779-435e-ab63-6a99f43d7e5c/Kutu+2.2_23_i.pdf?MOD=AJPERES&CACHEID=ROOTWORKSPACE-a6c3
- Geleceğin Çehresi, Arthur C. Clarke, Doğan Kardeş Yay., İst., 1970
- Clarke's three laws, https://en.wikipedia.org/wiki/Clarke%27s_three_laws
- 2001: A Space Odyssey, https://www.imdb.com/title/tt0062622/
- The beginning of nuclear energy in France: Messmer's plan, https://inis.iaea.org/records/czje0-6cv23
- Nuclear power in France. https://en.wikipedia.org/wiki/Nuclear_power_in_France
- History of France's civil nuclear program, https://en.wikipedia.org/wiki/History_of_France%27s_civil_nuclear_program
- Admiral Rickover's 'Paper Reactor' memo, https://whatisnuclear.com/rickover.html
- Paper Reactors to Power Reactors, https://www.decouple.media/p/paper-reactors-to-power-reactors
- Cracking the code to transition a ‘paper reactor’ to a practical reactor, https://www.ans.org/news/article-5187/cracking-the-code-to-transition-a-paper-reactor-to-a-practical-reactor/
- International Project on Innovative Nuclear Reactors and Fuel Cycles (INPRO), https://www.iaea.org/services/key-programmes/international-project-on-innovative-nuclear-reactors-and-fuel-cycles-inpro
- Household energy prices in Germany continue to fall but remain high in early 2023, https://www.cleanenergywire.org/news/household-energy-prices-germany-continue-fall-remain-high-early-2023#
- The gap in CO2 emissions per capita between France and Germany in the 70s is roughly the same than in 2019 (or 2022).., https://www.reddit.com/r/ClimateShitposting/comments/1dch2bs/the_gap_in_co2_emissions_per_capita_between/
- European Commission – Circular Economy Action Plan
https://ec.europa.eu/environment/circular-economy/ - UNEP – Waste to Energy Reports
https://www.unep.org/resources/report/waste-energy-considerations - IEA Bioenergy Task 37 – Biogas Systems
https://task37.ieabioenergy.com/ - TÜBİTAK MAM – Türkiye Biyogaz ve Atık Yönetimi Raporları
https://mam.tubitak.gov.tr - FAO – Organic Fertilizer Guidelines
https://www.fao.org/home/en - 2025 yılı Nisan ayı sonu itibarıyla kurulu gücümüzün kaynaklara göre dağılımı; https://enerji.gov.tr/bilgi-merkezi-enerji-elektrik
- CopenHill – Kopenhag, Danimarka , https://www.arc.dk/en/about-us/copenhill/
- Klemetsrud WtE – Oslo, Norveç https://www.fortum.com/about-us/our-company/our-energy-production/fortum-oslo-varme
- Vantaa Energy WtE – Helsinki, Finlandiya , https://www.vantaanenergia.fi/en/
- Högdalenverket – Stockholm, İsveç , https://www.stockholmexergi.se/
- Key Points of Flue Gas Treatment in Waste to Energy Plant, https://gasificationplant.com/waste-management/key-points-of-flue-gas-treatment/
- Flue Gas Treatment, https://www.kanadevia-inova.com/waste-to-energy/flue-gas-treatment/
- Bloomberg: "Gazprom Türkiye'de gaz merkezi planını iptal etti" https://www.turkrus.com/3910162-bloomberg-gazprom-turkiyede-gaz-merkezi-planini-iptal-etti-xh.aspx
- Türkiye İçin Ağır Jeopolitik Kırılma! Gazprom Dev Türkiye Yatırımını İptal Etti! Gaz Merkezi Durdu!, Ardan Zentürk, https://www.youtube.com/watch?v=wTD4UEc0J-w
- Çöp ve Biyokütle Enerjisi, https://chatgpt.com/share/68446e9e-61b8-8012-a14d-071755b13aa1
- Çöp ve biyokütle kaynakları, https://chatgpt.com/share/68446fd1-5380-8012-b687-08cc65cec324
Yeni yorum ekle