-Ne kadar sık fikir değiştiriyorsun, Manolo!
-Hayır, Pepe, yok öyle bir şey
-Öyle Manolo. Önce monarşi yanlısıydın. Sonra falanjist oldun. Ardından demokrat. Kısa bir süre öncesine kadar sosyalistlerleydin ve şimdi de sağcısın. Hâlâ hiç fikir değiştirmediğini mi söylüyorsun? ---Evet, Pepe. Ben hep aynı şeyi düşündüm: Bu kasabanın belediye başkanı olmayı
(Eduardo Galeano)
***
Hangi limanda dursam bir yük daha ekleniyor
Yol da benim, yolcu da
Köpüren dalgaların sesinde
Dünyanın birikmiş haklı öfkesi var
Yalanın, yanlışın, gurbetin, ölümün
Haksızlığın, yoksulluğun tam ortasında
Sıktığım dişlerimin arasından usulca şiir diyorum...
biliyorum siyah sadece renk değil..."
(Sevil Köse)
***
Ama şurası muhakkak. İnsan insanın yanına sevgiyle düşer.
Ya bir selam ile aşka yenik düşer, taşıyamadığı bir yükü vardır ya da kendini eksik, kendini yoksul kendini çaresiz görür
Anla işte.
(Mehmet Kaya)
***
Seni koydukları yerde bir biblo olmak, verdikleri şekli almak, kolay ve mümkünü yaşamak, hatta hiç var olmamak...
Kendince sayıklamak, söylediklerinin hiç anlaşılmadan onaylanması; ne yediğinin önemi var mı? Saman da olsa karnını doyur gibi bir şey ve bu insanı başka insanlarla bile değil, başka canlılardan da farksız kılmaz mı?”
(Nazlı Akdağ)
***
Aşkı, hep iki kişi arasına yıldırım hızıyla düşüveren bir coşku yumağı ya da bir kişide anlamlanmak olarak algılamaya o denli koşullandırılmışız ki!..
Oysa sevgi ediminin hazzı, her anı duyumsayarak, duygularımızın ayırdına vararak, içimizden geldiği gibi değerlendirmenin doyumu... kısacası tüm kuşaklara yaşamın kendisine aşık olmanın becerisi öğretilmeliydi!
(Mine Pyrz)
***
Cevapsız sorular
Bir şeyin varlığı zorunlu ya da kaçınılmaz ise onun iyiliği ya da kötülüğü tartışılabilir mi?
***
Deli Duası
Kurban olduğum Allah! Test ettin gördün, şu şeytan denen melun, bi yolunu bulup bizi yoldan çıkarıyor. Öyle üç beş kişi de değil, milyonları, milyarları. Bütün kötü işlerde "şeytana uydum" deniliyor. Acaba bunun işine son verme ihtimalin var mı?
Bir kusur ettiysem, deliliğime ver.
***
Suçlu
Biz suçu şeytana atıyoruz, şeytan suçunu Allah'a. Belki de şeytan Allah'a çamur atmanın cezasını insanoğluyla ödüyordur. İnsanoğlu da kendi cinsine ödetiyor bu bedeli...( Serap Yalçın Pamuk)
***
Üfür Gitsin
Fransızlar kibardır (başka bir halttan anlamazlar)
Almanlar kabadır (isleri güçleri hart hurt etmektir)
İtalyanlar çapkındır (bildikleri tek şey budur)
Amerikalılar pragmatisttir (mikrosoft, apple, amazon hep uydurma)
İngilizler soğuk ve içe kapanık (sadece kendi kendileriyle ve içleri ile konuşurlar)
Japonlar çalışkandır (başka hiçbir marifetleri yoktur)
Ruslar içten pazarlıklıdır (çok hain insanlar)
Peki ya biz!
Hangi birini sayalım. Dünyadaki bütün milletleri toplasanız bir tane "biz" etmez.
***
Vardiya Vardiye
Kelimenin doğrusu vardiya mı, vardiye mi? Bu meselenin acilen halledilmesi lazım. Zaten bunun dışında kayda değer bir sorun da görünmüyor. Atasoy işi tamam, kaşıkçı işi hemen hemen, Ergenekon tamam, andımız küllendi, Trump işi tamam. E çok şükür yazıyoruz, fuarlar dolup taşıyor. Okumasak da bir bolluk bereket var. Enflasyon, zam, hayatın gerçekleri. Yemene bakıp şükretmek lazım. Sonra halkımız sağduyuludur, şükür ve sabırla atlatır. Şu seçim işini de atlatırsak, gel keyfim gel. Vardiya mı, vardiye mi, ben buraya takıldım.
***
Tarihçilere malzeme
İlerde bugünlerin tarihini yazacak olan tarihçiler ile toplumu inceleyecek olan toplumbilimciler, müthiş bir malzemeyle ve çelişkilerle karşılaşacaklar. Bize düşen, onlara malzeme yetiştirmek!
Murat Koç
***
Anlatma Hissettir
Kişisel kanaatim; edebiyat öğrettiği değil, hissettirdiği ölçüde edebiyattır. Sanatın ve edebiyatın bir tek amacı vardır; katarsis. Bu sözlü yazılı ya da görsel olabilir. Bir öykü okumakla, bir tabloya bakmak, bir şiir okumakla bir müzik parçasını (güftesiz müzik) dinlemek aynı amaca hizmet eder.
Bütün sanatların amacı (güftesiz) müziğe benzemektir. Edebiyat eseri müziğe yaklaştığı ölçüde saf, etkili ve kalıcıdır.
Bir sanat/edebiyat eserini deneyimledikten sonra bizde bıraktığı iz, onun sanatsal/edebi değerini de belirler. Bence yazar/sanatkârlarımızın konuya biraz da bu açıdan bakmalarında yarar var.
***
Gerçekçilik
Özellikle filmlerde "gerçeklik duygusunu verme" iddiasıyla yola çıkılması seyircinin hem psikolojik yapısını zedeleyen hem de etiğini alt üst eden sahnelere yer vermekle sonuçlanır. Bir adım ilerisi ise pornografidir. Oysa, bir kez daha vurgulamak gerekirse, sanat/edebiyat göstermez, teşhir etmez, hissettirir.
Yeni yorum ekle