DÜŞÜNCE

Öteki Egzotiktir

02 Aralık 2015

Çok kültürlü imparatorluklardan sonra devletler, varoluşlarını ulusçuluk temeline bina etmiştir. Özellikle 100 yıldır sona ermeyen sorunlara, çatışma ve savaşlara yol açmaktadır, ulus devlet anlayışı. Her kavmin kendi devletine ulaşma çabası daraltılmış ‘biz’ sınırlamasına mahkûm ederken, ulusalcılığın hâlâ bitmeyen sorunlarla boğuşma tuzağına düşmesine de neden olur toplumların. Düşman yoksa tedbir ve güvenlik yoktur; silah edinme hırsı olmayacak. Bütün bunlarda en temel sorun Öteki anlayışındadır.

İslamofobi: Bir Algı Operasyonu

01 Aralık 2015

Gelinen bu nokta, algı operasyonunun zirvesidir. Çünkü burada artık hem Müslüman zihinler, hem de Batılı zihinler istenilen merkeze doğru yeterince yönlendirilmiştir. Batılı insanın beynine, İslam’dan ve Müslüman’dan korkması için yeterli malzeme aşılanmıştır. Batı’da yaşayan Müslüman’a da haddini bilip, üst yönetime talip olmaması gerektiği telkin edilmiştir. O artık potansiyel terörist olduğu için masumiyetini, zararsız olduğunu ve Batılı değerlere ne kadar sahip çıktığını ispat etme, Batılının güvenini kazanma mecburiyeti vardır.

25 Kasım ya da “Kelebekler Zamanı”

27 Kasım 2015

İşte size içinde yaşadığım ilginç bir gerçek hikaye. İnsanların nerede kimlerle karşılaşacağı hiç belli olmuyor. Sabırla okursanız öğrenirsiniz…Çoğunuz gibi ben de bilmiyordum. Her yıl 25 Kasım günü BM tarafından “kadına yönelik şiddetin yok edilmesi için uluslararası mücadele" günü olarak ilan edilmiş. Bende 2012 yılında ABD’de iken bir müddet evinde kaldığım ev sahibemden öğrendim. Her ne kadar  her probleme özel bir gün ayrılmasına karşı olsam da –çünkü bir problemin yaşandığı her an o gündür-  konumuz bu değil. Bu gün nereden geliyor ve benimle ilgisi nedir. İşte hikâyesi:

Zanlar, Emeller, İdeolojiler ve İslam

26 Kasım 2015

Uçsuz bucaksız bir okyanus düşünün. Ortasında su üstüne kalmak için çabalayan kalabalık bir insan topluluğu... Ve ne tarafa, hangi vasıtayla gideceğini tayin etmeye çalışan kalabalıkları davet eden, insanlara -sanki kendileri bilirmiş gibi- "doğru yolu" göstermeye çalışan, bunun için onları hararetle gemilerine davet eden gemi kaptanları... Bu kaptanlardan kimisi çok akıllı. Kurtuluş rotasını aklî delillerle, rüzgârların istikametiyle, akıntıların sıcaklıklarıyla, yıldızların pozisyonuyla mânâlandırıyor. Gemisinin birinci kalite malzemesinden, suya dayanıklı boyasından bahsediyor. Kimisi çok cerbezeli. İnsanların hislerine hitap ediyor. Doğru rotanın yüreğine dolan mistik bir ilhamla kendisine bildirildiğini iddia ediyor. Dinleyenleri öylesine tesir altındalar ki rotayı falan umursamıyor, önderlerinin gemisine atlayıp o hangi istikameti gösterse o tarafa doğru deli gibi kürek çekmeye hazırlanıyorlar.

Seçimin Asıl Kaybedeni Araştırma Şirketleri-2

23 Kasım 2015

Seçim anketleri niçin yapılır?

Siyasi olsun olmasın tüm kampanyalar hedef kitleyi, belirli bir amaç doğrultusunda yönlendirmek için düzenlenir.  Seçim kampanyaları da, seçmeni etkilemek ve seçmenin oyunu kazanmak için yapılır. Bu yüzden seçim döneminde kullanılan tüm araçların manipülatif işlevinin olması gayet doğaldır.  

Seçim kampanyasında kullanılan araçlardan biri olarak seçim anketleri, birbirini tamamlayan iki amaçla yapılır. Birinci amaç , mevcut  zaman dilimi itibari ile, seçmen tercihlerini ve eğilimlerini  en az hata payı ile tespit etmektir.  İkinci amaç ise, elde edilen sağlam nicel verilerin ışığında seçmen kitlesini etkilemek ve yönlendirmek yani manipüle etmektir.  Sağlam veriler ise,  ancak güvenilir bir araştırma ile sağlanır. 

Anadolu Rönesansı

23 Kasım 2015

İnsanlık tarihinin bizden önceki on binli yıllarına ait henüz çok şey bilmediğimiz için, o dönemler hakkında çok fazla yorum yapamıyoruz. Ama elimizdeki bilgiler ışığında en azından milattan sonraki tarihi farklı dönemlere ayırabilir, o dönemleri anlamamızı kolaylaştırabiliriz. Bize göre milattan sonraki dönemde,  günümüze gelinceye kadar iki büyük Rönesans yaşanmıştır. Geldiğimiz noktada yeni bir Rönesans yaşanmak zorundadır. Ama bu Rönesans nasıl olmalıdır? Bizleri Rönesans’a iten sebepler nelerdir? Rönesans’ın olmazsa olmazları neler olacaktır? 

Nasihatlerden Musibetlere Doğru Küreselleşen Dünya

14 Kasım 2015

Düşünmek zorundayız. En başta da, küresel kapitalizmin tahkim edildiği ve insanın insanı nasıl sömüreceğinin en amansız boyutlarıyla kararlaştırıldığı G20 gibi zirvelerde. Belki de, her musibetin daha vahim belaları savma işlevi zuhur eder diye, iyi niyetli bir bekleyiş içinde olabiliriz. Nasıl ki paranın, kazancın, gücün; dini, imanı, ırkı, kültürü, vicdanı yoksa terörün de dini, imanı, vicdanı, merhameti yok. Para, kazanç ve güç küreselleştikçe, terör ve şiddet de küreselleşecek. Bu çok belli.

Türkiye'nin Modernleşme Sürecine Yeniden Bakma İhtiyacı

11 Kasım 2015

1980 sonrası ortaya çıkan yeni durum, modernleşme, terakki ve teknolojiye bakışımızı tekrar gözden geçirmeyi gerekli kılıyor. Çünkü Türkiye’deki ekonomik gelişmelere paralel biçimde maddi refah düzeyi yükseldi, Avrupa ile temaslar daha da arttı, teknoloji kullanımı yaygınlaştı. Bu durumdan, geçmişte modernleşmeye, teknolojiye mesafeli, hatta tepkiyle yaklaşan dindar/muhafazakâr kesim de oldukça etkilenmekte. Özellikle genç kuşağın –dindar/muhafazakâr veya seküler olsun- yeni teknoloji ile kurduğu yoğun ilişki ve bu ilişkinin doğurduğu yeni dil, yeni yaşama biçimi, modernleşme, terakki ve teknoloji konularında bizi tekrar düşünmeye zorunlu kılıyor.

Nuri PAKDİL : Efsaneden Pop İkona

11 Kasım 2015

Ortak bir umutla okuduğunuz okulları, ulaşacağınız meslekleri tahkir eden biriyle karşılaşmak derin bir çelişkide bırakır sizi.  Düzene yabancıyız; zar zor girebildiğiniz okullarda okumanız sistemi ayakta tutmaya azmetmiş işbirlikçilere dönüştürür…İnsanı derinden sarsar…Güveninizi yitirirsiniz. İdeolojik katı bir tavır ve primitif, mujik yanımıza tuz basan üstten bakışı ile kişilikleri dağıtan bir yol silindiriydi Nuri Pakdil....Dergilerin, kitapların arasında devleşen insanların, görünürlük içinde meydanlara atıldığında aynamıza yansıyan bir hicran sadece. Bu duygularımız paylaşmak, klas duruşuyla bize bir şeyler veren bir efsaneye karşı bir vefa borcu.

Ben Bir Türküm, Dinim-Cinsim Uludur

10 Kasım 2015

Devr-i saltanatı boyunca İslamcı entelijansiyanın sert eleştirilerine ve muhalefetine hedef olan Sultan Hamid’i bugün başta neo-İslamcılar olmak üzere çoğunluk İslamcı sayıyor biliyorsunuz. Bunun hem Hamid’in anlaşılmasıyla hem de İslamcılık düşüncesine ilişkin algının değişmesiyle ilgisi olduğunu söylemekle yetinelim şimdilik. Ne var ki -biz İslamcılığını tartışaduralım- Sultan Hamid’i “Türkçü bir padişah” olarak gören Türkçüler de var.