Ülke TV diye bir kanalda haber dinliyorum.
Uşak'ta büyük bir iftar daveti varmış.
Kanal da bunu, "haberi yapılmaya değer" bir olay olarak görmüş.
28 Şubat ya da herhangi bir darbe döneminde olsa
"irticâî yayın" kapsamında bu kanalın başına gelmedik şey kalmazdı.
Muhafazakar ya da mütedeyyin vatandaşlarımız
"çok şükür dinimiz hakettiği alenîyete kavuştu,
radyolar, televizyonlar Ramazan'ı görmezden gelemiyorlar"
ve hatta
"din diyanet fışkırıyor Allah'ım her taraftan
çok şükür, çok şükür" kabilinden
pek memnun ve mesut yorumluyorlar bu durumu.
Dini yayıncılık önünde "olağanüstü dönemlerdeki engeller", demokratikleşme ile gevşiyor,
hele AK Parti İktidarı'nda
TRT dahil kanalların pek çoğunda
iftar ve sahur programlarına ilaveten
halkımızın Ramazan'a mahsus duyarlılıkları
televizyonlardan gümbür gümbür yayın olarak geri dönüyor.
Bunda eskiden "irticacı kanallar" olarak damgalanmış yayın kuruluşlarının "önünün açılması"na paralel olarak
"dinî yayıncılığın serbestleşmesi" kadar
"yaşama savaşı" veren kanalların
"sıradan dindarı cezbederek" rating artırma mücadelesi
ve hatta
kimi kanalların iktidara hoş görünmek maksadıyla
"jöleli çocuk", "pek mahcup hoca", "derin âlim" etiketli
iktidar aktörlerinin gözdesi bir takım figürleri pazarlaması dahi
rol oynuyor olabilir.
Haberi o kadar da ciddiyetle seyrettiğim söylenemez.
Laf aramızda, sınıf öğretmeni olan eşim
"seminer dönemi" bitip de İstanbul'un boğucu rutubetinden
benim çok hasret kaldığım "İç Anadolu"nun
akşam serinliklerine kapak attığı için
Viyana'daki sunuşuma hazırlanmak üzere İstanbul'da kalıp
kısa bir "tatil bekarı" modunda
mutfakta bir şeyler yaparken
mutfaktaki tüplü televizyonda bu haber kulağıma çalınıyor.
Haberin bir yerinde bir cümle işitiyorum:
"İftar Programı, Kur'an tilavetinin okunması ile başladı."
Breh breh breh!
Hani bu jargonu kullanan kanal
Doğan Medyası kanalı olsa
yahut "rating belasına" kanalından din yayan
taşradaki "aslında dinci olmayan" bir yerel kanal filan
anlayacağım.
Bu Ülke TV, bir hayli dindar bir kanal değil mi kardeşim?
"Kur'an tilavetinin okunması" da ne demek oluyor?
Hayır yani,
canımı sıkan "dinimizin başına gelenler" değil,
o konuda hiç konuşmayayım ben.
Lakin insaf edin yahu,
"Kur'an tilâveti" denilince
bunun zaten "Kur'an okuma" anlamına geldiğini bilmek için
profesör filan mı olmak lazım?
-Onların akademide ne çamlar devirdikleri de ayrı bir dert ya
girmeyelim-
Dindar olması
ve hatta Müslüman olması bile şart değil,
bu memlekette yetişmiş sıradan bir insanın bile
rahatlıkla bilebileceği
bu "kültürel jargon"u edinmeden
sahibi dindar -yani öyle sanıyorum-
yöneticisi, programcısı,
vitrinde ve kamera arkasındaki çalışanları dindar bir kanalda
bu tür bir kültürsüzlüğün izahı nedir?
Dindarın aynı zamanda "çağın teknolojisi"ne
efendime söyleyeyim "kültür dünyası"na vakıf olmasından filan mı
bahsediyoruz?
Yok kardeşim, sıradan bir insanın
"sırf bu topraklarda yaşadığı" için bilebileceği
basit bir "kültürel jargon"dan haberdar olmak meselesi bu;
gündelik dindarlık içinde "hürmetkâr bir dil" kullanan insanlar
"Kur'an'ın okunması" anlamında, ya "Kur'an tilaveti" veya "Kur'an kırâati" gibi terimlerle konuşurlar.
Ortada dindar bir kanal
ve bu tür bir kültürsüzlüğü ayıklayamayan bir kurumsal bünye bulunuyor.
AK Parti iktidara gelip de
bu tür "dindarlara ait kurumların önü açıldı" ya
bunun bu biçimi
"önün açık birader, bi tertiplensen ya sen" dedirtecek raddede seyrediyor.
Bu vehamet karşısında, durumu ifade etmek için
Alev Alatlı'nın meşhur ettiği
şu "paçozlaşma" teriminden başka bir kelime bulamıyorum.
Lakin bu, sadece dindarlara mahsus bir tezahür değil,
memleket, siyasî, kültürel, etnik ve dinsel
bütün kesim ve cenahları ile
aynı "paçozlaşma sathı mâili"nde
dolu dizgin yol alıyor.
Hakkı Devrim sağ olsaydı
bu dindar kanalın ilgililerine
Doğan Medyasının gazetelerindeki köşesinden
"ayıp oluyor efendim" derdi herhalde.
"Ayıptan anlar mısınız beyler!"
Paçozluk Biraz Ayıp Bir Şey Mi?
İstatistikler
Bugün | Toplam | Toplam |
---|---|---|
0 kez görüntülendi. | 118 kez görüntülendi. | 0 yorum yapıldı. |
Yeni yorum ekle