DÜŞÜNCE

Post-Truth'un Truth'la İmtihanı

11 Ocak 2021
Dünyanın süper gücü ABD’nin Başkanı da olsanız aklınızdan geçenleri kelimelere döktüğünüzde ve bunları eylemlerinizde sergilediğinizde siz bir fikir düşünmüş, bir fikir açıklamış bir sosyal olarak onaylanmış eylem ifa etmiş olmazsınız. Sosyolojinin alanı olan sosyal hayat, yani dolaşım ağı öyle bir mecradır ki orada kalan tekil kişi olarak sizin ne düşündüğünüz ne söylediğiniz ne yaptığınız değildir. Onları başkalarının nasıl algılayıp nasıl temellendirdikleri, yaptığınıza ne ad verdikleridir.

Doğu-Batı Arasında

09 Ocak 2021
Batılının kendi kültürel birikimi, tarihsel ve sosyolojik gereklilikleri çerçevesinde, evrensellik iddiasıyla etik kaygı gütmeksizin üretegeldiği, sözde bilim, felsefe ve sanat ürünlerini hemen hiç sorgulamaksızın dilimize kazandırmak, referans almak, tekrarlamak ve taklit etmekten başka bir mahareti olmayan yazar/çizer, eğitimci ve sanatçı kadrosu ile, özgün ve özerk (eğitim) kurumlarınız / akademiniz olsa ne olur, olmasa ne olur?

Orhan Pamuk'lar Eğitim Sisteminin Başarısız Birer Sonucudur

09 Ocak 2021
Diğer yandan bizde durumun biraz daha vahim olduğunu kabul etmek lazım. Dünyada bizim kadar merkeziyetçi pek fazla ülke kalmadı. Çok farklı coğrafi, sosyal, kültürel, ekonomik şartlarda bulunan 65 bin civarında okulu, 18 milyona yakın öğrenciyi ve neredeyse bir milyon eğitimciyi hala aynı merkezden yönetiyoruz. Bu, ‘şakaysa hiç komik değil, gerçekse çok komik’ dedikleri türden bir şey. Bütün kuralları, öğretmenleri, ödenekleri, hatta ders programlarını (müfredat) aynı merkezden belirliyoruz. Bakanlığın ve TOKİ’nin tip projeleriyle, Antalya’ya da Erzurum’a da aynı okul binalarını kuruyoruz.  Eğitim alanında en ufak bir özgürlüğü, kendine özgülüğü, esnekliği, değişikliği, lokal ihtiyacı ve deneysel çalışmayı kabul etmiyoruz.

Hollandaca Kur'an Mealimizin Editörü Kees

05 Ocak 2021
Kees 8 hafta Fas’ın el-Cedide kentinde yazlıktayken bizim metinleri okudu. Sonra Mekan’da haftada iki gün yeni surelerin mealini yapmaya devam ederken bir gün de Kees’le buluşarak Fatiha Suresi’nden başlayarak tüm metni birlikte okuyorduk. Hayli tartışmalı, heyecanlı, öğretici bir süreçti. Kees dediğim dedik bir adamdı. Sık sık, bu çevirinin akademik sorumluluğunun bizde olduğunu, kendisinin hedef dille ilgili katkıda bulunduğunu, çevirmenin yerini alamayacağını hatırlatmak durumunda kalıyordum.

Soylu, Kaplan ve STK Yasası: Bence Daha Fazlası

05 Ocak 2021
Bırakın ilkesel açıdan savunmayı pratik/pragmatik açıdan bile izahı mümkün olmayan bu tarz iş ve işlemler bu ülke için kapan hüviyetindedir. İnsanların aidiyetleri, kimlikleri üzerinden niyet okumalar ile kriminalize edilmelerinin ve müdahaleye açık halde tutulmalarının ne devlet ne de toplum için kabulü mümkündür. Toplumu şaibeli kılacak, devletin keyfi müdahale alanı haline getirecek uygulamalar sadece toplumu güçsüzleştirmeyecek aynı zamanda devleti paranoyak bir hale sürükleyerek hem zafiyetini arttıracak hem de meşruiyetini aşındıracaktır.

10. Yılında Arap Baharı : Hayal Kırıklıkları ve Umutlar

01 Ocak 2021
Hali hazırda Arap Baharı’nın başarısız olduğu yönündeki kanaatler çok yoğun olarak bölge içinde ve dışında telaffuz edilmektedir. Baharın yaşandığı ülkeler açısından baktığımızda, şu an Suriye, Libya ve Yemen’de mezhep ve kabile temelli iç savaşlar devam ediyor. Mısır’da yine askeri bir darbe yönetimi, Tunus’ta seçimlerin yapılabildiği istikrarsız bir demokrasi, Bahreyn’de ise baskı altında bir düzen. Bu ülkelerde yaşayan insanların hiç birisi siyasal özgürlük ve refah anlamında devrim öncesindeki dönemden daha iyi durumda değiller.

Roboski, Vicdan ve Türkiye’nin Beka Sorunu

28 Aralık 2020
Devlete ilişkin bu ayırıcı ve önemli vasfın askıya alınması daha önceleri müteaddid kereler deneyimlendiği üzere devleti daha güçlü ve emniyetli kılmıyor. Devletin uhdesinde hesap verilmez alanları çoğalttığımızda veya devletin âli menfaatleri(!) namına atılması gereken bazı adımlardan imtina ettiğimizde bu ülkenin birliği, dirliği adına iyi şeyler yapmış olmuyoruz. Tarihsel-toplumsal hayatımıza üzeri örtülmüş, karanlıkta bırakılmış hadiseleri biriktirerek ancak ayağımıza pranga bağlamış oluruz. Acı gerçeklerle yüzleşmek, hatalarımızı-eksikliklerimiz-yanlışlarımızı görmek onları gizlemekten, onları olmamış gibi davranmaktan, ne kadar zor ve maliyetli olsa da, bin kat daha evladır.

Bize Mahsus İstikrarlı Çatışma Zamanları: Bayramlar ve Yılbaşı

27 Aralık 2020
Taraflar; artık birbirlerini etkisizleştirecek, yok edecek, birbirine mevzi kaybettirecek “ölümcül” bir dilde birleştiklerini fark etmek zorunda. Hiçbir tarafın, kendi tarafına kazandırabileceği bir zafer yok. Farklı taraflar değil de yok edici dilde birleşen bir kalabalık olarak trajik bir “mağlubiyet” bekliyor herkesi. Bunu görüp saygı ve tahammül iklimini besleyen, bilgi, fikir, sanat üreten yani güçlü ve zengin bir kültür inşa eden münbit bir dilde karar kılmaktan başka çıkar yol var mı?

Eril Faillik, Tevbe-i Nasuh veya Tamborem Çî Zened?

27 Aralık 2020
O yüzden, söylenen şey, hem söyleyenlerin kendileri hem de bu sözlerin dile geldiği ortamın niteliği açısından çok önemlidir. Gerçekliğin ontolojisine ilişkin çıplak bir bakış, bir kavrayış imkânı sunan ve tam da bu yüzden hiçbir fazlalık barındırmayan bu sözler, hak ettikleri karşılığı bulamadıklarında kollektif bir kandırmacanın yakıtına dönüşmekteler.

Tanrıdan Rol Çalmak

25 Aralık 2020
İnsanların insanlara tanrı rolü oynamaları, tek kelimeyle tanrı-tanımazlıktan. Seni gidi putperest seni! Fırsat bulunca nasıl da rol çalışıyorsun Tanrıdan. Düşüncelerimizi daha kırkı çıkmadan salıyoruz sokağa, sonra da ya harami, ya haydut ya zalim olarak dönüyorlar yuvaya.