Fransız Sömürge Döneminin Yaşayan Sembolleri: Heykeller

19 Haziran 2020


ABD'nin Minneapolis kentinde siyahi vatandaş George Floyd’un gözaltına alınma
işlemi sırasında hayatını kaybetmesi sonrasında başlayan olaylar kölelik, sömürgecilik ve
yakın tarihin yeniden gözden geçirilmesi talepleriyle dünya kamuoyunu harekete geçirdi.

ABD’deki olayları endişeli fakat ‘göz ucuyla’ izlemeyi tercih eden Fransa, “ABD
başka, Fransa başka” cümlesini tekrarlamak dışında gelişmelere dair bir tepki üret(e)medi.
Floyd’un ölümüne benzer bir vaka 2016’da Paris yakınlarındaki bir banliyöde meydana
gelmiş, Mali kökenli, 24 yaşındaki Adama Traore adlı genç gözaltı sonrası jandarma aracında
can vermişti. Adama’nın gerçek ölüm nedenini ortaya çıkarmak ve suçluların
cezalandırılması için 4 yıldır hukuk mücadelesini sürdüren kardeşleri ve yakınları, bu süreçte
tartışmalı sebeplerle birçok kez gözaltına alındı, cezaevine gönderildi.


Adama’nın ölümü hakkında 4 ayrı uzman raporu hazırlandı. Devletin hazırladığı 2
rapor, ölümün kronik bir kalp rahatsızlığının sonucu olduğunu ortaya koyarken, bağımsız
akademisyenlerce hazırlanan raporlar tam tersini, gözaltı ve jandarma aracında yolculuk
sırasında eşlik eden görevlilerin şiddet, baskı ve nefessiz bırakma eylemleri yüzünden
ölümün gerçekleştiğini ortaya koyuyordu.


Olayla ilgili son rapor tam da ABD’de Floyd’un ölümü ve gösterilerin başladığı
günlerde yayımlandı. Daha önce az katılımlı fakat sistematik gösteriler düzenleyen Traore
ailesi ve Adama’ya Adalet Komitesi, bu kez Paris’in merkezinde ve büyük kitleleri
toplayacak bir gösteri için çağrıda bulundu.
2 Haziran’da Paris Adalet Sarayı önünde yapılan gösteriye beklenenden çok katılım
olduğu görüldü. Aynı şekilde 13 Haziran cumartesi günü Paris’te République Meydanı’nda
düzenlenen gösteriye de onbinlerce kişi katıldı.


ABD’de George Floyd nasıl bir sembol haline geldiyse, Fransa’da da artık Adama
Traore köleliğe, ayrımcılığa, ırkçı nefrete ve baskılara karşı mücadelenin sembolüydü.
Dünya kamuoyu bir yandan siyahi nefrete karşı gösterileri izlerken bir yandan da bu
gösteriler sırasında önce ABD’de sonra ise İngiltere, Belçika ve Fransa gibi ülkelerde
meydana gelen heykel yıkma faaliyetlerine şahitlik ediyordu.
Irkçılığın, köle ticaretinin sembolleri teker teker saldırıya uğramaya başladı. Bu
durumda akla ilk gelen ülkelerden biri olan Fransa’da gerilim yükselmeye başladı.


Fransa Kölelik Ve Heykeller


Aslında kölelik veya sömürge karşıtlarının “heykel indirme” faaliyetlerinin ilki ABD’deki
Floyd olayından önce, Orta Amerika’da hala Fransız toprağı sayılan Martinik’te düzenlendi.
22 Mayıs’ta, Martinik’te köleliğin kaldırılışını anma gününde Victor Schoelcher’in iki
heykeli yıkıldı. Fransızlar, Schoelcher’in köleliğin kaldırılması için büyük mücadele vermiş
bir asker ve siyasetçi olduğunu iddia ediyor fakat Martinik halkı onu, bireysel köleliği
kaldıran ancak kurumsal köleliği getiren bir ‘Fransız sömürge valisi’ olmakla suçluyor.
Gerçekte Schoelcher kölelik karşıtı faaliyetler yürütmüştü fakat daha sonra Martinik’te elit
bir zümre oluşturmuş, daha sonra da buraya vali olarak geri dönmüştü. Adada bir çeşit kast
sisteminin oluşmasına ve bunun sistematik hale gelmesine neden olmuştu.

Batı’da sömürge veya ırkçılık sembolü heykellerin yıkılması faaliyetlerine ilk örnek
olabilecek bu eylemden sonra Fransa yönetiminin endişeleri ve ‘pandoranın kutusunu
açtırmama’ çabaları arttı.


Adama Traore eylemleri ve ABD’deki Floyd protesto dalgası ile Fransa’da heykellere
tepkiler ve sömürge tarihine merak da artış gösterdi.
Başkent Paris’te 700’den fazla heykel meydanları, cadde ve tarihi mekanları süslüyor. Müze
ve kapalı alanlardaki heykeller bu rakama dahil değil. Ülke genelinde ise 50 bine yakın
heykelin bulunduğu tahmin ediliyor.
Bu heykellerin büyük bir bölümü Fransız devlet adamı ve askerlere ait. 1600’lerden itibaren
sömürge faaliyetlerine ve işgallere başlayan Fransa’nın geçtiği her ülkede kanlı izler bırakmış
devlet adamları ve generalleri, bugünün Fransa’sının caddelerinde yüceltiliyor.
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 14 Haziran akşamı yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında
“Fransa, hiç bir izi, hiç bir ismi tarihinden silmeyecek, heykelleri yıkmayacaktır.” diyerek
tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı.

Image

Paris’te düzenlenen gösteride söz alan Afrika toplumunun temsilcilerinden bir kişi, Fransa
Ulusal Meclisi önünde bulunan Jean-Baptiste Colbert heykelini yıkma çağrısı yapmış ve
göstericilere meclise yürüme çağrısında bulunmuştu.

1685’te Code Noir yani Köleliğin Hukuki Çerçevesi’ni belirleyen ve köle ticaretini sistematik
hale getiren Siyah Yasa’yı hazırlayan Colbert, 14. Louis’nin sömürgeler ve denizcilikten
sorumlu bakanıydı.
Colbert’in, bu heykel dışında Ulusal Meclis’te grup toplantılarının yapıldığı en büyük salona
ve Hazine Bakanlığı’nda bir binaya ismi verilmiş. Eski Başbakan, Dışişleri Bakanı ve şu an
Kölelik Hafıza Vakfı Başkanı olan Jean-Marc Ayrault, bu isimlerin değiştirilmesi yönünde
görüş belirtti ancak bu teklifi derhal tepki ile karşılandı.
Macron’un “Tarihimizden hiç bir ismi silmeyeceğiz.” açıklaması dışında Fransız kamuoyu ve
basınından yükselen tepkiler bu değişikliğin kolay olmayacağını gösteriyor.


Tepki Çeken İsimler


Fransız Senatosu yakınlarında Observatoire Bulvarı üzerinde bulunan Uzakdoğu
tutkunu denizci Francis Garnier’nin heykeli dikkat çekiyor. Çinhindi bölgesinde uzun yıllar
savaşan Garnier, 1873’te Vietnam’da yerli halk tarafından parçalanarak öldürülmüş halde
bulundu.
“Madagaskar Kasabı” olarak ünlenen Joseph Gallieni, Sahraaltı Afrika, Sudan, Çinhindi
ve 1. Dünya Savaşı’nda görev almıştır. Adına Paris Askeri Müze yakınında bir heykel
dikilmiştir. Fransa’nın değişik şehirlerinde çok sayıda cadde ve sokağa, resmi kurumlara ve
işletmelere adı verilmiştir. Paris’te bir metro istasyonu da Gallieni adıyla hizmet vermektedir.
İzlediği sert sömürgeci politikalar, Madagaskar’da birkaç yıl içinde yüzbinlerce yerlinin
öldürülmesine neden olmuştur.

Louis Faidherbe. Senegal sömürge valisi, Senegal, Cezayir, Guadeloupe gibi sömürgelerde acımasız katliamlarıyla ünlü General Faidherbe.
Fransızların savaşlarda en öne sürdükleri, adına da alay eder gibi Tirailleurs (sağa-sola
ateş eden) dedikleri çoğu köle veya sahipsiz çocuklardan oluşan Kara Ordu’nun kurucusu
Faidherbe..

1860’lardan itibaren sömürge topraklarında ön cepheye sürülen bu ‘kara çocuklar’
Çanakkale’de Türk askerinin karşısına çıkarıldı, 2. Dünya Savaşında Fransa’yı işgal eden
Almanlara karşı ön cepheye sürüldü, Çinhindi’de, Madagaskar’da, Cezayir’de yine onlar
vardı.. 1960’a kadar.. Sonra dağıtıldı bu ‘ordu’ gerek kalmamıştı..
Fransa’da Lille şehir meydanından General Faidherbe heykelinin kaldırılması için
Afrika kökenli kişiler tarafından 2 yıl önce bir komite kuruldu. Kampanya bugünlerde
şiddetini artırarak sömürgeciliğe ve köleliğe karşı daha çok taraftar toplamayı başardı.
Bu arada Senegal halkı da sömürge valisi Faidherbe'in ülkelerindeki heykellerinin
kaldırılmasını istiyor. Faidherbe adına Senegal’de bir de köprü var.


8 Mayıs 1944’te Berlin’de Almanya’nın teslim anlaşmasına Fransa adına imza koyan
General Jean de Lattre de Tassigny, Mağrip’te Rif Savaşı’na katılmıştır. Burada yerel
direnişçilere karşı büyük katliamların yanında kimyasal gaz da kullanılmıştır.
Fransa’nın Alman işgalinden kurtarılması sırasında kahramanlaşan ve hayattayken
Mareşal ünvanı verilen tek isim olan Alphonse Juin, bu tarihe kadar Mağrip ülkelerinde
savaşlara katılmış, 2. Dünya Savaşı sonrasında da Fas’ta görev yapmıştır.
Juin’in Paris Place d’Italie’deki heykeli, 2019’daki Sarı Yelekliler gösterileri sırasında
saldırıya uğramıştır.


1934’te hayata veda eden General Hubert Lyautey, Fransız sömürge tarihinin en aktif
yöneticilerinden biridir. Bir yönetim şekli olarak Soft Power’ı icad eden kişilerden biri olarak
gösterilir. Mağrip ülkelerindeki faaliyetleri, bu bölgedeki müslümanlarla Osmanlı arasındaki
bağın koparılmasına yönelik çabaları ön plana çıkıyor.
Kurtuluş savaşı döneminde Mustafa Kemal’e özel elçiler göndererek Fransa’nın Ankara
hükümetini ilk tanıyan Avrupalı ülke olmasını sağlamıştır. Burada Lyautey’in amacı
Fransa’nın işgalinde olan İslam coğrafyalarının tepkisini kırmaktır. Lyautey, Paris’e verdiği
raporlarda, “Anadolu’nun ve İslam’ın kutsal mekanlarının Batılılar tarafından işgal edileceği
haberlerinin Mağrip halkında büyük endişeye neden olduğunu ve kontrolü sağlamanın
zorlaştığını” söylemiştir.

Image

Thomas-Robert Bugeaud, Fransızların Cezayir’i işgalinin ilk yıllarında görev almış ve
sömürge valisi rolünü üstlenmiştir. İşgal yıllarında bugün bile unutulmayan mağaralara
saklanan çocuk, kadın ve yaşlıları dumanla zehirleyerek öldürme tekniğini uygulamıştır. Bu
yöntemle onbinlerce kişinin öldürüldüğü belirtiliyor.

“İnsan hakları kurallarına uyarsak Afrika’da savaş sonsuza kadar devam eder” diyen
Bugeaud, Mağrip’te yakıp-yıkma politikasının mucidi olarak da bilinir. Ona göre “Arapların
ardından koşmamak gerekir. Bu faydasız bir amaçtır. Asıl her yıl Arapların tarlalarına gidip
ekinlerini yakmalı, ekip biçmelerine engel olmalı, hayvanlarını otlatmalarının önüne geçmeli
yani hayatlarını zindan etmeli.” Böylece hepsini öldürmüş, hedefimize ulaşmış oluruz…
Emir Abdülkadir’in büyük direnişiyle karşılaşan Bugeaud, onbinlerce kişinin hayatını
kaybettiği toplu kıyımlar düzenlemiş, Fas halkını da Cezayir’e destek verdikleri için benzer
şekilde katliamlardan geçirmiştir.

Kendisinden sonra gelen vali Aimable Pelissier de benzer katliamları devam ettirmiştir.
Bugeaud’nun adı bugün Paris’in en önemli bulvarlarından birinde yaşatılıyor.
Cezayir’de dikilen, bağımsızlık sonrası kaldırılan heykeli ise doğum yeri olan, Limoges
yakınlarındaki Excideuil kasabasında 1999’da yeniden dikildi. Marsilya Saint-Charles tren
istasyonunda da bir heykeli bulunuyor.

Son olarak Strazburg’dan bir sömürge generali heykelinden bahsetmek gerekiyor.
Şehrin en önemli meydanına adını veren ve burada bir heykeli bulunan Jean Baptiste Kleber.
Napolyon Mısır seferine çıkarken Kleber de en güvendiği komutanlarından biridir.
Tarihler 1799’u göstermekte, Mısır’ı işgal edip bölgeyi garantiye almak isteyen
Napolyon, Filistin ve Suriye üzerinden Anadolu'ya geçmek ve İstanbul'a yürümek
niyetindedir. Hedefi Doğu'nun hakimi olmaktır.

Tarihte Akka Müdafaası olarak yer eden bu olay aslında Ortadoğu, hatta Doğu'nun
kaderini değiştirmiştir.
Bir tarafta sömürge rüyaları gören Fransızlar, diğer tarafta Osmanlılar. Napolyon'un
rüyalarını Hindistan için bir tehdit olarak gören İngilizler de Osmanlı'ya destek verir.
Napolyon'un ve Kleber'in kanlı ilerleyişi Akka Kalesi'nde Cezzar Ahmet Paşa
tarafından durdurulur. Napolyon'un karşısına çıkan bir kişi daha vardır orada: Paris Askeri
Okulu'ndan sınıf arkadaşı Antoine de Phelippeaux! Fransa’dan kaçmış, İngiliz saflarına
geçmiştir yıllar önce. Phelippeaux, Paris'te, İngiliz Amiral Sidney Smith'i sahte bir tahliye emri ve rüşvet
verdiği askerlerle hapisten kaçırmış, önce Londra oradan da ver elini İstanbul demişlerdir.
Phelippeaux ve Smith bir kaç yıl sonra Napolyon'un karşısına çıkacaktır. Cezzar Paşa ile
beraber.
Napolyon ve Phelippeaux Filistin boyunca katliamlar yapar. 2 bin savaş esirini "verecek
ekmeğimiz yok" diye kurşuna dizerler. Sonunda Akka'yı geçemezler. 20 Mayıs'ta kuşatmayı
kaldırıp Mısır'a dönmek zorunda kalırlar. Napolyon'un hayalleri yıkılmış, ilk yenilgisini
almıştır.

"Türkleri yenseydim dünyayı değiştirecektim. Tüm Doğu'nun imparatoru olarak
İstanbul üzerinden Paris'e dönecektim" der Napolyon.
Napolyon'un Mısır Seferi'ne katılan Kleber, Akka yenilgisi sonrası Fransa'ya
dönememiş, Napolyon tarafından Mısır'da bırakılmıştır. Öldüğünde cenazesi Fransa'ya kabul
edilmemiş, 40 yıl sonra önce Marsilya'ya oradan da gizli bir şekilde Strasbourg'a getirilmiştir.
Bir çok kaynakta, Kleber için bir tören düzenlenmediği, gizlice defnedildiği yazar. Fransızlar
tarihi uydurmayı severler. Bir zamanlar katliam ve mağlubiyetinden utanç duydukları bu
komutanı daha sonra kahramanlaştırmış, şehrin ortasına heykelini dikmişlerdir.

Yeni yorum ekle

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

İstatistikler

Bugün Toplam Toplam
0 kez görüntülendi. 501 kez görüntülendi. 0 yorum yapıldı.