DÜŞÜNCE

Sıradan İnsan ve Tarih

20 Mayıs 2020
Tarihçiler, bu sıradan insanın toplumun inşa ve imarındaki misyonunun farkında değillerdir. Onlar, siyasi ve sosyal büyük dönüşümleri tespitle meşgul olmaları hasebiyle hep büyük ve önemli insanın peşindedir. Kültür tarihçileri, eleştirmenler, sosyal tarihçiler… O sıradan insanın bulup kitlelere tanıtacak bir ilim dalı var mıdır? Bilemiyorum. Bazen o sıradan insan bir deneyin yahut bir araştırmanın konusu olabilir. Büyük bilim insanları kitleler üzerinde araştırmalar yapmak için, kendi köşesinde huzur içinde yaşayan sıradan insanın hayatına dokunur, onu nesnelleştirerek araştırmanın bir parçası haline getirir.

Tuğrul İnançer ile Tasavvuf ve Müzik Üzerine

20 Mayıs 2020
Bir kere tasavvuf müziği tabiri mecburen ortaya konmuş çok da doğru olmayan bir tabirdir. Doğrusu tekke müziğidir. Ayrıca tekke müziği bir tür değildir. Türk Müziği içinde bir tarzdır. Bugünkü nota sisteminin yeterliliği ayrı münakaşa konusu olmakla birlikte aynı nota ile yazılır. Ama o tarza sahip olmayan biri o notalardan onu öğrenirse usta olmadan(Çünkü kâğıtta yazılmaz mûsıkî) şarkı gibi olur ama o tarzı bilen onu ilahi gibi okur. Tabi burada ilahi ve şarkı aslında çok genelleme. Çünkü şarkı da ilahi de bir form ismidir.

Korona Sonrasını Akbar Ahmed'le Okumak

20 Mayıs 2020
Akbar Ahmed’in çeyrek asır önce “postmodernizmin insanlığa ihsanı” diyerek beklenti çıtasını koyduğu seviye ve buradan beklediği sinerji (biraz da 11 Eylül bahanesiyle) Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da, Suriye’de hep tersine işledi. Bu dönemde Doğu Türkistan’da, Kırım’da, Arakan’da ve dünyanın dört bir tarafında zulme uğrayanlar yüreğimizi dağladı. Kısaca postmodernizmin züppeliğine, alaycılığına, küstahlığına cevap Akbar Ahmed’in hayalini kurduğu, hatta açıkça nasıl olması gerektiğini yazdığı bir yaklaşımdan gelmedi. Çünkü Ahmed’in, “yapılmalı” dediği hiçbir şey yapılmadı; “yapılmamalı” dediği her şey yapıldı. Postmodernizmle mücadele Akbar Ahmed’in dediği gibi olmadı ama -çeyrek asır sonra- bir virüs, mücadeleyi yeniden hem de bambaşka bir şekilde başlattı.

Janus'un İkinci Yüzü: Kogito ve Geist

20 Mayıs 2020
Mass medyadan çok daha mükemmel bir geist olan dijital medya, en ufak çıkar gözetmeden, hiçbir ücret talep etmeden günümüzde, her an, bizim için mükemmel davetiyeler çıkartmaktadır. Bu davete icabet etmez iseniz, bu sevimli, çekici, baştan çıkartıcı tanrıya ihanet etmiş, olmazsınız sadece: Bizzat kendinize de ihanet etmiş sayılırsınız. Tam da bu türden ihanet tehdit ve ürkütmesi ile korku çekiciliği yüzündendir ki; hepimiz, her fırsatta, dijital medya ortamına adım attığımız her an; karanlık kör kuyulara atlıyoruz, mutluluktan dört köşe, sırıtık hallerimizle.

Kosova Sorununun Tarihi Kökenleri

20 Mayıs 2020
Kosova Sırbistan nihai anlaşmasına yaklaştığımız bu tarihlerde Kosova sorunun tarihsel kökenlerine bakmadan bu sorunun genel olarak bir Yugoslavya sorunun sonucu olarak ele almak yanlış olur. Yani sorun aslında daha derinde, bunun için Osmanlı devri Kosova Vilayeti ve Sırbistan ilişkilerine bakmak lazım. Sırbistan devleti Osmanlı’dan özerkliğini kazandıktan sonra ilk defa 1844 yılında siyaset adamı İliya Garaşanin’in oluşturduğu ‘‘Naçertanije’’ programını devlet politikası olarak uygulamaya başladı. Bu program Sırbistan’ın bağımsızlığını öngörürken Avusturya – Macaristan ve Osmanlı imparatorluklarının yıkıldıktan sonra orada yaşayan Sırplarlarla birleşerek Büyük Sırbistan’ı kurma programıdır.

Cumhur’un Anlamı ve Halk Yönetimi Üzerine Değiniler

19 Mayıs 2020
Vesayet Rejimi'nin larvalarından doğan bu üç muhalefet, o rejimin genetik hastalıkları ile muallel de bu rejimi tasfiye etmeyi samimiyetle arzuladığı kesin olan AK Parti değil mi? AK Parti Cumhuriyet'in ilk 30 yılındaki otoriteryanizmin, "çoğunluk adına baskı" rejiminin yarattığı acılara yazıklanmaktan kurtulup şimdi kendi çoğunluğunun baskı potansiyelini dengeleyecek çoğulculuk ve katılım mekanizmalarını ne zaman dert edinecektir? Başka bir anlatımla, serbest seçimler dışında, halkın bütün kesimlerinin siyasete katılımını ve kendi iradesinin siyasette kendine alan bulabilmesini sağlayacak bir "normal demokrasi" dersinden kalarak sınıf geçilemeyeceğini ne zaman anlayacaktır?

İstanbul'un İşgali mi Kültür Bakanlığının İşgali mi?

19 Mayıs 2020
Peki buraya nasıl gelindi dersiniz? Hükümet sistemi değişikliğinden sonra, devleti sahip olunan bir şirket gibi yönetme isteği hâkim oldu. Böylece bakanların önemli bir kısmı özel sektörden seçildi. Bu, daha önce bu keskinlikte test edilmemiş bir deneydi. En azından bin yıldır tedavülde olan; “Devlet temayülleri, devlet adamlığı, devlet adabı gibi kavramlar” mülga hale geldi  (Devletin kurumsal yapısını temsil eden bürokrasinin kimyası bozuldu. Nitelikli devlet adamları ya emir eri gibi davranmadıkları için gönderildi ya da bırakıp gitmek zorunda bırakıldı. Geriye açık öğretimliler, imam hatipliler ve her devrin adamı ilkesiz bir gurup kaldı. )

Kemalistlerin ve İslamcıların Cumhuriyetle İmtihanı

19 Mayıs 2020
Artık küreselleşen dünyanın faturalarını ödemeyeceğimiz,  demokratik, özgürlükçü bir Cumhuriyeti nasıl geliştirebileceğimiz üzerinde kafa yorma cesaretine ve ortak bir dili bulmaya var mısınız ?  Milletin egemenliği avutucu bir retorik olmaktan çıksın. Önce iki yüzlülüğümüzle yüzleşelim. Birbirimizi yemekten vazgeçelim. İmparatorluklar sonrası kurulan yeni devletlerin oluştuğu, demir perdelerin yıkıldığı, kartelllerin, holdinglerin çıkarlarının küreselleşme denilen maskelerle bizi oyaladığı bir dünyada nasıl bir yerimiz olur, onu arayalım. Kendi gettolarımızda, kendi seyircilerimiz için oluşturduğunuz hamasi üslup ve yaklaşımların konformizmini terkedelim . Her uzlaşma çabası bir cesaret ister.

Homo Economicustan Enformasyon Fetişizmine

18 Mayıs 2020
Enformasyon ticaretinin öngörülen risklerin hiçbirisi ile herhangi bir ilgisi yoktu. Enformasyon “tanrının eli”, enformasyon üreten teknoloji ve aygıtlar tanrının “kutsal kase”siydi. Enformasyon fetişizminin birinci yüzünü var edecek tanrısal tohum, her bir fani kişi ve doğacak kişilerin rahimlerine damlayıverdi. Hamilelik, doğum; doğumlardan yeni hamilelikler yeni doğumlar. Enformasyon fetişizmi gerçekten de en yüce lütuftu. Aranılan mutluluk ışığı ışıldamıştı. Günahlı günahsız ayrımı yapmadan, cennetin kapılarını sonuna kadar bütün insanlığa açan kutsal anahtar, enformasyondu.

Genetük-V: Yeni Türkiye –III/ Devlet Denen Huşuneti Dizginlemek (*)

17 Mayıs 2020
Buna rağmen, AK Parti iktidarındaki bu "sıradan yaşamı muazzam ölçüde dönüştüren" iyileştirme ve reformlar, devlet denen huşunetin sadece dizginini kısma becerisi olarak gerçekleşmiş görünüyor bana. Özellikle kamu personeli, bu reformlara "baldırı çıplakları tepemize çıkardılar" gözüyle bakıyor. İyileştirme ve reformlar, iyi niyetli bir politikacı müdahalesi hatırına "işleyişi görünüşte değiştirdi". Eh bu bile memleketi muazzam ölçüde değiştirdi denebilir. Fakat "yapısal kazanım"larımız, "işleyiş değişikliği"nden daha az.