İmkan ve İdrak Kıskacında İnsan

20 Mart 2021

 

01

İnsan vardır, hiç lisan bilmez hal ile söyler derdini.

İnsan vardır onlarca lisan bilir anlatamaz kendini!

02

İnsanların, karşısındakini en çok rencide eden tavırlarından biri, belki de en önemlisi, sözleriyle eylemleri arasındaki "istikrarlı tutarsızlık"tır.

Örneğin, sözde dostunuzdur, size çok değer verir ama iş fiiliyata gelince, ihtiyacı olana, işi düşene kadar varlığınızı bile hatırlamaz.

03

Ömrüm boyunca hep, dünyanın merkezi kendisiymiş ve dünyadaki her şey ve herkes sadece ona hizmet için yaratılmış gibi davranan, hani yerine ve atfedilen imtiyazının şiddetine göre, "temiz kalpli", "iyi niyetli", "saf", "girişken", "cesur", "deli" yahut da "yırtık" vb. sıfatlarla anılan insanlara gıpta etmişimdir.

Zira onlar her ne yaparsa yapsın yerilmez ve alkışı hak eder. Saygısızlık, densizlik, had bilmezlik ve diğer biz fanilere özgü bilumum olumsuz vasıflardan da münezzehtirler. Size göre olumsuz bir şeye sebebiyet verseler de suçlayamazsınız, çünkü ya yanlış anlamış / anlaşılmış, ya düşünememiş, ya hataya düşmüş, ya da bilmeden, istemeden yapmışlardır.

Hiç bile isteye, düşüne tarta, ölçe biçe yaptıkları bir şey yoktur!

04

Modern dünya yaşamında insanın en temel sorunu, tanrılığa özenerek kendi eliyle yarattığı, başta devlet ve para gibi pek çok "hayali kutsal" ile kuşatılmış olmasıdır.

Günümüz insanı ancak yaşamındaki bu türden organik olmayan tüm unsurları (gözden) çıkarabilirse, ancak o zaman kendi gerçek gücü, imkanı, potansiyeli, yetenekleri, en önemlisi de varoluş gayesi ve içinde var olduğu evrenin değerini kavrayabilir.

Lakin, "yeni baştan aynı yere geliriz" dediğinizi duyar gibiyim. Evet, haklısınız. İşte ben o yüzden insanlıktan ümidimi çoktan kestim. Zira, insan kendisi ve evren hakkındaki hakikat arayışını bırakalı yüzyıllar oldu!

05

Bilimsel açıdan bakıldığında, insan, evrendeki canlı - cansız, organik - inorganik tüm varlıkların en işe yaramazı, en zararlısı, en vahşisi ve en anlaşılmazıdır!

Çünkü diğerlerinin hepsi, doğa yasalarıyla tam bir uyum içinde, varoluş gayelerine uygun işlevler yerine getirmek suretiyle doğal dengenin süregitmesine hizmet ederken, içlerinden insan, güya akıllı ve en yetenekli olan, doğa yasalarıyla savaş halinde olmakla, kendi(cin)si de dahil, evrende canlı - cansız ne varsa hepsine galebe çalma kibriyle hareket ederek, doğal dengeye zarar veren tek canlı türüdür…

06

İnsan, kendini idrak etmekle, olur!

Kendini idrak ise, bir bilinç işidir, bilgi değil, o yüzden çok okumakla olmaz.

İnsan okumakla belki biçimlenir ama bilinçlenmez!

07

İnsan, kendi yaşamının acemisidir!

08

İnsan anlaşılmaz falan değildir.

Çoğunlukla; ya kendini, haddini hududunu, hukukunu bilmez, tanrılığa özenen bir ukaladır ya da tarihini, kültürünü, ceddini tanımayan, etrafında ve dünyada olup bitenden habersiz, köle ruhlu bir cahil!

09

Ülkemiz insanı, çokça okuyup, biraz bilgilenince az da zekiyse, kendine bir üstünlük vehmediyor, önce en yakınındakileri, sonra giderek milletini, ecdadını geçmişini, kültürünü beğenmemeye başlıyor.

Sonra zaman geliyor tüm mesaisini, kendisini bir türlü anlamayan o kör cahillere sitemle, sevmediklerine sövmeye, hayran olduklarını övmeye hasrediyor...

Okuduklarının diliyle konuşmaktan, zihniyle düşünmekten kurtulup, zehirlendiğini görebilse keşke!

10

İnsan, alışkanlıklarının kölesidir.

Öyle ki, en sevdiğine bile tercih eder alıştığını!

11

Bazı insanlar kendine kördür!

Bunlardan bir kısmı kendi değerini görmez, ömrünün tamamını başkalarının hizmetine vakfeder.

Bir kısmı ise kendi değersizliğini görmez, herkesi kendisinin hizmetkarı vehmeder.

12

Yaptığının yanlış olduğunu bildiği halde, bunu terk etme niyeti taşımadığı gibi ısrarla sürdürenlerin insanlığı görünüştedir!

Basit imla hatalarından, söze sadakatsizliğe, emanete ihanetten, aldatmaya dek, yanlışın ne olduğu, ne kadar küçük ya da büyük olduğu da önemli değildir. Çünkü, eğer ısrarla sürdürülüyorsa, her biri muhataba yapılan bilinçli bir saygısızlıktır.

Bu anlamda, yanlışın en basiti, yani en kolay düzeltilebilir olanı ise, saygısızlığın / muhatabı umursamazlığın en büyüğüdür…

13

Zamanı da, hayatı da bölüp parselleyen insandır!

Oysa, zaman değil ömürdür insana tevdi edilen.

Ve ömür, doğum, yaşam ve ölüm cüzlerinin mecmuudur. Herhangi birini, çıkaramaz ya da parçalara bölemezsiniz…

14

İnsan, kendi yaptığını görmez, başkasında görünce sevmez!

15

İnsan, modern (ya da pozitif) bilim ve ideolojiye sarılmakla, madde boyutundan gelişip serpilirken, ruhsal açıdan erimeye başlamıştır.

Başka söyleyişle, refahı zirveyi gördükçe, ahlakı dip yapmıştır!   

16

İnsan, iman etmiş olsun ya da olmasın, akılsızlığı yüzünden din ve felsefeden fersah fersah uzaklaştı, yani aptallığı yüzünden hakikat yolundan saptı ve bu sebeple tarihte defalarca karanlığa saplandı.

Başka söyleyişle, insan, arzuları yüzünden maddi dünyaya bunca çok bağlandı ve iradesini nefsinin emrine vermeyi tercih ettiği için de çirkef / günah çukuruna yuvarlandı.

Yeniden hakikat yoluna düşmek dışında insanlığı kurtaracak şey yoktur.

17

Bazı insanlar vardır, insana insanlığa az çok bir faydam olsun diye gece gündüz çırpınır, durur. Düşünür, yazar, çizer, yapar, eyler.

Başka bazıları da vardır ki, sessizce ve hatta sinsice kenarda bekler, yorulmadan, risk almadan tüm nimetlerden yararlanmanın hesabını yapar.

İşte bu sonuncuların asalaklığıdır ki ilk gruptakilerin tüm iyi niyetlerini sömürür ve enerjilerini söndürür...

Sanmam ama umarım bir gün, anlar, utanırlar!

18

Öyle insanlar vardır ki, kendilerini belirli konu ya da konuların otoritesi sayarlar. O konularda sözü kesinlikle bir başkasına bırakmaz ve söylediklerine de koşulsuz saygı gösterilmesini beklerler.

Oysa kendileri, kendileriyle aynı tavra sahip olan hiç kimseye tahammül göstermez ve bunu açıkça izhar etmekten de geri durmazlar.

Özetle, aşırı özgüven insanı bazen, hatta çoğunlukla, kendisine kör yapar.

19

Bilimin gelişmesiyle “insan”ın, fizyolojik ve sosyo-psikolojik açıdan kusursuz denebilecek ölçüde, çok ayrıntılı tasvir edilerek maddi boyutuyla daha bilinir hale geldiğini söyleyebiliriz ancak “insanlık” denilen ayırt edici vasfının bilinirliği konusunda aynı şeyi iddia edemeyiz.

20

Nesnesi insan olduğunda bilimler dahi çaresizdir!

Doğa bilimleri insanı, diğer canlılarla arasındaki benzer vasıfları üzerinden tanımlama çabasına girişmişken, sosyal bilimler insanın doğayla uyumsuzluğu, hatta çatışmasının düzenliliklerini bulmaya çalışır.

Başka söyleyişle, doğa bilimleri insanın doğa yasalarına tabiliğini tespite çalışırken, sosyal bilimler insanın doğaya asiliğini gerekçelendirmek gibi bir zorunlulukla karşı karşıyadır…

Yeni yorum ekle

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

İstatistikler

Bugün Toplam Toplam
0 kez görüntülendi. 251 kez görüntülendi. 0 yorum yapıldı.