DÜŞÜNCE

Mülteciler Başa Bela mı?

27 Ekim 2019

Ülkemizde göçmenler konusu daha çok olumsuz boyutlarıyla ele alınmaktadır. Mültecilerin başa bela olduğunu, ekonomiye yük getirdiğini, kendi çocuklarımızın işlerini ellerinden aldıklarını, suça karıştıklarını ve huzurumuzu bozduğunu ileri süren argümanlar gerek sözlü, gerek yazılı, gerek sosyal medyada yankı bulmakta, taraftar toplamaktadır. Ancak meseleye sadece olumsuz tarafından yaklaşmak ve “mültecilerin başa bela olduğu”nu ileri sürmek doğru değildir. Esasen, iyi değerlendirilebildiği takdirde mültecilerin bir ülkeye çok ciddi kazanımlar sağlayabileceği de bir gerçektir.

Rehavet Yok, Çok İşimiz Var, Çok

27 Ekim 2019

Bunu zafer, galibiyet gibi hamasi sıfatlarla tavsif etmeyelim ama Türkiye bu sayede derin bir nefes aldı. Makro ekonomik dengeler stabilize olmaya başladı. Dövizdeki göreli gerileme, daha önce indirilmiş olan faizleri stabil hale getirdi ve Merkez Bankası beklenmedik oranda yeni bir faiz indirimine cesaret etti. Zamlara rağmen enflasyon, önümüzdeki aylarda, tek haneli rakamlarda stabilize olacaktır. 

Gyges'in Yüzüğü ya da Neye Göre İnsanız?

16 Ekim 2019

Toplumumuzda hâkim olan iç ahlak değil dış ahlaktır. Onun için görünürde ahlaklılık, gerçekte ahlaksızlık, görünürde müminlik, gerçekte inançsızlık egemen olmaktadır. Bu durumda şekli Müslümanlık artarken ona ters istikamette ve aynı ölçüde ahlaksızlıkta o ölçüde fazlalaşmaktadır.

Size ne oldu böyle?

12 Ekim 2019

Kuşkusuz, kaynakların artan tüketiminin küresel ısınmayı tetiklediği göz ardı edilemez. Aslında bu sorun, ilişki düzeyi hariç, tali bir konudur. Dünya kamuoyu, medya üzerinden 16 yaşındaki bir kız çocuğuyla didişmeye yönlendirilerek, ekonomik sistemin tahripkar yapısını kavramaktan uzak tutuluyor; Greta'nın dediği gibi uzaklara bakmamızı, yakını görmememizi ve böylece içimizdeki gerçek kişiyi (Heidegger, Varlık ve Zaman) onlara teslim etmemizi istiyorlar.

Dini İnanış mı, Seküler Anlayış mı? Neredesin Ahlak?

19 Eylül 2019

Ahlakı din kökenli ahlak ve seküler ahlak olarak ikiye ayırıp sonra siyasi gücü nirengi noktası kabul ederek birinin doğruluğuna karar vermek beraberinde bir çok yanlışı getirir. Çünkü ahlak bu ikili ayrıma sığmayacak kadar geniş olup sadece siyasetle test edilerek, doğrulanacak bir olgu değildir.

Düşünce Ekseni Ve Hayaller İlişkisi

04 Eylül 2019

21.asrın ilk çeyreğini yaşayan Türkiye’mizde özellikle gençlerimize hayallerinin arkasından gitmelerini salık vermemiz gerekiyor. Eğer bu asrı kaçırmamak istiyorsak, hedeflerimize, hayallerimize ulaşmak istiyorsak tüm alanlarda olduğu gibi düşüncelerimizde billurlaşan hayallerimize sahip çıkmamız gerektiği gerçeğini kabullenmemiz gerekiyor.

Gittikçe Artıyor Yalnızlığımız

19 Ağustos 2019

Cahit Sıtkı Tarancı Yaş Otuzbeş şiirinde “Gittikçe artıyor yalnızlığımız” derken hayatın finaline doğru insanın yalnızlaştığına vurgu yapar. Tarihe geçen yazarlara, düşünürlere baktığınızda onların genelde yalnız insanlar olduğunu görürüz. Jack London, Kafka, Tolstoy Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Haşim, Sopenhauer, Nietche… gibi.
Peki insan neden yalnızlaşır?

Kaz Dağları İçin Referandum Yapılsın

07 Ağustos 2019

Kaz Dağlarında ya da Kirazlı Tepe’de tam olarak ne yapılmaktadır? Kimler tarafından yapılmaktadır, yerli ve yabancı ortakları kimlerdir? Bu ortaklıkta ki hisse ve dağılım miktarı nedir? Net olarak devletimizin yüzdesi yani kamu yararı nedir? Ne kadar bir alanı kaplamaktadır? Ne kadar sürecektir? Ne kadar ağaç kesilecektir? Sonuçta ne olacaktır?

Anarşizm’den Öğrenilecek Ders

18 Temmuz 2019

Anarşistlerden öğreneceğimiz en önemli ders, “masum güç” masalının zulüm okulundaki en aldatıcı ve zulme ayartan masal olarak okutuluyor olmasıdır. Yeni zalimler, “onların elindeyken masumdu da, bizim elimizdeyken mi mahkum hale geldi bu güç” diyerek mazlum geçmişlerinde de zulme müstehak olduklarını onaylamış olurlar. Eski zalimleri alt etmiş olmanın gururu tarafından gözleri kör edilmiş bu yeni zalimler, zulmü ortadan kaldırdıklarını sanırlar, oysa sadece zulüm nöbetini kendileri devralmış durumdadırlar ama sürüklendikleri iktidar şehvetinin kör ettiği vicdanlarıyla bunu asla göremezler...

Elbet Bir Gün Buluşacağız

12 Temmuz 2019

İstanbul Modern yeni binası için seçilen mimarın ismi  Renzo Piano olarak duyurulduğunda itiraf edeyim inanamadım. “Müze mimarı” olarak uluslararası bir üne sahip Renzo Piano heyecan verici bir seçim. Renzo Piano’nun tartışma yaratmayan eseri oldukça azdır.  Londra’da 2012 yılında inşası tamamlanan Shard isimli gökdelen projesi, muhafazakâr mimari kabulüne sahip İngiltere’de tartışılmaya halen devam ediyor.  Renzo Piano’nun İstanbul Modern yeni binasının bitmiş halini görmek için sabırsızlanırken açıkçası kimin ne tepki vereceğini de merak ediyorum. Kötü bir proje çıkmayacağı kesin. Günün sonunda takdir edenlerin çoğunlukta olacağı kanaatindeyim. Ama yine de bekleyip göreceğiz.