Efendim, Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Gökhan Çetinsaya döneminde bir garabete imza atarak Yaz Okulu var diye bütünleme sınavlarını kaldırmış olan üniversitelerimize, bütün ön lisans ve lisans programlarına yeniden bütünleme sınavı koyma mecburiyeti getirmişti. Bu garabetin anlaşılır gerekçesi, öğrencileri finalden bırakıp Yaz Okulu'nda sağmal inek edinen "gayet uyanık" bir kısım hoca zümresinin zulmünü ortadan kaldırmaktı. Şimdi YÖK, asli reform ile uğraşacağına bu "Bütünlemeli-Yaz Okullu" hem kuyruklu hem sakallı kuşun bir tarafını kırpmak üzere, üniversitelere görüş sormuş: Yaz Okulu mu kalsın, Bütünleme Sınavları mı?
1.Bütünleme'nin Mümkün Kerrakesi
Yükseköğretimde bütünleme, bizim ilk üniversitelerimizde uygulanan "Yıllık Öğretim Sistemine özgü bir "ikmal" (yani yetersiz başarıyı yeterliye olgunlaştırma, tamamlama) prosedürü idi. Bu sistemde, yıl boyunca yürütülen öğretimin başarısı yıl sonundaki tek bir sınavla ölçülür, genellikle Mayıs-Haziran aylarında yapılan bu sınavlarda başarısız olan öğrencilere, araya giren iki-iki buçuk aya yakın süre zarfında başarılarını yeterli seviyeye çıkaracak şekilde derslerini çalışıp ikmal ederek genellikle Eylül ayında organize edilen "İkmal İmtihanı"na girme hakkı tanınırdı. Bu tür bir uygulama, Klasik Alman Sistemi'nde, bazı üniversitelerde öğrencinin hocaya müracaat ederek defaatle faydalanabileceği bir uygulamaydı. Final sınavları gibi bu sınavları da sözlü olarak yapan hocalar bulunmaktaydı. Bu girizgahtan sonra, kabaca şu "öğretim dönemleştirme modelleri"ne ve bütünlemenin ne gibi bir yer tuttuğuna bir göz atalım.
2.Yükseköğretimde Dönemleştirme Modelleri ve Bütünleme Mantı(ksızlı)ğı
Ülkemizde Daru'l-Fünûn'un ardılı İstanbul Üniversitesi ile Ankara Üniversitesi'nin pek çok fakülte ve kürsüsünde (bölüm demekti) kabaca Ekim başı Mayıs ayları arasında (uzun bir sömestr tatili ile ikiye bölünen) yıllık öğretim yapılıyordu.
Günümüzdeki Yükseköğretim sistemimiz 2547 Sayılı Yasa hükümleri doğrultusunda "Sömestr Sistemi" olarak belirlenmiş, öğretim dönemleri de yasa hükmü ile "70 iş günü" olarak tayin edilmiştir. Sömestr Sistemi'ne uyarlanan yıllık eğitim prosedürü olarak bütünleme sınavları, yarıyıl sonu sınavlarının hemen ardından neredeyse hiç fasıla vermeden yapılmakta ve öğrenci neredeyse aynı asıl çalışmasına dayalı olarak "olmadı bir daha" mantığı ile dersinde başarılı not alma şansı aramaktadır. Gayet merhametli saçmalıklarımızdan biri de bunlara ilaveten "Senato Kararı" ile Üç Ders ve onda da kaldıysa ilaveten bir Tek Ders Sınav hakkı vermektir: "Aman kader kurbanları yaratmayalım!"
Bu sisteme daha sonra Anglo-Amerikan modeli Yaz Okulu, bu modelde yetişmiş akademisyenlerin ve American Style tutkunlarının zorlaması ile dahil edilmiştir. Ancak burada başka bir sorun çözülemediği için Yaz Okulu, Yükseköğretim modelimize şap-yama, iğreti bir ilave olarak eklenmiş, kerameti de "bütünleme sınavları"nı kaldırmak olarak yansımıştır. Çözülemeyen o sorun, "dönemleştirmeyi kanun zoruyla dayatan ve üniversiteleri tek tip bir sömestr sistemine mahkûm eden" YÖK mevzuatıdır. Gerçekte, yaz okulunun aslî bir "ikmal-telafi" amacı yoktur. Yaz Okulu, Anglo-Amerikan modelinde "Term Sistemi" denebilecek dört dönemlik eğitim dönemleştirmesinin bir bileşenidir. Term, sömestrden daha kısa bir süreyi kapsar ve öğretim yılı, dört term'e bölünür. Aradaki kısa tatiller kültürel festival-bayramlara (Noel veya Paskalya gibi) denk getirilir. Buna göre Ağustos'un ikinci yarısında Fall, ardından Winter, onun ardından da Spring termleri zorunludur.
Term gibi kısa bir dönem uygulamasının amacı, uzun sömestr dönemindeki ders sayısını azaltarak öğrencinin mesaisini daha az sayıdaki derse daha yoğun sarfedip daha nitelikli bir eğitim alabileceği şekilde süreci organize etmektir. Buna göre sömestr sisteminde örneğin 3 kredilik ders, term sisteminde haftada 4 saat olarak yürütülür ve öğrenci yine 3 akademik kredi hak eder. Böylece sömestr başına 6-8 ve toplamda iki semestrde 14-15 ders başarmak yerine, üç zorunlu termde 4-5 ders alarak yıllık toplamda yine benzer sayıda ders başarılmış olur. Yaz Okulu programı (hangi derslerin hangi haftalık program kapsamında açılacağı) Öğretim Yılı'nın başında belirlendiği için öğrenci hangi dersini yaz okulunda alacağını çok önceden belirleyebilir. Hem akademik personel hem de öğrenci için seçmeli nitelik taşıyan Summer School'un üç pragmatik işlevi olabilir:
- Öğrenci üç zorunlu termdeki term başına ders sayısını azaltarak bu termlerde almadığı dersleri Yaz Okulu'nda almak suretiyle öğretim programını aksatmadan tamamlar.
- Her term alabileceği maksimum krediyi alan öğrenci, Yaz Okulu'nda üstten ders alarak öğretim süresini (mesela 3.5 yıla) kısaltabilir.
- Üç zorunlu termde aldığı derslerden başarılı olamadığı belirli kotayı aşamayacak dersi Yaz Okulu'nda tekrarlayarak yıl uzatmadan mezun olabilir.
3.Hangisini Kaldıralım mı, Nasıl Düzenleyelim mi?
YÖK'ün öncelikle "her yeri dümdüz" düzenleyici iradesini sorgulaması ve "esnek bir sistem düzenleme" ve bu kapsamda, üniversiteleri kendi benimseyecekleri modellerde serbest bırakan gerçek bir reform mantığı benimsemesinin vakti geçeli bir hayli zaman olmuştur. Modellerin genel çerçevesi konusunda yasa değişikliği gerektirmeyen, uyarlanabilir ve modeller arası transfer edilebilirlik düzenlemeleri yapılması mümkündür. Ne hikmetse, bu "biz de bir şeyleri kaldırsak mı" hissi veren girişimin memlekette bir TEOG kaldırımı dönemine denk gelmiş olması da sadece bir tesadüf olsa gerektir.
Bize kalırsa, yükseköğretim sisteminin böyle bir genel reformu yerine illâ kısmî düzenlemelerle yetinilecekse, yaz okulunu mu bütünlemeyi mi kaldıralım yerine, yine de sömestr empoze eden ve dönemleri 70 iş günü olarak belirleyen mevzuat, term sistemine imkan verecek şekilde yeniden düzenlenmediği sürece Yaz Okulu, "boyacı küpüne bir daha daldır" usulü bir "marazî merhamet"tir. Yaz Okulu, sömestr kazalarının tamirhanesi olarak öğrenciye (sömestr'de harç ödemediği halde) Yaz Dönemi'ne özgü bir "İkinci Öğretim kıyağı", hocaya da ek gelir fırsatı sağlamaktadır. Yaz Okulu, dönemleştirme tercihi Term Sistemi olmayan üniversitelerde kesinlikle akademik açıdan verimsiz, şaibe üreten, adalet idrakini örseleyen bir uygulamadır ve kaldırılmalıdır.
Sömestr ya da term sistemlerinde bütünleme sınavı, Türklere özgü bir marazi merhamet uygulamasıdır. Yıllık Sistem dışında, bütünleme sistemi, başarı motivasyonunu dejenere eden bir ek-sınav hakkıdır. Bu nedenle mutlaka kaldırılmalı, onun yerine, Dönem Sonu sınavları, makul aralıklarla zamana yayılarak (örneğin şimdiki final sınav süresinin bir buçuk katı bir sınav dönemi) yapılmalı; öğrenci, "finalde kıvıramazsam büt var" gevşekliğine alıştırılarak yetiştirilmemelidir.
Gerçek hayatta, işlerin bir kerede ve belirli bir zamanda bitirilmesi gerekir. Bütünlemeli yetişmiş gevşek insanlardan oluşan bir toplum, vergisini yatırmanın son gününü de "nasıl olsa uzatılır" diye ihmal etme gevşekliği üretmektedir. Bu tarz gevşekliğin bir taraftan dersini/işini zamanında yapan insanları enayi durumuna düşürmesi; öbür taraftan da dersini/işini zamanında yapmayanları ötekilerle (ikinci kez girdiği sınavda aldığı notun ilk girişte geçenlerle aynı değer ifade etmesi nedeniyle) eşitleyerek adaleti gözetmeyi gerekli görmeyen ve başarıyı değil tembelliği norm haline getiren bir toplum yaratılması sonucunu doğurmaktadır.
Bütünleme sınavı, esneklik sağlanabilir de Yıllık Öğretimi benimseyen üniversiteler olabilirse sadece onlarda uygulanabilir.