Korona Bir Milat mı?
Sovyetlerin çökmesi bir değil, bir çok realiteyi ortaya koymuştu: Komünizm saf, kapitalizm kurnaz bir emperyalistti. Komünizm emperyalizmi acemi ve köksüz, kapitalizm emperyalizmi profesyonel ve köklü; yani komünizm emperyalizmi fani, kapitalizm emperyalizmi bâki. Son 30 yıl zarfında küreselleşme adı altında ABD ve batı ülkelerinin öncülüğünde azgınlaşan tüketim ekonomisi, bütün ülkeleri şemsiyesi altına aldı. Bu da yığın (kütlesel) üretim teknolojisinin ABD ve batıdan Çin’e geçmesini sağladı. Çünkü Çin’de işgücü maliyeti daha ucuzdu. Yani 30 yıldan fazla dünya, kitlesel üretim=kitlesel tüketim formülü ile yönlendirildi. Bunun iki menfi sonucu öne çıktı: ilki çevre kirliliği, ikincisi de endüstri toplumundan (bilgi toplumu aşamasının dünyaya yaygınlaşmasını görmeden) hizmet toplumuna geçiş oldu. (Çin de dahil) bütün kapitalist düzenler insanlığa şu mesajı veriyordu ¨sen bolca tüket, merak etme biz üretimi sağlarız¨. Ta ki Korona gibi bir virüs bu fütursuz israfa dur deyinceye kadar.
Zengin-fakir, şehirli-köylü, batılı-doğulu vs gibi tezatlı farklar aramadan her kesimi vuran Korona, insanlığa adeta bir ders veriyor. Aşısı bulunana kadar da vermeye devam edecektir. Aşısının bulunup herkese yapılmasının en iyi ihtimalle bir buçuk seneyi bulacağını söylüyorlar. Yani önlemler ne kadar etkili olursa olsun, bulaşma korkusu ve toplumsal tedirginlik en az bir yıl daha devam edecektir. Bir yıl küresel tüketim ekonomisi için az bir süre değildir. Şu anda bile dünya ekonomisinde daralma ve büyümelerde duraksamalar hissediliyor. İşsizliğin artacağı kaçınılmazdır. Bloomberg Economics’in 2020 yılının yarısına bile gelmeden dünya ekonomisinde %0.5 (binde beş) bir gerileme olacağını tahmin etmektedir.
Bir yandan ekonomik krizlerden dolayı, diğer yandan ABD destekli Suudi Arabistan ile Rusya arasında başlayan petrol savaşı, varil fiyatını 30 doların altına kadar düşürmesi, petrol fakiri ülkeler için bir fırsat yarattı denilebilir. Ama her şeyin aşırısı bir maraz yarattığı gibi petrol üreten ülkelerin ithalatları azalacağı için dünyadaki ekonomik daralmayı arttırabilecektir. Şu anda bile Çin’in ürettiği tüketim mallarına olan küresel talebin ciddi azaldığını görmek mümkündür. Tabiatlıya Çin’in de özellikle emtia mallarının ithalatında büyük azalmalar meydana gelmiştir. Bu cümleden Çin’in Hindistan, Avustralya ve Brezilya’dan hammadde ithalatını ciddi anlamda kısmıştır. Buna mukabil Avrupa’da daha çok turizm gibi hizmet sektörüne itimat eden İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi ülkelerde ciddi sıkıntılar baş göstermiştir. Kısacası S&P Global’ın tahminlerine göre bu ülkelerde kriz en az bir buçuk yıl kendini hissettirecektir. Tabi ki arkasından kriz dalgası bütün dünyayı saracaktır.
Şimdi bütün ülkelerin önceliği virüs belasından kurtulmaktır. Ama kurtuluş sağlandıktan sonra ekonomik dengelerde değişmelerin meydana gelmesi ve bu değişmelerin sosyal etkileri dalga dalga yayılma istidadı gösterecektir. Bir kere gözde olan şu hizmet sektörü büyük bir darbe yiyecektir. Turizm sektörü, ulaşım sektörü, yeme-içme, eğlence sektörleri ciddi anlamda daralma gösterecek ve kitlesel üretimden bireysel üretime, kitlesel tüketimden bireysel tüketime geçme stratejileri geliştireceklerdir. Bu da pazarlamada müşteri ilişkileri yönetimi (Consumer Relation Management CRM) şeklinde ifade edilen yeni pazarlama anlayışları ile hareket etmeyi gerekli kılacaktır. Yani müşterilerle kitlesel bazda değil, bireysel bazda ilgilenmek gerekecektir. Bu da maliyet arttırıcı bir değişimdir. Aynı transformasyonu ticaret sektöründe de göreceğiz. Mesela perakendecilik sektörü de bir tahavvülü yaşayacaktır. Belki büyük alışveriş merkezleri yerini küçük ama zincir marketçiliğe geçilecektir.
Post-Pandemi
Elbette kapitalizm bu tahavvüle ayak uyduracaktır. Emperyalizm belki iştahından biraz azaltacaktır ama kâr gütme yerine sosyal fayda, toplumsal mutluluk ve çevresel duyarlılık gibi konularda yine pragmatist davranacaktır. The New York Times, Foreign Policy ve The Conversation gibi yayınlar hizmet sektöründe ciddi değişmelerin yaşanacağını tahmin ediyor. Ayrıca uluslararası tedarik zinciri ve uluslararası ulaşım da bireyselleşecektir. İnternete dayalı evden çalışma (teleworking) önem kazanacaktır. Uzaktan eğitim, örgün eğitimin belki tam yerini alamayacaktır ama şimdikinden daha önem kazanacaktır. En azında örgün eğitim ile sanal eğitim at başı gidecektir. Perakendecilikte ölçekler küçülecek ama küçük zincir marketler ve sanal alışveriş sistemleri daha da gelişecektir.
Siber fiziksel sistem kavramı ön plana çıkarak bireysel üretimi kamçılayacaktır. Ar-ge, yeni icatlar ve buluşlar daha da sanallaşacaktır. BBC Focus İsveç tarzı hayatın öne çıkacağını söylemektedir. Yani daha küçük ölçekli üretim-tüketim modelleri tercih edilecektir; mesela heterojen tüketicileri değil, homojen tüketicileri hedeflemek gibi kavramlar daha önemli olacaktır. İnsan olarak tüketici, toplum olarak tüketici kitlelerinden daha önem kazanacaktır. Hasılı, çözümü yine kapitalistler ve büyük ekonomiye sahip ülkeler bulacak ve yönetecektir. Yani zihniyet maddecilikten vazgeçmeyecektir.
Tenkit
Ne yazık ki dünya literatürü ve fütüristler Korona’dan sonra insan mutluluğundan, zengin-fakir farkının giderilmesinden, adaletin yaygınlaşıp mutlak olmasından, çevrenin korunmasından, iç savaşlardan ve dış müdahalelerden kaçan göçmenlerin kendi yurtlarında huzur içerisinde yaşamalarından kimse söz etmiyor. Bunu batıdan beklemek saflık olur. Belki de ¨güneşin yeniden Doğu’dan doğmasını¨ beklemek gerekecektir.
Yeni yorum ekle