Eğitim Neyi Büker

11 Eylül 2020

Terbiye yerine ikame olunan eğitim kelimesi, her duyduğumda kulağımı tırmalar. Birisi eğitimden söz etti mi, sirk hayvanlarının belli durumlarda, önceden belirlenmiş refleksleri göstermek üzere şartlandırılması gelir aklıma.

Bu kelimenin zihnimdeki hemen bütün tedaileri olumsuzdur. Tellerin eğilip bükülmesini çağrıştırır meselâ...

Terbiye eğitim yerine de kullanılabilir; fakat eğitim kelimesi terbiye kadar ihatalı değildir. Çocuk terbiye edilir, çiçek terbiye edilir, at terbiye edilir, çorba terbiye edilir, et terbiye edilir; fakat uydurma eğitim kelimesi terbiyenin bütün bu manalarını kapsayacak şumülde ve kudrette değildir. Onu sadece bir şeyi yamulttuğumuz, eğip büktüğümüz, bozduğumuz zaman isabetle kullanabiliriz.

Terbiye kelimesi (r-b-v) kökünden türemiştir. Üretmek, artırmak, zenginleştirmek anlamlarına gelir. Aynı kökten türeyen riba, faiz demektir; çünkü aynı cinsten bir artış söz konusudur. Eğitim ise eğmekten türemiştir. Belki eğip bükmenin bir terbiye metodu olduğu ileri sürülebilecektir. Ağaç yaş iken eğilir sözü bu anlamdadır. Ancak bu savı kabul etsek bile, terbiyenin eğip bükmekten ibaret olduğunu kabul etmemiz mümkün değildir.

Eğitim sınırlandırır ve kısıtlar. Terbiye ise insanın özünü gürleştirerek onu özgürleştirir. Eğitim, eğitileni nesne kabul eder. Terbiyede ise asl olan terbiye konusunun özelliklerinin en güzel biçimde ortaya çıkarılmasıdır. Bir fidanın en elverişli toprağa dikilmesi, yararsız dallarının budanması, güneşten, sudan, gübreden yeterince yararlanmasının sağlanması; gerekiyorsa aşı yapılması ve ilaçlanması terbiye cümlesindendir. Eğitim terbiyeden bir şube ise, onunla yetinmemiz ne kadar doğrudur? Bu, bir fidanı sadece budayıp sair bakımını ihmal etmek gibidir.

Bir insanı eğitmek deyince onun belli bir sabit fikir, bir din, bir ideoloji, bir mensubiyet doğrultusunda yönlendirilmesi; hatta şartlandırılması anlaşılır. Öyleyse eğitim, toplumun, hele hele çocukların ve gençlerin özellikle korunması gereken bir sapmadır; fıtrattan uzaklaşmadır. İslâm ise zaten insanın doğasıdır. (Rum: 30) Biz Müslümanlar, bütün çocukların İslâm fıtratı üzere doğduklarına inanırız. (Buhari, Müslim) Bu, çocukların üzerine doğdukları hâlin, yani fıtratın İslâm’ın kendisi olduğu anlamına da gelir. Bir insan ne kadar kendisi olursa İslâm’a o kadar yakın; doğasını ne kadar bozarsa İslâm’dan o kadar uzak olur.

Terbiye ise insanı bozmak, bir kalıba dökmek, bir şeye şartlandırmak anlamlarını deruhte eden eğitimin aksine insanı kendi özüne yaklaştırır, kendisiyle barıştırır. Özündeki güzelliğin, iyiliğin ortaya çıkıp neşvünema bulmasını engelleyen dış etkenleri bertaraf etme faaliyetidir. Terbiye ile bir kuş insan olmaz; ama bu kuş, terbiyeye elverişli bir tûtî ise insanların sözlerinden birkaç kelime öğrenebilir. Eğitim çoğu zaman insanın, özündeki bütün kabiliyetleri kullanamayacak denli kör ve sağır hâle getirilmesi, engellenmesi, bastırılması durumunda kullanılması uygun bir kelimedir.

Terbiye, bir insanın özündeki cevherin işlenerek, üzerindeki arızî lekelerin temizlenerek ışık saçmasının sağlanmasıdır. Nur üzerine nurdur.

Nobel ödüllü Mısırlı yazar Necip Mahfuz, bir romanında dilencileri uygun şekilde sakatlayan bir tip çizer. Adamın işi budur. Dilenci olmak isteyenler bu zata gelirler, adam onları iyice inceler ve onlar için en ideal sakatlığı belirledikten sonra yüklüce bir ücret mukabilinde dilenci adayını sakat bırakır. Duruma göre ya kolunu kırar, ya bacağını burkar ya da bir gözünü çıkarır. Dilenci adayı hem ücretini öder hem de adama hayır dualar ederek mesleğini icra etmeye koşar. Görebildiğim kadarıyla eğitimin yaptığı, bu roman kahramanının yaptığından farklı değil ülkemde...

Muhayyilemiz daraldıkça kelimelerimiz kısırlaşıyor, ya da bunun tersi oluyor: kelimelerimiz kısırlaştıkça muhayyilemiz ve dahi dünyamız daralıyor. Bu kadar geniş çağrışımlara sahip terbiye kelimesinden niçin vazgeçip de, onun anlam alanının onda birini dahi karşılamayan eğitimi benimsiyoruz? Bu, yalnızca dilde zorbalık akımına kapılmış olmakla açıklanamaz. Çünkü birçok uydurma kelime halk tarafından benimsenmemiştir. O hâlde benimsenmiş olanlar bir yönüyle bir hakikati işaret ediyor olmalıdırlar.

Geliştirmek, zenginleştirmek, artırmak, üretmek, türetmek gibi anlamlara gelen “terbiye” kelimesinin yerine eğip bükmeyi, kalıplara dökmeyi, bir varlığın şeklini bozmayı, bir şeyi çarpıtmayı ve yamultmayı çağrıştıran eğitim kelimesinin ikame edilmesinin isabetli bir veçhi dahi vardır. O da, bu kelimeyi kullanmaya başladığımızdan beri memleketimizde terbiyenin ihmal ve hatta kasten ifsat edilmiş olduğu vakıasına işaret ediyor oluşudur. Kimbilir, belki de terbiye kelimesini atarak yerine çarpık “eğitim” kelimesini benimseyenler bu gerçeği tespit etmişlerdi. Bir başka ihtimal de, terbiye kelimesinin fesad-ı zamanı nazar-ı itibara alarak kendiliğinden uzlet köşesine çekilmiş olmasıdır.

 

 

 

 

Yeni yorum ekle

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

İstatistikler

Bugün Toplam Toplam
0 kez görüntülendi. 325 kez görüntülendi. 2 yorum yapıldı.