7 Ekim'den beri ABD Dışişleri Bakanı Blinken Ortadoğu'ya mekik dokuyor. Evinin önündeki protestocular 10 gündür çadırda yatarken Blinken şimdi yine Suud, Mısır, Katar, "İsrail ve Batı Şeria yı" kapsayan bir tura çıktı...
Ürdün'de üç ABD askerinin öldürülmesine yanıt olarak ABD Cuma gecesi Irak ve Suriye'de bombardıman düzenledi ve ardından, ABD ve İngiliz kuvvetleri Cumartesi günü Yemen'deki hedefleri vurdu. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Yemen'de "derinlere gömülmüş" depolama alanları ve silahların bulunduğunu söyledi.'
ABD'nin Irak'taki saldırılarındaysa, aralarında Irak askerleri ve sivillerin de bulunduğu 16 kişi hayatını kaybetti. Irak Başbakanı, ABD hava saldırısında ölenler için 3 günlük yas ilan etti.
Taraflar Cuma günü Suriye ve Irak'ta Amerikan hava saldırılarının verdiği hasarı anlamaya çalışıyor. Gerçekten 3 ABD askerinin öldüğü saldırılarda rolü olan üst düzey isimler mi hedef alındı yoksa sıradan milisler mi?
Yönetim İran'a süre vermekle, ilgili kişilerin kaçması için fırsat vermekle eleştiriliyor. Biden ise gerilimi tırmandırmak istemediğini ifade etti. "İran'a kaçtıkları için orayı vuralım" diyenler var.
Tabi istediğimiz yeri vuralım demekle iş olmuyor. Zira bir ülkeyi hedef almak için bazı şartların yerine gelmiş olması lazım.
Savaş ilanı için Anayasa 1. Maddenin 8. Kısmının 11. Bendindeki Savaş İlanı Maddesi uyarınca İran'a savaş ilan eden bir yasa tasarısının Kongrede onaylanması gerekiyor.
***
Amerikanın gücü ile İran'ın gücünü kıyaslamaktan çok savaşın kime neye mal olacağı ile ilgili tartışma ise hâlâ sürüyor.
Uluslararası Güvenlik İşlerinden Sorumlu Eski ABD Savunma Bakan Yardımcısı Prof. Jospeh Nye'a göre ABD'nin üstünlüğü tartışılmaz ama bu kimin hangi bedeli ödeyeceğine dair bir konuyu da getiriyor peşinden. ABD Savunma Bakanı Austin'in "Cepheyi kazanabilirsin ama savaşı kaybedebilirsin" ifadesini hatırlatan Nye, Gazze'de ölen sivillerin sayısının İsrail'in ve ABD'nin "kapasitesini" göstermekle birlikte yumuşak gücünün büyük zarar görmesine yol açtığını ifade ediyor.
Yani ABD, Nye'in "varılmak istenen hedefe, bir bedel ödemeden, zorla değil çekim yoluyla ulaşabilme yeteneği" olarak aktardığı "yumuşak gücü" kaybediyor.
***
Kongrede şahinler olarak bilinen isimler, varsayılan düşmanlara karşı savaş ilan eden bir yasa tasarısı sunmadılar...
Bu vesileyle, Yemen dahil Biden'in onay verdiği saldırıların, anayasal olarak Kongre yetkilendirmesi ile ilgili hangi düzenlemeyle yapıldığına dair tartışmaları da hatırlayalım.
Bazı Kongre üyeleri bu yetki tartışmasına dikkat çekiyor ve Biden'i savaş yetkisi üzerinden suçluyor. Şahinler bile savaşa oy vermekten, riskler nedeniyle korkuyor.
Ancak buna rağmen, Kızıldeniz'deki deniz ticaretinin Husiler tarafından kesintiye uğratılması nedeniyle Biden'a İran'a saldırması için seslenenler var. Bunların başında Lindsey Graham geliyor...Ancak başkan Biden, aynı 2013'te Başkan Barack Obama'nın Suriye'ye karşı kongrede savaş ilanı istediği gibi talepte bulunursa ne cevap alır bilmiyoruz. O zaman, temel konu Esad'ın kimyasal silah kullanması idi. Irak'ın işgalinde de aynı şekilde. Tabi 11 Eylül zemini de vardı...İran halihazırda zaten nükleer zenginleştirme ile uğraşıyor. Görüldüğü gibi işler o kadar kolay değil.
***
David E. Şanger ve Farnaz Fassihi imzalı New York Times’da yayınlanan bir makalede Amerikanın İran'ın gerilimi tırmandırıp tırmandırmayacağını test ettiği belirtilirken, Washington çevrelerindeki beklentinin " İranlıların, çok daha büyük bir güçle, beraberinde getirdiği tüm risklerle birlikte silahlı bir savaşa girmekte hiçbir fayda görmeyerek ikinci yolu seçeceği(yani gerilimi düşürmeyi) yönünde." Olacağının altı çiziliyor.
Tekrar hatırlatmakta fayda var. Başkan'ın saldırı emri yetkisi tehdit oluşması ile yakın ilintili. Ancak savaş ilanı Kongre'nin konusu.
Bu arada İran adına hareket ettiği bilinen ve vekil güçler olarak ifade edilen milis güçlerin İran tarafından ne kadar kontrol edilebileceği de bilinmiyor...
Bugünlerde gündeme gelen cepheler sadece Ortadoğu'da değil. Asya Pasifik hazırlıkları tam gaz sürüyor. Geçtiğimiz günlerde ABD Hava Kuvvetleri Generali Michael Minihan subaylarını 2025'te Çin'e karşı savaşa hazırlanmaları konusunda uyardı... Dünya zaten Rusya-Ukrayna savaşını izliyor. Rusya yeniliyor mu, yaptırımlar işe yarıyor mu, bunları tartışıyor.[1]
***
Gelelim tüm bu gerilimi tırmandıran İsrail-Filistin savaşına. Temsilciler Meclisi Cumhuriyetçileri, bölgedeki İsrail ordusunu ve ABD savunma güçlerini destekleyecek 17,6 milyar dolarlık bir yasa tasarısını önümüzdeki hafta oylamaya hazırlanıyor.
Bu son 3 ayda Senato'ya yollanan ikinci tasarı...
Peki nasıl bir Kongre var? Üyeleri ne düşünüyor?
Kongredeki havayı anlamak için 5 Aralık 2023'te yapılan duruşmada, Harvard, Penn ve M.İ.T Başkanlarının, Yahudilere yönelik soykırım çağrısı yapan herhangi bir öğrencinin ihraç edileceğine dair düşüncelerini dile getirdikleri güne gidebiliriz. Kongre üyeleri Harvard Üniversitesi'nin ilk siyahi rektörüne nasıl bir yaklaşım sergiledi biliyorsunuz...
Gazze'deki milyonlarca Filistinliyi yok edecek yaşam koşulları yaratan kuşatmaya rağmen İsrail'in savunmasına silah gönderilmesi yönünde bir oy desteği sağlanır mı? Siyasetinde lobi olarak AIPAC (Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi) etkisi tartışılmaz olan Amerikada, yönetimde olan Demokratlar için kendilerine oy vermiş ve hayal kırıklığı içinde olan Müslüman oylar bu konuda ağırlığı olan bir husus olabilecek mi? Veya olası soykırım kararı konusunda sorumlu olmaktan korkarak ta olsa geri adım atacaklar mı? Yoksa güçlünün düzeninde bu soruları sormak boşa mı dersiniz?
Yeni yorum ekle