Günümüzün ebeveynleri (özellikle eğitimli olanlar) her çocukları ile bireysel olarak “bire bir” konuşup onların günlük deneyimlerini aktarmalarını, yaşadıkları olayları yorumlamalarını ve kendi davranışlarını yargılamalarını sağlamaya ve medenî bir bireyin doğru ve uygun davranışı konusunda onları bilinçlendirmeye çalışıyorlar. Öncelikle bu tarzın ahlak ve ahlak eğitimi konusunda, günümüz modernliğine Protestan ve hatta Püriten ahlakçı ve rasyonel didaktiğinden sekülerleşerek miras kaldığının altını çizelim. Mektep görmüşlerin bugünkü kitlesine hakim dil ve davranışların kaynağı da aynı Püriten didaktizmi.
Ne kadar yumuşak ve cana yakın bir dil kullanılırsa kullanılsın çocuğu veya öğrenciyi oldukça asimetrik bir diyalog içinde münferiden muhatap almanın barındırdığı gizil bir “doğrunun tahakküm otoritesi”, yapısal bir hususiyet olarak karşımıza çıkıyor. Bu tarz asimetrik diyalog, buna maruz kalan çocukların yetişkinliklerinde de kendilerine ana baba gibi bir otoritenin yol göstermesine muhtaç prematüre benliklerle hayat sürmeleri yönünde kötürümleştirici ya da sakatlayıcı bir hasar verebilir.
Bu didaktizmi ve asimetriyi aşarak ahlakî ebeveyn otoritesine maruz bırakmadan çocukların ve öğrencilerin bağımsız bir ahlakî benlik inşa etmelerini, sağlam bir ahlakî karakter ve şahsiyet çerçevesi içinde özgüven sahibi bir bireysellik kazanmalarını sağlamanın başka yolları olabilir mi?
Bunun bir yolu “Sokratik diyalektik yöntem” olarak bilinen yöntemi uygulamaktır. Bu yöntemin temel kabulü, ahlakî ilkeleri ve ahlaken doğru davranış biçimini empoze edecek bir otorite mevkiine yerleştirilecek bir insan bulunmadığı kabulüdür.
İnsanlar, bilgi eksiğinden dolayı değil, ahlakî benlikleri sosyal olarak yaygın ve hakim ahlakın baskısı nedeniyle olgunlaşmadığı ve hatta güdük kaldığı, ahlakî meselelerde sorgulayıcı bir muhakeme kazanamadıkları, bu yüzden sağlam karakterli ve şahsiyet sahibi varlıklar ve özgüvenle bireyselleşmiş bir “kendi ayakları üzerinde durabilen” insanlar haline gelemedikleri için ahlakî bir başarısızlık göstermektedirler.
Sokratik yöntem her şeyden önce insanın ahlakî varlığı için gerekli erdeme doğuştan sahip olduğu, onun dışarıdan empoze edilecek bilgi ile değil içinden uyandırılacak bir yönelimle gerçeklik kazanacağı kabulüyle vasıflanır. Dolayısıyla çocuk da olsa öğrenci de olsa onun kendi varlığında gömülü erdemi ve ahlakî davranışın gereklerini, yönelimindeki ve eylemindeki engellerin ve hataların ve bunların kaynağındaki önyargı ve tutkuya varan isteklerinin kendisine hükmetmesinden kurtulmasına katkıda bulunmak üzere, tutunduğu bütün mazeret ve bahanelerin ve haklılığını temellendirmekte kullandığı kaba saba gerekçelerin zekice ve ironik olarak boşa çıkarıldığı bir soru sorma-cevabının mantıksal sonucunu irdelemesine katkıda bulunma ve elinden bu kof sığınakları alarak onu yalın bir ahlakî karar eşiğine tekrar getirmeden bahsediyoruz. Bir ahlakî olgunlaşma sürecinin patronu değil, yol arkadaşı konumuna yerleşen Sokratik diyalektikçi, insanın doğuştan sahip olduğuna emin olduğu erdemin yeniden doğumuna ebelik etmekedir çok olsa. Üstelik, erdemin o anlık kavranışını müktesep bir bilgi iddiasına dönüştürme girişimini de askıda tutmayı öğrenmemizi sağlar.
Bir başka yaklaşım, akran olan çocuklar ve öğrenciler arasında bir dostluk halkası oluşturup onların bu tereddüt ve sorularını akranları ile müzakere etmelerine moderatörlük yapmayı denemek olabilir. Böylece kendi otoritemizin barındırdığı asimetriyi askıya almış ve çocuklarımızın bizden ayrıldıktan sonra “bir otorite”nin başatlığı ile karakterize olmayan bir dünyada müzakere yoluyla kendi bireysel rotalarını ortaklaşabilecekleri bir hazırlık sürecinde eğitmiş olmamız mümkündür. Eğitimde “yapılandırmacılık” gibi müphem bir kavram çerçevesinde tartışılan bu yaklaşıma ben gerçek hayatın reşit bireyleri arasında politik bir boyuta da sahip olmasını sağlamak üzere “müzakereci eğitim” demeyi tercih ediyorum. Müzakere, bir yandan bireyin ahlakî seçim çerçevesinin öteki katılımcıların sağladığı girdilerlerle olabildiğince genişletilmesini, buna ilaveten bireyin seçim özgürlüğünün dokunulmaz kılınmasını ve politik olarak ortak karar oluşturma esneklik ve olgunluğu kazandıran “eşitler arası bir etkileşim modeli”dir.
Not: Bu yazıma ilham verici paylaşımları için Fatma Yılmaz Göybulak ve Ahmet Bayraktar arkadaşlarımıza teşekkür ederim.
Yeni yorum ekle