ABD, tarihinde belki de Trump kadar maceraperest, olaylı, protokole uymayan, tuhaf ve serazat ikinci bir başkan görmemiştir. Bu da birçok ülke başkanının doğrudan Trump’la arkadaşça ilişkiler kurarak ABD ile siyasetini yürütmesine sebep olmuştur. Biden’ın seçim kazanması ile bu dönem kapanmıştır denebilir. Çünkü Biden 36 yıl senatörlük yapmış, Obama’ya Başkan Yardımcılığı etmiş, devlet güçleri ile uyumlu hareket eden tutarlı bir adamdır. Diplomasiden, ABD’nin güç dinamiklerinden bihakkın haberdar kurt bir siyasetçidir. Bütün bu paradokslu değişmelere rağmen ABD’nin dış politikasında zecrî bir değişiklik olacağını beklememek lazım.
Üzerine parmak basılması elzem olan konuların ilki, Trump’ın İsrail lehine giderayak ve alelacele attığı bir dizi adımlardır. ABD Elçiliğinin Kudüs’e taşınması, İsrail’in Golan’ı ilhakı ve üzerine yeni yerleşim bölgeleri kurma kararı, Arap Emirlikleri ve Bahreyn gibi Körfez ülkelerinin İsrail’le muhtevası çelişkili birer anlaşma imzalaması besbelli ki ABD yeni döneme girmeden bitmesi gereken adımlardı. Aslında buna Suudi Arabistan ve Sudan da katılacaktı, ama Suudi Arabistan’ın bazı gelenekleri ve Sudan’ın iç muhalefeti buna engel oldu. Elbette Biden bu müktesebatı yok saymayacak ve baltalamayacaktır. Ama daha ileri götüreceğini, mesela Suudi Arabistan’a ve Sudan’a baskı kurması veya yeni Arap ülkelerini bu kervana katılmaya zorlaması pek muhtemel gözükmüyor. Ancak Biden’ın Suudi Arabistan’ı hedef alarak Yemen’deki tutumundan vazgeçirmeye çalışacağı söylenebilir. Arap basınının naklettiği bilgilere göre Kral Salman, Biden’e karşı güç oluşturmak için Türkiye’ye yaklaşma eğilimine girdiğini sıkça vurgulamaktadır. Bu meyanda Türk mallarına konulan yarı ambargonun kaldırılması konusunda alınan karar da bunun ilk adımı olarak gösterilmektedir. Ayrıca Kral Salman’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Suudi Arabistan’a davet edeceği de dolaşan haberler arasındadır.
Biden, Trump’ın aksine, İran’la ilişkilerin tekrar normale dönmesi için hızlı adımlar atacağını açıkça söylemektedir. Zaten İran’la yapılan Nükleer anlaşmanın altına imza atanlar içerisinde sadece ABD çekilmiş, ancak diğer Avrupa ülkeleri imzalarına sâdık kalmışlardı. Bu adımın bölgede doğuracağı bazı sonuçları tahmin etmek zor değildir. Bir kere İsrail, Suudi Arabistan ve (belki Katar hâriç) diğer körfez ülkelerinin bu karardan rahatsızlık duyacakları kesindir. Ama en azından Irak, bundan memnuniyet duyacaktır çünkü artık Irak, ABD-İran çatışmasının sahası olmaktan çıkacaktır. Bilindiği gibi Kasım Süleymani ABD uçakları tarafından Irak’ta öldürüldü. 20 Ocak günü başkanlık koltuğunu kerhen de olsa Trump, Biden’a teslim edene kadar özellikle İsrail’in tahriki ile İran konusunda sürpriz bir eylemde bulunur mu? Bulunursa şaşmamak lazım.
Bize Gelince…
Esas Biden’ı Ortadoğu’da meşgul edecek, belki de yoracak olan ülke Türkiye’dir. Doğrusu seçim kampanyaları sırasında Biden’ın niye bu kadar Türkiye aleyhtarı kesildiğini anlamak zor değildir. Türkiye bugün Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Doğu Akdeniz’de ve Karabağ’da önemli bir aktör konumundadır. Biden’ın seçim maratonu sırasında Türkiye ve Cumhurbaşkanı hakkında sarfettiği sözleri bir kenara bırakırsak, Türkiye ile ilişkileri laf düelloları ile veya ambargolar koyarak değil, görüşerek ve bir müttefik olarak müzakerelerle yürütmesinin farkında olacaktır. Büyük bir ihtimalle de bu yolu seçecektir. Türkiye de bu kabarık dosyalar karşısında ABD ile ilişkilerini daha rasyonel ve kazan-kazan mantığı ile yürüteceği kesindir. Yani ABD ile ilişkileri, Trump zamanındaki kadar kolay olmayacaktır. Gündemde 3 önemli başlık olacaktır: 1. Libya-Doğu Akdeniz, 2. Suriye-Irak, 3. Rusya-Karabağ.
Bu üç başlığın içerisinde en az pürüzlüsü Rusya-Karabağ, en dikenlisi Suriye-Irak meselesi olacağa benziyor. Biden’ın, Türkiye’nin Karabağ’daki varlığına söyleyecek bir şeyi olmaya bilir ama buna mukabil S-400 dosyasını açmayı yeğleyecektir. Bu konuda da Türkiye’nin tavrı ve söyleyecekleri bellidir: Taahhütlerinizi yerine getirin biz de getirelim.
Libya’da ateşkes devam ederken ve iki taraf arasında görüşmeler nispeten iyiye giderken ABD’nin pişmiş aşa su katıp sırf Türkiye’ye karşı bir adım atmak için Libya’ya asker göndermesi uzak bir ihtimaldir. Çünkü göz göre göre Libya’yı Suriye’ye çevirmek ve karşılarında Rusya’yı da bulmak sorumsuzca bir davranış olur. Ama Doğu Akdeniz’de Biden, kuşkusuz Türkiye karşısında olan koalisyonu destekleyecektir. Çünkü bu cephede Fransa, Yunanistan, Güney Kıbrıs, Mısır gibi ABD’nin has partnerleri bulunmaktadır. Bu meyanda arabuluculuk yapmak yerine kuvvetle bu ülkelerin yanında yer alarak Türkiye’yi araştırmalarına devam etmekten caydırmaya çalışacaktır.
En çetrefilli mesele şüphesiz Suriye-Irak çıkmazıdır. Biden Irak ve Suriye konusunda birikimli bir siyasetçidir. Bu konuda Türkiye’nin lehine düşündüğü söylenemez. Özellikle Trump’ın ilgisizliğine mukabil Biden, Kürt siyasi partilerine sempatisi ile bilinir. Biden her fırsatta DEAŞ’la mücadelede Kürt milislerini övüp durmuştur. DEAŞ tehlikesinin hâlâ devam ettiğine inanan Biden, berdevam övgülerini sürdürecek gibi duruyor. Irak’ı üçe bölen, Kerkük’ü de Kürt bölgesine dahil eden haritası ile tanınan Biden, unutmamak gerekir ki 2017 yılında Barzani’nin ısrarı ile geçekleşen referandumda Barzani’nin yanında yer almıştı. Her ne kadar zaman zaman Trump Irak’tan çekileceklerini açıkladıysa da Biden, buna taraftar görünmüyor. Bu da doğrusu Kuzey Irak Kürt yönetimini memnun edecektir. (*)
Elbette Türkiye birçok Ortadoğu ülkesi gibi âciz ve kolu bağlı veya sadece tek tarafa meyletmek zorunda olan bir ülke değildir. Nitekim bugün Rusya ile Karabağ’da ve Suriye’de işbirliği yapabildiğine göre alternatif üretebilme gücüne sahip bir ülkedir. Ancak, ABD ile ilişkilerin, Trump zamanı kadar kolay ve kişisel olmayacağını hesaba katmalı, hamaset ve sert demeçlerden kaçınarak diplomatik bir üslup kullanmalıdır. Hele hele ekonomideki yeni kararların getireceği rahatlığı, ABD ile yaşanacak bir krize feda etmemek gerekiyor. Bol müzakere sık sık iyi niyet ifadeleri daha çok tercih edilmelidir.
(*) Yukardaki harita Biden'ın senatoya sunduğu ama kabul ettiremediği Irak haritasıdır.
Yeni yorum ekle