Samimiyet Testinden Topluca Sınıfta Kaldık

Sosyal Medya

I

Amcamız, dayımız, ablamız, kardeşimiz, oğlumuz, kızımız, torunumuz, hastamız, evlenenimiz, kaza geçirenimiz, ölümüz, köyümüz, mahallemiz, evlerimizin balkonu, salonu, bağımız, bahçemiz, kazananımız,  kaybedenimiz... Hep birlikte kadrajdayız. İşte köyüm diyen paylaşımcı kadrajı öyle dolduruyor ki köy bahane olarak kalıyor. Görünerek var olma çağı…

II

Anneler, babalar, resmi otoriteler sosyal medyanın büyük zararları ve tehlikeleri konusunda durmadan açıklamalar ve uyarılar yapmakta, hatta dolaylı yasaklar veya kısıtlamalar getirmektedir.  Bunların bir işe yaramadığı ortadadır. Aksine sosyal medyayı kullananların sayısı her gün artmaktadır. Çocuklara ve gençlere, sosyal medyanın sunduğu imkânları sunamadığınız, oradaki kadar ilginç, farklı ve zengin içeriklerle buluşturamadığınız sürece bunlar anlamsız sızlanmalar olarak kalmaya devam edecektir.    

Suçu Başkasına Atma Kolaylığı

Arkadaşları, damda ölü gibi uyuyan Fethi'yi, muziplik olsun diye, alıp yolun ortasına koyarlar. Kamyon şoförü yerde yatan adamı görünce acı bir fren yapar ve Fethi'nin burnunun dibinde durur. Hala damda yattığını zanneden Fethi gözlerini açıp karşısında kamyonu görünce azıcık sinirli, biraz da alaylı bir şekilde "He babam he, kamyonla dama çıkaydın" der. Şoför ses etmez, gaza basıp uzaklaşır. Bizim de Fethi’den fazla farkımız yok gibi. Damda değil, Fethi'nin yattığı yerdeyiz belki de. O kadar da kendimizden emin olmayalım.

Çok Yazmak Çok Konuşmak

Malum, çok yazmak veya çok konuşmak muhatabınıza çok şey aktarmak, anlatmak ya da söylemek değildir.  Yazdıklarımız ve konuştuklarımız gerçekten yeni, değiştiren, öncülük eden vs. bir etki yaratmıyorsa, kayda almaya bile gerek yoktur. Dinlenir, okunur, geçilir.

Bir hatırlatma. Yeni Eleştiri'nin vaftiz babası JC Ransom'dır ve bu akımı topu topu bir makalede özetlenmiştir. Gerisi ayrıntıdır.

Ülkemizde Sosyal Bilimler

Türkiye de biz sosyal bilimciler -ki istisnaları elbette vardır- tipik kargocular gibiyiz. Bir konuda yazılan kitap veya makalelerin çoğunda, bir yerden alıp bir yere taşıma vardır. Çoğu kez gördüğünüz alıntılara boğulan bir metindir. Biz Hume Locke, Descartes hakkında konuşur ve yazarız ancak bunlar yeni bir şey söylemekten çok, söylenmiş ve yazılmış olanı tekrar etmekten ibarettir.  Ayıp ve yazık!

Propaganda

Ülkemizde sanat ve edebiyat hala sendikaların, vakıfların, belediyelerin, derneklerin, kurumların vs. yayın ve tanıtım organı gibi bir işlev görmektedir.  Bu işlevi abartıldıkça, kalite düşmekte, sanat ve edebiyatın ilkelerinden çok ilgili kurum ya da kuruluşun reklamı öne çıkmaktadır. Sefil ve acınacak bir durum.

Yerli ve Milli

Ne yazık ki yerlilik ve millilik makam araçları söz konusu olunca göz ardı edilmektedir. Makam araçlarımız montaj da olsa yerli üretim değil, ithaldir.   Öte yandan bizdeki makam aracı sayısı 115.000 civarındaymış.  Araçları üreten ülkelerde ise bizdekinin yarısının bile çok altındaymış. Bu işte hem bir tuhaflık hem de ciddi bir hesapsızlık var.

Ödül Bolluğu 

Gün geçmiyor ki bir yazarımız, sanatçımız, bilim adamımız ödül almasın. Ne kadar gurur verici değil mi? Düşünce ve bilim dünyasında esamemizin okunmaması ise Türkofobya ve İslamofobyaya bağlanıyor.  Ne kadar rahatlatıcı değil mi? Ödül verirken “biz”, ortaya ödüllük bir şey koyamayınca ötekiler.

Tesisatçı

Musluğumuz bozulduğunda tesisatçı çağırır, sorunu çözeriz. Gelen tesisatçı beceremediğinde, yenisini çağırırız. Bozuk, hatta başıbozuk bir ekonomimiz var mı? Var. Onarımı kim yapacak? Ekonomistler. Niye çağırıp  onarmıyoruz?  Bilmiyorlarsa orada niye tutuluyorlar? Musluğumuza gösterdiğimiz dikkati ve kaygıyı ekonomiye niye göstermiyoruz?  Engel olan kim?!

Garabet

Partili partisiz hukukçular, kamuoyunun huzurunda, basında ülkemizde hukukun iyi işlemediğini, taraflı olduğunu, bunun eskiden de böyle olduğunu ama vatandaşın hukuka güvenmeye devam etmesi gerektiğini söyleyerek ne demek istiyorlar?

Mutlu Mutsuz Formun Üstü Formun Altı

Bazen "hiç kimse senden, sen de hiç kimseden daha mutsuz değilsin" ya da "hiç kimse senden, sen de hiç kimseden daha mutlu değilsin" diyecek oluyorum ama mutluluktan kanatlanmış veya mutsuzluktan çökmüş pozları görünce, söylemekten vazgeçiyorum.

Yer Yerinden Oynasın

Birbirimizden ne kadar çok gizli saklımız var arkadaş! Mikrofonu alan konuşursam yer yerinden oynar diyor. Bir hukuk devletinde böyle tehdit mi olur?  Ortada deprem etkisi yaratacak bir suç var ve sen bunu biliyorsun ama birilerine dokunacak diye saklıyorsun. İnsan neredeyse gerçekten hukuk yok ya da var ama etkin değil diyesi geliyor. Pes.

Bence

Bence derin millet Mersedes Kadir, Toros imam ve Ciguli’dir. Dış güç ise Almanya’dır. 2019'un ilk altı ayında bütçe fazlası 43 milyar euro olmuş. Bu para aslında kimin? Tabii ki bizim! Atalarımızın öncülüğünü yaptığı bütün buluşları çaldılar, bunlarla harıl harıl üretim yapıyorlar. Sonuç? Karşımıza geçmiş el kol hareketi bıyık altından gülüyorlar.

Esnaf Şikayeti

Bu esnafı da anlamıyorum. Yok, sıkıntı varmış, kira ödeyemiyorlarmış falan filan. A be kardeşim kriz varsa bu ağaçlar nasıl büyüyor! Hadi cevap verin bakalım. Doğru olan mehter eşliğinde öz değerlerimize dönmemiz.

Zengin Abi

Paran var, pulun var, evlerin, işyerlerin, romatizman, siyatiğin var. Az işitiyorsun, az yiyorsun, nedensiz ağrıların var, daha ne istiyorsun?
Abinin gözleri dolu dolu. "Dağ gibi, filinta gibi iki oğlumu arka arkaya kaybettim. Ben her şeyimi kaybettim ve herkes benim sadece kazandıklarımla ilgili, kaybettiklerimle değil. Öyle zor ki..."

Vergi

Sen vermezsen, ben vermezsem nasıl gidilir törenlere
Makam odaları nasıl döşenir, anıtlar nasıl dikilir, nasıl süslenir yollar, nasıl ekilir laleler!

Bazen Çok Geçtir

Gülendam, çok pişmanım. Bir anlık öfkeydi. Söz veriyorum dönersen bir daha asla öldürmeyeceğim.