Felsefeyi Öğrenmek

16 Kasım 2022

 


Felsefe öğrenilir mi? Evet, öğrenilebilir. Ama esas felsefe, kişinin kendi kendine düşünmesiyle başlar. İnsan neyi düşünüyorsa, odur!
İnsanlar felsefeyi ilgi çekici bulmazlar; genelde felsefe yapmayı ‘boş iş’ sanırlar ama düşünme sorunlarıyla karşılaşınca da “neden” ve “niçin” soruları sorarlar. Aristoteles’in “Metafizik” adı kitabında dediği gibi felsefenin bilinmesi önemlidir: “Bütün insanlar doğal olarak bilmek/ felsefe yapmak/ hikmeti aramak isterler.”
Felsefeyi öğrenmek ne kadar mümkün? İlk önce düşünmeyi öğrenmek gerekir ki felsefe düşünmekle başlar. Düşünme, cevap bulmaktan daha çok, soru sormaktır. Ne kadar çok soru sorarsan, düşünerek o kadar çok zihninde cevaplar bulursun. Her düşünüş eylemi, felsefenin anahtarıdır.
Felsefe yapmak, düşünme ile düşünceler arasında bağ kurmaktır. Düşünmeyi bilenle, bilmeyen arasındaki fark budur: Düşünme ile düşünceler arasında bağ kuran kimse felsefeyi bilir, bağ kuramayan kimse ise felsefeyi bilmez.
Bir sorunla yüzleştikten sonra, bunun cevabını arayarak “düşünmeyi dert etmenin” adı felsefedir; çünkü açıklaması olmayan şeyler, insanı değişmeye zorlar ve düşüncede dönüşmek kaçınılmazdır. Felsefe, dert edilen şeyin dermanını buldurur; insana düşülen yerden nasıl çıkılacağını düşündürerek gösterir. İnsan hatalarının kurbanı iken, derin felsefe sayesinde bir daha hata yapmamak üzere zihnini güçlendirir. Seneca’nın dediği gibi felsefe insana kendini öğretir: “Öğreterek öğreniyorum, yazarak düşünüyorum.”
Felsefi düşünce, ilme olan istek ve merakla başlar. Düşünürken gerçeği ararsın ve bulma çabasıyla araştırmalar yaparsın. Hakikat, gerçeklik diye bulduğunun ötesinde kalır belki. Olsun, felsefe hiç bitmeyecek düşünce yolculuğudur.
Felsefe öğrenmek, okuma alışkanlığı olmayan insanlar için çok zordur. Düşünmeyi öğrenmek illâki kitapla başlar. Bu kitaplar, biçimlendirilmiş okul ve ders kitapları değildir. Yığınla arana mesafe koyan, eleştirel yazılardır. Kafka’nın sözüyle: “Kitap, ruhumuzun buz kesmiş sularını kıracak bir balta olmalıdır.”
Felsefe yapmak zahmetlidir, çünkü bu zamana kadar ‘Düşünmeyin, sizden istenen şeyleri uygulayın’ denildi. Görgünüzü, toplumsal kurallar; eğitiminizi, müfredatlar; inancınızı, hocalar; hakkınızı, amirler; nasıl yaşayacağınızı, liderleriniz belirledi. ‘Her şey hazırdı’ ama kendilik bilincinden yoksun hayat yolculuğu birçok sorunu da beraberinde getirdi.
Bunun sebebi ne? Çünkü insan bilinci üç şekilde çalışmaktadır: Bilinç ya uyanık olur kendisi düşünür, ya kendini kandırıp düşündüğünü sanır ya da başkasının bilinci senin yerine düşünür ve seni kandırır! Düşüncede yenilgiye uğramak, genelde ya düşündüğünü sanmakla veya başkasının söz ve davranışlarını taklit etmekle olur. Zira taklit eden kimse kendi öz bilincini kaybeder ve kendi aklını bir başkasına teslim eder. İşte felsefe, başta kendilik bilinciyle düşündürerek, daha sonra düşülecek zorluklardan insanı kurtarır ve düşünebilmenin aydınlığını insana yaşatır.
Düşünmek, inanmak kadar kolay değildir. İnanmak kalp işidir ama düşünmek, hem akıl hem de kalp işidir. Bu sebeple kalple inanılanları, akılla kritik etmelidir.
Felsefecilik bir meslekten çok düşünme tarzıdır. İnsana maddi kazanç getirmez, tersine maddi imkânlarını çoğu zaman insanın elinden alır. Geriye, insanda felsefeci olmanın manevi huzuru ve onuru kalır.
Felsefe öğrenmiş birisi, sorunlarına kendisi cevap bulur. Bulunan cevaplar yanlış da olsa düşünsel deneyimler kişiyi zihinde olgunlaştırır. Dahası, insana doğruyu öğreten de bu yanlışlar değil midir? Plotinos dediği gibi “kendi heykelini yontmaya” devam eden insan, aklını ve ruhunu özgürleştirir.
Felsefi düşünebilmek, düşünceler arasında mekik dokurken insanın bilme konusundaki şüphesini artırır. Zaten insanın bilebilmesi, bildiğinden şüphe etmesine bağlı değil mi? Bilinmeyenler çoğalıp, bilinenler azaltınca da insan “hiçbir şey bilmediğini” anlar. Bu hâl, felsefede zirve sayılır.
Filozoflar, toplumun birer üyesidir ama onlardan ayrılır. Filozof, toplumu değiştirmek için çalışır. Çünkü filozoflar, olan ile olması gereken arasındaki farkı görürler ama toplum filozoflardan gelecek bu katkıya hazır değildir. Başıbozuk toplumlar, düşünce üreten ve felsefe yapan filozofları hiç sevmezler. Bu yüzden filozofların toplumu gerçeklerle yüzleştirme ve değiştirme çabaları çoğu kez acı sonla biter. Filozoflar yaşadıkları dönemin adaletsizliklerini farkındalık bilinciyle açıklayınca çoğu kez ya sürgünle ya da ölümle cezalandırılırlar.
Filozofların hayatları ve söyledikleri düşündürücüdür; davranışları erdemli, yaşamları kahramancadır; düşüncelerini taklit değil, takip etmek gerekir.
Sonuçta felsefe, insanın kendisiyle yaptığı düşünce mücadelesidir; kendilik bilinciyle düşünebilme gücüdür. Neticesi, filozofluktur. Savaşı içte kazanan, bağımsızlık zaferini dışta yansıtır! İnsanın aklıyla düşünebilmesi ve düşüncede sınır tanımaması ne büyük bir özgürlüktür! O halde filozof İbni Rüşd’ün sözünü akıldan çıkarmamak gerekir: “Düşüncenin kanatları vardır, onun uçuşunu hiçbir şey durduramaz!”

Yeni yorum ekle

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

İstatistikler

Bugün Toplam Toplam
0 kez görüntülendi. 479 kez görüntülendi. 0 yorum yapıldı.