DÜŞÜNCE

Dalgalı Denizde Aşk Aile ve Evlilik

10 Ağustos 2020
20. yüzyılın ortasında doğanlar hem dünyadaki hem Türkiye’deki önemli siyasal, ekonomik, toplumsal, kültürel, teknolojik değişimlere tanık oldular. Bunlardan biri de benim. Birkaçını hatırlayalım. İkinci Dünya Savaşının ertesi, iki kutuplu bir dünyanın oluşumundan kaynaklanan, soğuk savaş döneminin tüm psikolojik ideolojik gerilimlerini yaşadılar. Türkiye açısından Marşal yarımıyla başlayan sanayileşmenin ilk adımları. Çok partili siyasi hayata geçiş. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan e-bildirisi ve daha bir çoğu. Sanayileşmeye bağlı kentleşmenin getirdiği  değişimler. Teknolojideki akıl almaz bir hızla gerçekleşen yenilikler. Toffler’ın deyişiyle 3. Dalga. Bu değişimlerin getirdiği gerilimler, zaman zaman derinleşen ve kırılan ideolojik/kültürel fay hatları. Değişimlere bağlı siyasal yapılanmalar ve siyasetin dili.

Adalet İmkan mı İmkansızlık mı?

09 Ağustos 2020
Adaletin dağıtılma yöntemine bağlılık gösterenler çoğaldıkça adalet anlayışı (aynı zamanda ideoloji de; çünkü ideolojiyi var eden de bir biçimde adaleti dağıtma biçimindeki farklılıklardır) bir değere dönüşüp toplumsal düzende hakim hale gelmektedir. Dolayısıyla adalet konusundaki paradigma farklılığı toplumun üyelerinin inanç farklılığında aranmalı; adalet hususundaki paradigma değişikliği de toplumsal inançtaki değişime endekslenmelidir.

Önceliğimiz Hangisi ? Risk Yönetimi mi? Kriz Yönetimi mi?

08 Ağustos 2020
Kriz; ekonomik sebepler, doğal afetler, siyasal açmazlar ve toplumsal olaylardan kaynaklanabilir. Krizin en belirgin özelliği belirsiz bir durumun ortaya çıkmasıdır. Ortada hazır şablon bir çözüm bulunamaz. Olayların niteliğine göre denklemi yeniden kurup yaratıcı çözümler üretmek gerekir. Bu aynı zamanda yeni bir gelişmenin kapısını da aralayabilir. Gerek ülke yönetiminde gerekse insanın hayat yolunda beklemediğimiz gelişmeler bir kriz doğurabilir. Bu hayatın olağan akışında her zaman olabilecek bir durumdur. Kriz yönetimi ancak yeni koşulları dikkate almak, esnek düşünebilmek ve bilinen çözümler yerine farklı çözümler üretmekle mümkün olur.

Kifayetsiz Muhterislerin Can Simidi: Mantık Hataları

07 Ağustos 2020
Çoğumuzun şu veya bu zamanda, konuşurken, düşünürken ve yazarken içine düştüğümüz, bazılarımızın bilerek yapmamaya çalıştığı, ama elinde sağlam deliller ve entellektüel dağarcığında yeterli birikim olmayan kifayetsiz muhterislerin adeta bir can simidi gibi sarıldığı başlıca mantık hataları 11 başlık altında toplanabilir. Bazen kasıtlı olmadan, bilinçsizce yapılsa da çoğu kez bilerek, isteyerek, kasıtlı olarak, gündem değiştirmek, dikkati başka yöne çekmek ve birilerini itibarsızlaştırmak amacıyla yapılan başlıca mantık hatalarının her biri aşağıda kısaca açımlanmıştır.

Cinsiyetçi şiddetin psiko-sosyolojisi

30 Temmuz 2020
Farz-ı muhal kızımız ona açıldı, zalim baba da imana geldi… Evlendiler. Ne oldu? ‘Zalim baba’nın yerine geçen yazıcı, öteki erkek, bu kez mabedin yeni sahibi oldu. Zalim babanın devrinde Ortodoks mabediyken faraza Katolik mabedine çevrilen kadın, hala erkek tanrılarının kapatması. Mihraptaki Meryem gibi, önce mabede girmesine izin verilmez. Zekeriya’nın, bir koruyucu erkeğin, himayesi sayesinde mabette yer edinen Meryem, kucağında İsa bebekle kavmine geldiğinde, bu kez iffetsizlikle suçlanır.

Yazarın Kendine Yabancılaşması

30 Temmuz 2020
Özellikle öykü ve roman yazarları okudukları kitaplarla birlikte eserlerini oluştururken kendi hayatlarından ve yaşadığı toplumdan beslenirler. Bazı yazarlar sadece kendi hayat deneyimlerinden yola çıkarak eser verirler. Ama bu kaynak çok sınırlıdır. Bu nedenle bazı yazarlar kendi biyografik dünyalarındaki anlatacakları bittiğinde eser vermeyi bırakır. Bazı yazarlar ise yaşadıkları toplumdan beslenirler. Toplumdan beslenme halinde daha geniş bir alan vardır. Çünkü toplumdaki çeşitlilik ve değişkenlik oldukça fazladır.

Mekanın Pazarlaşması ve Kentin Dönüşümü

27 Temmuz 2020
Kent günümüzde birçok imkanın ve sorunun kesiştiği bir mekan. Prof. Dr. Cengiz Anık ve Dr. Adnan Tekşen bu söyleşide tarih içinde kentin ortaya çıkışına zemin hazırlayan gelişmeleri anlattıktan sonra modern toplumda kentin nasıl oluştuğunu, kentin sanayi toplumuna geçiş nedeniyle kırdan aldığı göçü nasıl massettiğini ortaya koymaya çalışıyorlar.

Sağduyumuzu Yitirdik Hükümsüzdür

27 Temmuz 2020
Bilginin her amaca uygun kılıflarla satıldığı bir çağın şaşkın müşterileri olduk. Çünkü bilgi de bir meta.. Bilgi üretiliyor. Doğru. Ama bilgiyi üretenler, bilgiyi kullanım değerine göre üretiyor. Bilgiyi üretenlerle tüketenlerin arasına simsarlar girmesi bilginin bir düşünce malzemesi değil, bir algı malzemesi haline gelmesinin sonucu. Buna bağlı olarak  aydın da yorumcu duruşunu, simsarların pazarladığı bilgilerle kullanım alanını dikkate alarak ayakta duracağını bilerek ayarlıyor.

Radikal Bir Biçimde Değişen Hayatımız, Avam İyimserliği ve Amatör Hayırhahlık

26 Temmuz 2020
Bizde ise böyle bir “radikal değişim” kavrayışının bir türlü yerleşmemesi nedeniyle “radikal bir biçimde değişmekte olan hayatımız”ın çözülmemiş problemleri, tepeler, dağlar ve hatta himalayalar oluşturacak şekilde sürekli biriktiği için, “avam iyimserliği”nin “amatör hayırhahlık”tan ibaret gayretkeşliği olarak mayalanmış “Muhafazakâr iş bitiricilik”, problemleri kavramak yerine, özellikle “ceberut devlet tarafından kökten ihmale terkedilmiş zavallı halk”ın sıkıntılarını gidermek üzere koşunan bir kitle yarattı. Önceki sağ iktidarlar döneminde kudret ve servetle halvet oldukça, bu “amatör hayırhahlık”ın mayası, “bal tutup yalanmış parmak” seviyesinden “bal küpünün kısm-ı ekserini yanaşmalarına pay eden” bir yolsuzluk siyaseti derekesine gerileyerek çürümüştü.

Töre Cinayetlerinden Kadın Cinayetlerine İdam Cezası

25 Temmuz 2020
En son Pınar Gültekin’in katli hem “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılsın mı?”, hem de “idam cezası geri gelsin mi” tartışmasını yeniden alevlendirdi. İstanbul Sözleşmesi bahs-i diğer; kadın cinayetleri bir türlü bitmiyor ve önlenemiyor. Cinayet boyutuna varmayan taciz ve tecavüzler, aile içi şiddet vak’alarının kâhir ekseriyeti istatistiklere bile giremiyor. AB reformları uğruna ve siyasi idamların tekerrür etmemesi, “iki sağdan iki soldan” asarak güya adaleti sağlayan Evren Paşa garabetlerinin yaşanmaması arzusuyla idam cezası Türk Ceza Kanunu’ndan (TCK) silindi.