SOSYOLOJİ

Sosyalsiz Topluma Doğru

02 Haziran 2017

Aslında rasyonel, kurumsal, ilkesel sosyal etkileşim ağlarını çöpe atmadan aile, millet, itimat, kardeşlik gibi birincil toplumsallaşma tarzına ait değerlerin müspet yönlerini hayatımıza katacak türden bir “yerliliğin” üretilip üretilemeyeceği araştırılabilirdi. Mesela güçlü aile/akrabalık bağlarının ister istemez üreteceği nepotizmi, “kul hakkı yememek” gibi yine aynı dünyaya ait başka bir değerle filtrelemek mümkün olabilirdi belki. Yahut aile, kabile, mahalle algısının hudutlarını olabildiğince genişletebilsek, komşusu açken tok yatmakta problem gören inanca açılacak varlık alanı çok müspet neticeler üretebilirdi. "Sosyal" toplumu nötr rasyonalite yerine halkın tüm kesimlerince kabul görebilecek hamiyetververlik gibi, yetime sahip çıkmak gibi "yerli" değerler üzerine kurmayı da deneyebilirdik.

Şimdi Ne Yapmalıyız?

19 Mayıs 2017

Türk milli eğitim sistemi üzerine düşen vazifeyi layıkıyla yapmamıştır. Ünlü edebiyat ve siyaset adamı Havel, “eğitim, olgular arasında saklı irtibatları algılama yeteneği kazanmaktır“ diyor. Birde OECD'nin 41 ülkede yaptığı eğitim araştırmasında Türkiye'nin sondan altıncı sırada yer aldığını düşünün! Maalesef Türk çocukları hala know how peşinde yarışıyor, ne özel okullar ne de devlet üniversiteleri know-why ve know-whereto meselesini umursuyor. 

Kestirilemezlik...

17 Nisan 2017

Bu yazı, 15 Nisan 2017’de Referandum’dan bir gece önce bölümler halinde facebook paylaşımı olarak kaleme alınıp kaydedilmiş, fakat seçim yasakları nedeniyle 16 Nisan akşamı bu yasaklar sona erdikten sonra herkese açık bir paylaşıma dönüştürülmüştür. Yazının, bazı ufak tefek ifade ve imla düzeltmeleri dışında, sitemizde aynen yayınlanması uygun bulunmuştur.

Kürt Sorununda Düğümün Çözülmesi Ve Ontolojik Realitenin Keşfi

Ali K. Metin
05 Nisan 2017

 Ayrıştırıcı unsurlarla birleştirici unsurlar arasındaki denge, en azından gelinen nokta itibariyle bakıldığında adeta bıçak sırtı bir hal almış gözüküyor. Sorunu ne ertelemek ne de ciddiye almamak gibi bir lükse sahibiz. Her halükarda sorunla yüzleşme çabalarımızı devam ettirmek mecburiyetindeyiz. Tarihi süreç hiç şüphesiz sosyolojiyi değiştirdiği gibi sorunun muhtevasını da değiştirmektedir. Ancak tarihi köklere ve arka plana bakmadan sorunu doğru, gerçekçi bir şekilde anlama imkanımız olamaz. Bilhassa düşünce adamları, siyasetçiler ve kanaat önderlerinin hamasete prim vermeyecek bir tutum, bir bakış açısı ortaya koymaları önemli. İşimiz popülizm değil tarih yapmak olmalı. 

Türkiye'de 'Gelenekliler' Kimlerdir ve Nasıl Tanımlanabilirler?

10 Mart 2017

Eğer Türkiye'deki olayı tam olarak anlayamıyorsak, belki bu çerçevede eksiklerimiz bulunmaktadır. Siyasal ve toplumsal değişim çok boyutlu ve çok yönlü incelenmedi. Özellikle ekonomik veçhesi ihmal edildi. Çünkü ''Great Transformation'(Polanyi) ile ulus devlet ve piyasa ekonomisi birbirine paralel gelişmiş ve 'Piyasa Toplumu' ortaya çıkmıştı. Politikacılar  yaptıkları konuşmalarla mümkün olduğu kadar çok oy «satın» almaya çalışan tüccar konumuna düşmüşlerdir. Yurtdaşların çoğunluğu ise onların konuşmaların etkisi altında kalarak ve yalnızca duygularına göre oy kullanan kimselerdir.

Zygmunt Bauman: Demir Leydi'nin Gölgesinde Bir Sosyolog

11 Ocak 2017

Sosyoloji hocaları belki bu başlığa bozulacaklar ama onları teskin etmek için hemen belirteyim: Ünlü bir sosyologu Margaret Thatcher ile birlikte anmak İngiltere'de de 'ad absurdum' telakki edilir. Ama akademik bir kaygı gütmediğim için Bauman'ın ölümüne onlardan farklı yaklaşacağım. Thatcher ile başlayan muhafazakar dalganın Türkiye'de Özal'ı iktidara taşıdığını belirtelim. O yıllarda ülkemizde tavan yapan kimlik kavgalarını Bauman'dan ayrı düşünemeyiz. Türkiye'de aidiyet duygusunu kökünden kazıyıp, etnik ve dini kimlik peşine düşenler onun 'postmodern' fikirlerine sarıldılar. Aydınlarımız bu yanlışı hala görmüş değildir.

Gözü Kara Karagözlülerin Devrine Doğru

07 Aralık 2016

Karagöz, eğitimsizdir, cahildir, kaba sabadır, kafası ince işlere, planlara çalışmaz, hile yapar ama hilesi çabuk açığa çıkar, kolay aldatılır. Meraklıdır ama merakı hiçbir zaman derinleşip onu bir uzmanlığa taşımaz. Öte yandan içi dışı birdir. Olduğu gibi görünür, dobradır, patavatsızdır tepkilerini saklayamayıp çabucak açığa vuran bir halk adamıdır. Halkın sağduyusunu temsil eder. Güçlüdür, merttir, cesurdur ve biraz da zorbadır. Hacivat’i sürekli döver. 

Hacivat, eğitimlidir, kültürlüdür, çelebidir. Oldukça kurnaz, biraz da içten pazarlıklı bir tiptir. Her konuda iyi kötü bilgi sahibidir. Herkese nabzına göre şerbet vermeyi bilir. Aklı başında ve güvenilir bir karakterdir. Lügat paralamayı sever. Bu yüzden Karagöz onun söylediklerini çoğu zaman anlamaz ya da anlamazlıktan gelir. Akılca güçlü olsa da bedenen zayıftır. Himayeye ihtiyaç duyar. O yüzden sürekli dayak yemesine rağmen Karagöz’ünün etrafında bulunmaktan kendini alamaz.