Belki yanlış olacak ama, Nietzsche ile müzik arasındaki ilişkiye opera hakkındaki –bana oldukça çarpıcı gelen- düşüncelerinden söz ederek başlama ihtiyacı hissettim. Çünkü Nietzsche'nin, tıkanan Avrupa müziğine ilaç gibi gelen opera hakkındaki yaklaşımları üzerinde bir daha ve ciddi ciddi düşünmek gerekmektedir. Aslında tipik bir Rönesans müzik formu olarak kabul edilen opera, 16. yüzyıl Avrupası için neden bu kadar önem taşımaktadır ? İtalyan aristokrat Giovanni Bardi ve kendisi gibi düşünen ve "Camerata" adlı aydın Avrupalılar'dan oluşan grubun, -gerileyen hatta onlara göre her bakımdan çöküşe doğru giden Avrupa''nın yeniden inşâsında Antik Yunan'ın tiyatro birikimi ile Avrupa'nın ilerlemiş müziğini birleştirerek- elde ettikleri yeni bir formdur opera. Antik Yunan'da Euripides ve Sophokles'in klasik tragedyalarında yer alana korolardan esinlenirler. Operanın ilk adı "Drama Per Musica"dır ve tam anlamıyla "müziğe uyarlanmış tiyatro"dur. Opera, İtalyanca'da "eser" anlamına gelir. Avrupa müziği açısından gerçekten önemli bir dönüm noktasıdır Opera ve kısa sürede büyük ilgi görmüştür. İlk opera 1597 yılında Peri adlı bir müzisyen tarafından bestelenmiş olan ve Rinuccini'nin şiirsel metni üzerine yazılmış "Daphne" adlı operadır ve Floransa Karnavalı'nda sahnelenmiştir. Daha sonra yine –meselâ Claudio Monteverdi gibi- İtalyan bestecilerin elinde gelişmiştir. Hatta Oratoryo'nun, operadan mülhem türetilmiş bir kilise formu olduğunu söyleyebiliriz. Oratoryo, Avrupa'da esen opera rüzgârı karşısında reytingi düşen Kilise'nin, operaya rakip olabilecek ve onun kadar ilgi görecek bir form arayışına girmesi sonucu, operadan esinlenilerek elde edilmiş bir dini içerikli formdur. Tiyatro öğeleri taşımamasına rağmen, ortaya çıkış şartlarına da bakarak oratoryoyu biraz da "operanın imana gelmiş hâli" olarak kabul ediyorum.
Fakat Nietzsce, Avrupa'nın bu çok ilgi gören yeni müzik formu hakkında pek de iyi şeyler düşünmez. Müziğin şiirle, mimikle doğru birleşiminin şartlarını ortaya koyan Nietzsche'nin opera hakkındaki düşünceleri de ilginçtir. Opera, müziği bir taklid sanatı düzeyine indirmektir ona göre. "Müziği bir imgeler ve kavramlar sıralanışının hizmetine koşmak, bunlara güç ve açıklık vermek üzere kullanmak, bu garip istek, ''opera'' kavramında da sürmekte ve bende, salt kollarını sallayarak uçmak isteyen gülünç bir kimseyi çağrıştırmaktadır. Bu kimsenin yapmak istediği de, böyle düşünülmüş bir operanınki de hiçbir zaman gerçekleşemez. Bu anlayıştaki opera, müziğin yanlış biçimde kullanılışını değil, düpedüz imkânsızı istemektedir. Müzik ne denli sarsılır, bastırılır, çarpıtılırsa çarpıtılsın hiçbir zaman bir aracı durumuna düşürülemez" diyor Nietzsche. Aslında evet, operanın ortaya çıkışında Antik Yunan tiyatrosunun etkisi vardır ve bu haliyle eski bir sanat formunu zaten taklid etmektedir opera. Fakat Nietzsche'ye göre müzik, başka bir sanatsal form ile birleştiği zaman kendi tabiiliğini kaybetmekte ve taklid sanatı hâline dönüşmektedir.
Opera gibi zamanının kuvvetli bir formunu böylesine oturaklı eleştiren Nietzsche'nin müzikle ilişkisini ve müzik hakkındaki düşüncelerini ciddiye almak gerekir. Operayı eleştirdikten sonra, müziğin insanlığın geleceği üzerine oynayacağı rol ile ilgili öyle şeyler söylemiştir ki, insan müzik ve operanın farklı şeyler olduğunu düşünebilir. Wagner'le olan dostluğu müziği sevmesine sebep olmuştur. Ama daha sonra bu dostluğun nefrete dönüşmesiyle birlikte müziğe karşı da nefret duymaya başlaması ve müzik hakkındaki eleştirileri, "çelişkilerin filozofu"na aslında ilk başlarda pek de yakışmaktadır. Ama daha sonra bu nefretten sıyrılarak müzik hakkında, bir anlamda daha da olgunlaşmış filozof Nietzsche'nin asla göz ardı edilmeyecek düşünceler ürettiğini söyleyebiliriz. Nietzsche'nin iniş-çıkışlarla dolu hayatında müziğin de önemli bir yeri vardır ve onun düşünce evreninde müziğin büyük bir yer işgal ettiği muhakkaktır. O, yazarlık hayatının daha henüz başlarında müziksel esini ve müziksel heyecanı metafizik gerçekliklerin bir aracısı gibi ele almıştır. Zenginleşmiş ama akıl ve ahlâk yönünden böylesine yozlaşmış bir uygarlığın, müziğin etkisiyle yeniden dirileceğini düşünüyordu Nietzsche… ki bu düşünce, müziği hem insanlığın bir nevi kurtarıcısı gibi ve hem de diğer bütün sanatlardan daha ileride kabul etmek anlamına gelmekteydi.
''Şiir ile müziğin arasında gerekli diyebileceğimiz bir ilişki yoktur'' der filozof Friedrich Nietzsche. Ona göre ses ve imgenin iki ayrı dünyası burada yanyana konmuştur ama birbirlerinden çok uzaktırlar, ancak dıştan bir bağ ile bağlı olabilirler. Şiir ancak bir simge sunar Nietzsche'ye göre ve bu simge Mısır hiyerogliflerindeki kahramanlık simgesi karşısında gerçek kahramanın kendisi gibidir. Nietzsche'nin müzik üzerindeki ilk fikirleri, evrenin metafizik-estetik bir anlayışına dayanmaktadır (bence epey Pythagorien bir yaklaşım). Müzik sanatının temeli ve bu sanatın öbür sanatlara göre üstünlüğü üzerine düşünceleri, bir bölümüyle Schopenhauer'in bir kuramına dayanmaktadır. Schopenhauer, müzik ile plastik ya da sözel sanatlar arasında metafizik olarak "Görünüş" ile "Kendinde-Varlık" karşıtlığına uygun düşen bir karşıtlık kurmuştur. Bütün diğer sanatlar tabiatı taklid eder. Plastik sanatlar tabiattaki biçimleri, sözel sanatlar ahlâkî değerleri. Sadece müzik bir taklid sanatı değildir Schopenhauer'e göre. Tabiatta bir melodi yoktur. Anlattığı şey, fenomenal alanın ötesinde bir gerçekliktedir denebilir.
Eğer müzik akla ve duygunun üst katlarına seslenmemiş olsaydı ona sanat diyemezdik, onu basit gösteri danslarının estetik katlarına alırdık Nietzsche'ye göre. Bütün sanatlar içinde, yapısı gereği, insan duygularını en çok avucu içine alan, fiziksel olarak insanı büyüleme gücü en yüksek sanattır müzik onun için. Fârâbî başta, birçok İslâm filozofu da Nietzsche'den çok önce, müziğin yüksek ilim ve sanatlardan biri olduğunu söylemiyor muydu zaten. İslâmiyet hakkında çok güzel şeyler ileri sürmüş olan Nietzsche'nin müzikle ilgili düşünceleri de Avrupa'nın çok ilerisinde ve çok fıtrî. Yeniden okumak… anlayarak okumak gerekiyor.