Dış Politikayı En İyi Şizofrenler Anlar

01 Ocak 2025

Psikiyatrlar/psikologlar normalin dışındaki ruhsal durumları tanımlamakta her geçen gün daha mahir oluyor. Beyin ve ruh arasındaki ilişkilerin sırları çözülürken, insanların hayatı anlamlandırma gayretleri daha anlaşılır hale geliyor. 

Ruhsal yelpazedeki çizgiler, yaşamın anlaşılmasındaki yorum farklılıklarının temelidir.

“Normal” diye tabir ettiğimiz insanlar, doğal olarak, yaşamı göründüğü şekliyle anlamak ve anlamlandırmak durumundadır.  Lakin yaşamın bir yanılsama olduğunu düşündüğümüzde, ancak çok boyutlu bir bakış açısıyla hayatı anlama yeteneğine sahip olmamız gerekir. Bu çoğu zaman normal diye tabir edilen insanların başa çıkabileceği bir durum değildir. Zira normallik genel itibarla tekil bir boyut veya bakış açısını ifade eder.

Anadolu insanının “yalan dünya” olarak türkülere nakşettiği ifade, “yanılsamanın” farklı bir boyutta tezahürüdür belki. Sonuçta “olanla olmayan”, “görünenle görünmeyen”, “bilinenle bilinmeyen” arasındaki hassas çizgiden bahseder iki kavram da. “Truman Show” filmi bu gerçek dışılığın ironik bir anlatımıdır esasında.

Yaşamın her alanı kendince bir “yanılsama” veya “yalan” içinde cereyan eder. Elbette ki uluslararası ilişkiler de bundan nasibini almıştır. Uluslararası politikada gördüğümüz hiçbir şey göründüğü şekliyle tezahür etmez. Farklı boyutlarda nükseden olayların hakkıyla anlaşılabilmesi, ancak farklı boyutları düşünebilme yeteneği ile mümkün olur.

En az otuz beş yıldır dilime pelesenk ettiğim Asaf Halet Çelebi’nin Cüneyd şiirindeki “Aç cübbeni Cüneyd, Ne görüyorsun? Görünmeyeni.”  İfadesindeki “görünmeyeni” görmek tam da anlatmak istediğimiz şeyi tanımlar.

Yetenek gerçekle(!) yanılsamayı bir arada yönetebilmek ya da en azından bu durumun farkında olmaktır. Normalin dışına çıkmayı gerektiren böylesi bir ruh hali çoğu vakit toplumca kabul görmeyebilir. Farklı boyutlara gidip gelmeyi başaran kişiler bu ruh haline ya doğal yoldan ya da öğrenmeyle kavuşmuş olabilirler. Tasarlanmış dünyanın eğitilmiş insanları, siyasetin zirvesinde ulusal ve uluslararası politikayı kendilerine öğretildiği şekilde icra ederler.

“Akıl Oyunları” filminde John Nash dahi olduğu için mi şizofren oldu, yoksa şizofren olduğu için mi dahi? Çoğu okur bana katılmasa da ben ikincisini tercih ediyorum. John tedavi görmüş olmasına rağmen her iki boyutla ilişkisini hiç kesmedi. Bununla yaşamayı öğrenmek onu diğer insanlardan farklı kılan bir üstünlüktü belki.

Siyasetin eğitilmiş insanları, normal olarak tanımlanabilecek ruh hallerine rağmen, şizofrenik davranış kalıplarına da ziyadesiyle hakimdir. Aksi takdirde gerçekle(!) yanılsama arasındaki dengeyi kurmaları imkânsız olurdu. Bu yüzden siyasetçi farklı zaman ve mekanlarda birbiriyle çelişiyormuş gibi görünen ifadeleri çok rahat bir şekilde kullanabilir. Bizim “ilkesizlik” olarak tanımladığımız bu durumlar onlar için “gereklilikten” başka bir şey değildir. Siyasetçi dün kutsadığını bugün lanetleyebilir. “Dün dündür, bugün bugündür” söylemi siyasetçiye farklı boyutlarda hareket edebilme yeteneği kazandırır. Önemli olan bu geçişkenlik içindeki çelişkilerin bir gereklilik olduğunu kendi kamuoyuna anlatabilmesidir. İkna eden yoluna devam eder, edemeyen veda eder.

Rusya – Ukrayna, Filistin – İsrail savaşının gerçekliğine kaç kişi hakimdir? Soğuk Savaş döneminde kapitalist Batı ile Komünist Rus bloğu arasındaki muhteşem dostluğu vaktiyle kim kabul ederdi? Aralarındaki simbiyotik ilişkinin hız kesmeden devam ettiğini söylesem kaç kişi bana hak verir? 13 yıldır insanların kanını emen Suriye savaşının neredeyse 13 günde bitmesini hangi gerçeklikle açıklayacaksınız?

Uluslararası ilişkilerin tamamı böylesi bir yanılsama içinde vuku bulur. Normal diye tabir ettiğimiz insanlar ellerindeki sopalarla usanmadan yaşananları izah etmeye çabalar. Şizofrenik bakış açısındakiler ise çekirdeklerini çitleyerek sonunu bildikleri filmi ilk defa izliyormuşçasına heyecanla izlerler.

Sadece olaylar değil, kişiler de bildiğimiz kimliklerinin çok dışında bir siyasi menfaat peşinde koşarlar.  Xi Jinping’in D. Trump’dan daha fazla Batı medeniyetine hizmet ettiğini anlayabilir ve kabul edersek uluslararası ilişkilere dair kafamızdaki kartları yeniden karmaya başlarız.  

Yaşamın yanılsamaları öğretilen çakma şizofrenler, tasarlanmış bir dünyanın yöneticileri olarak, onlarca yıl öncesinden hazırlanmış planları uygulamakla yükümlüdürler. Yol haritaları her daim değişebilme ihtimaliyle alternatifli olarak hazırlanır elbet. Bazen daha güçlü bir tasarım devreye girer ve birçok şeyi sil baştan yazar. Trump ile Harris arasındaki mücadele farklı bir şekilde sonuçlanmış olsaydı, uluslararası ilişkilerdeki sos ve baharat kullanımı biraz değişmiş olacaktı. Sonuçta sofraya konacak ana yemek aynı olmakla birlikte, pişirme tekniği ve baharatlarındaki farklılık gurmelerin tercihini belirliyor.

Hali hazırda devam eden savaşlar, çatışmalar ve barışların neye gebe olduğunu tasarımcılar bizimle muzipçe paylaşırken bile, her şeyi görünür haliyle anlamak sanırım en büyük açmazımız. Farkında olmasak da birileri ruhsal hallerimize dokunmak suretiyle bizi yönlendirmekte. Kontrolümüzden çıkmış psikolojimize biraz da şizofren sosu eklesek, belki de asit baz dengesini korumuş oluruz.

Bizler, etrafımızda dönem zulümler ve zalimliklere ah vah ederken, nasıl bir boyuta geçtiğimizi fark edemiyoruz bile. Sofrada yer kapma mücadelesi veren eğitilmişler, oturdukları sandalyeden kalkmamak için canhıraş mücadele ediyor. Dün eleştirdiğimiz ve kınadığımız “dün dündür, bugün bugündür” felsefesi artık hayatımızın en meşru söylemlerinden oldu. Sanıyorum bunun en büyük nedeni gelişmelerin çok hızlı olması, ikna edilecek toplumların tek düze hale gelmesi ve ruhsal dönüşümler.

İslam coğrafyasının en azından bir kısmının lanet ettiği İsrail zulmü yarın Yahudilerle olan ilişkilere ne denli yansıyacak acaba? Saddam Hüseyin ve Kaddafi’nin yok oluşlarının ardından bu ülkelerde beklenen ama gelmeyen huzur ve refah umarım Suriye için gerçek olur. Ne oldu ki Rusya ve İran Suriye’ye dair beklentilerini askıya aldılar. Karşılığında aldıkları tavizler mi vardı yoksa bir şeyle tehdit mi edilmişlerdi? Burada baskılanan rekabet başka bir coğrafyada nasıl vücut bulacak kim bilir?

Tekil bir dünyanın kapılarını hızla aralarken, belki de bazı yanılsamaları ortadan kaldırmak gerekecek. Küllerin üflenip kor ateşin ortaya çıkması birilerinin ruhunu yakacak. Dün zalimlikleri nedeniyle lanetlediklerimizin, aslında dostumuz olduğunu görmek, kırık kalpler sokağının müdavimlerini arttırmaktan başka bir işe yaramayacak. Irkların, dinlerin ve dillerin tekdüze hale gelmesi, insanların ve toplulukların temel rekabet gerekçelerini ortadan kaldırdığında, ilkel topluluklardaki gibi sadece bireysel çıkarlar için mücadele edilecek.

Eğitilmiş şizofrenler yaşadıkları her türlü dengesizlikleri kolayca meşrulaştırmak, hatta halkını ikna edebilecek kadar yetenekli olmak zorunda. Dünya siyasetinde yetenekli liderleri ayakta tutanlar,  “normal” diye tabir edilen vatandaşlardır. Yahudilerin vaat edilmiş toprakları ele geçirme politikasıyla, İran’ın yıllardır buna destek olma gayretleri arasındaki ilişkiyi kurabilecek kadar şizofrence bakabilmek önemli. Hatta bir adım daha öteye gidin aslında vaat edilmiş topraklar hikayesini bir daha düşünün.

Aynaya bakıp kendimizle yüzleşme cesareti gösterdiğimizde, farkına varacağımız ilkesizliğimizin ya da en alasından cehaletimizin, tadında bir şizofrenik bakış açısından daha tehlikeli olduğunu kabul edelim. Takdir edersiniz ki burada bahsettiğimiz, psikiyatrik bir müdahalenin ötesinde, insanın hayatı özgürce ve kendi olarak farklı bir boyuttan yakalayabilme yeteneğidir. Şayet bu öğrenilebilen veya öğretilebilen bir şeyse neden yapmıyoruz?

Elinde sopayla koyun güdenler ile elinde sopayla analiz yapanlar arasındaki bağlantıyı yakaladığımızda yeni bir dünyanın kapılarını aralamış olacağız.

“Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.” (Ali İmran, 54)

Gerçeğin anlaşılmasına mâni olan tuzaklardan korunmanın/kurtulmanın yolu, hayatın farklı boyutlarını algılayabilme yeteneğinden geçiyor sanırım.

Yeni yorum ekle

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

İstatistikler

Bugün Toplam Toplam
9 kez görüntülendi. 244 kez görüntülendi. 0 yorum yapıldı.