DÜŞÜNCE

Demir Kafes Kırılınca

26 Şubat 2018

Max Weber, rasyonelleşmenin somut yansıması olarak gelişecek bürokratik kurumların, birer “demir kafes” haline gelerek insanlığı hapsedeceği öngörüsünde bulunmuştu. Ülkemizde batı taklidi bir modernleşme çabasının doğuda çok aşina olduğumuz “zorbalıkla idare etme” anlayışıyla kol kola girip çatısını çattığı, o bize mahsus bürokratik demir kafes kırıldı. Ancak bu kafesin kırılmasının kitlelere gerçek bir özgürlük sağladığı iddiası çok su götürür…

Siyasetçiler görmüyor olamaz: Kamu düzeninin tesisi ve idamesi halk kitlelerinin memnuniyeti için olmazsa olmazlar arasındadır. Koyulan kuralları ihlal eden kişiye göz yumulması belki o kişinin oyunu kazandırabilir ama öte yandan mağdur olan çok sayıda başka kişinin oyunu kaybettirir. Hukukun kişiye özel olarak uygulanması, kuralların “sevgili dostlarımız için” birkaç kez “esnetilivermesi” aynı ayrıcalıklara erişemeyen geniş kitlelerde zaman içinde infiale sebep olur.

Bu Dünyada Benim Gönül Verdiğim

17 Şubat 2018

Pir Sultan’ın nefesi, bazen bizi alır  “Ali-Yar Semahı”’yla âlem-i mânâda seyre çıkarır, orada kurulmuş kırklar meclisine uğrar, “Allah Allah Desem Gelsem” deyip bir zikre koyuluruz. Bu zikir içimizi onarır, bizi kendimize, kendi gerçekliğimize getirir ve “Alçakta Yüksekte Yatan Erenler” ile yol ehli kılar. Yol, Muhammed-Ali yoludur; çünkü “Biz Muhammed Ali Diyenlerdeniz.” Bu yolda, “Bir Gece Muhammed Evde Yatarken”le Muhammedî hakîkatin sırlarına ulaşırız. Fakat yine de o insânî olanı, o naif yönü ihmal etmeyiz; “Başı Pare Pare Dumanlı Dağlar”la dağlara çıkar, yüceleri seyran ederiz. Bu seyran bizi aşka düşürür, “Bir Güzelin Aşığıyım Erenler” diye feryat ederiz. Ah aşk, illaki aşk; aşk derde düşürür, ağlatır ve inletir. O anda bu içimizi ısıtan nefes dile gelir, “Ağlama Gözlerim Mevlâ Kerimdir” der, Allah’a teslimiyetin verdiği huzurla tüm kederlerden arınırız. “Be Yaranlar Be Gardaşlar” der âşık, gönülden seslenir, bizi yârân ve gardaş olarak nitelendirir, “Bugün Yardan Haber Geldi” der ve bize yar haberini söyler.

Faizin Anlamı - V

09 Şubat 2018

Faizsiz bankacılık reel sektörü fonlamasının yanında ise esasen riske ve ortaya çıkan kar ya da zararın paylaşımına dayanır. Zira yatırım kararları verilirken yapılacak dikkatli bir analiz, yatırımların çeşitlendirilerek riskin dağıtılması ve tutarlı bir ekonomik model kullanılarak gelecekteki gelişmelerin öngörülebilmesi gibi teknikler vasıtasıyla riskler asgari düzeye indirilmektedir. Eğer her hangi bir risk ortaya çıkarsa da bu risk bölüşülerek üretim bandına verilen zarar azaltılmaktadır.

Kandırmayı Bırak Ve İman Et!

Ali K. Metin
08 Şubat 2018

Evet; ey iman edenler, iman edin! Bu bir totoloji gibi gözüküyor ama değil. Allah hiçbir şeyi boşa söylemez. Söylediğinde ne fazla ne bir eksik vardır. Buna iman etmediğimiz takdirde iman etmiş olamayız. İman cüzi, kısım kısım olamaz. Şirk olgusu tam da imanı parçalamaktan ileri gelir. Allah’la olan ilişkimizi ifsat, hatta iptal eden bir bozulmadır.

İmanı Resetlemek

04 Şubat 2018

Geleneğimizde, itikadî alanda “resetlemeye” tekabül eden bir kavram var: “tecdid-i iman”. Tecdid-i iman, çeşitli sebeplerle imanlarının izalesine sebep olacak bir teşebbüste bulunan, yani dinden çıkan kimselerin, iman esaslarını oluşturan konularda inançlarını yenilemeleri anlamında kullanılır. Bugün ülkemizde kendisine Müslüman diyenleri incelediğimizde, tıpkı resetlenme zamanı gelmiş bir bilgisayar gibi, bir tecdid-i iman ihtiyacının hasıl olduğunu görüyoruz. Hatta belki de bu tecdid-i imanın “kitlesel seviyede” yapılması lüzumu hissediliyor!

Gelenek Ve Gelecek Arasında Müslümanlık

04 Şubat 2018

Zihni tembellik zırhına bürünmüş toplum önüne konulan her fikri ‘yiyor’, üzerine atılan her gömleği ‘giyiyor’. Tepkisini - huzurum kaçmasın/başım ağrımasın avuntusuyla -  ahirete saklıyor. Eleştiri oklarına elini süremiyor, düşmanın kirli vicdanını diliyle yıkıyor. Görüşleri gözlemlediği gerçek hayattan ne kadar uzaklaşırsa, fikirleri hayal ettiği dünyaya o derece yaklaşıyor. Arzu ve hevesler gökyüzüne merdiven kurdu; yeryüzüne pervasızca ölçüsüzlük saçıyor. Neden? Çünkü insan, inandığı gibi yaşamazsa, yaşadığı gibi inanır. Ve işte o zaman; dünya dört mevsim çekilmez olur.

Hangisi Biziz? Hangisi Kimliğimiz?

31 Ocak 2018

Etiket malın sadece itibari değerini gösterir; arz ve talebe bağlı olarak değişiklik gösterir. Taşıdığımız kimliklerden hangisi bizi toplumda ayakta tutmaya yarıyorsa, yaslanabileceğimiz sosyal ve entelektüel bir dayanak sağlıyorsa, saygı görmemize vesile oluyorsa, o kimliğimizi ön plana çıkarırız. Bu da kimliklerimizin zamana ve mekana göre değişikliklere açık olduğu anlamına gelir. 

Âlem İçinde Âlemiz

22 Ocak 2018

Sefil Selîmî, bir şiirinde “otuz altı yıldır okudum yazdım ama yazdığımdan ibret alan oldu mu?” diye sorsa da onun “söyledikleriyle çok kapılar açan, çok bohçalar çözen” bilge bir şair olduğu ehlinin malumudur. Âşıklık, bu bilgelikte saklıdır. Peki, nasıl erilir bu bilgeliğe? Bu soruyu da kendisi cevaplıyor: “Yanlışı tenkit et, doğruyu ara!” Yanlışı tenkit etmek, yanlışı doğrudan ayıracak bir bilgiye, bir duyuşa ve bir erişe sahip olmakla mümkün olur. Bu da ancak, bir ömür doğruyu aramakla olacaktır.

Çoğunlukçuluk

14 Ocak 2018

Allah’ın bize Kur’an-ı Kerim vasıtasıyla ilettiği bu mesajdan, “taraftarları, malı, mülkü, dolayısıyla gücü çoğaltmanın ve bununla övünmenin “öte tarafta” hiç de “geçer akçe” sayılmayacağını çıkartmak mümkün görünüyor. Allah bize defalarca “hayır bilmiyorsunuz” diyor ve doğru olanı gösterip bizleri cehennemden de bahsederek ikaz ediyor. Bayıldığımız o çoğaltma yarışı anlamsız. İster oy olsun ister para pul, bize verilen her nimet aynı zamanda omuzlarımıza bir sorumluluk yüklüyor. Keşke bu ağır yükü fark edebilsek. Keşke “bilebilsek” de elde ettiğimiz imkânları hesaba çekileceğimiz günü aklımızdan hiç çıkartmadan, büyük bir ihtimam ve hassasiyetle kullanabilsek.