Aman Suriye’nin Kuzeyine Dikkat!

30 Ocak 2017

Canlı Misal

Anlamsız yere 1980 yılında başlayan ve hiç bir tarafın kazanmadığı Irak-İran Savaşı, 1988 yılında sona erdi. Çılgınlığına devam eden Saddam, bir sene sonra Kuveyt’i işgal etti. ABD etrafında oluşan koalisyon güçleri 1990 yılında Saddam’ı Kuveyt’ten çıkarırken ABD askerleri Bağdat’ın dibine kadar girdi ama Bağdat’ı işgal etmedi. O tarihlerde ABD’de baba Bush Devlet Başkanı, Türkiye’de de Özal Cumhurbaşkanı idi. Herkes Saddam’ın gideceğini hesaplıyordu. Kürt Peşmergeleri, fırsatı ganimet bulup Kerkük’e girdi ve şehri yağmaladı. Güya biz de girip Kerkük’e kadar uzanabilecektik, bir koyup on alacaktık. Ancak ABD Saddam’ı düşürmekten vazgeçti ve Irak hava sahasını tekrar uçuşa açtı. Havalanan Irak uçakları Kerkük dahil bütün Kuzey Irak’ı bombalamaya başladı. 3-5 gün içerisinde 500 bine yakın Kürt ve Türkmen Iraklı Türkiye’ye iltica etti. Bunun üzerine ABD tekrar harekete geçti ve 36. Paralelin üstünde kalan Irak topraklarını uçuşa ve Irak Ordusuna yasak bir bölge ilan etti. Türkiye de bu kararın yanında yer aldı. Böylece Irak’ın bugünkü Erbil ve Musul bölgeleri bu güvenlik Bölgesinin içine girmiş oldu. O tarihlerde Duhok henüz bir il olmamıştı.

Harita 1 - BM’in Kararıyla Kuzey Irak’ta İlan Edilen Güvenli Bölge

 

Çok geçmeden ABD’nin oluşturduğu Çekiç Güç bu Güvenlik Bölgesinin asayişinden sorumlu oldu ve uygulama çarpıtılarak bölge, Güvenlik Bölgesi olmaktan öteye Kürt Güvenli Bölgesi’ne dönüştürüldü. Uygulama ikinci haritada verildiği gibi oldu.

Screen%20Shot%202017-01-30%20at%2018.36.20.png

Harita 2 - Güvenli Bölgenin Uygulanışı

Bu yeni uygulamayla, bir Arap-Türkmen şehri olan Musul Güvenli Bölgeye dahil olduğu halde uygulamada Bağdat Yönetimine bırakılırken, pür Kürt şehri olan Süleymaniye 36. Paralelin altında olduğu halde Güvenli Bölgeye dahil edildi.

Aslında gerçek amaç Irak’ın bombaladığı şehirleri güvenlik altına almak olsaydı, bir paralel daha aşağı inip Kerkük’ü de içine almaları gerekirdi. O zaman doğal olarak Süleymaniye de bu bölgeye girmiş olacaktı. Uygulama böyle olsaydı, belki de bölgenin kaderi bugün bambaşka olurdu. Ancak amaç sadece Kürt bölgesini güvenlik altına almaktı demek. O tarihlerde herkes bu uygulamanın uzun sürmeyeceğini tahmin ediyordu. Türkiye’de bulunan Iraklı Türkmen aydınları her münasebette bu uygulamanın uzun sürmemesi gerektiğini vurguluyorlardı. Çünkü külah düşmüş kel görünmüştü. Amaç Kuzey Irak halkını değil, bahusus Kürtleri korumaktı. Nitekim Çekiç Güç sadece KDP (Barzani) ve KYB (Talabani) ile muhatap oluyordu. Türkiye her altı ayda bir bölgede kalış sürelerini uzatarak bölgede Kürt yönetiminin kökleşmesini sağladı.

2003 yılından sonra Irak’ta en kârlı kesim şüphesiz ki Kürtler olmuştur. Bugün Kürt yönetimi bu kadar imkan ve tanınmışlığa sahip olduysa, bunu (1990-2013) 13 yıl süren bu güvenli bölge uygulamasına borçludurlar.

 

Suriye’de Ne Yapmalı?

Türkiye’nin yıllardan beri Suriye’de güvenli bölge talebi doğrudur ve gereklidir. Türkiye’nin Suriye’de avantajlı olduğu durum şu anda sahada El-Bab şehrine kadar olan bölgeyi kontrol ediyor kontrol etmesidir. Trump’ın Suriye’de güvenli bölgeler kurma projesi iyi değerlendirilmeli. Irak’taki gibi olursa, endişe duyduğumuz koridor İran sınırından Akdeniz’e kadar uzatılabilir. Unutmayalım. Irak’ta güvenli bölgeyi yine Cumhuriyetçiler kurdu. Dolayısıyla yoğurdu üflemeden yememeliyiz. Dikkatli davranmanın bir kaç seçeneği var:

  1. PYD ve PKK gibi örgütlerin tamamen süreç dışı kalmasına çalışılmalıdır. Bunun da en güçlü panzehri Rusya ve İran ile birlikte hareket etmek olabilir.
  2. Türk Silahlı Kuvvetler asla olduğu bölgelerden çıkmamalıdır.
  3. Özgür Ordu ile Türkmen silahlı güçleri ciddi anlamda takviye edilmeli ve oluşacak güvenli bölgenin savunma gücünü oluşturmalıdır.
  4. Şam Yönetimi konusunda uluslararası mahfillerde mutabakatın sağlanması için aktif rol alınmalıdır.

Unutmayalım ki Rusya ve İran PYD konusunda yanımızda görünmüyorlar ancak, PKK ile işbirliği içerisinde oldukları hususunda tezimize yakın bir noktada duruyorlar. Trump yedi ülke vatandaşlarının ABD’ye girmesini yasaklama kararı, ulusal ve uluslararası mahfillerde büyük tepkiler alıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın Trump’la görüşmesi çok önem kazanıyor. Belki en önemli konu bu olacaktır. Umarız yukarıdaki dört temel konu lehimize ve mazlum Suriye halkından yana ilgi bulur.

Peygamberimizin hadisidir ¨Bir mü’min bir yerinden iki defa sokulmaz¨

İstatistikler

Bugün Toplam Toplam
0 kez görüntülendi. 650 kez görüntülendi. 0 yorum yapıldı.