Ortadoğu’ da özlenen barış ve huzurun sağlanamamış olmasında şüphesiz Filistin sorununun çözülmemiş olması en önemli faktör olmuştur.Filistin’ de yıllarca BM’ nin ve tüm Dünya’ nın gözleri önünde hertürlü insani değerler ayaklar altına alınarak zulüm ve gasp uygulanmıştır.İsrail devletinin hiçbir uluslararası hukuk ve uyarıları dinlemeden uygulamış olduğu devlet terörü ve orantısız güç , zamanla karşı şiddeti ve savaş ortamlarını hazırlamıştır. Halbuki İsrail ve Filistinliler arasındaki makul bir konsensüs veya anlaşma bölge barışı için en önemli unsur olacaktı.
Bugün bu anlaşmanın olmayışındaki sebeplere temas etmek bizi ana meselemizden uzaklaştıracağı için bu kadarıyla iktifa etmek istiyorum. Sebeplerle ilgili meraklı olan özellilke genç okurlarımıza konuyla ilgili özel makaleleri ve kaynakları tavsiye edebilirim. Hatta yüzlerce BM raporları da kendilerine ışık tutabilir.
Hülasa olarak Filistin sorununun çözülmesini istemeyenler ve seyirci kalanlar, Suriye sorunu ve tüm Ortadoğu meselesinin de kronikleşmesine olumsuz tavırlarıyla katkıda bulunmuşlardır.
Bu insanlık suçuna seyirci kalmayan tek ülke ise gerçekçi talepleriyle Türkiye olmuştur. Türkiye insanlık onurunu her türlü teamülleri bertaraf ederek ve risk alarak kurtarmaya çalışmaktadır ve bu konudaki mücadelesini sürdürmektedir.
Bölgedeki tüm mazlumların ve mağdurların sesi konumuna gelen Türkiye’ nin başarılı olmaması için var güçleriyle çalışan şer güçler Türkiye’ deki terörü destekleyerek Türkiye’ yi durdurmaya çalışmışlardır.Fakat bunda başarılı olamayacaklardır.Zira artık Ortadoğu’daki savaş ve kaos ortamı sadece bölgeyle sınırlı kalmayıp Avrupa ve AB’ yi de derinden etkilemektedir.
Nasıl mı ? Savaştan kaçan sığınmacıların Avrupa kapılarını zorlamaları tüm hesapları bozmuştur.
Avrupa’ da en şiddetli siyasal tsunami etkisi yapan göçmen sorunu, Almanya önderliğindeki AB’ nin Türkiye’ nin ötedenberi talep ettiği adımların atılmasını sağlayacaktır.
Merkel’ in siyasi geleceği olduğu gibi, AB’ nin geleceği ve evrensel değerler manzumesi de Türkiye ile
işbirliği ve ortak aklına bağlıdır.
Nitekim son Federal Almanya Parlamentosundaki tartışmalardan da bu tezimizi teyid edici beyanatlara şahit olduk. Şansölye Merkel sığınmacı sorununun çözümü konusunda Türkiye ile işbirliği ve göçün ana sebebi olan Suriye savaşının durdurulması gerekliliğini ifade etmiştir. Aynı zamanda Suriye içersinde güvenlikli bölge oluşturulması hususu da gerek Merkel gerekse koalisyon ortağı tarafından telafuz edilmeye başlamıştır.Halbuki aylarca önce Türkiye’ nin bu talebine kulak verilseydi AB mevcut çapta bir mülteci sorunuyla karşılaşmayabilirdi.
Merkel öncülüğündeki AB’ nin Türkiye ile ortak çalışarak Suriye savaşını durdurması mümkün müdür?
Strateji uzmanlarının Suriye konusunda ABD ve Rusya’ nın danışıklı dövüş yaptıkları tezleri bunun mümkün olduğunun kanıtı değil midir?
Tam AB ile Türkiye’ nin barışın sağlanması için mesafe almaları sürecinde Ankara ‘ daki terör saldırısı ile hangi mesaj verilmek istenmiştir ?
Terör saldırıları ile istikrarı bozulmak istenen bir Türkiye’ nin Avrupa’ ya verdiği sözleri yerine getiremeyeceği ve güvenli bir partner olamayacağı sergilenmek istenmiştir.
Fakat bu hesapların hiçbiri tutmayacaktır.Verilmek istenen mesaj da beyhudedir.
Neden mi? Terör Türkiye deki siyasal gücünü halk nezdinde tamamen kaybetmiştir.Barış sözü ile bölge halkını kandıranlar hendek siyasetleriyle tüm argumanlarını kaybetmişlerdir.
Nitekim araştırma şirketlerinin sonuçlarına göre barajı aşamadıkları gibi hergün taban kaybetmeye devam ediyorlar.
Avrupalı dostlarımız geç de olsa Rusya’ nın gerçek niyetlerinden birinin de Suriye’ deki göçü teşvik ederek AB’ yi zorda bırakmak istemesini anlamışlardır.
Sorunun sürmesi Almanya ve AB’ yi daha derin çıkmazlara sürükleyecektir.Bunu idrak etmek için kahin olmak gerekmez. Avrupa’ nın istikrarı ve birliğini muhafaza edebilmesi Türkiye’nin istikrarına bağlıdır.
Önümüzdeki sürecte Türkiye ve AB’ nin kendi aralarında mekik dokuduğu, Rusya ve ABD’ye rağmen de çözüm üretebildiklerinin miladı olacaktır.
Avrupa Birliği ancak güçlü bir Türkiye ile küresel ve etkin bir güç haline gelebilir.
Türkiye’ nin kendi istikballeri için kilit ülke olduğunu Merkel kabul etmiş gibi görünüyor.
Diğer liderlerin de bu realiteyi kabul etmeleri çok yakında gerçekleşebilir...