Neden Kendimize Özgü Kuramlar Oluşturamıyoruz

02 Ekim 2019

 

Vehbi (Başer) hocanın Fikir Coğrafyasındaki “Entelijansiyanın Sefâleti vs. Üstâd Peynir Sefînelerinin Sintine Parodileri” yazısı sanırım belagatın kurbanı oldu. Sanki belagat içeriği gölgeledi, okuyucuyu korkuttu. Oysa önemli şeyler söylüyordu hoca.

Vehbi hocanın şarihe ihtiyacı yok ama, benim söyleyeceklerim birinci sitemine ilişkin. Nedir birinci sitemi? Birinci sitemi, kendi sosyo-ekonomik yapılarımızı ve  değişimlerimizi açıklayacak özgün model ya da modeller  ortaya koyamamamız konusunda. Batının ortaya koyduğu modelleri geriden takip etmemiz de işin tuzu biberi. Türkiye’deki entelektüel-akademik bir ortamın olamaması/oluşturulamamsı bu yoksulluğun en önemli nedenlerden biri.

Bu sitem birden eski yazdıklarımı hatırlattı. Neler mi yazmışım ?

Toplumsal yapılar ile sanat, felsefe ve bilimsel kuram ve  akımlar arasında büyük ölçüde karşılıklı bir etkileşim vardır. Bu etkileşimde en fazla güç sahibi olan ise toplumsal yapıdır. Yani belirli toplumsal şartlar belirli akımların doğmasında ve gelişmesinde büyük rol oynarlar.

Yaptığım genellemede bir sosyolojizm koktuğunu bilmekle beraber, katı bir sosyolojizmden (toplumsal olanın mutlak belirleyiciliğinden) yana olmadığımı da belirtmek zorundayım. Aksi takdirde, bireysel farklılıkları göz ardı eden, biriciklikleri görmezden gelen bir anlayışın  acımasız monist bir açıklamayı beraberinde getirme tehlikesi olduğunun bilincindeyim .

Ama benim üzerinde durduğum  genel toplumsal şartlardan ziyade kendi dünyalarının şartlarından etkilenen ya da etkilenmeye çok açık olmayan özgün, bağımsız  tekil kimliklerden ziyade, genel toplumsal yapı ve şartların etkilediği akımlardır.

Aşağı yukarı her dönemin kendi akımlarını ortaya çıkarmış olması yaptığım genellemenin en azından tarihsel bakımdan doğruluğunu gösteren örneklerle dolu olduğunun delilidir.

Toplumsal şartlar kimi zaman, bırakın bir akımı, bir bilim dalının doğuşunu bile hazırlamıştır. Sözgelimi sosyoloji bilimi, 19. Yüzyılın toplumsal hareketlilikleri ve sanayi devriminin sonunda doğup gelişmiştir.

Şiirde dadaizm, sürrealizm, felsefede mantıkçı pozitivizm ve Viyana çevresi,  romanda bilinç akışı ve Fransız ‘yeni roman’ akımları hep toplumsal şartlarla yakın akrabalıklar içerisindedirler. Varoluşçuluğun doğuşunu borçlu olduğumuz şartlar yakından incelendiğinde benzeri sonuçlara varıyoruz.

Bu sözünü ettiğim akımların birçoğunun, ülkemizde sanat, felsefe ve bilim alanında etkili olmuş akımlar olduğu göz önüne alındığında ise bu belirleyiciliğin yakından izlenmesinin önemi anlaşılır.

Başka toplumsal şartlarda doğmuş bir akımın, farklı toplumsal şartlar içinde mutlak taklidinden doğan ürünlerin yapay ve toplumla kucaklaşmayan bir nitelik arz etmesi  herhalde olağandır.

Ne var ki, Türkiye, her konuda yaşadığı baş döndürücü gelişmeler nedeniyle bu konuda ciddi bir tartışmayı yaşamamış, yaşanmış mevzi tartışmalar da Türkiye’nin bir zamanlar mahkum olduğu fikri kutuplaşmaların zaaflarıyla doğmadan ölmüştür.

Batılılaşma yolundaki toplumların  karşı karşıya kaldığı çatışma ve çelişmelerin de büyük ölçüde sebebi budur. İdari, siyasi, iktisadi vb. alanlarda yaşanan değişme süreçlerinin bir toplumsal mühendisliğe dönüşümünde de aynı hatalı mantık egemen olmuştur. Yani nesnel karşılık arayışı ihmal edilmiştir. Bugün yaşanan her türlü çatışma ve gerilimin tarihsel bir sürecin uzantısı olduğunu, bu sürecin müsebbiblerinin ise kendi geleneksel değerleri içinde  ‘yenileme’ yeteneğini yitirmiş ve bu ihmalkar  kolaycılığın cazibesine kapılmış toplum mühendisleri olduğunu  nasıl inkar edebiliriz.                

O halde özgünlüğe giden yol özeleştiriden geçiyor. Bu özeleştiriyi yapma cesaretini ise yerli düşünce sahibi aydınların  göstermesi beklenir. Siyasi hayhuy elbette hayatımızın bir parçasıdır. Ama unutmayalım ki, siyasetin alt yapısı da sonuçta kültürdür. Yoksa ülkemizde neden içler acısı bir siyaset yapıldığını nasıl izah edebiliriz ! O yüzden özgünlüğe giden yolda adımlar atmanın zamanıdır. 

Yeni yorum ekle

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

İstatistikler

Bugün Toplam Toplam
0 kez görüntülendi. 272 kez görüntülendi. 0 yorum yapıldı.