Muhalefet ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Ara(ma)yışları

28 Ocak 2021

 

Birkaç gün önce bir özel görüşmede CHP başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu dinlemek ve ona soru tevcih etmek imkanım oldu. Kendisine şu soruyu yönelttim: Sayın başkan, uzun süredir muhalefet "güçlendirilmiş parlamenter sistem" adı altında bir siyasal sistem değişikliğinden bahsediyor. Buna ilişkin kamuoyunda tartışmaya açacağınız bir anayasa teklifiniz var mıdır? Eğer yok ise neden yoktur? Yarın iktidar size bir parlamenter sistem anayasa teklifiyle gelirse (ki başkanlık sisteminden onların da pek memnun olmadığı anlaşılıyor) onların anayasa teklifinin karşısına ne ile çıkacak, itiraz ederseniz neden edeceksiniz? Karşı taraf sizin için "bunların kendi anayasa teklifleri yok, bizim önerilerimizi de kabul etmiyorlar, zaten bunların niyeti iş görmek değil, iş yapana engel olmak!" dedikleri vakit kendinizi nasıl savunacaksınız? Buna verdiği cevapta bir anayasa hazırlıklarının olmadığını, Gelecek Partisi'nin bir anayasa taslağı hazırladığını, kendilerinin de CHP olarak bu taslağa iştirak ettiklerini söyledi.

Gelecek Partisi'nin anayasa teklifine bakıldığında bir anayasa taslağı olmaktan çok nispeten ayrıntılı bir iyiniyet, iyi dilekler ve temenniler demeti olduğu görülmektedir. Bu durumda muhalefetin elinde bir anayasa teklifinin olmadığını söylemek haksızlık olmaz.

Cumhuriyetimiz çok anayasalar gördü, çok anayasal değişiklikler yaşadı. Bu yeni anayasalar ve anayasal değişikliklerin çoğu için karakteristik olan, bunların kamuoyu önünde enine boyuna ve genişçe tartışılmadan yukarıda ve kapalı kapılar ardında hazırlanmış olmalarıdır. Oysa gerçek bir demokraside bunun tersi olmalıydı.

200 küsur yıldır ABD'deki tüm siyasi çalkantılara, insan ve toplum hayatındaki birçok ve derin değişimlere karşı dirençli çıkmış Amerikan anayasası, bu özelliğini herşeyden önce, kamuoyu önünde kendisini tartışmaya açan ve bu yolla geniş bir oydaşma ve fikir birliğini hedefleyen, böylece insan aklının kollektif olarak o çağda ulaşabildiği tüm imkanları seferber edebilen "Federalist Yazılar" (Federalist Papers)  yazarlarının çabalarına borçludur. Onlar bir cumhuriyet sistemi ile ilgili tezlerini açık açık yazıp yayınlayarak ve kamuoyu önünde tartışarak Amerikan anayasasını oluşturdular ve onu ABD'nin kalıcı ve saygın bir kurumuna dönüştürdüler, öyle ki bugün Amerika'da vatandaşlık yemini, seçilenlerin ve sivil memurların hizmet yemini (başkan dahil!) ve silahlı kuvvetlerin yeminleri anayasaya bağlılık üzerine yapılır. Denebilir ki, anayasa Amerikan devleti ve milletinin temel belgesi ve en saygın simgesidir. Neticede Amerikan anayasası da kul yapısıdır, eksiklikleri olabilir, zaten özellikle son 20 yılın olayları nedeniyle eksiklerinden bahsedilmektedir ve Amerikan siyasal tarihi içinde değişikliklere de uğramıştır (Amendments = değişiklikler ya da ekler). Yine de, acaba 230 yıl önceki "Federalist Yazılar" türü olgun, derin, ilkesel ve felsefi bir tartışmayı 21.yüzyılın Türk siyasal kültüründen beklemek çok şey mi beklemektir?

Bundan birkaç ay önce henüz başlangıç devresinde sayılabilecek Corona salgını ve iktisadi bunalımın gölgesinde ülkede yapılabilecek seçimlerin önce bir anayasa değişikliği gerektireceği tespitini yapmış ve iktidarın "sadece kendi iktidarını sürdürmek" adına dahi olsa parlamenter sisteme geri döneceğini varsaymıştık. İktidarın getireceği bir parlamenter sistem önerisinin kaçınılmaz bileşenlerinden birisi ise İngiltere tipi tek turlu dar bölgeli bir seçim sistemi idi. Daha önce tartıştığımız gibi, bu sistemle %35-40 gibi oylarla ve iyi bir dağılımla meclis sandalyelerinin %55-60'ını almanız mümkündür.

İktidarın, bir şekilde Corona salgınının getirdiği siyasi yıpranmadan kendini kurtaracağını varsaysak bile, ondan sonra ayan beyan ortaya çıkacak iktisadi yıkımın kendisini iktidardan götürebileceğini görüp ona göre davranacağı tezini bugün hala savunuyoruz. Muhtemelen Corona salgınının bitmesine yakın bir zamanda bir anayasa teklifi meclise gelecek ve muhalefetle uzlaşı imkanları aranacaktır. Peki muhalefet o zaman ne yapacaktır?

- İktidarın büyük ihtimalle merkezi ve iktidarı güçlendirmeyi hedefleyen bir anayasa teklifine karşı muhalefetin geniş çevreleri ve merkez dışı toplumsal güçleri siyasal sürece katacak,

- gücün merkezde yoğunlaşmasını engelleyecek,

- kuvvetler ayrılığını tesis edecek,

- çok gereken ve şimdiki iktidar sahiplerinden de çok daha eski kronik ve derin yaralar haline gelmiş olan yargı bağımsızlığı,

- vatandaşlara eşit hukuk ve adalet güvencesi,

- yönetimde şeffaflık ve halka hesap verebilirliği kalıcı hale getiren,

- ne yazık ki, nadir olmayarak siyasi tarihimizde karşılaştığımız kimi muhteris şahıs ve zümrelerin anayasal düzeni kilitleyerek, istikrarını bozarak ve çığırından çıkararak yolaçtıkları bunalımlara karşı çözümler getirerek sistemi koruyan

kalıcı mekanizmalar tarif eden ve kamuoyu önünde açık açık tartışılabilecek bir anaysa teklifi olacak mıdır?

Eğer bu olmayacak ise muhalefet şu iddianın altında kalacak ve cevap veremeyecektir: Muhalefetin amacı Türkiye'yi demokratikleştirmek değil, bugünkü iktidarın yarın terkedeceği sonsuz devlet imkanlarına el koymak ve biraz da kendi faydalanmaktır. Bir Nasrettin Hoca fıkrasında geçtiği gibi sofradaki herkese aynı boy kaşık dağıtmak değil, kepçeyi almak, "ver şunu, biraz da biz ölelim" demektir.

 

Kaynaklar:

- The Federalist Papers: https://guides.loc.gov/federalist-papers/full-text

-Gelecek Partisi anayasa teklifi - Siyasal Sistemde Gelecek Modeli: https://gelecekpartisi.org.tr/uploads/dosyalar/tam-demokrasi-icin-guclendirilmis-parlamenter-sistem-1608312835-tr.pdf

- Erken Seçim ve Yeni Bir Anayasa Üzerine Öngörüler  https://fikircografyasi.com/makale/erken-secim-ve-yeni-bir-anayasa-uzerine-ongoruler

Yeni yorum ekle

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

İstatistikler

Bugün Toplam Toplam
0 kez görüntülendi. 197 kez görüntülendi. 0 yorum yapıldı.