Çeviri: Bir Günlük Diktatörler: Güney Kore ve Amerika

05 Aralık 2024
Image

Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol sıkıyönetim ilan etti, askeri diktatörlük kurmaya çalıştı ve tamamen başarısız oldu. Eylemlerinde yaklaşmakta olan Trump rejimiyle bazı benzerlikler var ve Amerikalıların şu anda öğrenmesi gereken bazı açık dersler var.

Yoon, Trump gibi çok az farkla bir seçim kazandı. Trump gibi o da sürekli olarak "sahte haberlere" atıfta bulunuyor ve siyasi muhaliflerini devletin düşmanları (ya da Trump'ın ağzıyla söylersek, "içimizdeki düşmanlar") olarak adlandırıyor. 

Yoon, bu dili sıkıyönetim dayatmasını haklı çıkarmak için kullandı, tıpkı Trump'ın karar vermesi durumunda Amerika Birleşik Devletleri'ndeki İsyan Yasası'nı  (The Insurrection Act) devreye sokmak için yapacağı gibi. .

Trump gibi, Yoon da hamlesini ilan etti, sadece farklı bir dil kullandı. Çevresini kişisel sadakatle karakterize edilen askeri adamlar ve istihbarat görevlileriyle çevreledi. Trump şimdi de Tulsi Gabbard'ın ulusal istihbarat direktörü, Kash Patel'in FBI direktörü ve Pete Hegseth'in savunma bakanı olması yönündeki teklifleriyle aynısını yapmaya çalışıyor. Trump silahlı kuvvetlerin üst kademelerini de tasfiye etmek istiyor.

Yoon'un ana siyasi rakibi Lee Jae-myung, Yoon'un sıkıyönetim uygulamaya çalışacağını doğru bir şekilde tahmin etmişti. Trump bu tahmini oldukça kolaylaştırıyor. Trump açıkça kendisine orduyu Amerika Birleşik Devletleri'nde sahaya indirmesine izin verecek olan İsyan Yasası'nı devreye sokmaktan ve "bir günlüğüne diktatör" olmaktan bahsetmişti.

İsyan Yasası, sıkıyönetim ile tam olarak aynı şey değil. Sıkıyönetim altında ordu, sivil bir hükümetle ilgili temel sorumlulukları üstleniyor. İsyan Yasası, sivil otoritelere karşı bir ayaklanma durumunda prensip olarak Amerikan başkanına silahlı kuvvetleri bazı yasaların uygulanmasına yardımcı olmak için kullanma yetkisi veriyor. Ancak kanunun dili oldukça muğlak. Trump, İsyan Yasası'na çok geniş amaçlarla, esasen rejimi değiştirmek için başvurmayı düşündüğünü açıkça belirtiyor.

Hem Güney Kore'de hem de Amerika Birleşik Devletleri'nde, başkanlık otoritesinin daha fazla ileri sürülmesinin yasal dayanağı eskimiş vaziyette. Güney Kore'de son kez 1979'da sıkıyönetim ilan edildi. 1980'lerin sonlarından bu yana Güney Kore, sivil toplumun, özellikle de sendikaların güçlü faaliyetleri sayesinde anlamlı seçimler yaptı ve sivil haklar yönünde oldukça kararlı bir şekilde ilerledi. Amerika Birleşik Devletleri'nde İsyan Yasası, 1792 ile 1871 yılları arasında kabul edilen yasaların bir toplamı. Bu yasa en son 1992'de Los Angeles'taki ırkçı şiddet sırasında gündeme gelmişti.

Yoon'un elbette kendi kişiliğine ve Güney Kore kariyerine dayanan eylemleri ve Güney Kore yasalarıyla mümkün kılınan teklifleri çok "Trumpvari" (saçma) idi. Aslına bakılırsa, bana öyle geliyor ki, Trump'ın uluslararası sahnedeki varlığı, Amerika'nın (Güney Kore gibi) demokratik müttefiklerinde genel olarak bu tür girişimlerin görülme ihtimalini artıracaktır.

Ancak Yoon berbat şekilde başarısız oldu. Bir günlük diktatörlüğü yalnızca altı saat kadar sürdü.

Amerikalılar onun bir günden az süren diktatörlüğünden ne öğrenebilir?

Her şeyden önce, çok temel bir gerçeği kabul etmemiz gerekiyor: askeri diktatörlük kurma girişimleri demokrasilerde görülmemiş şeyler değildir ve (büyük olasılıkla Amerika demokrasisi dahil) diğer demokrasilerde de yine görülecektir.

Yoon'un sıkıyönetim ilan etmesi sürecinde en endişe verici olan, başlangıçta ordunun onun istediği gibi hareket etmesiydi. General Park An-su'nun, siyasi eylemleri, siyasi partileri, siyasi toplantıları ve herhangi biri tarafından dile getirilen herhangi bir şey anlamına gelebilecek "propagandayı" yasakladığını iddia etmesiyle komutanlar başlangıçta onun darbe girişimine katıldı. General Park An-su ayrıca tüm medya kuruluşlarının ordunun kontrolü altına alınacağını iddia etti.

Image

Amerikalılar için geçerli soru şu olabilir: Trump etrafını aynı şeyi yapacak sadık kişilerle çevreleyebilecek mi? Şu an bunu yapmaya çalışıyor. Bu yüzden Senato'nun onay oturumlarında, Trump'ın ulusal güvenlik veya istihbarat konusunda herhangi bir sorumluluğu olan makamlara atadığı tüm atananlarına sorması gereken açık bir soru var: "Trump, tıpkı Yoon'un Güney Kore'de yapmaya çalıştığı gibi, iç siyaseti bastırmak için İsyan Yasasını devreye sokmaya kalkarsa, katılır mıydınız?"

Milletvekilleri için de alınacak dersler çok açık...

Yoon sıkıyönetim ilan ettiği anda parlamentoda muhalefetinin lideri olan Kim, insanları parlamentoda toplanmaya çağırdı. Milletvekilleri, askeri liderliğin engelleme girişimlerine rağmen genel kurullarına girdiler ve ardından oybirliğiyle sıkıyönetim yasasının kaldırılması yönünde oy kullandılar. Başka bir deyişle Yoon'un kendi sağcı partisinin üyeleri bile, askeri diktatörlük tehdidi karşısında dramatik bir birlik gösterisiyle muhalefetle birleşti.

Amerikalı milletvekilleri rollerini ve cumhuriyetlerini savunabilecek kapasitedeler mi? Şu ana kadarki kanıtlar oldukça karışık; göreceğiz. Ancak Güney Koreliler gereken tutumu ve kararlılığı gösterdi.

ABD ile Güney Kore arasında hukuki durum elbette farklı. Prensipte Yoon'un sıkıyönetim uygulaması için parlamentoya ihtiyacı vardı. Ancak hiçbir şey Amerikalı yasa koyucuları Ayaklanma Yasasını yürürlükten kaldıran yasayı çıkarmaktan alıkoyamaz.

Benzer bir durum medya için de geçerli. Güney Kore'de gazeteler hâlâ çok önemli.

Büyük muhafazakar gazete Chosun Ilbo, Yoon'un hamlesine en başından beri karşı çıktı. Tekrar ediyorum, burada tam bir benzerlik yok; belki Wall Street Journal gibi bir şey ama daha geniş bir ulusal okuyucu kitlesine sahip. Ancak genel nokta şu ki, sağcı bir siyasetçi darbe girişiminde bulunduğunda sağcı medyanın oynayacağı çok önemli bir rol var. Fox ve Newsmax, Chosun Ilbo gibi bu duruma ayak uydurabilecek mi? Muhtemelen hayır. Ama Güney Kore'de en azından standartın ne olduğunu görmüş olduk.

En önemli dersi tüm vatandaşların çıkarması lazım. Sorumluluğu orduya, yasa koyuculara ve basına yüklemek kolay. Ancak Güney Kore'deki en önemli unsur vatandaşların tepkisiydi.

Her ne kadar onların tepkileri çok önemli olsa da mesele sadece siyasi parti veya sendika üyelerinin tepkilerinden ibaret değildi. Daha çok ülke geneline yayılan şu hakim histi: "burada bu mümkün değil, biz bu tür bir toplum değiliz, diktatörlük değil cumhuriyetiz..." Amerikalıların bu refleksleri var mı?

Bu içgüdüler, Güney Korelileri topluca sıkıyönetim ilanını görmezden gelmeye ve başkanlarının yasaklamaya çalıştığı şeyleri yapmaya yöneltti: konuşmak, toplanmak, direnmek.

Amerikalılar da benzer bir duruş sergileyecek mi? Güney Koreliler ve dünyadaki çağdaş ve tarihi birçok örnek sayesinde, tehlike işaretlerini görüp hazırlık yapabiliriz. Başka insanlar bize düşünmemiz için zaman tanıdı ve bize iyi örnekler verdi. Hiçbir mazeretimiz olmayacak.



Timothy Snyder'in https://snyder.substack.com/p/dictators-for-a-day adresinde yayınlandığı yazı Salih Cenap Baydar tarafından çevrilmiştir.
 

Yeni yorum ekle

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

İstatistikler

Bugün Toplam Toplam
2 kez görüntülendi. 176 kez görüntülendi. 0 yorum yapıldı.