Çanakkale'nin Yıldönümü Vesilesiyle 'Çılgın Türkler' İftirası ve Hurdacı Fotoğrafı 

18 Mart 2021

 

 

Her Çanakkale yıldönümünde, 'ne kadar yoksulduk ama o kadar kahramandık' demek için ortalıkta dolaşan ekteki (birinci malum) fotoğraf beni duygulandırmıyor, kızdırıyor. Niçin? Çünki bu fotoğraf, paylaşanların sandığı şey değil!  Fotoğraf ilk kez ODTÜ Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Bülent Yılmazer tarafından Çanakkale Zaferi'nin 90. Yılı etkinliklerinde yaptığı sunumla kamuoyuna sunuldu. Fotoğrafı Çanakkale'de Osmanlı ordusu adına pilot olarak görev yapan Emil Meinecke'ye ait bir fotoğraf albümünden aldığını belirten Yılmazer albümde fotoğrafın altında da Emil Meinecke tarafından " Soltz der Turkei (turkische soldaten)- Türkiyenin Gururu.. Türk Askerleri 1915" yazıldığını kaydetti. Büyük ilgi gören fotoğraf poster yapılarak çoğaltıldı ve "Çanakkale Hava Savaşları" isimli bir kitapta kullanıldı. Oradan da yayıldı...

 

Image

Şimdi, mesele şu: 1915'te Osmanlı ordusu iyi teçhizatlıydı, askerlerin üstü harap değildi. Kıtlık ve daha nice zorluklar vardı ama bu fotoğraftaki gibi de değildi. Zaten fotoğrafın 1918'e ait olduğu ve o iki kişinin de asker değil hurdacı olduğu anlaşıldı. Yılmazer de kabul etti yanlışlığı. Ama bir yalan yayıldığı zaman düzeltmesi o kadar kolay olmuyor.

 

En yoksul zamanlarda bile, Türk köylüsü ayağına giyecek bir çarık yapmasını bilmiştir.  Bu resimlerin genel havası, Afrika’nın ücra bir kabilesine gitmiş "bir beyaz Avrupalı’nın bakış açısı”nı yansıtmaktadır. Ama en trajik olanı, lise öğrencisinden akademisyenine pek çok Türk’ün milliyetçi hamaset adına  bu resmi nasıl kullanır anlamış değilim. Türkiye’de görev yapan Alman subayların çoğu, çektikleri resim ya da yazdıkları hatıratta bu küçümser tavrı sürdürmüştür. Bu resim de, olsa olsa, bu özelliği en iyi yansıtan fotoğraf olarak kabul edilmelidir. Bu 'sömürgeci'  fotoğrafı Çanakkale hatırası olarak paylaşılmamalı artık. Çanakkale, her şeye rağmen onurlu ve dimdik şehadete koşan Mehmetçiğin hikayesidir. Ekteki diğer fotolara bakın. O fotoğraflardaki askerin yüzünde 'sıkıntı ya da bezginlik yok...sigarayı tüttürüyor, tebessüm ediyor, cennetin kokusunu almış belli!, Esaretten çıkmış gibi duran hurdacı  ya da 'çılgın türkler' değil onlar ! Vatan ve iman için ya şehit ya gâzî olmaya hazır, sakin bilinçli birer vatan evladı onlar. 

 

'Çılgın Türk' bir İngiliz sözüdür ve Türkiye'de gençler de (“müsamere” kültürü ile okunabilecek belgesel yanlışlarla dolu olan, Istiklal marşı ve Akif'e yer vermeyen, vatan müdaafasını kemalist mitolojik kurguya malzeme yapmaktan öteye geçmeyen, belli bir 'sol ulusalcı' ideolojik siyasi tv kanalının reklam ve propaganda malzemesi olmuş) bir kitap üzerinden artık kendi ataları hakkında da 'çılgın' diye düşünmektedirler.

 

 Ne hazindir,

"Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım,

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım."

diyerek “düşmanı çılgın diye niteleyen gerçek millî ruh”tan, “kendini 'çılgın türk' diye tanımlamaktan ulusalcılık çıkaran” bir zihniyete evrilmek ve bunu vatanseverlik sanmak. uzun bir mesele ama, gençler, bir durup düşünün. Anadolu yiğitleri çılgın oldukları için değil, şehit ya da gazi olma imanıyla, bilinçle koştular vatan savunmasına...

 

Image

"Gâfil ne bilir neşve-i pür-şevk-i vegâyı

Meydân-ı celâdetteki envâr-ı sefâyı"

 

Türk hürdü çılgın olansa saldıran düşmandı...

"Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı"

(yani, çılgın deme o şühedâya !)

 

Bu konu 2006 yılında haber olmuştu... http://arsiv.sabah.com.tr/2006/10/08/gnd105.htm

 

İşaret edilen ‘Çılgın Türkler’ kitabında, 'belgeler' kullanılmış olması, yazarın İstiklal Savaşı’nı kahramanca diye nitelemesine rağmen kullandığı belgelerin bir ideolojik kemalist -kemalistler alınmasın- kurguya alet edildiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. Kitaptan bir alıntı:

 

"... bugün Türk gençliği biri ötekine benzemeyen iki tarihe inanıyor: Biri bu romanın esas aldığı, sağlıklı ve dürüst belgelere dayalı, hepimize gurur veren gerçek tarih… Öteki Cumhuriyet’i yıkmak için çabalayanların uydurdukları, yalanlarla dolanlarla dolu, sahte tarih.”

 

Öteki dediği belli. Oysa Çanakkale'yi 'öteki' dedikleri yazdı. Bugün de onların çocukları geleceğin Türkiye'sini inşa ediyorlar. Zaten ömrünü Kemalist sol fanatizmle geçirmiş yazar-çizer takımının övdüğü kitaba 'mim' koyarım !

 

Ne hazin bir zamandır ki, İstiklal marşımızdaki "fedâ”, “şühedâ”, “cüdâ”,  “Hüdâ”, “cennet”, “mabed”, “namahrem”, “ezan”, “iman”, “vatan”, “Hak” ve “bayrak” kavramlarıyla örülü asli ruhundan koparılanların çocukları, kendilerini bir İngiliz’in, bir Alman’ın ağzıyla ‘çılgın Türk’ sanmaktadırlar. ÇILGIN TÜRKLER kitabı bir zihniyet ihanetidir. Çılgın Türkler, Çanakkale şehitlerinin ve gazilerinin değil, Luther’in ve Erasmus’un “Türklerle Savaş’a Dair” isimli kitaplarının içinden çıkmış ‘Mamma li Turchi’ (‘Anneciğim Türkler Geliyor’)’un çocuklarıdır.

 

Oysa Çanakkale’deki çığlık,

 

“Değil bir kayda, sığmazsın -kanatlandın mı- eb’âda;

Hayâtın en muhayyel gâyedir ahrâra dünyâda.”

 

diye Taceddin Dergah’ından seslenen Bülbül’ün sesidir.

 

Çanakkale zaferini ‘çılgın Türkler’ değil, ‘Şehit/Gazi Türkler’ kazanmıştır.

 

Çanakkale’yi çiğnetmeyen Türkler çılgın değildi; Âsım’ın nesliydi.

 

“Âsım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmeyecek.”

Image

 

 

 

 

 

 

Image

Yeni yorum ekle

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

İstatistikler

Bugün Toplam Toplam
2 kez görüntülendi. 1,451 kez görüntülendi. 0 yorum yapıldı.