DÜŞÜNCE

Bir Dokun Bin Ah İşit

29 Mayıs 2019

Bilimsel çalışmaların ciddiyeti ve niteliği konusunda bizzat öğretim üyelerinin inancı kalmamış durumdadır. Dünya biliminin geldiği noktada, ülkemizde yapılanlar zevahiri kurtarmaktan ibarettir. Bilimsel yayınların sayısı arttığı halde impakt faktörleri yerinde saymaktadır. Bir öğretim üyesinin bir yurt dışı kongresinde on dört bildiride adının olması ise bizim bilimsel çalışmaya nasıl baktığımızı özetlemeye yeter.

Seçmenlerin Seçimi

27 Mayıs 2019

Televizyon konuşmaları ile seçmen tercihleri arasında oldukça narin bir ilinti var: Bu ilintinin adı mantıksal tutarsızlık. Şunu demek istiyoruz: Televizyon programlarında analitik ve mantıksal olarak tutarlı bir fikri bütünlük dile getirmek mümkün değildir. Dolayısıyla fikir özgürlüğü kapsamına girmesi mümkün enformasyon yayınlayan bir aygıt değildir televizyon. İzahı çok basit: Diyelim ki, kendi içinde mantıksal tutarlılığı ve bütünlüğü olan bir fikir dile getiriyorsunuz. Bir öncülümüz var, “insanlar ölür”. Bu öncülden çıkarımda bulunarak, “Sokrat insandır” kanıtını ileri sürüyorsunuz. Artık bu öncül ile kanıtı ileri sürüldükten sonra, her kim olursa olsun ve her nerede olunursa olunsun sonuç asla değişmeyecektir: “Sokrat da ölür”.

Dünyadan Sana Ne? Senden Dünyaya Ne?

Ali K. Metin
27 Mayıs 2019

Hamaset, bilindiği gibi entelektüel zihinler açısından pek makbul sayılmaz. Bu yüzden entelektüel zihinlere nüfuz etme biçimi nispeten daha dolaylı yollarla olur. Daha sofistike bir dile bürünmek, mantıkla ilişkisini hepten koparmamak zorundadır. Ne ki içerdiği totolojiyi sorgulamaya yanaşmaz, yaşadığı körleşme ya da farkında olduğu riskler sebebiyle kendi asabiyesini sorun etmeden geçer. Tam da bu teğet geçişler sayesinde söylemin şehvetine kendisini kaptırır. Hakikat adı altında kumdan görkemli kaleler inşa eder.

Acaba Neden?

27 Mayıs 2019

Türk edebiyatında 'Uyurgezerler romanının bir muadili mevcut aslında: Yakup Kadri'nin 'Kiralık Konak' eseri. Ama biz daha ileri gidelim. Herman Broch, Stefan Zweig seviyesinde bir yazar iken Mithat Cemal Kuntay, Thomas Mann ayarında bir romancımız. Onun tek eseri 'Üç İstanbul' bir dünya klasiği niteliğinde ve Elias Canetti'nin 'Körleşme', Thomas Mann'ın ' Buddenbrocks' ve Herman Broch'un ' Uyurgezerler' romanlarından daha üstün. Fakat ne yabancı dillere çevrilir ne de okullarda okutulur.

27 Mayıs 1960 Darbesi’ni Anlatmaya Nereden Başlamalı?

27 Mayıs 2019

27 Mayıs’a giden süreci nasıl bir “gün” ile başlatamıyorsak, aynı şekilde 27 Mayıs’ı neden-sonuç ilişkisi içinde tek bir “olay”a bağlamak da mümkün değildir. Ancak, Menderes’in SSCB’ye yapmayı planladığı ziyaretin 27 Mayıs Darbesine giden yolda göz ardı edilemeyecek bir öneme sahip olduğunu ifade etmek gerekir. Menderes’in Sovyet Rusya ziyareti 27 Mayıs’a yol açan tek faktör değildir belki ama faktörlerden birincisi olduğunu aradan geçen 59 yıl sonra rahatlıkla ifade edebiliriz.

Bir Başka Açıdan Beka Sorunu ve İttifak İhtiyacı

27 Mayıs 2019

Bizim gibi ülkeler için dış tehdit her zaman olacaktır. Dış tehditlerin içerideki muhalif unsurları da zaman zaman kullanmasına karşılık elbette dikkatli olunması gerekir. Ancak bu dikkatin, tüm sinerjisiyle var olma mücadelesi vermesi gereken bir toplumu yok olma paranoyasıyla korkutarak sağlanması yoluna başvurulması, kendi içimizde o sinerjiyi oluşturmak için ihtiyaç duyduğumuz uzlaşma çabalarımızı baltalayacaktır. Son aylarda dile getirilen beka meselesi etrafındaki tartışmalar bu endişeyi haklı çıkarır niteliktedir. Bu meselenin bir seçim ortamında iç politikanın bir enstrümanı olarak vurgulanmasıdır tartışmalara yol açan.

Üsküdarlı Sıdıka Hanımın Torunu Aliya

23 Mayıs 2019

Geride bıraktığı iz’le ve duruşuyla İslam coğrafyasının yakın dönem tarihinde yetiştirdiği ender devlet adamlarından biridir Aliya İzzetbegoviç. Müktesebatını göz önünde bulundurursak, sadece “devlet adamı” vasfı hafif kalmaktadır onun için. Onu tam olarak, belki de, bilgi ve birikimiyle “idare etme sanatı”nı ifa ederek “bilge”liğe yükselmiş bir kişi olarak tanımlayabiliriz.

İman ve Hayat İçin Güvenin Anlamı

23 Mayıs 2019

Kur’an’ın geniş söz dünyasına göz gezdirdiğimizde insan-güven-toplum ilişkisini anlatan birçok kelime ile karşılaşırız. İman, mü’min, tevekkül, vekîl, velî, İslâm, silm-müslim, sulh, ıslâh, sâlih, sıdk, sâdık, tâ‘at, ittibâ, ‘adl, vüdd, mevedde, rahmet, birr-hasene vs. (Bakara 177, 197, 237; Mâide 2, 8; Enâm 151-153; Hac 30-32; Müminûn 1-11; Hucurât 13). Güven ve barış ortamının doğmasına ve yaşamasına katkı veren bazı nitelikler ise şunlardır: Rahmet, afv-mağfiret (bağışlamak, affetmek), yardım etmek, ahde vefa, sekîne vs. Güven ve güven toplumunun mana ve ruhunu işaret eden bu konulara ilişkin ayetleri tahlil ettiğimizde, kulların Allah ile ilişkisinin mana ve ruhunu aydınlattığını görürüz.

Karanlık Kurul Komplolarından Kurtulamayacak mıyız?

20 Mayıs 2019

Hani küçük çocuklar ayaklanıp yürümeye başladıklarında gider kafalarını sehpalara, koltuklara çarparlar, anneleri ağlayan çocukları teskin etmek için sehpaya koltuğa vurur ya, bizim halimiz de o çocukların haline benziyor. Hatalarımızın sorumlularını hep kendi dışımızda arıyoruz. Bir türlü kendi beceriksizliklerimizle, yetersizliklerimizle yüzleşme olgunluğunu gösteremiyoruz.

İnteraktif Edebiyat (Ya Da Öykü Yeni Bir Döneme mi Giriyor?)

20 Mayıs 2019

Deneysel edebiyatın yamacında kımıldayıp duran dijital edebiyat ya da bizim denetimli edebiyat dediğimiz interaktif (etkileşimli) edebiyat dönemi mi görünüyor ufukta? Böyle bir soru sorulmalıdır. Bize bunu ilk haber veren Mihail Bakhtin idi elbette. Edebiyatımızda bu dönemi ilk gören yazar, Hasan Boynukara’dır. Konuyu risk alarak ilk omuzlayan; bu avangart çıkışa ilk öncülük eden yayıncı ise Adnan Mecit Yüksel (Bilge Kültür Sanat)’i de anmamız gerek.