Üsküb'ün meşhur ilim yuvalarından olan Meddah Medresesi'nin yetiştirdiği önemli talebelerinden biri Nerezli Hafız Mustafa Efendi'dir. Hafız Mustafa Efendi, medresenin başmüderrisi olan Ataullah Kurtiş Hocaefendi'den icazet almış ikinci nesil talebelerdendir.
Ailesi ve Doğumu
Hafız Mustafa Efendi, 1912 yılında Üsküp'ün meşhur Vodna Dağı'nın ortasında bulunan Yukarı Nerez Köyü'nde doğmuştur. Dedesi Şemseddin Aga, ninesi ise Rabiye Hanım'dır. Babası Nerezli Haci Süleyman Aga, annesi ise Hanife Hanım'dır. Babası Haci Süleyman Aga, Nerez Köyü'nde tanınan ve sevilen biridir. Vardar Ovası'nda bahçeleri olan Süleyman Aga ve kardeşleri, çiftçilikle uğraşarak ailesinin geçimini sağlamaya çalışır. Oldukça bağ ve bahçelere sahip olan ailesinin malları ve mülkleri sosyalist rejim tarafından Agrar politikası bahanesiyle ellerinden alınmıştır.
Hafız Mustafa Efendi, kalabalık bir ailede dünyaya geldi. 5'i kız (Nazmiye, ilmiye, Rabiye, Havva ve Fevziye) ve 7'si erkek (Kadri, Şemseddin, Mustafa, Ömer, Bayram, Muhammed ve Adem) olmak üzere 12 çocuklu bir ailenin ferdi olarak dünyaya geldi.
Tahsili
Hafız Mustafa Efendi, ilkokulunu doğduğu köy olan Nerez'de bitirdi. Daha sonra babası, Kur'ân-ı Kerim hafızı olması için oğlunu Üsküp'teki en meşhur hocalardan olan Arap Hoca'ya teslim eder. Bilindiği üzere Arap Hoca lakaplı zat, aslen Mısırlı olup, Üsküp'e yerleşmiş ve Üsküp'te vefat etmiştir. Arap Hoca, Üsküp'te 70 hafız yetiştirmiş önemli bir şahsiyettir. Hafız Mustafa Efendi, genç yaşta (I 012 yaşlarında) hafızlığını arkadaşları Hafız Abdürrahim Efendi ve Hafız Hasan Efendi ile birlikte tamamlar. Hafızlığını Üsküp'te yapan Hafız Mustafa, her gün Nerze'den Üsküp'e gelerek hafızlığını tamamlamıştır. Ve Üsküp'e gelişleri çoğu kez yaya olmuştur.
Hafızlığını tamamlayan Hafız Mustafa Efendi, İslami ilimlerde tahsil görmesi için babası tarafından 1928 yılında, Üsküp'ün en meşhur medreselerinden biri olan Meddah Medresesi'ne kaydedilir. Babası, oğlunun bu medresede ve Ataullah Hoca'da okumasını çok arzu etmektedir. Bu arzusu kabul edilir ve oğlu medreseye kaydolunur.
Medresenin başmüderrisi olan Ataullah Efendi olmak üzere medresenin diğer hocaları olan Fettah Efendi, Hafız Şaban Efendi, Selim Efendi gibi hocalardan ders almıştır.
Hafız Mustafa Efendi, 1925'te Meddah Medresesi'nin başına getirilen İstanbul Fatih Medresesi hocalarından Üsküplü Ataullah Efendi'nin bu medreseden mezun ettiği ikinci nesil talebelerindendir. Bu dönemde mezun olan diğer arkadaşları arasında şunları zikredebiliriz: Hasan Efendi, Hafız Abdürrahim Efendi, Hafız Hasan Efendi, Hakkı Efendi, Ferhat Efendi, İdris Efendi, Osman Efendi.
Kendisinden sonraki dönemde mezun olan 6 arkadaşı ist. şunlardır: Vrapçiştalı Kemal Efendi, Hafı: Bekir Sadak Efendi, Hafız Sami Efendi Kumanovalı Cemal Efendi, Ramadar Efendi, Salih Efendi vs.
Hafız Mustafa Efendi, I928'de girdiği Meddah Medresesi'nden Eylül 1940 yılında müderris Ataullah Efendi'den icazet (diploma) alarak başarıyla mezun olmuştur.
Evliliği
Medrese tahsilini tamamlayan Hafız Mustafa Efendi, Üsküp'te yaşayan Recep Aga'nın kızı Hafız Muradiye Hanım'la 1943 yılında evlenir. Bu evliliğe hocası Ataullah Hocaefendi vesile olur ve nikahlarını bizzat hocası kıyar. Düğün Üsküp'te yapılır ve kısa bir süre Üsküp'te kalındıktan sonra tekrar Nerez Köyüne dönülür. Muradiye Hanım'dan çocuğu olmayan Hafız Mustafa, Kosova'nın Gilan kasabasına bağlı Türk köylerinden biri olan Doburçan Köyü'nde yaşayan "Dindar" ailesine mensup Raif Aga'nın kızı Rifâdişe Hanım'la I 958'de evlenir. Bu evlilikten l'i erkek, S'i kız olmak üzere 6 çocuğu dünyaya gelir. Çocuklarının isimleri şöyle: Sadullah, Esma, İsmiye, Selma, Emine ve Zehra. İlk hanımı olan Muradiye Hanım I987'de, ikinci hanımı Rifadive Hanım ise I999'da vefat eder.
Dini ve Resmi Görevleri
Merhum Hafız Mustafa Efendi, medreseden mezun olduktan sonra, araya Dünya Savaşı'nın girmesi sebebiyle 1945'ten sonra dini hizmette bulmak zorunda kalmıştır. 1945 yılından 1952 yılına kadar Kumanova'ya bağlı Illıpçan Köyü'nde Ramazan hocası olarak görev yapmıştır. Fakat asıl görevi, 1934 yılında babası Haci Süleyman Aga tarafından Aşağı Nerez'de kendi arsaları iıı_erinde yaptırılan Nerez Camii'nde uzun yıllar imam-hatip ve vaiz olarak görev rapmış olmasıdır. Onun bu görevi, 1981 yılında sosyalist rejim tarafından camiin kasden yıkılmasına kadar devam etmiştir. Nerez Cami'nin yıkılması, Nerez ve Üsküp müslümanlarını çok üzdüğü gibi özellikle camiin imam-hatipi olan merhumu da kahretmiş, derinden üzmüş ve adeta sanki merhumun kolu-kanadı koparılmıştır. Camiin yıkılması, merhumun ölümüne sebep olan şeker hastalığına yakalanmasına neden olmuştur. Tüm müdahalelere rağmen cami hala yeniden vapılamamıştır. Üsküp'teki Meddah Medresesi hocaları olmak üzere diğer hocalara hürmet ve saygılarını hiçbir zaman esirgememiş olan Stüdeniçan Köyü ve halkı, I972'den itibaren 1 982 yılına kadar kadar Hafız Mustafa Efendi'yi Ramazan hocası olarak misafir etmişlerdir. Hocaefendi, Ramazan aylarında bu köyde ikindi namazlarında vaazlar vererek halkı irşad etmiştir.
Merhum. Arapça ve Osmanlıcaya vakıf biriydi. Daha önce aynı görevde bulunan hocası Fettah Efendi gibi, onun bu kabiliyetini keşfetmede gecikmeyen Makedonya Milli Tarih Enstitüsü ve Devlet Arşivi'ne 1961 yılında Osmanlıca ve Arapça uzmanı olarak göreve tayin olundu. Bu dönemde Osmanlı Devletine ait resmi evrakı okumak ve Makedoncaya tercüme etme konusunda büyük emeği geçmiş olan Hafız Mustafa Efendi, kendi isteği üzerine 1 967yılında görevden istifa emiştir. Her gün, devlet dairesi olan işine, sarığını çıkarmadan giden Hafız Mustafa Efendi, titiz ve dürüst çalımasıyla bir çok Makedon araştırmacı ve akademisyene örnek olmuştur. Arşiv ve Estitü'deki bir çok Osmanlı evrakının gün yüzüne çıkarılması ile Türkçe ve Makedoncaya tercüme ve tasnifinde onun imzasını görmek mümkündür. Dolayısıyla, Makedonya Arşivi ve bilim çevresi, başta daha önce bu görevde bulunmuş olan hocası Fettah Efendiye ve Hafız Mustafa Efendiye çok şey borçludur.
1981 'de Nerez Camii'nin yıkılmasından sonra görevsiz kalan Hafız Mustafa Efendi, başta Stüdeniçan olmak üzere Üsküp'e bağlı bir kaç köyde Ramazan ayında fahri hocalık görevinde de bulunmuştur. İslam Miras Hukuku (Feraiz) ilminin daha iyi öğrenmek için bizzzat hocası Ataullah Efendi tarafından arkadaşı Hafız Abdürrahim Efendi ile birlikte Pirlepe dolaylarına gönderilmiş ve kısa sürede bu ilmin inceliklerini öğrenerek Üsküp'e geri gelmişlerdir.
Bir süre, Üsküp Müftülüğü azalığı görevinde de bulunmuştur. Ayrıca, Üsküp Müftülüğü'ne bağlı Hafızları Dinleme Hey'eti'nin uzun süre azalığını yapmış ayrıca, merhum yakın arkadaşı Hafız Hasan Efendi'den sonra bu komisyonun başkanlığına Hafız Mustafa Efendi getirilmiştir. Bu görevlerde iken de büyük hizmetler vermiştir.
İlmi ve Ahlaki Kişiliği
Merhum hocaefendi, ilmi yönden kendini geliştirmiş biriydi ve hocalar arasında otorite kabul edilen bir zattı. Başta Üsküp olmak üzere diğer şehirlerden bile insanlar gelip kendisinden fetva ve görüş isterlerdi.
Hafız Mustafa Efendi, İslami ilimler alanında saygın bir hocaydı. Özellikle Arapça ve Fıkıh (İslam Hukuku) ve Fıkh'ın bir bölümü olan Feraiz (Miras hukuku) konusunda kendisine başvurulan hocaefendilerden biriydi. Arapça diline ve gramerine vakıftı. Ayrıca, Feraiz (miras hukuku) konusunda saygın bir yere sahipti.
Cemiyetlerde ve toplantılarda ilmi ve dini konularda kendisinden görüş istenirdi. Bazan, Osmanlıca ve Arapça bir evrak için Yugoslavya'nın değişik şehirlerinden (Priştine, Prizren, Belgrad, Zagrep vs.) araştırmacılar gelip ondan yardım talep ederlerdi. Nerezli olmasına rağmen tüm Üsküp halkı tarafından sevilen bir hocaydı.
Okumayı çok seven biriydi. Eline geçen her yazıyı mutlaka okurdu. Boş oturup okumakta tembellik gösterenleri sevmezdi.
Merhum Hafız Mustafa Efendi, ahlaki yönden de örnek alınması gereken bir şahsiyetti. Merhum, çok merhametli ve alçakgönüllü biriydi. Herkese selam verir ve herkesle sohbet ederdi. Kimseyi kırmaz ve kimseyi incitmezdi. Öyle cömertti ki, cebindeki son parasını bile yardım isteyene verebiliyor, ve verdiği parayı hiç bir zaman geri istemiyordu. Bir gün Üsküp'e bağlı bir köyde vaazını tamamlamış ve Üsküp'e dönmeye karar vermişti. Vaazdan sonra cemaatten biri/birkaçı hocanın eline yüklü bir para hediye etmişti. Hoca, paranın miktarına bakmamıştı. Üsküp'e vardıklarında kendisini Üsküp'e özel arabasıyla getiren kişiye cebindeki paraya bakmadan para verdi. Bu kişi, akşam eve vardığında cebinde o zamanın parasıyla 800 Alman Markı olduğunu farkeder ve durumu hocaya arz ederek parayı hocaya geri vermekte ısrara eder. Lakin Hafız Mustafa Efendi, bu parayı geri almayı kabul etmez ve o paranın artık onun olduğunu söyler.
Yaşlı olmasına rağmen eş, dost ve akrabalarından olanları haftada bir kez dahi olsa ziyaret ederdi. Özellikle hasta olanları ihmal etmezdi. Ayrıca haftada bir kez özellikle Cuma günleri Üsküp'e gelir ve dostlarını, esnaf arkadaşlarını da ziyaret etmeyi, hal-hatır sormayı aksatmazdı.
Merhumun bir diğer bariz özelliği kalbindeki vatan sevgisidir. Sosyalist rejimin akılalmaz baskı ve zorlamalarıyla müslüman halkın Türkiye'ye zorla göç ettirilmesi, diğer hocaları ve alimleri olduğu kadar Hafız Mustafayı da çok üzmüştür. Bu baskı ve zorlamanın neticesi olarak kardeşlerinden Kadri, Ömer, Bayram ve Adem Türkiye'ye, Muhammed ise İsveç'e göç etmişlerdir. Tüm baskılara ve zorlamalara rağmen Nerez Köyünün hocası olan Hafız Mustafa Efendi, Üsküp'ü terk etmemiştir. Köy halkının ifadesine göre eğer hocaefendi göç etseydi tüm köy halkı da onunla birlikte Türkiye’ye göç edecekti.
Merhum, hocası ve medrreden arkadaşı olan üstad Fettah Efendi hapisteyken, gizli yazışmaların gerekli yerlere ulaşmasında da büyük sol oynamıştır. Fettah 'Efendi'nin, hapishaneden arkadaşlarına aylık takip etmeleri gereken programları bir kağıda yazıp kibrit kutusuna koyar ve ailesinden yakınları ziyaretine geldiklerinde uygun yerlere teslim edilmeleri için aile fertlerine teslim ettiği bilinmektedir. Kumanova ve Preşova kazalarına yazışmaların ulaşmasında şöyle bir süreç ve yol takip edildiği belirtilmektedir: Kibrit kutusu içindeki yazılar önce Hafız Mustafa'nın yeğenleri olan Nalbant esnafından Tahir Emin Aga'nın evine gelir, oradan da gerektiği yerlere gönderilmesi için Hafız Mustafa Efendi'ye ulaştırılır.
Merhumun en yakın arkadaşları şunlardır: Hafız Abdürrahim Efendi ve Hafız Hasan Efendi.
Hafız Mustafa Efendi'nin bütün kitapları, kütüphanesi ve yazıları, ailesi tarafından Üsküp Müftülüğü'ne bağlı çalışan kütüphaneye teslim edilmiştir. Daha sonra tüm bu kitaplar Üsküp İslami Bilimler Fakültesi kütüphanesine taşınmıştır.
Talebeleri
Merhum, hafızlığının yanısıra, medresedeki hocalarından aldığı dini eğitimi etrafındakilere de sunmaya çalışmıştır. Nerez köyü'nde uzun yıllar verdiği hizmet süresince bir çok Müslüman gence Kur'an okumayı ve İslam'ın temel kurallarını öğretmiştir. Özellikle genç nesillerin yetişmesinde ve Makedonya'da İslam ve Osmanlı anlayışının ayakta kalması için büyük gayret sarfetmiştir. Bir çok talebe yetiştiren merhumun en tanınmış talebeleri ise şunlardır: Hogoştalı Hakkı Efendi, Pirlepeli Hafız Mustafa Efendi, Slupçanlı Eyyüb Efendi, Salarevalı Hafız Halim Efendi, Stüdeniçanlı Hacı Yusuf Efendi, Saraylı Hafız Rifat Efendi, Üsküp İsa Bey Medresesi hocalarından Prof. Recep Nuredini vs.
Vefatı
Hafız Mustafa Efendi, şeker hastalığı sebebiyle 8 Nisan 1991 tarihinde Ramazan ayında Kadir Gecesi'nde doğum yeri olan Nerez'de kendi evinde 79 yaşında vefat etti. Vefat etmeden 6 ay kadar önce felç geçirmiş ve yatalak hasta olarak yaşamıştır. Cenazesi, vasiyeti üzerine, çok sevdiği ve saygı duyduğu Alaca camii eski imam-hatip ve vaizi merhum Hafız İdris Efendi tarafından kendi evinde kılınmıştır. Cenazesini, talebesi Slupçanlı Eyyüb Efendi yıkamıştır. Na'şı, Nerez köyü mezarlığına defnedilmiştir.
Merhumun vefatı, İslam Birliği'nin yayın organı olan El-Hilal Gazetesinde "Merhum Hocamız Hafız Mustafa Efendi Şemo" başlığıyla tüm Makedonya Müslümanları'na duyurulmuştur.
Hafız Mustafa Efendi gibi ilim ve irfan hazinelerinin ölmesi, sadece Üsküp Müslümanları için değil, tüm Makedonya Müslümanları için de büyük bir kayıptır. Merhuma, Yüce Allah'tan rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum.