Covid ile Gündelik/Yakın İlişkiler Nasıl Test Edildi?

28 Ekim 2020

 

2020 yılı Covid salgının etkileriyle mücadeleyle geçti, geçiyor. İnsanlar önce sağlık, sonra ekonomik sorunlarla yüzleşmekte, kendilerine özgü baş etme stratejileri geliştirmektedir. Virüsün bulaşıcı ve ölümcül yönü, pek çok konuda alınan kararların meşruiyetini güçlendirmiş görünüyor. Kamusal hizmetlerin aksıyor olması, bu kriz sebebiyle makul görülebiliyor, anlaşılabilir sayılıyor. Devletin kuralları denetlediği ortamlarda yasaklara bir ölçüde uyulduğu gözlemleniyor. Fakat salgınla birlikte kamusal ilişkileri etkilemeyen, kamuoyunun denetimine maruz kalmayan, insanların yakın ilişkilerinde nasıl bir manzara ortaya çıktı? Bu, cevabı üzerine düşünülmesi gereken önemli bir soru.

 

Salgın sürecinde insanların yakın çevresiyle kurduğu ilişki, neredeyse herkesin tecrübe ettiği ama yüksek sesle dillendirilemeyen bir konu. Aile, yakın akraba, komşuluk, iş ve okul arkadaşlığı ve dostluk ilişkilerinin bu süreçte zor bir imtihan verdiği muhakkak. Sağlık açısından fiziksel mesafesinin gerekliliği, yakınların birbirlerine karşı sosyal ve duygusal mesafelerini de etkilemiş oldu. Konuyu birkaç düzlemde açarsak, herkesin kendi deneyimini ve tutumunu bulabileceği bir değerlendirmeye ulaşabiliriz.

Birincisi, aile kurumunun öneminin azaldığının düşünüldüğü bir çağda, virüsün çoğunlukla aile ilişkileri yoluyla yayılmış olması, bize farklı şeyler söylemektedir. Yani insanların kendilerini fiziksel mesafe yoluyla korumaya çalıştığı bir dönemde, bu mesafeye dâhil edemediği kesimlerin aileleri ve yakın çevresi olduğu anlaşılmaktadır. İkincil düzeyde ilişki kuranlar için fiziksel mesafe kuralları geçerliliğini devam ettirmektedir. Fiziksel ve sosyal mesafenin birbirinin yerine kullanıldığı son zamanlarda kavramları yerli yerinde kullanarak yeniden tahliller yapılabilir. Örneğin pandemi sürecinin katı önemlerinin uygulandığı dönemlerde bile sosyal açıdan en yakın kabul edilen kişiler, aile üyeleri ve yakın dostlar arasında fiziksel mesafe kuralları tam olarak uygulanmamıştır. Sosyal ilişkiler açısından kıymetli olan bu durum, sağlık koşulları açısından önemli bir sorun doğurmuştur. Özetle pek çok önleme, yasağa ve duyuruya rağmen insanların en yakın gördükleri kişilerle fiziksel mesafe kuramamış olmaları, modern zamanların rasyonel tavrı olan bireyselliğin tam olarak hazmedilemediğini göstermektedir. İş, eğitim gibi zorunlukların dışında aile ve yakın dostluk ilişkileri bu yönüyle pandemi sürecine sosyal, duygusal ve psikolojik anlamda katkı sağlamıştır. Çünkü sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı günlerde, sadece çekirdek aile ile ya da yalnız kapalı ev ortamında bulunmak ruhsal bunalımların yoğun hissedildiği zamanlardı.

İkinci husus, virüsün yayılma hızına karşı aşırı duyarlı bir tutum takınanlarla ilgilidir. Kendisini ve çevresini koruma güdüsüyle hareket edenler, bireysellik ve diğerkâmlık gibi iki aşırı noktada bir tavır takınmaktadırlar. Her ne şart ve vaziyette olursa olsun, çekirdek ailesi dışında insanlarla bir arada bulunmayanlar bir yönüyle bireyseldirler, çünkü ancak bu yolla kendilerini korumaya alabilirler. Diğer taraftan, bu sayede hastalığı diğer insanlara bulaştırmaktan kaçınmış oluyorlar ve diğerkâm bir tutumla duyarlı bir vatandaş profili çiziyorlar. Bu iki farklı tutumu bir arada değerlendirmenin en sağlıklı yolu, ortaya çıkan her iki davranışın kendi içinde sürekli ve tutarlı olmasıdır. Farklı zamanlar ve farklı kişilerle kurulan ilişkilerde benzer bir tutumun gerçekleşmesi beklenmektedir.

Covid-19 virüsünün gündelik ve yakın ilişkileri test ediyor oluşu, samimi veya yüzeysel ilişki kurulan insanlara yönelik sergilenen tutarsız davranışlarda ortaya çıkmaktadır. Yani bir kişi hem ailesi hem de çevresi için mesafe kurallarına aşırı titiz ve hassasiyet göstererek uyuyorsa, bu en ideal ve saygı duyulası bir davranışı örneklendirmektedir. Fakat bireysel sağlığı söz konusu olduğunda kuralcı, çevresinin ya da başkasının sağlığı söz konusu olduğunda ise duyarsız olma hali bencilce bir tutumu açık etmektedir. Bu tutarsızlığı daha da ilginç kılan nokta ise, salgının bir mazeret olarak kullanıldığı anlarda görünmektedir. Yani insanlar yakın çevresinden seçtiği kişilerle ilişkilerinde, belirli ölçüde önlemlerini alarak yüz yüze görüşüp aynı ortamlarda bulunabiliyorken; yine kendi seçtiği başka bir grup kişiyle mesafe duyarlılığı sebebiyle yüz yüze görüşmek istememektedir. Bir anlamda fiziksel mesafesini arttırdığı kimseler, sosyal mesafe olarak uzaklaştığı kimseler olmaktadır.

Somut göstergeler olmasa da insanlar, yakın çevrelerindeki kişilerle kurduğu samimi veya yüzeysel ilişkilerini test etmiş oldular. Bu süreçte zorunlu olarak hayatımızda olan ve olmasını istediğimiz kişileri en yakından uzağa doğru sıralayabildiğimiz bir ölçek gelişti. İşin daha da ilginci, Covid’le gerçekleşen ilişki testi, Covid sonrası süreçte de bir bakiye olarak varlığını sürdüreceğe benziyor.

                                                                                              

                                                                                              

 


[1] Selçuk Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü, Dr. Öğr. üyesi, ibrahimnacak557@gmail.com.

 

Yeni yorum ekle

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

İstatistikler

Bugün Toplam Toplam
0 kez görüntülendi. 420 kez görüntülendi. 0 yorum yapıldı.