Sevan Nişanyan, youtube’daki 19 Şubat 2024 tarihli sohbetinde Tucker Carlson’un Mike Benz ile yaptığı bir saatlik röportajdan büyük hararetle bahsetti.
Nişanyan bunun son 5-10 yıldır izlediği en ilginç röportaj, “adeta bir aydınlanma kaynağı” olduğunu, Mike Benz’in anlattıklarını ağzı açık dinlediğini söylüyordu.
Mike Benz’i, Amerika Birleşik Devletleri'nin üst düzey istihbarat, siber kavga, siber savaş işleri içinde yetkili olarak görev yapmış, önemli toplantılarda bulunmuş, bürokratik zeka ve idari bakış açısı sahibi, çok önemli bir kişi olarak tanıtıyordu.
Nişanyan’ın bu kadar hararetli övgüleri ve tavsiyesi üzerine, büyük bir merakla bahsettiği röportajı izledim.
Ve çok şaşırdım!..
Nişanyan gibi zeki, ufku açık, eğitimli, dil bilen, literatüre önemli eserler kazandırmış velut bir aydın hiç gidip sabahtan aşağı kahvede pinekleyen emmiler gibi ipe sapa gelmez komplo teorilerine müşteri olur mu?
Olmuş maalesef!
İnsan psikolojisi çok acayip!
Sanıldığının aksine, meseleleri önce derinlemesine araştırıp taraştırıp, başını sonunu anlayıp daha sonra o rafine bilgilerimizden hareketle bir inanç geliştirmiyor, ona göre tutum almıyoruz.
Aklımızı zaten inandığımız şeyleri destekleyecek kanıtlar bulmak için kullanıyoruz.
İnsan aklının maluliyeti bu.
İnsan zihninde evirip çevirdiği “inançları” teyit eden bir şeyler görünce onları abartma temayülü gösteriyor.
İnançlarıyla çelişen, hatta inandıklarının tersini ispatlayan delilleri görmezden gelme ya da önemsizleştirme temayülü gösterdiği gibi.
Nişanyan da bu tuzaklara düşmüş.
Tucker Carlson – Mike Benz röportajında şu iddialar dile getiriliyor:
- Soğuk savaş dönemi bitmiş gibi görünse de bitmedi. İki kutuplu dünya, istihbarat savaşları… Pentagon… CIA… IMF… NATO… Üçüncü dünya ülkelerinde darbe organizasyonları… Psikolojik savaş operasyonları… Tüm hızıyla sürüyor. Sadece süper güçler yeni teknolojilere adapte oluyorlar.
- Tüm teknoloji firmaları ABD’yi yöneten demokratların operasyon aparatları.
- Her şey bir takım şeytani güçler (yani solcular) tarafından ele geçirilmiş, çok ama çok güçlü ABD hükumetinin komplosu.
- İnterneti, makine öğrenmesini, yapay sinir ağlarını, yapay zekayı ABD hükumeti bugünler için icat etti.
- Tüm şifreleme algoritmalarını ve VPN’i ABD ajanları geliştirdiler.
- Google başta olmak üzere tüm sosyal medya siteleri CIA tarafından fonlandı ve yönetiliyor.
- İnterneti, makine öğrenmesini, yapay sinir ağlarını, yapay zekayı ABD hükumeti bugünler için icat etti.
- ABD, interneti ve sosyal medyayı “güya” fikir hürriyetini destekleme bahanesiyle işine gelmeyen işler yapan hükumetleri renkli devrimlerle indirmek için kullanıyor.
- ABD hükumeti Almanya’yı dezenformasyon yasası adı altında bir düzenleme yapmaya zorladı, sonra bu yasanın bir benzerini ABD’de geçirmek için biz de AB’nin yolundan gitmeliyiz argümanına başvurdu.
- NLP (Natural Language Processing – Doğal Dil İşleme) ABD hükumeti tarafından tarassut ve sansür amacıyla icat edildi.
- ABD hükümeti neredeyse her üniversitedeki her programcı, her veri bilimci, her NLP’ciyi fonlayarak sansür teknolojileri geliştiriyor.
- ABD hükümeti için çalışan gizli odaklar, COVID’den IŞİD’e tüm medyanın tekrarlayacağı anlatının mühendisliğini yapıyorlar.
- Trump’ın kaybettiği 2020 ABD seçimi ve Covid-19 haberleri tarihte en çok sansürlenen hadiselerdir.
- ABD’de (bizdeki malumatfuruş, doğruluk payı, teyit benzeri) tüm fact checker organizasyonları aslında hükumet tarafından dezenformasyon amacıyla kuruldu ve kontrol ediliyor.
- Komploların ardında hep Trump’ın önünü kesmeye çalışan demokratlar var.
- Hiçbir şey göründüğü gibi, yeni oluşturulan devlet kurumlarının kamuya ilan edilen görevleri hep kandırmaca, hepsi aslında alttan alta, asla söylenmeyen, şeytani, gizli planların hayata geçirilmesine hizmet ediyorlar.
- Demokrasiyi koruma kılıfı altında gizliden gizliye bir dezenformasyon, psikolojik savaş ve sansür endüstrisi kuruluyor.
Görüldüğü üzere bunlar Amerikan sağının öteden beri severek tekrarladığı, ancak daha çok orta Amerika kasabalarında, kırsal kesimlerde mukim, eğitimsiz “red neck” tayfasından itibar gören, ucuz, anlamsız komplo teorileri. Aralarında öyle orijinal bir "ifşa" falan da yok!
Bu iddiaları dile getiren Mike Benz, Donald Trump hükumetinin memurlarından. Sevan Nişanyan’ın sandığı ve lanse ettiği gibi işini iyi bilen, “derin” bir uzman falan değil. Hükümette görev almadan önce, beyazların üstünlüğünü savunan aşırı milliyetçi çevrelerle kur yapan ve ırkçı komplo teorilerini benimseyen videolar yayınlayan bir “alternatif sağ” içerik yaratıcısı.
“Frame Game” müstearıyla aşırı sağcı söylemleri savunduğu videolar çeken Benz, Amerika'da beyaz ırkın siyaset ve kâr amacıyla ortadan kaldırıldığını öne süren "Büyük Yer Değiştirme Teorisi" de dahil olmak üzere çeşitli komplo teorilerini tekrarlayan, beyaz kimlikçi olduğunu söyleyen, çeşitlilik fikrine karşı çıkan, beyazları ırk bayrağı altında birleşmeye çağıran bir tip.
Benz, Frame Game ismiyle beyaz milliyetçilerle yaptığı röportajlarda Yahudileri "medyayı kontrol etmekle" ve beyaz ırkın düşüşünden sorumlu olmakla itham etmiş ve bir videosunda beyazların bir soykırım tehdidi ile karşı karşıya olduklarını ve bunun sebebinin "Batı üzerindeki Yahudi etkisini" olduğunu söylemiş.
Daha sonra gerçek kimliği ortaya çıkınca bu sefer kendisinin aslında bir Yahudi olduğunu, “Frame Game” hesabının, anti-semitizmle bir şekilde mücadele etmeyi amaçlayan gizli bir çaba olduğunu ve Yahudilerden nefret eden insanların Yahudilerden nefret etmeyi bırakmalarını sağlamak için Yahudiler tarafından yürütülen bir proje olduğunu söylemiş.
Daha neler neler var ama sanırım mesele anlaşılmıştır. Devamını merak eden buradan bakabilir.
Adam sıradan bir cumhuriyetçi trol.
Ama Sevan Nişanyan kendini inandırdığı komploları tekrarlıyor diye bu trole maalesef fazlasıyla itibar etmiş!
Trump’çı Tucker Carlson’un, Trump’çı Mike Benz’le röportaj yapıp “vay be! İnanılmaz şeyler anlatıyorsun” demesi, Abdurrahman Uzun’un Fahrettin Altun’la röportaj yapıp “çok acayip şeyler söyledi, kulaklarınıza inanamayacaksınız” demesine benziyor.
Acı, üzücü olup bizi hayal kırıklığına uğratan ise Sevan Nişanyan’ın bu trol tezgahına düşüp zırva denebilecek komplo teorilerine müşteri olması. O da yetmiyormuş gibi bir de o masalları takipçilerine satmaya kalkması.
Paul Valery’nin “Cin” şiiri geliyor insanın aklına:
Ne gören var ne bilen
Bir kokuyum büyülü
Yelle savrulup gelen
Ne diriyim ne ölü.
Ne gören var ne bilen
Bir düş, ya bir düşünce
Düğüm çözülür hemen
Elimi değdirince.
Ne okur ne anlarsın
En iyi kafaların
Ne kolay yanılması.
Ne gören var ne bilen
Çıplak bir göğüs birden
İki gömlek arası.
Yeni yorum ekle