Bazılarımız için sandığa gittiklerinde hoşumuza gitmeyen her şeyin hesabını yönetenlerden soracak, hesap sorarlarsa daha da değerlenecek, parlak fikirli, teknolojiyi çok iyi kullanan, büyüklerinden farklı düşünen ve daha birçok “yeni özelliği olan” kurtarıcı gençler.
Bazılarımız için niteliksiz, el bebek gül bebek büyütülmüş, şımarık, internetin fişini çekseniz sudan çıkmış balığa dönecek ama yine de gönülleri alınırken promosyon olarak oylarının da alınması, düzeni bozmalarının engellenmesi, tahammül edilmesi, önemseniyormuş gibi yapılması gereken kuşak.
Görüldüğü gibi “geleceğimiz” oldukları için değil de “sandıkta” skoru değiştirme potansiyeli oldukları için gündeme oturdular.
Z kuşağı kurtarıcı mı yoksa niteliksiz bir yığın mı?
İnsanlık, bilim dünyası, toplum gibi “bütünü” ifade eden kavramlar sorunludur. İnsanlık denilince bir bütünden bahsedildiği intibaı uyanır. “Toplum” denildiğinde bu yapıyı oluşturan parçaların her birinin aynı ya da benzer özelliklere sahip aynı amaca hizmet eden bir bütün olduğu sanılır. Ancak o kavram etrafında bütünleşen unsurların her biri diğerine göre çok ciddi farklar gösteren, farklı amaçları hedefleyen, farklı hatta zıt işlevlere sahip parçalardan oluştuğunu görürüz. Mesela “Türk toplumu misafirperverdir.” dediğinizde büyük ihtimalle yanılıyoruzdur. Bu misafirperverlik genellemesini boşa çıkaracak çok sayıda insana toplum içinde rastlamak mümkündür. Şehirde mi köyde mi, karı koca çalışan modern ailelerde mi yoksa ataerkil ailelerde mi, akraba ve yakın çevresine karşı mı, tanıdık tanımadık herkese karşı mı Türk toplumu misafirperver? Ya da eski zaman ve şartlarda doğup gelişip genel kabule dönüşen bu durum, bugün hala geçerli mi? Bilmiyoruz ancak bu genellemeyi de genel geçer bir yaklaşımın ifadesi gibi kullanıyoruz.
Çok sayıda parçadan oluşmuş “bütün”e dair kavramlaştırmalarda dikkatli olunması gerekir. Dolayısıyla “Z kuşağı” tanımlamaları, belli bir tarihten sonra doğmuş milyonlarca gencin özelliklerini tam doğru biçimde ifade etmez. Z kuşağının yaratıcı fikirleri var, bizimle aynı dili konuşmuyorlar, teknoloji konusunda çok donanımlılar, büyüklerinin değerli bulduklarını onlar değerli bulmuyorlar, aykırı insanlar vb.
Kaçı bu ve benzeri tespitleri doğrulayacak özellikleri üzerinde barındırıyor? Bilmiyoruz. Bazı çalışmalar, gözlemler ve kanaatler sonucunda genellemeler yapıyoruz. Sonunda da “Z kuşağı …” diye başlayarak sınırları ve özellikleri belirlenmiş bir bütünmüş gibi genel hükümler veriyoruz. Bu da konu üzerinde konuşanların ne kadar doğru ve isabetli şeyler söyledikleriyle ilgili dikkatle düşünmemizi gerektirir.
Şimdi “Z kuşağı kurtarıcı mı yoksa niteliksiz bir yığın mı?” sorusuna gelelim.
20’li yaşlarda bir grup genci evlendirelim. Çocukları olsun. Hepsine iş verelim ve orta düzeyde düzenli olarak para kazanmaya başlasınlar. Ev ve otomobil sahibi olsunlar ve onlara küçük grupların sorumluluklarını verelim. Mülkiyet ve sorumlulukla onları tanıştıralım. Yaratıcı, özgür, parlak fikirli, asi, toplumsal normları önemsemeyen, disiplin ve baskıya karşı, geleneksel ilke ve değerleri görmezden gelen, sürekli farklı arayışlar içinde olan ve daha birçok “yeni özelliklere” sahip olan bu gruptaki “Z kuşağı” insanları acaba “mülkiyet ve sorumluluk”la tanıştığında aynı kalacak mı? Çalışıp kazandıkları parayla oluşan yaşam standartı, onları ister istemez bu parayı düzenli şekilde kazanmak için düzenli ve kurallı bir takım ilişkilere zorlamaz mı? Edindikleri mülkleri korumak için daha fazla kural ve disiplin arzulamayacaklarını kim söyleyebilir? Çocuklarına dair gelecek kaygısı ile bazı ilke ve değerlerin herkesçe kabul edilmesini istemeyecekler mi? “Muhafaza” etmeleri gereken bir yaşam kurduklarında “parlak fikirler, isyankar tavırlar, özgür düşünce” acaba olduğu gibi kalacak mı? Sahip olduklarını iddia ettiğimiz her bir özellik için “mülkiyet ve sorumluluk” kavramı ile tanıştıktan sonra zıt yönde ciddi değişimlerin olacağını öngörmek mümkündür. O halde “Z kuşağı şöyle şöyle özelliklere sahiptir ve bu özellikleri dünyamızı kökten değiştirecek.” yaklaşımları tartışmaya açıktır.
Kuşak çatışması, kuşaklar arasındaki farklar malum olduğu üzere bugüne mahsus konular değil. Çoğumuzun babasıyla kendi arasındaki çatışmadan başlayıp Antik Yunan, Eski Mısır metinlerine kadar gidebiliriz. Neredeyse her dönemde “yaşlıların gençlerden umudunu kestiğine” dair çok fazla yakınmaya şahit oluruz. Kendilerinden yakınılan “eski” gençlerin de olgunlaşıp yaşlanınca “yeni” gençlerden aynı biçimde yakınmaya başladıkları görülür.
O zaman bu kadim yaşlı – genç çatışmasını yok farz edip ilk defa bir şey yaşıyormuşuz gibi “Bu Z kuşağı var ya…” diye başlayıp büyük sözler söylemek, büyük beklentiler oluşturmak bana çok inandırıcı gelmiyor. Üstelik “Z kuşağı” dediğiniz “şey” X ve Y kuşağının ürünü. Modernleşmeyi Yeşilçam'dan ve sosyal bilgiler dersinden öğrenen X ve Y kuşağı icat ede ede Z kuşağını icat etti. Çocuklara çemkirmeyin, sorumlu anneler ve babalar…
İnsan doğuştan gelen biyolojik ve ruhsal özelliklerinden fazlasıdır. Bu fazla kısmı da çevre etkisiyle oluşur. Son 50 yılda dünyanın yaşadığı değişim ve gelişim insanlık tarihinin başlangıcından itibaren var olan değişim ve gelişimden çok daha fazla. 10 bin yılda 100 değişim ve gelişim yaşandıysa son 50 yılda 1000 değişim ve gelişim yaşanmıştır. Bu da önümüzdeki 20 – 30 yıl içinde 10 bin değişim ve gelişim yaşanacağını gösterir-rakamlar farazidir-. Yani değişim ve gelişimin hızının olağanüstü biçimde arttığını görüyoruz. Değişim ve gelişimin bu baş döndürücü hızı tabii ki bireyin özelliklerinin oluşumuna etki edecek, ona bazı özellikler kazandıracak, bazı özelliklerini de yok edecektir. Bunu yok saymak mümkün değil. Değişim ve gelişimin hızı da her zaman olduğu gibi “kuşaklar arası çatışmayı besleyecek” sonuçlar doğuracaktır. Ancak insan hangi şartta olursa olsun “mülkiyet ve sorumlulukla” bir kere tanıştığında bu tanışmanın doğurduğu sonuçları yaşamaktan da kurtulamaz. Düzenli bir yaşam, daha çok güvenlik, daha çok kural, daha disiplini bir iklim, geleceği garanti etme motivasyonu vb. Yani muhtemelen Z kuşağı da yakın gelecekte kendisi için tehdit ya da kurtarıcı göreceği bir başka kuşağı bir harfle kodlayacak ve onun üzerine genellemeler yapacak.
Corona’dan sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, Z kuşağının oylarından sonra da artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, hatta daha ilginci “Yarın yeni zamanlarda hiçbir şey eski zamanlardaki gibi olmayacak.” Sanki bugün dünmüş gibi… Bir şeyin eskisi gibi olmayacak olmasından korkmak mülkiyetçi, tahakküm edici, kontrolü daima elinde bulundurmayı hırsla arzulayan, ölümsüzlüğe inanan bir yaklaşım.
Z kuşağı hele bir mülkiyet edinip üresin; ne kurtarıcı ne de şımarık, sıradan bir kalabalık olduklarını göreceğiz. Değişimin hem öznesi hem de nesnesi olan ancak “kadim insani zaaf ve kaygı”ları genetik miras olarak kıyamete dek taşıyan insanlar olduklarını, büyüklerinin izinden gittiklerini göreceğiz.
Bu kuşağa dair ne büyük umutlarımız ne de büyük korkularımız olsun. Muhtemelen yanılmış oluruz.
Kaleminize sağlık hocam
Kaleminize sağlık hocam
Yeni yorum ekle