DÜŞÜNCE

Osmanlının Bir Kültür Politikası Var mıydı?

10 Nisan 2020
Çaldıran Savaşı sonrasında Tebriz ve çevresinden getirdiği çok sayıda sanatçı ile Doğu ve Batı kültürleri arasında yeniden bir sentez oluşturmuş ve böylece doğu Türk-İslam kültüründe teşekkül eden birikimle Osmanlı kültürünü son bir kez güçlendirmiştir. Kuşkusuz, Kanuni Sultan Süleyman döneminde siyasi alanda olduğu gibi kültürel alanda da elde edilen parlak başarılar İstanbul’un fethi sonrasından itibaren yatırım yapılmaya başlanan kültürel birikimin muhteşem patlamasıdır. Kuşkusuz, Kanuni Sultan Süleyman atalarından devraldığı birikimi en üst düzeyde teşvik ederek bunun gelişmesine zemin hazırlamış ama başka alanlar gibi asıl daha önceki birikimlerin bir anlamda  değerlendiricisi olmuştur.

Belirsiz Gelecek: İklim Krizi ve Ekonomi

16 Eylül 2025
Turgut Bayramoğlu’nun İmge Yayınları’ndan çıkan kitabının ismi: Belirsiz Gelecek: İklim Krizi ve Ekonomi. Geleceğin belirsizliği bugünün niteliğinden, işleyişinden kaynaklanıyor. Belirsizlik, sadece ne tür bir gelecekle karşı karşıya olduğumuzu vurgulamıyor. Çok daha önemlisi ve vahimi; bir geleceğimizin olup olamayacağına ilişkin yüksek riskli bir duruma işaret ediyor.

Her dem 30 yıl uzakta olan nükleer füzyon sessiz sedasız geldi

10 Eylül 2025
“Nükleer füzyon” adını, konu ile ilgilenenler, belki biraz da korku ile 1960'lardan beri duydular. Atom enerjisini yıkıcı ve korku verici haliyle öğrenen dünya kamuoyu, daha sonra barışçı nükleer güçle tanıştı. Birçok ülkede kurulan nükleer reaktörler enerji üretimine koşularak ülke ekonomilerine ve refahına katkı yaptılar.

Bir İnsan Kaç Kez Büyür?

08 Eylül 2025
Ben kırk dokuz yaşındayım ve iki kez büyüdüm. Yirmi sekiz yaşında genç bir babaydım ama henüz küçüktüm. Sonra bir mayıs günü babamı kaybettim ilk kez büyüdüm. Üzerinden yirmi bir yıl geçti. Yeri dolmayan bir boşluk olarak kaldı babam. Ve bir eylül günü ikinci kez büyüdüm, öksüz kaldım, köksüz kaldım.

Rockefeller masalları ve gerçek tarihin ibretleri

05 Eylül 2025
Komplo teorileri içinde bulunduğumuz perişan durum ve krizlerin suçunu başkalarına (dış düşmanlara) atarak geçici bir rahatlama ve zihin konforu sağlayabilir; ama hiçbir sorunumuzu çözmez, kendimizi kandırmaktan başka işe yaramaz. Daha kötüsü, bizi -direnme gücümüzü bitiren- bir “öğrenilmiş çaresizlik” psikolojisine sürükleyebilir.

Ahlak, Hukuk, Kamu ve Yasa Üzerine Sorgulamalar

05 Eylül 2025
Örtünmeye dair ayetleri farklı okumalarla değerlendirdiğimde iş değişti. Çünkü kutsal metin üzerinde uzlaşı sağlanılan tek bir yorumu yoktu. Uzlaşma olmayacağını fark ettiğimde, başıma ağır bir taş düşmüş gibi yeni bir merhaleye geçtim: İrrasyonel alanda uzlaşı olamayacağı kanaatine vardım.

Bedeni Anlamanın ve Görmenin Felsefesi

02 Eylül 2025
Geçtiğimiz günlerde sosyal medyaya hastasına bakmayı reddeden bir hekimin videosu düştü. Hekimin, genç kızın bedeninin kendisine ifade ettiği anlamı yanlış okuduğu kanaatindeyim. Aslında hekim, kendine mesleğinin rolü dışında yeni bir yol seçmiş. İletişim krizinin nedeninin; kendisi için sahiplendiği rolün içsel bir bunalımı olduğunu düşünüyorum.

Toplu sözleşme, eski düzen ve kaderimize dönüşen hüsran

29 Ağustos 2025
Milyonlarca insanın telaffuz edilmesi bile aşağılama olan ücretlerle bir takım sözde destek mekanizmaları üzerinden bağımlılaştırıldığı, emeklilerin kahir ekseriyetinin açlık sınırına hatta bu sınırın altındaki rakamlara mahkûm edildiği, çalışanların önemli kesiminin ikincil bölüşüm sürecinde istismar edildiği, yoksulluğa sistematik şekilde sürüklendiği vahşet düzenini yaşıyoruz.

İnancın Kimlik Üzerinden İnşası

24 Ağustos 2025
Özellikle kimlik meselesini apaçık hale getirmek için somut bazı ayrıntılara girme gereği duydum. Burada yapmak istediğim, meseleyi teolojik ve kavramsal zeminden tartışmaktan öte, (zira bu işi akademik kulvardaki teolog, sosyolog ve filozofların yapması beklenir) daha sıradan, günlük ve basit kıyaslamalarla özellikle gençleri düşünmeye sevk etmek.

Kafka

24 Ağustos 2025
Kafka'nın felsefi manzarasında anlamsızlık yaygındır ve modern insanı rahatsız eder... Sanki tasavvufun hiçlik mertebesini andırır, ancak modern insanda bu hiçlik sonuçta (fenaf)ilahla taçlanmadığı için bir varoluşsal bulantı, kriz yaratır. Kişiyi içten çürütüp boşaltır, dayanaksız kılar, bir çer-çöp gibi anlamsızlık deryasına sürükler.