Bu İkinci İkiz Kuleler Saldırısıdır

29 Ocak 2021

 

Nihayet, görevi biten Başkan Trump'ın taraftarları son başkanlık seçimindeki usulsüzlukler ve yolsuzluklar hakkındaki iddialarını ve delillerini bir rapor halinde topladılar; Amerikan ve Dünya kamuoyunun takdirine sundular: "Navarro Raporu" (The Navarro Report - https://navarroreport.com/ ). Ama tabi ki bu raporu hiçbir Amerikalı resmi makam kale almadı. Amerikan seçimlerinin usulüne uygun şekilde yapıldığı ve Joe Biden'ın seçimi kazandığı resmi ağızlarca ilan edildi, Trump'ın açtığı 100'ü aşkın dava düştü, konu kapatıldı. 11 Eylül 2001'de  Amerika'yı sarsan ve alışılmış siyasal düzeni hayli değiştiren İkiz Kuleler saldırısından sonra da bu olaydaki birçok açık ve şüpheli nokta tartışılmış, olayı Afgan dağlarındaki mağaralarda ikamet eden bir grup teröriste bağlayan resmi açıklama çok eleştirilmiş, bu konuda yayınlanan resmi rapora karşı alternatif raporlar da hazırlanmış ve bugün olduğu gibi hiçbiri kale alınmamış, açılan davalar reddedilmiş ya da düşmüştü.

Şüphesiz, Demokratlara ve başkan adayları Biden'a büyük hamle gücü kazandıran ve Trump'ı yaralayan olay 6 Ocak günü başkent Washington'da Kongre binasına yapılan işgal hareketi ve kargaşa oldu. Kargaşadan yansıyan enstantaneler uygar dünyanın bir "uygarlık tapınağına" (baskından sonra yapılan peşpeşe açıklamalarda Kongre binası "Amerika'nın en kutsal mabedi" olarak anıldı) giren tuhaf giyimli "ayak takımının" (İng: "mob") sureta tarihte Roma'yı istila eden barbar sürüleriyle kıyaslanmasına neden oldu.

Amerikan başkanlarının Washington'da coşkun kalabalıklar önünde yemin ederek göreve başlamaları ve yemin töreninden sonra Pennsylvania Caddesi'nde bir tur atarak halktan tebrikleri kabul etmeleri adetti. Oysa yeni başkan "yakın çevreden" 200-300 kişilik bir topluluk ve törene katılması görev icabı olan mutad devlet görevlileri önünde yemin etti. Eski başkanları alkışlayan kitlelerin doldurduğu meydanlık bomboştu ve başkente çağırılmış 40.000 kişilik ordu gücü tarafından sivil geçişlere kapatılmıştı. Başkent Washington'u adeta işgal eden bu askeri güçlerin Amerika'nın Afganistan ve Irak'ta halihazırda tuttuğu işgal gücünden daha da kalabalık olduğu ironik bir eda ile muhalif  seslerce söylendi!. Yaptığı konuşmada Biden bütün Amerika'yı kucaklayacağını açıkladıysa da "Demokrat" kamptan sızan kimi haberler Amerika'daki derin bölünmenin kalıcı olacağını ve belki de daha derinleşeceğini gösteriyor.

Daha Trump görevden ayrılmadan Biden'ı destekleyen TV'ler ve podcast kanallarında yayınlanan bir video klip yeni dönemin Amerikası ve "demokratik standartları" hakkında belki de çok açık bir fikir veriyor: Klipte konuşan kişi, Trump'ın başkan olarak ordu ve devletin başkomutanlığından ayrıldıktan sonra yeni bir ordunun başına geçeceğinden bahsediyor. Bu ordu "radikal aşırı muhafazakarlardan" oluşmakta olup "iç teröristler" olarak da bilinmektedir. Onlar içimizdedir, her gün gördüğümüz kişilerdir, çocuğumuzun öğretmeni, süpermarketteki satıcı, aile doktoru, polis ya da asker olabilirler!  Onlar ve Trump beyaz ırkçıdırlar. 6 Ocak'ta Trump'ın emri ile Kongre binasını basmış ve bir ihtilal denemesi yapmışlardır. O gün meclis çoğunluk lideri Nancy Pelosi ve Trump'tan ayrılan başkan yardımcısı Mike Pence'i öldürmek istemişler, başaramamışlardır. Trump bir iç savaş çıkarmak istemiştir, bununla mücadele edilmelidir. Bunun için ateşli silahlardan çok bilgisayarlar ve cep telefonları gereklidir. Bir "vatandaş muhbir" ordusu her yeri dinlemeli, gerekirse komşusunu ihbar etmeli, güvenlik makamları için ihbarcılık etmeli, bilgi toplamalıdır! Şüphesiz bu karanlık öğütlere uyan çok sayıda kişi de "durumdan vazife çıkarmakta" gecikmeyecektir. Bu tür kampanyalarla Trump'a oy vermiş 75 milyon Amerikalı seçmenin (Biden seçmeni yaklaşık 80 milyon), aileleriyle birlikte alınırsa Amerikan toplumunun yaklaşık yarısının terörist durumuna düşürülmesi Amerikan toplumunun bu yeni dönemi hakkında pek de iç açıcı görünüm sunmuyor. Trump'ı savunan en güçlü seslerden Steve Bannon ve onun "Warroom Pandemic" TV programı  (Warroom "savaş odası" demek, gerçi burada kastedilen Corona pandemisine karşı yürütülen savaşın desteklenmesi idi ve bu program  ilk   pandemiyle savaşa destek için açılmıştı)  Cumhuriyetçi seçmene Alman yapımı Oscar'lı film "Başkalarının Hayatı"nı izlemelerini, iyi anlamalarını ve olacaklara hazır olmalarını salık veriyor. Film Doğu Almanya'daki Stasi gizli polis örgütünün ve toplum içine yayılmış geniş muhbir ağının nasıl bir baskı ve terör düzeni kurduğunu anlatıyor. Öte yandan Bannon, "gerçek vatanseverlerin hiçbir zaman Kongre binasında şiddet ve yasadışı olayların desteklenmediğini, Trump'ın da -oraya gidin sükun içinde ve vakarla protestonuzu yapın- dediğini" savunuyorsa da; tabi bu da dinlenmiyor.

"Big Tech" denen  bilişim sanayiinin devleri Google, Facebook, Twitter, YouTube, Instagram gibi sosyal medya ortamlarının başta eski başkan Trump'ın hesabı olmak üzere pek çok hesabı "terörizm" gerekçesiyle askıya aldığı, sildiği, videoları yayından kaldırdığı görülüyor. Amerika'da artık söz hürriyetini garanti eden anayasa ilkelerinin bu iletişim devlerince fiilen askıya alındığı görülüyor. Hesabınızın silinmesi için terör çığlıkları atmanız gerekmez, sadece son seçimlerde hile ve yolsuzluk olduğunu iddia etmeniz yeter.  Aynı gerekçelerle ve Kongre işgalcilerinin onu haberleşmede kullandığı gerekçesiyle Parler adlı sosyal medya ortamı da bu iletişim devlerince altyapı desteği çekilerek kapanmaya zorlandı. Parler Amerika dışından altyapı desteği alarak tekrar açılmaya uğraşıyor.

Kimi "liberal" yorumcular (Amerika'da sol, orta-sol siyasal görüşler "liberal" olarak adlandırılır) Cumhuriyetçi partide "Baassızlaştırma" (De-Baathization) şeklinde bir temizlik yapılmasını ve Trump'çıların partiden uzaklaştırılmasını öneriyorlar. Bununla kastedilen, Amerika'nın Irak'ı işgalinden sonra Irak toplumu ve devlet organlarının Saddam'ın Baas partisi etkisinden arındırılması ve Baas üyelerinin kalıcı olarak devletteki işlerinden atılmaları idi. Aynı "Baassızlaştırma"nın polis ve ordu içinde de uygulanması isteniyor. Böyle  şeylerin Amerika'da önerilebildiğini görmek Amerikan demokrasisinin (ya da ondan "geri kalanın") gerçekten ikinci bir kırılmaya uğradığını gösteriyor.  Amerika 20 yıl önce İkiz Kuleler saldırısıyla ilk kırılmaya uğramış, sistem militerleştirilmiş ve bunu 20 yıl süren bitmez tükenmez savaşlar izlemişti.

6 Ocak 2021  kesinlikle Amerika'nın ikinci İkiz Kuleler olayıdır. Amerika'da derin değişikliklere yolaçmıştır. Bunun yurtdışındaki yansımaları ne olur, hep birlikte yaşayıp göreceğiz. Ama resmiyetteki tüm "şirin ve özgürlükçü" görüntülerine rağmen Demokratların barışçı bir Dünya kuracaklarını ve Amerika'yı savaşlardan çekeceklerini ummak için henüz erken.

 

Kaynaklar:

 

- "We need AN ARMY OF CITIZEN DETECTIVES to fight #TrumpsNewArmy", https://twitter.com/donwinslow/status/1351364530681495552?s=09

-  Warroom - Pandemic: https://t.me/bannonswarroom                

 

 

 

 

 

 

Yeni yorum ekle

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

İstatistikler

Bugün Toplam Toplam
0 kez görüntülendi. 282 kez görüntülendi. 0 yorum yapıldı.