DÜŞÜNCE

Hüznün Diliyle De Olabilir: Yort, Savul!

Ali K. Metin
08 Ocak 2018

Nietzsche tehlikelidir biliyorum. Hele böyle bir konuda Nietzsche’yi referans almak tehlikeli sulara açılmak demektir. Fakat bundan korkmamalı, imanımız adına korkmamalı. Bilmemiz gereken şu: İmanımızı kavileştirmek için dahi sağlam, güçlü bir akla ihtiyacımız var. Bu akıl, kuşkunun imtihanından geçmek zorundadır.  Dahası bu akıl, ümmetin geleceğini alakadar etmektedir. Ümmetin tam anlamıyla ‘hayati’ meselesidir.

Tarih ve Tasavvuf Arasında İslam

01 Ocak 2018

Son günlerde ülkemizde tasavvuf ve tarih meselesi tekrar tartışılıyor. Tarafları özellikle üç noktada uyarmak isterim. Batı sosyolojisi, 'insanı ve toplumu devamlı değişen, değerleri nisbi ve değiştirilebilir' olarak açıklamaktadır. İnsandaki hiç değişmeyen faktörü, yani mutlak gerçeği arayan ruhu reddetmektedir. Oysa günümüzde karşılaştığımız 'değerler kargaşası' tabiat engelini aşıp, insan şahsiyetine takılan aynı zihniyetin ürünüdür. İnsanlığın sürekli bir ilerleme içinde olduğunu savunan Batı ile kültürel karşılaşmamızı, yani Batılılaşmayı 'doğal süreç' saymak asıl tehlikedir. Bu süreçte anlaşılır olan ya anlaşılmış ya da anlaşılmamıştır. Anlaşılmış olanlar ise yanlış veya doğru anlaşılmıştır. Artık iki yüzyıl boyunca edindiğimiz birikimlerin 'sağlamasını' yapacağımız an gelmiştir, ve geçmektedir...Zira bu 'temellük' islami temele uygun biçimde yapılmadığı gibi benimsenen Batılı değerler sosyal bünyemizde yaralar açmıştır. 

Bütünlük Ve Totalitarizm İkilemi

Ali K. Metin
09 Aralık 2017

Büyük anlatılardan vazgeçildiği iddiası günümüzün postmodern bir aldatmacası veya yanılsamasından ibaret gözüküyor. Gerçekte büyük anlatılar arasındaki çatışmada bazısının bazısını tasfiye ettiği bir süreci yaşadık, yaşıyoruz. Postmodern düşünce bu tasfiyeyi gerçekleştiren bir etken rolünü oynamaktadır. Milliyetçilik, demokrasi, kapitalizm, insan hakları gibi anlatılar bugün küresel dünyaya vaziyet eden hakikat ve geçerlilik söylemleri olarak varlığını sürdürüyor. Sürdürmekten öte, küresel realiteyi muayyen bir çerçevede stabilize ediyor.

Sapere Aude

30 Kasım 2017

İlmi en hakiki mürşit bellersek “doğru yolu” bulacağımızı, (artık her neresiyse) menzilimize onun rehberliğinde varacağımızı sandık.Bugün iyiden iyiye tartışılan aydınlanma fikrini bir elbise gibi toplumun üzerine giydirerek toplumu dönüştürebileceklerini zannettiler yarı aydınlarımız bir zamanlar. Sadece makyajla başka birine dönüştürülebileceğimize inanan, zorba bir çocuk kafasının mağdurları olduk.

Bir Kandil muhasebesi...

30 Kasım 2017

Gençler artık hayatın dışına çıkmak değil, içinde kalıp 'kariyer' yapmak peşindeler. Kısaca, hayatı yaşamak istiyorlar. Çocuklarımızı başarı atına bindirip yarıştan yarışa koşturan kafalar, kalkınmanın ve ilerlemenin elitsiz gerçekleşmediğini - hiç kuşkunuz olmasın - er ya da geç anlayacaktır. Siyasilerin verdiği sözler rüzgarda uçuşan yapraklara benzemeye başladı. Yenilik, çağdaşlık, ilerlemek kimsenin umurunda değil artık. 

Darbelerin "Başarısızlığı"Na Değil "Hasılası"Na Bakmak - 3

21 Kasım 2017

Erbakan, iktidarda kalabilmek için 28 Şubat kararlarının altına imza atmakla kalmadı; kendisini en büyük anti-siyonist gibi pazarlayan politikasını yerle yeksan edecek şekilde, İsrail'le Güvenlik İş Birliği Protokolü'nü ve idare çarklarına keyfî bir biçimde asker vatmanların el koymasına kapı aralayan 9 Ocak Kriz Yönetimi Yönetmeliği'ni de imzaladı. Partileri kapatılan yenilikçiler, AK Parti'de yeniden organize olarak -iktidarını konsolide ettikten sonra Tayyip Erdoğan'ın bizzat ifade ettiği üzere- "Millî Görüş gömleğini çıkararak" siyasete devam edebildiler. İslâmî bir geçmişe dayanan bir parti, yabancı sermayeyi ve aslında sıcak para akışını “paranın dini-imanı olmadığını” deklare ederek selamladı.

Darbelerin "Başarısızlığı"Na Değil "Hasılası"Na Bakmak - 2

21 Kasım 2017

Cumhuriyetçiler, bu "masum halkın" kandırılmaya müsait, cahil, cahil olduğu için de "safiyâne dinî duygular besleyen", bu duygularının istismar edildiğini anlamaktan aciz, aslında "eğitilebilir", ama eğitimsiz olduğu için "zavallı", bir eğitilebilse artık gerçeği kavrayıp doğru karar verebildiğinde demokrasiyi de hak edecek bir kitle oluşturduğu kanaatindedir. Bu bakış açısı, esasen halkı "cezâî ehliyeti bulunmayan" bir "nesne insanlar yığını" olarak gördüğü için asıl suçluyu daima bu masum kitleyi "süflî iktidar hırslarıyla" baştan çıkarıp "Cumhuriyet'in kazanımlarını hiçe sayacak" şekilde emellerine alet edenler [yani ikinci cenah'ın politik aktörleri] olarak teşhis eder.

Darbelerin "Başarısızlığı"Na Değil "Hasılası"Na Bakmak - 1

21 Kasım 2017

Öncelikle, bir noktaya dikkat çekmek istiyorum: Madem ki elimizde "istenmeyen gelişmeler" biçiminde tarif edilmiş bir cürüm vardır; bu cürmün failleri de "suçlu" olduklarına göre bütün "kolektif suç kovuşturmaları"nda en hassas mesele, "mağdur/masum/ilgisiz/habersiz" olanları ayıklayıp suçta dahli olabileceklerin öne çıkartılmasıdır. Bu, adaletin de bir gereğidir.

Fikir Coğrafyası Sohbetleri - II

15 Kasım 2017

Çağdaş düşünürlerin hiçbiri, Ludwig Wittgenstein(1889-1951) kadar vurgulayıcı biçimde Tanrı hakkında sorular sormamıştır. Dini 'zor ama mümkün' bir olgu olarak kabul eder. İlk eseri Tractatus'da ''dil ancak vakiaları tanımlar'' demiş ama ortada bir sorun olduğunu da görmüştür:

Bir taraftan, eğer bir dilin yalnızca gerçekleri tanımlayabileceği düşünülürse, diğer taraftan ahlakın, gerçekleri tamamen aşan mutlak bir şey olduğuna da inanmak gerekir ki bu iki şeyi bir araya getirmek mümkün olmaz. Bu arkaplanda şu itirafta bulunur: "Ben dindar bir insan değilim, ancak her sorunu dini açıdan görmek [değerlendirmek] zorundayım."

Faizin Anlamı - IV

10 Kasım 2017

Faizin insanların özgürlüklerini, devletlerin de vazgeçilmezi olan bağımsızlıklarını örselediğini göz ardı etmemek gerekir. Zira bireysel olarak alınan kredilerin geri ödenmesi malvarlığınızla ilgili tasarruflarınızı sınırlandırmanın (ipotek) yanında, birçok kişi bakımından hayat planlamasının borcun ve faizin geri ödenmesine göre yapılması, aksi halde bütün malvarlığını kaybetme (haciz) riski ile karşı karşıya kalınması kişi bakımından vazgeçilmez hatta kutsal olan özgürlüğü bloke etmektedir.