7 Ekim 2023 günü yaşananlar, Orta Doğu’nun karmaşık tarihine büyük harflerle yazılacak. Hamas’ın silahlı kolu olan İzettin Kassam Tugayları, Aksa Tufanı Operasyonu’nu başlattıklarını duyurdular. Hamas savaşçıları Güney ve Orta İsrail’e aniden sızarak büyük bir darbe indirdiler. Hamas savaşçıları, sabah 6:30’da sürpriz bir şekilde 5000’e yakın füzeyi, Demir Kubbe’nin üzerine boşalttı. Yıllardır aşılamayan İsrail sınırları, Hamas’ın ‘’Taş Devri’’ yöntemleriyle, havadan-karadan ve denizden eş zamanlı olarak aşıldı. Bölgenin en büyük istihbarat servisi olan Mossad, büyük bir zafiyet gösterdi.
Beklenen bir tepkiydi
Hamas’ın saldırısı İsrail istihbaratı için sürpriz oldu. Fakat bu kadar kapsamlı olarak düşünülmese bile bir saldırı bekleniyordu. Bölgedeki dinamikler İsrail ve Arap devletleri arasında kurulan normalleşme süreçleriyle değişiyordu. Fakat İsrail, Filistin’i görmezden gelmeye devam ediyordu. Yasa dışı Yahudi yerleşimciler, aşırı sağcı İsrail hükümeti tarafından destekleniyor, Mescid-i Aksa’ya yapılan baskınlar devam ediyordu. Filistin ile anlaşma sağlanmadan, Filistinlileri yok sayarak bölgede huzur ve güven tesis etmenin mümkün olmadığını herkes görüyordu. Fakat İsrail hükümeti içeride popülizm ve dışarıda uluslararası desteği sağladığı sürece Filistinlileri görmezden gelmeye devam ediyordu.
Netanyahu hükümetinin büyük bir muhalefete rağmen meclisten geçirdiği yargı reformu yasası ise ülkeyi adeta ikiye bölmüş durumdaydı. İsrail askerleri tek tek istifa ediyor, Tel Aviv meydanında her hafta sonu yüz binlerce kişi protesto gösterileri düzenliyordu. Sağcı hükümet bu kadar meşgulken, saldırmak için bundan iyi zaman bulunamazdı. Hamas, İsrail’deki durumu belki de İsrailli siyasetçilerden daha iyi okudu.
Hamas, 2020 yılından beri İsrail’e yönelik ciddi bir hamle yapmamıştı. İslami Cihat örgütü daha aktifti. Hamas 3 yıldır geri planda duruyordu. İslami Cihat ülkenin kuzeyinde daha aktif. İsrail'in işgal altında tuttuğu Batı Şeria'nın Cenin kentine 3 Temmuz'da başlattığı ve yaklaşık 48 saat boyunca havadan ve karadan sürdürdüğü saldırılar, bölgede son 20 yılın en büyük yıkımı olarak niteleniyordu. Cenin saldırısı nedeniyle İsrail istihbaratının dikkati de kuzey bölgesine kaymıştı.
İsrail saldırıyı nasıl öğrenemedi?
Hamas İsrail’in derinlerine kadar girmeyi başardı. Dünyadaki birçok ülkenin gıpta ettiği bir istihbarat servisi olan Mossad, bu kadar kapsamlı bir saldırının haberini alamadı. Böylesi bir saldırının en azından aylarca süren hazırlık süreçleri olduğunu da göz önüne alacak olursak, İsrail açısından yaşanan şey, açık bir istihbarat zafiyetidir. 1973 Yom Kippur Savaşı’nda düzenli ordulara sahip Mısır ve Suriye’den istihbarat toplayabilen Mossad, Gazze’de yapılan bu hazırlığı göremedi. Belki de İsrail son teknoloji gözetleme cihazlarına ve elektronik kaynaklarına aşırı güvendi. Hamas ise ‘’Taş Devri’’ tekniklerini kullandı ve eski metot savaş aletleriyle saldırısını hazırladı. İsrail istihbaratının kör noktalarını biliyorlardı ve bunları çok iyi kullandılar. Hamas’ın, çok başarılı bir karşı istihbarat faaliyeti yürüttüğü belli. Bu kadar geniş ve parçalı bir operasyonunun, dünyanın en büyük istihbarat örgütlerinden biri olan Mossad tarafından fark edilmemesi Hamas’ın başarısını gösteriyor.
Her başarılı saldırının arkasında başarılı bir komutan vardır. İzzettin Kassam Tugayları’nın mevcut komutanı Muhammed Deif’in ismini tüm dünya öğrendi. İsrail istihbaratı Deif’in planlarından haber alamıyordu.
Muhammed Deif: Misafir
Deif, 1980'lerin sonunda Hamas kurulurken örgüte katıldı. İsrail'e karşı silahlı mücadeleyi savunan Deif, hızla yükselerek örgütün askeri kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları'nda önemli bir pozisyona geldi. Deif'in, Hamas'ın bomba uzmanı ve komutanı olan Yahya Ayyaş'a yakın bir isim olduğu söyleniyor. Ayyaş, İsrail'de 1990'ların başında bir dizi otobüs bombalamasından sorumlu tutuluyordu. 1996'da öldürülmesinin ardından çok daha fazla otobüs bombalandı. Ayyaş'ın öğrencisi olarak bilinen Deif, intikam saldırılarının arkasındaki kişi olarak görülüyordu. 2002'de Hamas'ın kurucularından Salah Şehada'nın öldürülmesinin ardından, Deif Hamas'ın askeri kanadının başına geçti. Deif, liderliği döneminde Hamas'ın Kassam roketlerinin ve Gazze'nin altında örümcek ağı gibi yayılan tünelleri tasarlayan kişi olarak biliniyor. İsrail ordusuna yakalanmamak için hayatının büyük bir kısmını bu tünellerde geçirdiği ve Hamas'ı da oradan yönettiği düşünülüyor. İsrail ordusu ve Mossad'ın en az 7 suikast girişiminden kurtulan Deif, İsrail'in paylaştığı bilgilere göre bir gözünü ve bazı uzuvlarını kaybetti. Güvenlik uzmanları, Deif'in İsrail ordusu tarafından bulunamamasında modern iletişim teknolojilerini kullanmamasının da etkili olduğunu düşünüyor.
İran faktörü
Aksa Tufanı İran medyasında ve kamuoyunda kutlamalara yol açtı. İran gazetelerinin Hamas’ın saldırısına destek verdiler ve bunun Siyonizme karşı savaş olduğunu söylediler. İran, yabancı askeri kuvvetlerle ilişki kurduğu Devrim Muhafızları vasıtasıyla Filistin’de varlık gösteriyor. Fakat İran, 7 Ekim’de başlayan saldırıda herhangi bir rolleri olmadıklarını vurguladılar.
Ancak bu gerginlikten yararlananların başında İran geliyor. 2020 yılında İsrail ve Arap devletleri (BAE, Bahreyn, Fas ve Sudan) arasında normalleşme anlaşmaları imzalanmıştı. Bu yakınlaşmayı ABD teşvik ediyordu ve Suudi Arabistan-İsrail yakınlaşması bu çabanın zirvesini temsil edecekti. Bu anlaşmalar aynı zamanda İran ve Filistin’in dışarıda kalmasına yol açmıştı. Hamaney, Arap Devletleri’nin İbrahim Anlaşmalarını imzalamasını İslam davasına ihanet olarak gördüğünü söylemişti. Savaşın başladığı hafta Suudi Arabistan, İsrail ile yürütülen normalleşme sürecinin durdurulduğunu açıkladı. İran’ın desteklediği askeri güç olan Hizbullah’ın lideri Hasan Nasrallah, Aksa Tufanı’nın normalleşme isteyenlere yönelik bir mesaj olduğunu söylemişti. Bu gelişme İran açısından olumlu bir gelişmeydi. 2016 yılında Şii bir alimin idam edilmesinden İran’da protesto gösterileri gerçekleşmiş ve İran’daki Suudi diplomatik mevkileri protestocular tarafından işgal edilmişti. İran ve Suudi Arabistan, 7 yıl süren husumetin ardından Çin aracılığıyla, geçtiğimiz Mart ayında ilişkilerini yeniden başlatmışlardı. Geçtiğimiz hafta ise İran Cumhurbaşkanı Reisi ve Veliaht Prens Salman bölgedeki gelişmeleri tartışmak için telefonda görüştüler. Bu gerginlik bir yanıyla İran’ın izole hale gelmiş diplomasisini canlandırmak için bir fırsat olarak görülebilir. Savaşın uzaması halinde İran’ın bölgede daha etkin bir varlık göstereceğini söyleyebiliriz.
İran bölgede Direniş Ekseni ismini verdikleri ABD ve Suudi Arabistan karşıtı bir ittifak işletiyor. Direniş ekseninin içerisinde Ali Hamaney, Beşar Esad, Hizbullah’ın lideri Hasan Nasrallah, Iraklı bir politikacı olan Falih Al-Fayyadh ve Husi hareketinin lideri Abdülmelik el-Husi var. Bu ittifak, Amerikan hegemonyasına karşı olanÇin ve Rusya gibi büyük devletlerle de iş birliği yapıyor. Direniş ekseninin içerisinde Filistin, Lübnan, Suriye ve Irak’ta faaliyet gösteren sünni gruplar da var. Bu aktör de İsrail'e, ABD'ye ve müttefiklerine karşı mücadele veriyorlar ve dolayısıyla ideolojik olarak bağlantılılar. Operasyonel olarak İslam Devrim Muhafızları'nın dış kolu olan Kudüs Gücü tarafından destekleniyorlar. Fakat eksen, İran’dan yöneliten bir ittifak olmaktan çıkıp daha az merkezi bir yapıya doğru ilerliyor. 7 Ekim’de başlayan Hamas saldırı, direniş ekseni tarafından da destekleniyor.
İran’ın Hamas’a destek verdiğine dair somut bir işaret yok. Fakat ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'nde İran politikasından Joel Rayburn, İran’ın Hamas’ı yavaş yavaş Hizbullah’a benzetmeye çalıştığına inanıyor. İran’ın Hamas’a yılda ortalama 100 milyon dolar verdiğini ve bundan da önemlisi, Hamas mühendislerine basit roket yapımı konusunda destek verdiklerini söylüyor. Bunun gibi başka iddialar da var fakat Aksa Tufanı Operasyonu’nu İran’ın organize veya sübvanse ettiğine dair net bir kanıt yok.
Sivillerin durumu
‘’İsrail sivillere hem gidin diyor, hem de bomba atıyor’’
İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze'ye düzenlediği saldırılarda 248'i kadın 447'si çocuk olmak üzere 1417 kişi yaşamını yitirdi.İsrail, Gazze’ye şimdiye kadarki en büyük hava saldırısını gerçekleştiriyor. Çatışmaların ilk 7 gününde yaklaşık 1 milyon Gazze’linin şehri terk ettiği tahmin ediliyor. İsrail, Gazze’yi bombalarken bölge sakinlerine Mısır’a doğru, yani Güney tarafına inmelerini söylüyor. Uçaklardan atılan broşürlerde, bölge sakinlerinin şehri terk etmeleri gerektiği yazıyor. Bir çok Gazze’li döndüklerinde evlerinde tekrar oturamayacaklarını düşünüyorlar ve El Nakba’nın tekrar etmesinden korkuyor. Gazze’yi terk etmek oldukça zor. Hamas, çıkış yollarının güvenli olmadığını söylüyor. Güneye inip Mısır’dan geçmeleri garanti değil. Mısır, bölgeden kaçan mülteciler için güvenli bir koridor oluşturmayı reddediyor. İsrail artan şiddet döngüsünü sürdürüyor. Terör hedefi olarak gördüğü yerleri bombalamaya devam ediyor. İsrail’in attığı bombalarda su boruları ve diğer alt yapılar da zarar görüyor. Elektrik olmadığı için su pompaları çalışmıyor ve şehirde temiz suya ulaşmak giderek zorlaşıyor. Bu salgın hastalıkları beraberinde getirebilir. İsrail sivil yerleşim yerlerini tamamen yok ederek bölgedeki sivil halkı tamamen göndermeye çalışıyor. Çatılmaların 9. Gününde Gazze’de 22.000’den fazla bina yerle bir edildi.
ABD Faktörü
ABD, Orta Doğu’daki en önemli müttefikinin yanında sağlam bir şekilde durmaya çalışıyor. Bu İsrail kurulduğu günden beri geçerli olan bir durum. Çatışmalar başladıktan sonra ABD, iki savaş gemisini İsrail’e gönderdi. Aynı zamanda ek askeri malzeme gönderme sözü verdi, bunların ilk dilimini İsrail’e gönderdi. Savaş gemilerinin gönderilmesi, daha çok İran ve Hizbullah gibi bölgesel aktörlerin savaşa dahil olmamasını sağlamak, onları caydırmak içindi.
Biden ile Netanyahu hükümetinin arası da çok iyi değildi. Netanyahu hükümeti Aralık 2022’de kuruldu fakat Biden, İsrail Başbakanı’nı Beyaz Saray’a hiç davet etmedi. Daha sonra Biden’ın CNN’e verdiği röportaj esnasında söyledikleri İsrail’de tepkilere neden olmuştu. Biden, İsrail hükümetinde aşırılıkçı bazı isimler olduğunu söylemişti. ABD Başkakanı’nın işaret ettiği isim Aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’di. Ben-Gvir gibi isimler Yahudi yerleşimcilerin ve Mescid’i Aksa baskınlarının önünü açıyor, Filistinliler üzerindeki baskıyı arttırıyordu. Fakat Biden ile Netanyahu’nun 40 yılı aşkın karmaşık bir ilişkileri var. İkisi de kariyer basamaklarını eş zamanlı olarak tırmandılar ve iki ülkenin karşılıklı olarak girdiği krizlere de ittifaklara da şahitlik ettiler.
ABD kamuoyu genel olarak İsrail’e destek olma konusunda pozitif düşünüyor. Bu da hükümetin çatışmaya verdiği tepkilerin daha istekli olmasına yol açıyor. ABD’de 1313 yetişkinle yapılan NPR/PBS /Marist’in anketine göre Amerikalıların %65’i ülkelerinin İsrail’i açıkça desteklemesi gerektiğini söylüyor. Her iki parti de bu oran yüksek, Cumhuriyetçilerde %77, Demokratlarda ise %69.
ABD merkezli bir anket firması olan Gallup’a göre ise, 2001 yılına oranla Demokratların içerisinde Filistin’e verilen destekte artış görüldü. 2001 yılında yaptıkları ankette Demokratların içerisinde Filistin’e verilen desteği %16, İsrail’e verilen desteği %51 olarak bulmuştu Gallup fiması. Bu rakamlar 2023’te tersine döndü ve Demokratların %38’i İsrail’e daha fazla sempati duyduğunu söylerken, %49’u Filistinlilere daha fazla sempati duyduğunu söyledi. Fakat Hamas’ın saldırısından sonra bu eğilimin devam edip etmeyeceği belirsiz.
Bu saldırı ile Filistin ne…
Bu saldırı ile Filistin ne elde etmiş olacak? Mesele bu. Gazze'nin harabeye dönmesi, milyonların aç ve açıkta kalacağı aşikar. Bu sorun nasıl çözülecek!?
Bunu yönlendirmek Ümmetin…
Bunu yönlendirmek Ümmetin elinde.
Bu Mesele yalnız Filistinlilerin Meselesi değil:
1. Mescidi Aksanın İsraile kaldığı zaman uğrayacağı Akibet
2. İsrailin Hudutlarını genişletme Planı ''Arzu-MevuD'', türkçesi Vaad edilmiş Topraklar = Nil Nehirinden
Fırat Nehirine kadar! Anlamakta kimse zorlanmaz herhâlde
3. Bundan sonra Türkiyenin Akibeti
Buna karşılık İslam Topluluğunun yapmak yorunda olduğu tek şey: Birlik ve Beraberlik, ABD, ve AB ve Mallarına Boykot.
Boykot deyince bu Devletlere Petrol verilmemesi.
Boykotun içerisinde bütün Ürünler: Elektronik Eşya, Araba, Silah, Çukulata, Mc Donalds, Coca Cola vesaire
Ama içimizde bunları uygulayacak pek çok İnsan yok zannediyorum. Öyle ise ezilmeye devam
Yeni yorum ekle