Trump'ın Müzakere Yeteneği, Birliği Korumak ve İç Savaş

09 Ocak 2024

Eski başkan Donald Trump Iowa'da "Geçen gün bir şey okuyordum ve dedim ki 'bu pazarlık edilebilecek bir şeydi'.(...) Abraham Lincoln müzakere etseydi... muhtemelen Abraham Lincoln'un kim olduğunu bile bilemezdiniz. Başkan olurdu ama Abraham Lincoln olmazdı" ifadelerini kullandı. 

"O kadar çok hata yapıldı ki. Bakın, size karşı dürüst olmak gerekirse, müzakere edilebileceğini düşündüğüm bir şey var. Bence bunu müzakere edebilirdiniz. Bütün insanlar öldü, pek çok insan öldü. Biliyorsunuz bu bir felaketti."

Çoğu kişi Trump'ın sözlerini saçmalık olarak gördü ve hatta ilkokul seviyesinde bulanlar olduysa da söylediği sözler bizi 1800’lerin sonuna, ABD’nin iç savaş tarihine götürdü. Trump’ın o dönem farklı kesimler ve eyaletler arasındaki fikir ayrılıklarının, kan dökülmeden önlenebileceğini söylemesi, köleliğin kalkması ve başkanlık sistemi için ödenen bedelleri bir kez daha hatırlattı. 

Lincoln 1861'de Amerika Birleşik Devletleri'nin 16. Başkanı oldu ve 1863'te Konfederasyon içindeki kölelerin sonsuza kadar özgür olduğunu ilan eden Özgürlük Bildirgesini yayınladı. 

Aslında Trump’ın söyledikleri net : "Çok kişi öldü, kan döküldü, bunun yerine müzakere edilebilirdi" dedi.  

**** 

Tabi ki bu iç savaşta insanlar bedelini ödeyerek özgürlüklerine kavuştular ve ABD birlik olmayı başardı. 620.000'den fazla Amerikalının hayatına mal olsa da bu uğurda ölmekte kıymetliydi. Ancak biri de çıkıp "bu kadar kan dökmeden de müzakere edilebilirdi" diyebilir. Ve dedi. 

Peki böyle dediği için hain olmuş olur mu?

Hemen sorular üzerinden suçlamalar başladı elbette. "Özgürlük Bildirgesi ile köleleri serbest bırakmak korkunç muydu?

Beyaz üstünlükçülerin zaferine dayalı yeni bir ulusun doğmasını engellemiş olmak korkunç mu?  

Anayasa’ya rağmen, Fort Sump kalesine (Charleston Harbor, South Carolina) ilk havan topu atışını yaparak savaşı başlatanlara karşı ulusu savunmak korkunç muydu? 3,9 milyon köleleştirilmiş insanı esaretten kurtarmak korkunç muydu? 

****

Haley'nin kelime oyunu ile başladı

Amerika iç savaşında ne olduğu konusu son haftalarda seçim kampanyalarında tartışılır oldu. İlk olarak Nikkİ Haley’nin South Carolina’da kampanya etkinliğinde kendisine sorulan soruya verdiği cevap mercek altına alındı. 
Haley'e  bir vatandaş "size göre iç savaşın sebebi nedir" diye sordu. Haley cevap olarak "ülkenin nasıl yönetileceği konusundaki anlaşmazlık" diye cevap verdi.

Bu kısmen doğru olmakla çatışmanın ana sebeplerinden önemli bir unsuru direk içermiyor, genel bir yargıda bulunuyordu. Ve bir gaf olarak görüldü.  Elbette eyaletlerin bağımsız olmasından yana olan güney eyaletleri ile birlik yönetimini savunanlar gerçekten de ülkenin nasıl yönetileceği konusunda anlaşamadı. 

Ancak anlaşamadıkları temel konu; konfederal yapıyı destekleyen Güney eyaletlerinin, köleliğin devam etmesini istemesiydi. Yani merkezi olarak hakların garanti altına alınmasına karşıydılar. Federal yasaları istemiyorlardı.
Eyaletlerin bir araya gelerek köleleği önleyecek bir federal yasayı ayrı ayrı oylayabileceğini düşünüyorlardı.

Kaç kölenin oyu bir beyazın oyuna eşit? : Konu hep oy, yani güç.

Kölelerin artık bir kişinin 3/5'i sayılmaması, eski kölelerin sahiplerine oy vermeyecek olması ve bu nedenle beyazların güçlerinin zayıflayacak olması da temel husus olarak görülmekteydi. Yasama temsili için bir eyaletin toplam nüfusu belirlenirken her beş köleden üçünün sayıldığı bir sistemden mutsuzlardı.

Nitekim Birlik ile kalan Kuzey ve Batı eyaletleri ile konfederal eyaletlerle bir olan Güney eyaletleri iyice ayrıştığında iç savaş patlak verdi. 

*****

Image

Abraham Lincoln anne babasını küçük yaşta kaybetmişti.  Çok sayıda ayının ve diğer vahşi hayvanların bulunduğu vahşi bir bölgede büyüdü. Başlangıçta sadece okuma yazma biliyordu. Sonra Kara Şahin Savaşı sırasında Illinois milislerinde üç ay geçirdi. İllinois yasama meclisinde sekiz yıl geçirdi ve uzun yıllar mahkemelerde görev yaparak kendi kendini eğitmiş bir avukat olarak tanındı.

1860 seçimi Amerikan tarihinin en önemli başkanlık seçimlerinden biriydi. Cumhuriyetçi aday Abraham Lincoln, Demokrat Parti adayı Senatör Stephen Douglas, Güney Demokrat Parti adayı John Breckinridge ve Anayasal Birlik Partisi adayı John Bell ile yarıştı.

Beyaz Saray'ın resmi ifadesiyle; "Başkan olarak Cumhuriyetçi Parti'yi güçlü bir ulusal örgüt haline getirdi. Dahası, kuzeydeki Demokratların çoğunu Birlik düşüncesi etrafında topladı. 1 Ocak 1863'te Konfederasyon içindeki kölelerin sonsuza kadar özgür olduğunu ilan eden Özgürlük Bildirgesi'ni yayınladı...

14 Nisan 1865 Kutsal Cuma günü Lincoln, Washington'daki Ford Tiyatrosu'nda, bir şekilde Güney'e yardım ettiğini düşünen aktör John Wilkes Booth tarafından öldürüldü. Bu cinayet barış olanağını da ortadan kaldırdı.

İç savaş sadece insanların devletle kavgası değildi. Kuzey'in filolarının Güney limanlarını kontrol etmek, sahilleri kapatmak için harekete geçtiği, çıkarmalar yaptığı;  konvoy şeklinde  askeri gemilerin silahları ateşlediği bir savaştı ve  amaçlanan hedeflerden fazlası yok edilmişti.

***

Image
Yetenekli ikna edici müzakereciler olarak nitelenen James Mason (solda) ve John Slidell (sağda).  Slidell, ayrılık sırasında Louisiana 'dan, Mason Virginia'dan ABD Senatörüydü. Mason Virginia ABD'den ayrıldığında Kongre'den istifa etmişti. Ikisi de ölelik yanlısıydılar ve birliğin korunmasından yana olanlar için tehlikeliydiler.  Fotoğraflar Kongre Kütüphanesi'nin izniyle.

İşte Trump'ın; 1828'de Illinois'deki Sauk ve Fox Kızılderililerinin sonuncularının, 1804 tarihli bir anlaşmaya dayanarak çıkarılıp yerleştirildiği Iowa’da yaptığı konuşmasında, "Çok kişi öldü, insanların kolları bacakları koptu, kangren oldular, enfeksiyon kaptılar ve öldüler, (müzakere yoluyla) bu önlenebilirdi" dediği, ve o dönem Güneydeki demokratların da desteklediği “kölelik” ile ilgili olaylar bunlar.

Hatta Colin Powell’in ifadesiyle; Lincoln’un önceliği aslında köleliği kaldırmaktan ziyade birliği korumaktı. Bu duruş onu köleliğin kaldırılması konusuna sürükledi.

Tabi bu tartışmalar vesileyle Trump tarih okumuş olduğunu da belirtmiş oluyordu bir yandan .

Herhalde eski ABD başkanı, iç savaşa dair ilk kez cumhuriyetçi rakibi Haley'ye soru yöneltilince bu konuyu okumaya başlamamıştır! 

Ancak Haley'in vatandaşın bu konudaki cevabıyla tatmin edememesinin keyfini sürdüğü kesin.

İşte buradan hareketle Iowa'da kendisi de bir hafta sonra; konuya girdi ve bu işin bu kadar kayıpla sonuçlanmamasının mümkün olduğunu ön gördüğünü söyledi. "Ben olsam Ukrayna Savaşı olmazdı, Ortadoğu'da sorun olmazdı" dediği gibi olmasa da, neredeyse o tondaydı bu ifadeleri.

Trump iyi bir pazarlıkçı olarak nitelendirilebilir ama birliği korumakta mahir mi emin olmak zor. Özellikle 6 Ocak olaylarından sonra…

  ****

"No pain no gain" (Emeksiz yemek olmaz)

Bu iç savaş tecrübesiyle ABD Deniz Kuvvetleri, toparlanıp kıta genişliğine yayıldıktan sonra, küresel bir deniz gücü oldu. Birinci Dünya Savaşı'nın ardından uçak gemisi, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından nükleer destek hususunda gelişmeler kaydetti.

O dönem donanma, buharlı savaş gemilerinden oluşuyor ve demir zırhlarla korunuyordu. Demir mermilerin yanı sıra patlayıcı mermileri de ateşleyebilen toplara sahipti… Ve bugün önceliği Asya-Pasifik bölgesindeki askeri güç sahibi olmak olan AB’nin, Deniz Kuvvetleri’nin durumu buydu. 
ABD için donanmanın gelişmesindeki en büyük motivasyon ve dersler, İngiltere'den bağımsızlık ile kolonilerin birliği için verilen savaş ve yaşanan iç savaş oldu.

Bu arada; İngiltere her ne kadar tarafsız kaldığını söylese de aslında Güneyi, yani birliği değil konfederasyonu desteklediği de malum.

İç Savaş bugün hala Savunma Bakanlığı koridoru duvarlarında da; önemli dönüm noktaları komutanlarının mücadeleleri ile ilgili fotoğraflar ve bilgiler ışığında yerini koruyor....

 

Yeni yorum ekle

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

İstatistikler

Bugün Toplam Toplam
0 kez görüntülendi. 72 kez görüntülendi. 0 yorum yapıldı.