SINE QUA NON (Medenî Bir Barış Toplumunda Din ve İnanç)

07 Şubat 2023

Türkiye'nin son yüzyıllık tecrübe ve sancılarının sonunda din ve inanç konusunda hulasaten sahip olmayı başaramadığı hayatî standartlar ve güvenceler neler olabilir?

Bu konuda halli gereken meseleleri şöyle sıralasak ne dersiniz, eksiği, hatası, yersizi var mıdır:

1. Devletin ve kamu hayatının ne herhangi bir din veya mezhep ne de dinler ve inançlarla rekabet halinde bir resmî ideolojinin tahakkümü altına girmediği bir "Sınırlı Hükümet" uzlaşmasına dayandırılması, (devletin maaşını ödeyip nefesini ensesinden eksik etmediği bir memur organizasyonu olarak Diyanet ve devlet eliyle bu memurlar tarafından azar kötek çekilip çevirilen cami cemaati meselesinin halli)

2. “Siyasi varlık”ın herhangi bir din ya da mezhep kredosuna veya resmî ideolojiye dayandırılmadan beşerî, siyasî, ekonomik ve coğrafî pratik zaruretlere göre tanımlanması (limitleri Atatürkçülük/Kemalizm veya Atatürk Milliyetçiliği ile çizilip selametin din ve inancı, yıldırıcı-laisist bir toplama kampında silahlı ve silahsız, ücretli ve ücretsiz gardiyan kıtaları marifetiyle gözetim altında tutması, kısaca totaliter bir din-inanç engizisyonu meselesinin halli)

3. Siyasî topluluğun din ve ideoloji baronlarının fetvasına mahkum oligarşik bir düzen olarak değil kendi kendini yönetme erişkinliğine sahip eşit yurttaşlar topluluğu olarak tahayyülü (oligarşik tahakkümün meşruiyet gerekçesi olarak halkın cahil ve niteliksiz kalabalıklara dönüştürülüp din-inanç ve ideoloji afyonuyla uyuşturulması meselesinin halli)

4. Kamu görevlilerinin ve siyasi sorumluluk üstlenenlerin görevlerini herhangi bir din, inanç veya inançsızlık grubu leh ve aleyhine kullanmadıkları bir "kamu güveni iklimi"nin güvence altına alınması (devlet gücü ve kamu görevlileri eliyle yürütülen dini ve ideolojik ayrımcılık ve şeytanlaştırmanın halli)

5. Siyasi topluluğun tek bir dinin veya mezhebin hak ve hukuk tariflerine göre değil, çeşitli din, inanç ve inançsızlık topluluklarını kapsayacak şekilde haklar ve hürriyetleri koruyan dinler ve inançlar üstü ve müzakereye açık yasalar konarak düzenlenmesi (laiklik ilkesine dayandığını deklare eden bir devletin bir din gibi resmî ideoloji dayatması ve kalabalık dün topluluğunu üstün tutan ve düzenlemelerinde onların hoşnutluğunu okşayan tarafgir yasama ve uygulamalar ile sürdürdüğü dinî ayrımcılık meselesinin halli)

6. Din ve mezhep camiaları, dinî topluluklar ve inançsız grupların hiçbir baskı altında kalmadan, barış içinde ve çoğulcu bir birlikte yaşama modeli çerçevesinde din, inanç, ibadet ve inanmama hürriyetlerinin siyasi güvence altına alınması (din ve vicdan hürriyeti ilkesini anayasasına yazmış bir devletin, bütün din, inanç ve inançsızlık topluluklarını keyfî bir biçimde kriminalize edip toplum dışı ve hatta toplum düşmanı ilan edebilme kudretinden mahrum edilmesi meselesinin halli)

7. Birey ve grupların camialar, topluluklar, cemaatler ve sektlerle bağının gönüllü ve isteğe bağlı, terkedilebilir bir bağ olarak sınırlandırılması ve baskı altında kalmadan cemaat dışı bir hayat sürmelerinin güvence altına alınması (inançlı veya inançsız kişilerin bu tercihlerini, dilediklerinde bireysel ve dilerlerse bir grup veya topluluk içinde hayata aktarması ve yine dilediklerinde bu grup ve topluluktan hiçbir baskı, engizisyon veya şeytanlaştırmaya maruz kalmadan ayrılma ve başka bir grup veya topluluğa katılma veya bunlarla bağ kurmama konusunda serbestçe hareket edebilmesi önündeki normatif kısıtlamalardan ve fiili engellerden özgürleşmesi meselesinin halli)

8. Din, mezhep ve sektlerin inanç, ibadet ve sosyal ilişkiler dünyasına yönelik düzenlemelerinin ruhban ya da klerikal bir onay ve reddetme otoritesinin tasallut ve tahakkümünden azade kılınarak eleştiriye ve farklılıklara saygı temelinde tartışılıp kabul ya da reddedilebildiği topluluk içi ve topluluklar arası özgür bir diyalog ortamının güvence altına alınması (“kutsalımıza saygı” bahanesiyle din, inanç-inançsızlık ve ideoloji grup ve topluluklarının kendi içlerinde veya öteki topluluklarla aralarında hiyerarşik, sorgulanamaz ve eleştirilip aksi savunulamaz (neredeyse politeist ve/veya pagan bir) kutsallar anarşisi ve terörü yaratmaları meselesinin halli)

9. Dini inançların, ibadet, ritüel ve ayinlerin, cemaat ilişkilerini düzenleyen formların, inançsız yaşam formlarının serbestçe icrası, temsili, tebliği, rekabeti, ve fakat gönüllü katılım ve ayrılmayı tahdit edip boğacak hiçbir yıldırma, baskı, boykot ve protestoya maruz bırakılmamasını güvence altına alacak bir hürriyet ortamının tesisi (gerçek bir din, inanç-inançsızlık hürriyetini kağıt üstünde ve işlemez kılan töresel/normatif veya fiilî engellemelerin ve insan haysiyetini kurban eden görünür ve görünmez baskı uygulanması meselesinin halli)

10. İnançsızlıkların ve yeni inanç, ibadet ve topluluk oluşturma girişimlerinin kısıtlanmadığı bir özgürlük ortamının tesisi (inançsızların da kendi aralarında serbestçe istedikleri tarz beraberlikler ve etkileşimler oluşturabilecekleri, bireylerin farklı bir din, din yorumu/mezhep, inanç veya ideolojiyi duyurma, benimseyenlerle serbestçe istedikleri tarz birliktelik veya etkileşimleşimler içinde olmaları önündeki hukukî, töresel veya fiilî engellemelerin ortadan kaldırılması meselesinin halli)

11. Sembollerin, tasavvurların, kutsalların, törelerin veya göreneklerin fetişleştirilip dokunulmazlaştırılmadan beşeri ve medenî ölçüler içinde saygı göreceği bir barış ortamının güvence altına alınması (medenî saygı ötesinde bireylerin, grupların veya toplulukların kendi sembollerine, tasavvurlarına, kutsallarına, törelerine veya göreneklerine fazladan, tartışılmaz ve kendi dayattıkları kalıplar içinde bir saygı talebinde bulunması meselesinin halli)

Yani dediğim gibi, varsa eksiği, hatası veya fazlası siz de söyleyin ki, tartışalım ve olgunlaşalım. Yalnız, eleştiri gibi sunulan “bizim millet bunu kaldıramaz / buna henüz hazır değil” kabilinden sırtını sözümona gerçeğe yaslayan külhanbeyliklerine kimse tevessül etmesin. Çünkü gerçeği dillendirmek ve ötesine geçmemek, gerçek yerine koyduğu bu şeyin pasif savunması veya daha kötüsü pasif dayatmasıdır. Gerçek, kamu ruhunu iğfale ve cenabetlere SPA ve köpük masajına yaramayacaksa onu aktarmakla yetinmeyip lanetlemek de şarttır, medenî bir barış toplumu tesis edecek iman da bu lanetle alevlenen bir cür’et!

Yeni yorum ekle

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

İstatistikler

Bugün Toplam Toplam
0 kez görüntülendi. 209 kez görüntülendi. 1 yorum yapıldı.