Image
Fotoğraftaki haberin içeriği doğru, ama başlığı yanlış.
Neden mi?
Gerçekten vinç operatörleri 150 bin ustalar 70 bin gibi maaşlar alıyor
Ama “mavi yaka” çağı geri gelmiş falan değil, geçen yüzyılda kaldı
Dünya, yeniliğin, uzmanlığın, teknolojinin belirleyici olduğu “bilgi çağı”nda yaşıyor
Oysa biz;
-Zihniyet yapısı,
-Organizasyon anlayışı,
-Teknoloji düzeyi,
-Üretim mantığı,
İtibariyle hala geçtiğimiz yüzyılda, hatta 19’uncu yüzyılda yaşıyoruz
19’uncu ve 20’inci yüzyılın, yani sanayi çağının;
-Enerji kaynağı “kömür” ve “petrol,”
-Temsil edici malzemeleri kömür ve demir-çelik,
-Üretim ve organizasyon modeli, katı merkeziyetçi yapı, hiyerarşik yönetim, standart kitle üretimi,
-İstihdam yapısı, fazla sayıda düşük vasıflı mavi yakalı işgücü ve fabrika düzeni,
-Popüler üretim alanları ve baskın sektörler, tekstil, ağır sanayi ve inşaat-emlak…
Oysa günümüz bilgi çağının;
-Enerji kaynağı petrol ve yenilenebilir enerji,,
-Temsil edici malzemeleri, silikon, lityum ve değerli toprak elementleri
-Üretim ve organizasyon modeli, esnek ve yassı örgütlenme, takım çalışması, kalite öncelikli üretim
-İstihdam yapısı, yüksek nitelikli, donanımlı, beyaz yakalı ve giderek uzaktan çalışan işgücü,
-Popüler üretim alanları ve baskın sektörleri, yazılım, elektronik, malzeme teknolojileri, biyoteknoloji, robotik…
Geçtiğimiz yüzyılın tanım ve normlarına göre klasik bir sanayi ülkesi de olamadığımız için, çoğunu ithal ettiğimiz demir-çelik, bakır, alüminyum, petrokimya ürünlerini de katma değerli ihraç ürünlerine dönüştürerek cari açığımızı kısmen kapatacak yerde, bunları inşaat malzemesi olarak toprağa gömüyor veya iç tüketim malzemelerine dönüştürüyoruz.
Neden usta ve operatör maaşları mühendisten kat be kat daha fazla?
Cevabı çok basit: Bizde mühendise ihtiyaç yok, varsa da çok az ihtiyaç var da ondan…
Çünkü, mevcut ekonomik gelişme ve teknoloji düzeyimiz, mühendise ihtiyaç duymuyor. İşçi, operatör, kalıp ustası, tesisatçı, kaynakçı gibi kaba ya da ustalık düzeyindeki düşük nitelikli işgücüne ihtiyaç duyuyor.
Dünyada her sektörün önde gelen firmaları, rekabette artık geçmişte olduğu gibi çok sayıda kaba insan gücünü çalıştırarak, kaba malzemeleri işleyerek, yükte ağır pahada hafif ürünler üreterek öne geçmiyorlar.
-Tasarım gücüyle,
-Yüksek ve yenilikçi teknolojiyle
-Bilimsel araştırma ve geliştirme ile
-Marka gücü ve değeriyle
-Yüksek kalitede ve yüksek katma değerli ürünler üreterek öne geçiyorlar
Bizim değer vermediğimiz bilgi ve donanım sahibi nitelikli elemanları, araştırma-geliştirme, teknolojik tasarım, nitelikli üretim alanlarında çalıştırarak onlara hakettikleri ücreti ödüyor; operatör, inşaat ustası, kaynakçı vb gibi ara işgücünü çok daha ucuz maliyetlerle Filipinler, Hindistan, Nepal gibi yoksul ülkelerden sağlıyorlar.
Aldıkları uluslararası yapım ihalelerinin veya yüksek marka değeri altındaki üretimlerinin en kârlı bölümlerini kendilerine ayırıyor, zorlu, zahmetli, düşük nitelikli işgücü tarafından yapılabilecek ve dolayısıyla düşük kâr getiren bölümlerini gelişmekte olan ülkelerin firmalarına taşere ediyor veya fason olarak yaptırıyorlar.
İşte bunun için bizde, bilgi ve yüksek donanım gerektiren meslek ve uzmanlık sahiplerinden çok düşük nitelikteki insan gücüne daha çok ihtiyaç duyuluyor ve onlara daha çok ücret ödeniyor.
Seçmiş olduğumuz;
-Dünya ekonomisiyle yeterince bütünleşememiş,
-Bilgi, uzmanlık ve yeniliğin gerekli olmadığı,
-Düşük teknolojik gelişme düzeyinde,
-Düşük katma değerli ürünler üreten,
-Uluslararası güçlü markaları bulunmayan,
-İnsan beyni ve zihninin emeğinden çok kol gücüne veya basit becerilere dayanan İNŞAAT VE EMLAK EKONOMİSİ’nde, üniversitelerimizin verdiği mühendis diploması, ne yazık ki bir kağıt parçası olmaktan öteye gidemiyor ve tek başına bir işe yaramıyor.
Onu değerli kılan;
-Üniversite eğitiminin ne kadar yenilikçi olduğu, rekabetin gerektirdiği bilgi ve deneyimi ne ölçüde sağladığı,
-Ülkenin kalkınma ve gelişmişlik düzeyinin ve üretim sektörlerinin ona ne kadar ihtiyaç duyduğu ve diploma sahiplerini ne kadar istihdam ettiğidir.
Yeni yorum ekle