Evren ve evrendeki her şeyin var olmasına sebep olan düşünce eksenini hayal ettiğimizde fotonları, atomları, maddeleri sırasıyla görür, onlarla karşılaşırız. Bu fotonlarla, atomlarla, maddelerle sonsuz tasarım olasılığından başlamak üzere mücerretleşen ve sürekli evrimleşerek mükemmelleşen varlık alemini görür, onu temaşa ederiz.
Milyarlarca olasılık içinden seçilerek tasarlanmış ve realiteye dönüştürülmüş hayata baktığımızda karşıtı olmayan hiçbir varlık göremeyiz. Bu varlıkların oluşmasında etki eden mutlak güç, varlıkların oluşum anında öyle bir denge kurmuştur ki, o dengenin yasalarını keşfettikçe şaşar kalırız.
Düşünce dehlizlerimizde yol alırken sonsuz sayıda boyuttan kendi cihazımızın kapasitesi oranında bir şeyler çekmek için hayallerimize ihtiyaç duyarız. Düşünce eksenimizi kaplayan bu hayaller reel dünyaya dönüşüp dönüşmemesine bakmadan zihnimizin derinliklerinde bizi heyecanlandırır. Hayal çoğumuzun tahmin ettiği gibi işe yaramaz bir zihinsel gayret değildir. Onunla biz nice düşler kurarız. Bazen kendi gerçekliğimizden çıkarak umduklarımıza ulaşmaya çalışırız.
Aslında zihnimizde simgeler halinde kurguladığımız her şey reeldir. Bunlara ulaşamamış olsak bile bunlara gerçek gözüyle bakabiliriz. Eğer bunları gerçek olarak kabul etmezsek öyleyse gerçek dediğimiz şey nedir? Yarın, belki farklı boyutlarda uyandığımızda, bedensel kapasitemizin çok üzerinde şeyler yapabilme imkânı bulduğumuzda, hayal perdelerimiz açılacak ve biz sayısız olasılıklarla baş başa kalacağız.
Hayallerimizle sadece yaşadığımız reel dünyamızın tasarımlarını kurgulamayız, aynı zamanda bizi bir şekilde kuşatan sayısız boyutlar, varlıklar dünyasıyla da iletişime geçer, onların düşünce dünyalarını algılar, onlara ait alt yapılar oluştururuz. Belki bu alt yapılar beynimizde elektrik akımlarına dönüşür, zihnimizde, belleğimizde bir şekilde kodlanır. Zamanı geldiğinde bu kodlanan tasarımlar bir gün karşımıza çıkabilir ve bizim dünyamıza dönüşebilir.
Zihnimizde kurguladığımız hayaller bazen gerçekleşir çoğu zaman ise hayal olarak kalır. Gerçekleşmeyen hayaller gerçekleşebilmek için uygun şartlar beklerler. Biz farkında olmadan onlara uygun şartlar hazırlamak için çırpınır dururuz. Hiç beklemediğimiz ya da ummadığımız bir anda realite olarak karşımıza çıkabilirler.
Bizler serbest irademizle ve kişisel tercihlerimizle sayısız düşünceleri zihnimizden geçirebiliriz. Bu düşüncelerin gelip geçtiğini, yok olduğunu zannederiz. Oysa aklımızdan geçen bu düşünceler beyin hücrelerimiz tarafından emilerek, elektrik akımlarına dönüştürülür, beynimizin ilgili bölümlerine gönderilir ve orada korunur. Üzerinde çalışmalar yapıldığında reel dünyaya çıkabilme imkanına eriştiğinde uyanır ve olasılıklar dünyasından gerçek varlığa dönüşür.
Hayaller ve zihnimizde gerçekleşen düşünce olasılıkları bu kadar geniş yelpazede seyredebilme imkanına sahip iken, 21.asırda hayal dahi kuramayan, kurduğu hayalinden korkan, çekinen insanların sayısı oldukça fazladır. Hayal kurmadan yaşanılamayacağı gibi, hayal kurmadan hedeflerine ulaşma da mümkün görünmemektedir.
Hayallerin bile çok hızlı değiştiği çağımızda eğitim uzmanları eğitim çağında öğrencilere ve gençlere aşırı bilgi birikiminden ziyade öğretilmesi gereken birkaç hususa dikkat çekerler. Bu konulardan birisi işbirliğidir. İnsan ne kadar zeki olursa olsun, ne kadar başarılı olursa olsun gelişen teknolojiyi tek başına takip edebilmesi ve sorunlarını tek başına çözebilmesi mümkün görünmemektedir. Bu nedenle yanındakilerle uyumlu iş birliği yapabilmesi, bu beceriyi kazanması önem arzetmektedir.
Uzmanların üzerinde durdukları ve dikkat çektikleri bir diğer önemli husus ise eleştirel düşüncedir. Etrafında olup bitenleri acele etmeden, etrafını kırıp dökmeden kendi süzgecinden geçirebiliyor mu? Çok hızlı değişen yeniliklere eleştirel gözle bakabiliyor mu? Kendi hayallerini yakalama açısından bu eleştirilerini ne oranda dikkate alabiliyor konularına dikkat çekilmekte.
21.asrın ilk çeyreğini yaşayan Türkiye’mizde özellikle gençlerimize hayallerinin arkasından gitmelerini salık vermemiz gerekiyor. Eğer bu asrı kaçırmamak istiyorsak, hedeflerimize, hayallerimize ulaşmak istiyorsak tüm alanlarda olduğu gibi düşüncelerimizde billurlaşan hayallerimize sahip çıkmamız gerektiği gerçeğini kabullenmemiz gerekiyor.
Yeni yorum ekle