Orhun Abidelerinde Millet

28 Aralık 2021

 

“Millet” nedir? sorusunun cevabı, altı kör adamın file dokunarak onu tanımlamaya çalışmasına benzer. Herkes için millet farklı bir anlam ifade eder. Ziyadesiyle göreceli bir kavram olan millet ve milliyetçiliğin zamana, mekâna, siyasete ve ülkelere göre farklı anlamlar taşıdığını belirtmeliyiz. Fransızlar için duygusal, Almanlar için etnik ve dilsel, bazıları için de dini bir anlamı vardır.

Kimileri milletin milliyetçiliği, kimileri milliyetçiliğin milleti oluşturduğunu, kimileri devletin milleti, kimileri de milletin devleti oluşturduğunu savunur. Önemli olan kendi siyasal yapınızı nasıl kurduğunuz veya kurmak istediğinizdir. Oluşturulan teoriler siyasal yapıların meşrulaştırılmasından başka bir şey değildir. Fransızlar üniter, Almanlar federal devlet yapılanmalarına uygun teoriler ortaya çıkarmıştır. Bilinen en iyi millet ve milliyetçilik teorisyenleri olan Yahudiler ise başka bir yaklaşım sergilemişlerdir. Yani milletler veya devletler ellerindeki malzeme neyse ona göre bir teori oluşturmuştur.

İçeriğin darlığı nedeniyle bu yazımızda batılı teorisyenlerin milliyetçilik hususundaki görüşlerine yer vermeyeceğiz. Sadece Orhun Abidelerindeki[1] milleti oluşturan unsurlara ve bunların nasıl açıklandığına değinmekle yetineceğiz.

Orhun Abideleri Millet olmaya dair bütün unsurları yazılı olarak ortaya koyan ilk ve tek abidedir. Hali hazırda bugün bile bu metin içinde yer alan unsurların dışında bir unsuru milleti oluşturan bir etken olarak saymanız mümkün değildir. Şayet ortada 1300 yıl önce tanımlanmış bir metin varsa, bu “esas” alınmalı ve bu metin kapsamına girmeyen bütün tanımlamalar da “suni” olarak adlandırılmalıdır. Ayrıca bu metinlerde geçen unsurların hepsinin bir araya gelmeden bir topluluğun millet olarak adlandırılamayacağı hususu bilinmelidir. Bunlardan sadece bir veya birkaçını bünyesinde barındıran toplulukları “ulus” olarak adlandırabiliriz. (Millet ve ulus kavramlarının aynı anlama geldiği düşünülse de aradaki nüansı yakalamak yerinde olur. Millet doğal bir akış içinde oluşurken, ulus daha ziyade tasarlanmış bir yapıyı ifade eder)

Öyleyse Orhun Abidelerinde yer alan ve bir Milletin var olması için gereken unsurları şu şekilde sıralayabiliriz: Milletin adı, devlet teşkilatı, vatan, dil ve yazı, töre ve gelenekler, tarihsel bir süreklilik içinde bir arada yaşama arzusu, din ve mitolojiler.

Millet Adı

Kül Tigin Abidesi Doğu Yüzünde (26) “Babamızın amcamızın kazanmış olduğu Milletin adı sanı yok olmasın diye (27) Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım.”

Bilge Kağan Abidesi Doğu Yüzünde (33) “tanrı bahşettiği için, ben kazandığım için Türk milleti kazanmıştır. Ben kardeşimle beraber böyle başa geçip kazanmasam Türk Milleti ölecekti, yok olacaktı. Türk beyleri, milleti, böyle düşündüm, böyle bilin.”

Bilge Kağan Abidesi Kuzey Yüzünde (7-8) “Fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım. Yoksa bu sözümde yalan var mı? Türk beyleri, milleti, bunu işitin! Türk milletini toplayıp il tutacağını burada vurdum. (9) tanrı buyurduğu için kendim oturduğumda dört taraftaki milleti düzene soktum ve tertipledim.”

Her üç Abide’de Türk, Türk Milleti, Türk Bilge Kağanı, Türk beyleri, Türk töresi, Türk tanrısı olmak üzere Türk ifadesi toplamda 106 defa kullanılmıştır.

 

Kavramlar          

Bilge Kağan

Kül Tigin

Ton Yukuk

Toplam

Türk Milleti

30

20

14

64

Türk Bilge Kağanı

7

3

6

16

Türk beyleri

9

4

 

13

Türk

5

3

 

8

Türk töresi

1

1

 

2

Türk Tanrısı

2

1

 

3

Toplam

54

32

20

106

 

Devlet Teşkilatı

Kül Tigin Abidesi Güney Yüzünde (3) … “Türk kağanı Ötüken ormanında otursa ilde sıkıntı yoktur. (4) “Demir Kapıya kadar ordu sevk ettim… il tutacak yer Ötüken ormanı imiş. Bu yerde oturup Çin milleti ile anlaştım.” (10) “Türk milletin toplayıp il tutacağını burda vurdum.” Yine aynı abidenin Doğu Yüzünde ise; (3) “ili tutup töreyi düzenlemiş” İfadeleri yer alır.

Metinlerde devlet, devlet düzeni, vatan ve memleket olarak kullanılan “İl” kavramı, Kültigin Abidesinde 17, Bilge Kagan Abidesinde 16 defa kullanılmıştır. Devlet kurma ve bu devletin bir kurallar bütünü içinde örgütlenerek yönetilmesi hususu metinlerde ziyadesiyle yer alır.

Gök Türk devletinin unvanı Kağan olan bir baş idarecisi vardır. Hanımının unvanı da Hatundur. Yubgu, şad, çor, tegin, ilteber, erkin, tudun gibi 28’den fazla askeri-idari unvanın varlığından bahsedilir. Bunların her biri aynı zamanda bir makam olduğuna göre, sistemli bir devlet yapısı karşımıza çıkmaktadır. Bu arada Batı Gök Türk ülkesindeki paralar ve diğer kaynaklardaki bilgilere göre unvan sayısının 100’e çıktığını söylemek gerekir.  Ayukı (Hükümet), Toy (yasama), Yargu (Mahmeke), Könilik (adliye) gibi devletin en önemli mekanizmaları teşekküllü bir şekilde oluşturulmuştu.

Bir milletin en önemli unsurlarından birisi olan Devlet teşkilatı Türklerde binlerce yıldır mevcuttur.

Vatan

Kül Tigin Abidesi Güney Yüzünde (2-3) “Dokuz Oğuz Beyleri, milleti! Bu sözümü iyice işit, adamakıllı dinle: doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar, onun içindeki millet hep bana tabidir, bunca milleti hep düzene soktum…  ötüken ormanında otursa ilde sıkıntı yoktur.”

Kül Tigin Abidesi Doğu Yüzünde (2) “Başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüş. Doğuda Kadırkan ormanına kadar, batıda Demir Kapıya kadar kondurmuş… (3) onun için ili öylece tutmuş tabii.”

Bilge Kağan Abidesi Doğu Yüzünde 2(3) dört taraf hep düşman imiş. Ordu sevk ederek dört taraftaki milleti hep almış, hep tabi kılmış. Başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüş. Doğuda Kadırkan ormanına kadar, batıda (4) demir Kapıya kadar kondurmuş. İkisi arasında pek teşkilatsız Gök Türkü düzene sokarak öylece oturuyormuş. Bilgili kağan imiş, cesur kağan imiş. Buyruklu ve bilgili imiş tabi. Cesur imiş tabii. Beyleri de milleti de doğru imiş. Onun için ili öylece tutmuş tabi. İli tutup töreyi düzenlemiş. Kendi öyle vefat etmiş.2

Bir milletin var olması için üzerinde yaşanılan bir toprak parçasının olması lazım. Metinlerde Ötüken Ormanı Türklerin vatanı olarak görülür. Bu vatan olarak kabul edilen toprak hem kutsaldır hem de Türklere aittir. Onların var oluşlarının mekânıdır, yani vatanlarıdır.

Dil ve Yazı

Sadece Orhun abideleri değil ondan çok daha önceleri Türkçe yazıtlar kurganlarda (mezar) ve kaya taşlarında kendini göstermektedir. Dil ve üslup olarak Orhun Abideleri kadar gelişmiş olmasa da Tamgaların da kullanıldığı bir alfabeyi Türkler çok uzun zamandır kullanıyordu.

Töre ve Gelenekler

Kül Tigin Abidesi Doğu Yüzünde (1) “İnsan oğlunun üzerine ecdadım Bumin Kağan, İstemi Kağan oturmuş. Oturarak Türk milletinin ilini töresini tutu vermiş, düzenleyivermiş. (3) ili tutup töreyi düzenlemiş. (13) hepsi yedi yüz er olmuş. Yedi yüz er olup ilsizleşmiş, kağansızlaşmış milleti, cariye olmuş, kul olmuş milleti Türk töresini bırakmış milleti, ecdadının töresince yaratmış, yetiştirmiş. (16) Amcam Kağan oturarak Türk milletini tekrar tanzim etti, besledi. Fakiri zengin kıldı, azı çok kıldı. (22) öyle kazanılmış, düzene sokulmuş ilimiz, töremiz vardı. Türk, Oğuz beyleri, milleti işitin: üste gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti, ilini töreni kim boza bilecekti?”

Bilge Kağan Abidesi Doğu Yüzünde (3) “insanoğlunun üzerine ecdadım Bumin Kağan, İstemi Kağan oturmuş. Oturarak Türk Milletinin ilini, töresini tutu vermiş, düzene soku vermiş” der.

Ülkenin ve halkın mevcut olduğu bağımsız Gök Türk devletinde insan hayatını düzenleyen mutlak bir kanunlar sisteminin de bulanması gerekmektedir. Orhun abidelerinde bildirildiği üzere, Gök Türk devletindeki kanunlar bütününe “töre” deniyordu. 

Tarihsel bir süreklilik içinde bir arada yaşama arzusu

Kül Tigin Abidesi Güney Yüzünde (10) “kağan oturup fakir milleti hep toplattım. Fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım… Türk beyleri, milleti, bunu işitin! Türk milletini toplayıp il tutacağını burda vurdum. Yanılıp öleceğini de yine burda vurdum” ifadesi yer alır.

Milleti oluşturan en önemli duygulardan birisi bir arada yaşama arzusudur. Bunlar aynı kaderi paylaşan birlikte var olup birlikte yok olan bir topluluktur. Yani kader birliği vardır. Kendi menfaatleri için ülkesini ve devletini bırakıp giden değil onunla birlikte var olan bir millet bilinci. Yani ortak bir geçmiş, tarih ve ortak bir gelecek. Sonuçları ne olursa olsun genel olarak ortak bir kader birliği mevcuttur.

Din ve Mitolojiler

Kül Tigin Abidesi Güney Yüzünde “(1)Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağanı, bu zamanda oturdum. Sözümü tamamıyla işit. Bilhassa küçük kardeş yeğenim, oğlum, bütün soyum, milletim, güneydeki şadpıt beyleri, kuzeydeki tarkat, buyruk beyleri, Oğuz Tatar….” İlk Türk devletlerindeki Kut anlayışı Kağanların Tanrı tarafından görevlendirildiği ve Tanrı adına devletin yöneticisi olduğu inancı vardı. Yani devletin başı Tanrı tarafından görevlendirilmiş kutsal kişiydi. Bu kişi devleti ve milletini Tanrı adına adaletli bir şekilde yönetirdi.

Kül Tigin Abidesi Doğu Yüzünde “(11)Yukarıda Türk tanrısı, Türk mukaddes yeri, suyu öyle tanzim etmiş. Türk milleti yok olmasın diye, millet olsun diye babam İltiriş Kağanı, annem İlbilge Hatunu göğün tepesinde tutup yukarı kaldırmış olacak. Babam kağan on yedi erle dışarı çıkmış. (12) dışarı yürüyor diye ses işitip şehirdeki dağa çıkmış, dağdaki inmiş, toplanıp yetmiş er olmuş. Tanrı kuvvet verdiği için babam kağanın askeri kurt gibi imiş, düşmanı koyun gibi imiş. Doğuya, batıya asker sevk edip toplamış, yığmış. (25) Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, babam kağanı, annem hatunu yükseltmiş olan Tanrı, il veren Tanrı, Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, (26) kendimi o Tanrı kağan oturttu tabii.”

Bilge Kağan Abidesi Doğu Yüzünde ise “(1)Tanrı gibi Tanrı yaratmış Türk Bilgi Kağanı, sözüm: Babam Türk Bilgi Kağanı…. Sir, Dokuz Oğuz, İki Ediz çadırlı beyleri, milleti….. (2) Türk Tanrısı üzerinde Kağan oturdum. (14-15) tanrı buyurduğu için on dört yaşında Tarduş milleti üzerine şad oturdum.”

Görüldüğü üzere, Orhun Abideleri bir topluluğun millet olmasına dair gerekli olan bütün unsurları net bir şekilde ortaya koymuştur. Bu yazıtların ve burada geçen unsurların batılı hiçbir Milliyetçilik teorisyeni tarafından kullanılmaması 1300 yıl önce ortaya konulmuş gerçeğe zarar vermemektedir.

Sadece Millet olmanın temel niteliklerini değil aynı zamanda demokrasi, insan ve kadın hakları hususunda da Türk töresi hala aşılamamış değer ve kuralları ruhlara ve taşlara kazıdığını belirterek sonlandıralım.

 

 


[1] Abidelerin Türkçe metinleri için Prof. Dr. Muharrem Ergin’in Boğaziçi yayınlarından çıkan “Orhun Abideleri” adlı eseri kullanılmıştır.

Yeni yorum ekle

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

İstatistikler

Bugün Toplam Toplam
2 kez görüntülendi. 1,010 kez görüntülendi. 0 yorum yapıldı.