Son dönemde Türkiye’nin gündemini meşgul eden konulardan birisi, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füzelerini alması halinde Amerika’nın uygulamaya koyacağını ilan ettiği yaptırım tehditleri.
Japonya’daki G-20 zirvesinden sonra Erdoğan’ın, Trump’tan yaptırımların uygulanmayacağına dair söz aldıklarını açıklaması ve Trump’ın da Obama yönetimi sırasında, Türkiye’nin Amerika’dan Patriot füzelerini almasına izin verilmemesinin adil olmadığını, S-400 konusunda Türkiye ile ortak bir çözüm arayışında olduklarını söylemesi üzerine iki ülke arasındaki gerilimin azaldığı düşünülmüştü.
Ancak Beyaz Saray’dan yapılan, Türkiye’nin S-400 füzelerini teslim almasıyla NATO’nun F-35 programından çıkarılacağı, sipariş edilen savaş uçaklarının teslim edilmeyeceği ve "ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası" (CAATSA) kapsamında Türkiye’ye yönelik birtakım yaptırımların uygulanacağı açıklamalarıyla aradaki gerilimin devam ettiği görülmüş oldu. Ayrıca, S-400 hava ve füze savunma sisteminin F-35 programıyla uyumsuz olduğu ve Türkiye’nin her iki savunma sistemine birden sahip olamayacağı, daha önce bu konuda yapılan açıklamaların ve uyarıların hala geçerli olduğu Pentagon sözcüsü Mike Andrews tarafından da ifade edildi.
Yani Türkiye’nin S-400 hava savunma füzelerini kurması sonucunda hem F-35 programından çıkarılacağı hem de bazı yaptırımlara maruz kalacağı söyleniyor. Bu yaptırımların hukuki kaynağı olarak 2017 yılında kongrenin onayladığı ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası gösteriliyor.
Obama döneminde Rusya’nın Kırım’ı işgali ve Ukrayna’daki ayrılıkçı hareketi desteklemesine yönelik 2016’da başlatılan yaptırımları güvence altına almak adına çıkarılan bu yasa, başkanın Rusya, İran ve Kuzey Kore’ye yönelik yaptırımlar konusunda tek başına karar vermesine engel oluyor.
S-400 konusunda Türkiye’ye uygulanabilecek yaptırımlar, ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası’nın 231. Maddesi kapsamına giriyor. Bu madde, Rus hükümetine bağlı olan istihbarat ve savunma sektörleriyle ticari işlemde bulunan kişi ya da kurumların, 235. Maddede tanımlanan 12 adet yaptırımın beş veya daha fazlasına maruz bırakılması gerektiğinden bahsediyor.
235. Maddede açıklanan yaptırımlar ise şu şekilde:
- Başkan, Amerika Birleşik Devletleri İhracat-İthalat Bankası'nı, yaptırım uygulanan kişi veya kurumlara yönelik, mal veya hizmetlerin ihracına ilişkin olarak herhangi bir teminatın verilmesi, sigortalanması, kredilerin uzatılması veya uzatılmasına katılımı onaylamaması için yönlendirebilir.
- Başkan, ABD Hükümeti’ne, yaptırıma tabi kişi veya kurumlara yönelik herhangi bir mal veya teknolojinin ihracatına lisans, yetki ve izin vermemesi yönünde emir verebilir.
- Başkan, ABD’deki herhangi bir finansal kurumun, yaptırıma tabi kişi ve kurumlara, herhangi bir 12 aylık dönem boyunca toplamda 10.000.000 ABD Dolarını aşan miktarlar için kredi veya borç vermesini, söz konusu kredi ve borçlar insani yardım amaçlı kullanılmadıkça, yasaklayabilir.
- Başkan, uluslararası finansal kurumlardaki ABD’nin oy ve söz hakkını, yaptırıma tabi kişi ve kurumların herhangi bir borç veya kredi alımından faydalanmasına karşı olacak şekilde yönlendirebilir.
- Yaptırıma tabi kişi veya kurumun finansal bir kurum olması durumunda,
- Ne Federal Rezerv Sistemi Yönetim Kurulu ne de New York Federal Rezerv Bankası bu finansal kurumu, ABD borçlanma araçları içinde ana satıcı olarak görevlendiremez eğer kurum önceden ana satıcı olarak belirlenmişse de bu yetkisinin devamına yönelik bir izin veremez.
- Bu finansal kurum, ABD hükümetinin hizmetindeki bir aktör olarak görev alamaz veya ABD hükümet fonları için depo olarak kullanılamaz.
- ABD Hükümeti, yaptırıma tabi kişi ve kurumlardan herhangi bir mal ve hizmet alımında bulunamaz veya bu amaçla bir sözleşme kuramaz.
- Başkan, Başkan’ın yetkisi dahilinde belirleyebileceği düzenlemelere uygun olarak, ABD’nin yetki alanına giren ve yaptırıma tabi kişi ve kurumların çıkarının bulunduğu herhangi bir döviz alım satım işlemini yasaklayabilir.
- Başkan, Başkan’ın yetkisi dahilinde belirleyebileceği düzenlemelere uygun olarak, finansal kurumlar arasında yapılan, finansal kurumlar aracılığıyla yapılan veya herhangi bir finansal kuruma yapılan kredi transferlerini veya ödemeleri; yaptırıma tabi kişi ve kurumların çıkarını içeriyorsa ABD’nin yetki alanına girdiği ölçüde yasaklayabilir.
- Başkan, Başkan’ın yetkisi dahilinde belirleyebileceği düzenlemelere uygun olarak, yaptırıma tabi kişi ve kurumlara yönelik,
- ABD’nin yetki alanına giren ve yaptırıma tabi kişi ve kurumların çıkarının bulunduğu herhangi bir mülkün kazanımını, elde bulundurulmasını, alıkoyulmasını, kullanımını, transferini, feragatini, taşınmasını, ithalat veya ihracatını;
- Söz konusu mülke ilişkin olarak, herhangi bir hakkın, yetkinin veya ayrıcalığın ticaretini yapmayı veya kullanımını;
- Söz konusu mülkü içeren herhangi bir alım satım işleminin yürütülmesini yasaklayabilir.
- Başkan, Başkan’ın yetkisi dahilinde belirleyebileceği düzenlemelere ve tavsiyelere uygun olarak, herhangi bir ABD mensubu kişi veya kurumun, yaptırıma tabi kişi ve kurumlara yatırımda bulunmasını veya onlardan önemli miktarlarda öz kaynak veya borçlanma aracı almasını yasaklayabilir.
- Başkan, yaptırıma tabi kişi veya kurumların kendi belirleyeceği, yabancı kurumsal görevlilerini, yöneticilerini veya hissedarlarını; İç İşleri Bakanlığı’nı sınır dışı edilmeleri için ve Dış İşleri Bakanlığı’nı bu kişilerin vizelerinin reddedilmesi için yönlendirebilir.
- Başkan, yaptırıma tabi kişi ve kurumların ana yöneticilerine veya bunlarla benzer yetkideki görevlilere bu bölüm altındaki herhangi bir yaptırımı uygulayabilir.
Yaptırımların yanı sıra 231. Maddede Başkan’ın bu yaptırımları istisnai işlem uygulayarak geçici olarak durdurabileceğinden bahsediliyor. Bunun için Başkan’ın kongredeki belli komitelere bu yaptırımlardan feragat edilmesinin ABD’nin ulusal çıkarları için hayati önemde olduğunu belirten yazılı bir karar sunması gerekiyor. Bunun dışında eğer Başkan, yaptırımlara söz konusu olan kişi ve kurumların, bu maddeye konu olan alım satım işlemlerini önemli miktarda azalttığını kongredeki belli komitelere belgelendirebilirse, yaptırımların uygulanmasını, 180 günde birden daha seyrek olmamak kaydıyla tekrar tekrar erteleyebiliyor. 236. Maddede ise bunlara ek olarak, belli bir kişi veya kuruma uygulanmakta olan yaptırımlardan, ancak ABD’nin ulusal güvenlik çıkarlarına uyması koşuluyla feragat edilebileceği söyleniyor.
ABD’nin CAATSA yaptırımlarına maruz kalma tehlikesi yaşayan tek ülke Türkiye değil. Hindistan, Endonezya, Mısır ve Çin’in de Rusya ile CAATSA’nın 231. Maddesi kapsamında yaptırım uygulanması muhtemel ilişkileri var.
ABD Hükümeti, Hindistan’a geçen sene Rusya ile imzalanan 5 milyar dolar değerindeki S-400 füze savunma sistemi anlaşmasını bozması gerektiğini, aksi takdirde CAATSA yaptırımlarının uygulanacağını söylüyor. Hatta bir yetkilinin yaptığı açıklamada Türkiye ile de aynı sorunun yaşandığı ve ABD Hükümetinin bu konudaki endişelerinin Türkiye ile yapılan görüşmelere bakılarak anlaşılabileceği ifade ediliyor. Hindistan bu yaptırımlardan muaf olmak için ödemeyi yetkili Rus Bankasına Euro olarak yatırmayı düşünüyor. Böyle bir durumda ABD’nin yaptırımlar konusunda nasıl bir yol izleyeceği ise henüz belli değil.
Endonezya da CAATSA yaptırımlarıyla karşı karşıya kalma ihtimali olan ülkeler arasında. Endonezya, daha önce Amerika’nın Doğu Timor’a yönelik uyguladığı ambargo nedeniyle hava araçları için Rusya’yı tercih ederek Su-27 ve Su-30 jetleri almaya başlamış. Bu senenin başlarında ise Rusya’dan alınması planlanan 1,16 milyar dolar değerindeki Su-35 jetlerinin alım planları ertelenmiş. Bunun sebebinin Endonezya’daki seçimler olduğu söylense de asıl sebebin CAATSA yaptırımları olduğu Endonezyalı yetkililerin sızdırılan açıklamalarıyla ortaya çıkmış. Endonezya’nın Su-35 alımından vazgeçmesi durumunda, Amerika’nın Endonezya ile askeri ilişkilerini geliştireceği ve Endonezya’ya F-16 jetlerini satacağı söyleniyor.
Rusya’dan Su-35 savaş jetleri almayı planlayan Mısır, ABD Kongresi Dış İşleri Komitesi tarafından gönderilen bir mektupla, söz konusu alımın gerçekleşmesi sonucu CAATSA yaptırımlarının uygulanacağı yönünde uyarılmış. Mart ayında bir Rus gazetesinde ise Su-35 jetleriyle ilgili olarak, Rusya ve Mısır arasında anlaşmanın imzalandığı ve jetlerin Kahire’ye gönderileceği belirtilmiş. Ancak ABD Dış İşleri Bakanı, Mike Pompeo’nun, Mısır’ın olası yaptırımların farkında olduğunu ve bu alımdan vazgeçmesi yönünde kendisinin umutlu olduğunu söylediği Nisan ayı tarihli bir açıklaması bulunuyor.
CAATSA kapsamındaki yaptırımlar ilk kez, Rusya ile Çin arasında 2015 yılında imzalanan, Rusya’dan Su-35 alımı anlaşması nedeniyle, 2018 Eylül ayında Çin’e uygulanmış. Çin Merkez Askeri Komisyonu’na bağlı Ekipman Geliştirme Dairesi’ne ve yöneticisi Li Shangfu’ya uygulanan yaptırımlara gerekçe olarak, Dış İşleri Bakanlığı tarafından, Rusya'nın "Su-35 savaş uçakları (2017) ve S-400 yüzeyden havaya füze sistemi ile ilgili teçhizatı (2018)” devralması gösterilmiş. Bu karar üzerine Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, gelecekte ABD Dolarına bağımlılıklarını azaltmak için kendi ulusal para birimleriyle daha fazla iş yapacaklarını belirttikleri bir açıklamaları mevcut.
Ekipman Geliştirme Dairesi’ne uygulanan yaptırımlar 20 Eylül 2018’de yapılan basın açıklamasında şöyle sıralanıyor:
- ihracat lisanslarında bir iptal,
- ABD yetki alanındaki döviz alım-satım işlemlerinde bir yasaklama,
- ABD finansal sistemi üzerinden yapılacak işlemlerde bir yasaklama,
- ABD yetki alanı içindeki tüm mülklerin ve mülk üzerinden sağlanabilecek faydaların engellenmesi ve ana yöneticinin yaptırımlara maruz kalması.
Li Shangfu’ya uygulanan yaptırımlar ise ABD yetki alanındaki döviz alım-satım işlemlerinde bir yasaklama, ABD finansal sistemi üzerinden yapılacak işlemlerde bir yasaklama, ABD yetki alanı içindeki tüm mülklerin ve mülk üzerinden sağlanabilecek faydaların engellenmesi ve bir vize yasağı şeklinde.
Kısacası, CAATSA’nın 231. Maddesi kapsamına giren yaptırımlar sadece Türkiye için değil, birçok diğer ülke için de ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Amerika’nın, S-400 füzelerini teslim almamız durumunda, bize somut olarak yapabilecekleri listesinde, NATO ile birlikte yürütülen F-35 programından çıkarılmamız, ABD’den sipariş ettiğimiz F-35 savaş uçaklarının gönderilmemesi ve bazı CAATSA yaptırımlarına çarptırılmamız bulunuyor.
CAATSA kapsamında uygulanması muhtemel yaptırımların hangileri olacağına ise Başkan karar verip Kongre’ye sunuyor. Trump’ın yumuşak tondaki konuşması göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’yi çok zorlamayacak yaptırımları devreye sokması veya Kongre’ye sunmak üzere bir rapor hazırlayarak, uygulanacak yaptırımları geciktirmesi beklenebilir. Ancak bu iyimser yorumun yanında Başkan’ın, yaptırımları veya yaptırımların geciktirilme sebeplerini, Kongre’nin ikna olacağı şekilde belirlemesi gerektiğini unutmamak gerekiyor. Tüm bunların yanı sıra yaptırımların etkisi ne kadar az olursa olsun Türk Lirasının ABD Doları karşısında değer kaybetmesi ise kaçınılmaz bir sonuç olarak bizleri bekliyor.
Harika bir araştırma olmuş.
Harika bir araştırma olmuş. Tebrik ederim...
Yeni yorum ekle