ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesinden sonra ve İran’a karşı ambargoların başlamasıyla aylardır ABD ve İran’ın karşılıklı tehditleri devam etmektedir. İran Devrim Muhafızlarının ABD tarafından terör listesine alınması ve karşılıklı olarak Centcom’un İran tarafından terör grubu ilan edilmesi başlı başına her an çatışma yaratabilecek kararlardır. Bunun yanı sıra Trump’ın Tweetleri ve Pompeo’nun açıklamalarına -Lider Hameneyi, Cumhurbaşkanı Ruhani, Devrim Muhafızlarının komutanları, Dışişleri Bakan Zarif gibi bazı- İran yetkililerinin bazen daha sert cevap vermeleri iki ülke arasında bir savaş çıkarabilir. Trump'ın tehditlerinin ardından İran’ı müzakereye davet etmesi geçen sene Kuzey Kore ile olan karşılıklı tehdit ve ardından gerçekleşen ikili görüşmeyi hatırlatıyor.
Ama İran ile Kore’nin jeopolitik farklılıkları yanında en büyük farkı İran’ın dışarıda alternatif yönetici gruplarının olmasıdır. Kore’de etkili olabilecek bir muhalefet yoktur. Bu açıdan ABD’nin İran’a karşı kullana bileceği unsurlar arasında alternatif yönetici grupları da bulunmaktadır.
İki Ülkenin İstekleri
İran, ABD’nin Obama döneminde yapılan nükleer anlaşmaya uymasınının, ABD ise İran ile yeni bir anlaşmanın peşindedir. Trump cumhurbaşkanlığı seçimleri esnasında nükleer anlaşmanın ABD tarihinin en berbat anlaşması olarak ilan etmişti ve seçilirse anlaşmaya tek taraflı son vereceğini açıklamıştı. İran’daki muhafazakar kesim de Trump gibi bu anlaşmayı berbat bir anlaşma olarak görmekteydi. Hameneyi “nükleer anlaşmayı ilk ihlal eden taraf biz olmayacağız” demiş, ancak karşı tarafın nükleer anlaşmayı yırtacağız tehdidine karşı “siz yırtarsanız biz de yakarız” demişti. Nitekim ABD anlaşmadan hariç oldu ama İran ne yırttı ne de yaktı. Hiç bir taraf karşı tarafın isteklerini kabul etmezse ve bir uzlaşma sağlanmazsa durum ne olacak? Ambargolardan ötürü petrolüne satış yasağı konulan İran ekonomik krizi aşarak ABD’de önümüzdeki seçimlerde Demokrat Partiden bir adayın kazanmasını mı bekleyecek? Yoksa Avrupa ülkelerine verdiği 60 günlük süre dolduktan sonra İran’da nükleer anlaşmadan çıkarak ABD’ye savaş için bir gerekçe mi hazırlayacak? Ancak savaştan ziyade arabulucular vasıtasıyla perde arkası müzakerelerin yapılması muhtemeldir. Buna rağmen Hameneyi ne savaş ve ne de müzakere olmayacaktır diyor.
Umman ve Irak Değil, Daha Etkin Arabulucu Aranıyor
Son günlerde görünen şu ki her iki taraf aracılar vasıtasıyla kapalı perdeler arkasında görüşmeler yapacaklar. Daha önce Obama döneminde yapılan bu tür görüşmelerde Umman’ın etkin rolü olmuştu. Bu sefer Trump Umman’a o kadar da güvenmiyor ve arabuluculuk yapacak sıfatta görmüyor. Hatta Irak açık şekilde arabuluculuk yaparız dedi ve ABD’den bir karşılık görmedi. Irak’ın arabuluculuk yapma girişiminde bulunmasının sebebi çatışmayı kendi ülkesinden uzak tutmaya çalışmasıdır. Çünkü hem İran hem de ABD Irak’ta belli nüfuza sahipler ve her hangi bir çatışmada bu ülkelerin Irak’ta desteklediği grupların da biribiriyle çatışmasını beraberinde getirecektir. Ancak Trump’ın Japonya seferinde verdiği mesaj Haydar Bayat’a göre çok sembolik bir mesajdır. Trump bu mesajında “İran aynı yönetimle de büyük bir devlet olabilme şansına sahiptir”. Demesi Japonya ordusunun faaliyet dışı olması ve ekonomideki yeri önem taşımaktadır. Trump’a göre İran’ın tehditlerinden biri füze programıdır ve nükleer anlaşmada füze programlarını durdurma da yer almalıdır demesi Japonya’nın arabuluculuk yapması açısından önem taşımaktadır.
Faaliyet göstermeyen bir ordusu ve güçlü ekonomiye sahip olan Japonya, ekonomik kriz yaşayan ve savunma sanayisini sürekli güçlendirmeye çalışan ve Suriye ile Irak’ta etkin bir role sahip olan İran ile ABD arasında arabuluculuk yapamaya çalışacaktır. Lider Hameneyi’nin dünürü olan eski meclis başkanı ve Fars dil kurumu başkanı Haddad Adel İran’ı İslami Japonya yapacağız demişti. Acaba Japonya arabuluculuk yaparken İran’a gel benim gibi ol vazgeç bu füze sevdasından mı diyecek? Şinzo Abe’nin her iki tarafla arası iyi ancak Abe İran’ı ABD’nin şartlarına uymasına razı edebilecek mi?
İran Neden Müzakerelerin Perde Arkasında Yapılmasını İstiyor?
Trump defalarca ben savaş istemiyorum demiştir ve sadece İran tarafından her hangi bir saldırı gerçekleşirse bedeli çok ağır olur demiştir. Bu arada İran da aslında Trump’ın değil B grubu dedikleri ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Cohn Bolton, Suudi Arabistan ve Birleşik Emirliklerin ABD’yi savaşa zorladıklarını söyleyerek Trump’a "bu grubun oyununa gelme" mesajı vermeye çalışmaktadır.
Ancak istekler belli ve yerine getirilmezse karşılıklı tehditler savaşa dönüşebilir. Hameneyi son konuşmasında müzakere söz konusu olmayacak diyor ve devrimin namus meselesi olarak adlandırdığı konular üzerinde müzakere etmeyeceğiz ve elimizde olan baskı unsurlarını kullanacağız diyor.
Bir kere İran İslam Devriminin ana söylemi ABD ve İsrail karşıtlığıdır. İşte namus meselesi budur. İran namusunu ayağının altına alarak herkesin gözü önünde müzakere etmek istemiyor. Yıllardır kahrolsun dediği ülkenin müzakere isteğini kendinin ayakta kalabilmesi için açık bir şekilde yapılmasını içine sindiremiyor.
Hameneyi nükleer anlaşmayı kendisinin yanlışı olduğunu söyleyerek ABD’ye güvenmenin de yanlış olduğunu söylüyor. Ancak Trump’a göre ambargolar ve bu vesileyle İran’a uygulanan baskılar İran’ı müzakere masasına getirecektir. Unutmayalım ki İran Obama döneminde de hiç bir zaman müzakere etmeyeceğiz demiştir ve sonunda ABD’nin de içinde olduğu 5+1 ile aylarca müzakere masasına oturarak nükleer ablaşmayı imzalamıştır. Wall Street Jurnal’ın yazdığına göre İran ABD’den petrol ambargosunu kaldırmasını müzakere için bir koşul olarak Amerikan tarafına iletmiştir. Ancak Trump bu ambargoların etkili ve İran’la masaya oturmanın tek yolu olduğuna inanmaktadır.
Son günlerde Cumhurbaşkanı Ruhani’nin, lider Hameneyi’den daha fazla yetki istemesi belki de müzakerelerde elinin açık olması ve muhafazakar medyanın baskısından kurtulmak amacıyla istenen bir şeydi. Görünen şu ki cumhurbaşkanı kanadı ekonomik krizden kurtulmak için müzakereden yanadır. Ancak nükleer anlaşmada olduğu gibi sadece üstü örtülü müzakere izni değil, açık şekilde bir yetki istenmektedir. Hameneyi tarafından böyle bir yetki verilirse, cumhurbaşkanı ve müzakere heyeti içerideki muhafazakar medya ve Devrim Muhafızlarının propagandalarından bir nevi kurtulmuş olacaklar. Ancak Hameneyi’nin ne savaş ve ne de müzakere demesini belirleyen unsur, İran ekonomisinin ambargolara karşı ne kadar dayanabileceğine bağlıdır.
Yeni yorum ekle