Bu kaçıncı tekrar? Kutsal günlerde ibadethanelerimize yapılan baskınlar, bir buçuk milyarlık İslam aleminin güçlü bir şekilde kınamaları, Müslümanların dua ve yakarışları… Bugün yaşananlar da bize bir şey anlatmayacak. Tıpkı bugüne dek yaşananların hiçbir şey anlatmadığı gibi.
Kınıyoruz:
En güçlü biçimde kınıyoruz, kınarken de en yüksek perdeden tehdit ediyoruz. Kitlesel bir gaz çıkarma gerçekleşiyor. Gazımız alınıyor ve rahatlıyoruz.
Demek ki bunun bir hükmü yok. Ancak bu hükümsüz müptezellik İslam alemi denilen yığının niteliksizliğini tescillemekten başka bir şeye yaramıyor. Bunu anlamıyoruz. Hatta bu kınamalar her seferinde işgalci katil Siyonist güruhu rahatlatıyor. Gösterecekleri en büyük tepkiyi gösterdiler, tehlike geçti diye.
Kınamıyorlar:
Çağdaş dünya. Evrensel değerleri yücelten, evrensel değerlerin sözcüleri ve yılmaz savunucuları, inanç hürriyetini ve insani değerleri en yüksek sesle savunan, insanlığın geleceği için umut olan, kuyruğuna takıldığımız, en mübarek pusulamız, kıblemiz muasır medeniyetler; her seferinde bu fecaatlere karşı kör, sağır ve dilsiz oluyor. Dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir tapınakta benzeri yaşansa taş üstünde taş kelle üstünde baş bırakmamacasına oraya barış, demokrasi, hürriyet götüren çağdaş uygarlıklar dökülen kan ve göz yaşı Müslümanınsa, basılan mekan camilerse birden uzaklara çok uzaklara dalıp sessizleşiyor.
Çağdaş uygarlıkların Müslüman müstemlekelerindeki yerli işbirlikçilerden oluşan yönetici kadroları ve elitler de “ama, fakat, lakin”li kınamamsı kaygılar bildirmekten öte gidemiyorlar. Müptezel müstemleke halkları ve barbar çağdaş uygarlıklar!
Dua- yakarış ve kargış:
En son Mescid-i Aksa’dan geriye doğru gidildiğinde Filistin’den Doğu Türkistan’a Cezayir’den Arakan’a kadar dünyada Müslümanlar yüz yıldan fazla cehennemin her türlüsünü yaşadılar. Bu kanlı tarihte anne karnındaki bebeklerden yüz yaşını geçmiş yaşlılara kadar Müslümanlar dünyada herhangi bir canlının başına gelebilecek en büyük acıları yaşadılar. Ve bu acılar dualarda, yakarışlarda, kargışlarda her dilde ifade edildi. Bebekler bombalandı. Dualara konu oldular. Ancak Allah bu dualara belli ki itibar etmedi. Allah; dualar ve lanetlerle Kudüs’ün Arakan’ın, Suriye’nin, Doğu Türkistan’ın ve diğer nice mazlum toplumların üzerinden bela ve musibetler kaldırmadı. Belli ki Allah bu dualara itibar etmiyor ve Müslümanlara bir şey anlatıyor. Ancak aklı ile bağı kopmuş Müslümanların bunu anlayacağı yok. Belki de Allah “doğru bir eylemle birleşmeyen dua”ya itibar etmiyor. Belli ki Allah her felaketi, her belayı kendisine havale eden Müslümanların bu müptezelliğinden hoşlanmıyor ve onlardan “doğru bir eylem” bekliyor. Belki de Allah o doğru eylemi görünce dualara cevap verecek. Ancak bu kanlı tarih Müslümanlara bunu öğretemedi. Ve yine bu akşam Kadir Gecesi’nde Müslümanlar dünyanın her yerinde mutat olduğu üzere birtakım sorunları Allah’a havale edecekler ve Allah da bu dualara itibar etmeyecek.
Gizli köşelerde göz yaşlarıyla yapılan duaların yerini sosyal medyada dokunaklı görsellerle yapılan paylaşımlar aldığında da bir şeyin değişmediğini anlamıyoruz. Allah demek ki bu kolaycılıktan pek hazzetmiyor. Alemlerin Rabbi kendisi ile çelişmiyor: “Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez.” (Ra'd – 11). Değişmek; doğru, adil, iyi ve güçlü olmak için irade gösterip harekete geçmedikçe Allah bu yolda istediklerinizi size vermez.
Dünyada Müslümanların kanı ve gözyaşı ile sulanmamış toprak bırakmayanlara karşı işi Allah’a havale edenler birbirlerine karşı nasıl da cengaverleşiyorlar. Her mezhep, her tarikat, her cemaat Cennet’in kapısını tutmuş kendilerinden olmayanları Cehennem’e göndermekle meşgul. Orada işi Allah’a bırakmıyorlar. Örgütlenirken, vakıf ve dernekler vasıtası ile maddi zenginlikler elde ederken, nüfus ve itibar peşinde koşarken, politik pazarlıklar yaparken, ticari olarak örgütlenirken işi Allah’a havale etmiyorlar. Sakalın teli, bıyığın boyu, pantolonun paçası, eşarbın biçimi gibi meselelerden iman, şirk, inkar kavgası çıkarırken işi Allah’a havale etmiyorlar. Peltek se ile gırtlaktan çıkan h arasında müthiş bir külliyat oluştururken işi Allah’a havale etmiyorlar. Kendilerine cemaat, bağlılar, para, itibar, nüfus kazandıracak meselelerde diller kılıç, erenler gayetle cevvalken iş düşmana gelince meseleler Allah’a havale ediliyor. Belki de Allah’a içten içe şöyle diyerek vicdanlarını teskin ediyorlar. “Rabbim yüz yıldır yapılmayan eziyet kalmadı, günahsız kullarına yapılmadık işkence kalmadı, biz hepsini sana havale ettik ama senin de gücün yetmemiş olacak ki bu zulümler artarak devam ediyor, biz ne yapalım?” Sümme haşa kendi müptezelliğimizi Allah’a havale etmekten ne zaman vaz geçeceğiz. Belki de dua doğru bir eylem ve irade ile desteklenmedikçe dua değildir. Bunu hiç düşündük mü?
Bu gece Kadir Gecesi.
Belki dua ederken bunları aklımızda olur ve dualarımızı doğru eylemlerle donatırız. O zaman muhakkak Allah bizi duyacaktır.
Gavur gavurluginu yapar…
Gavur gavurluginu yapar lakin bütün mesele müslümanlar ne durumda. İsrailli bir yetkili derki hakaret ederek bizi korkutamazsınız eğer camileriniz dolarsa o zaman korkarız.
Kaleminize sağlık. Emin olun…
Kaleminize sağlık. Emin olun duygularımı paylaşmışsınız. Şöyle bir Twit atıım bu gün. Umut ile hamasetin gözetiminde yapılan operasyonla İtrail devlet başkanı ve hükmet üyeleri gözaltına alınarak Kudüs Filistin'e Başkent yapıldı. Kadir geceniz mübarek olsun.
Yeni yorum ekle