İslâmcı Entelijansiyadaki Kriz
Dindar/muhafazakâr aydınlar, edebiyatçılar, entelektüel anlamda bir boşluktalar, bir sükût, kendi içlerinde yaşadıkları bir hayal kırıklığından söz edilebilir belki. Ama çeşitli siyasal ve toplumsal şartlardan olsa gerek, geçmişin diri söyleminin gücünü yitirdiğini, anlamın nispeten boşaldığını henüz tam anlamıyla fark etmiş de değiller. Ya da kimse, bu sükutun, bu boşluğun, bu seviye düşüşünün sebeplerini konuşmaya, tartışmaya hazır değil!.. Oysa İslâmcı sanat-edebiyat camiasında, aydınlarda, bir savruluş, ciddi anlamda bir seviye düşüşü yaşandığı, dillerinin ve söylemlerinin zamanın dili ve sorunlarıyla örtüşmediği, en azından etkisini ve gücünü kaybettiği kesin, ama bu bağlamda ciddi bir özeleştiri, ciddi bir tahlil de yapılamadı, yapılmıyor!..