Bir kimsenin toplumsal ve ruhsal nedenlerin etkisiyle kendi hayatına son vermesine intihar diyoruz.
Rahmetli Sabri Tandoğan bir sohbetimizde bir gencin intihardan nasıl vazgeçtiğini anlatmıştı. Daha sonra bunu gönül sohbetleri kitabına da almıştı.
“Bazen bir söz, insan kalbinde ebediyen kanayacak bir yara açabilir. Bazen bir söz, ümitsiz bir hastayı bile ayağa kaldırabilir. Bir sözle intihardan vazgeçen insanlar vardır. Yıllarca önceydi. Bir akşam Danıştay’dan çıktım, karşıdaki büfeye gittim. Gazete alacaktım. Benden önce genç bir insan vardı sırada. Büfeciye yaklaştı, iki tüp aspirin istediğini söyledi. Ses tonu beni ürpertmişti. Sanki onları içip, intihar etmek istiyor gibiydi. Yanına yaklaştım. “Bak yavrum” dedim, “karşıdaki binayı görüyor musun?” “Evet,” dedi. “Ben eşimle beraber orada çalışıyorum. Geçen gün başı ağrımış, aspirin almış. Akşam midesi kanama yaptı. Günlerce ıstırap çekti. Aman aspirinleri dikkatli kullan. Allah seni esirgesin.” dedim ve paltosunun üzerinden sırtını sıvazladım.
Ertesi gün heyetten çıktım, dinlenmek için odama gittim. Biraz sonra kapı çalındı. Bu genç insan kapıdan başını uzattı, “Efendim, girebilir miyim?” dedi. “Buyurun,” dedim. Elinde bir buket vardı, “Size getirdim” dedi. Yüzüne baktım, nereden gerekti gibilerden. Genç anladı. “Efendim” dedi, “ben hayatımı size borçluyum. O aspirinleri intihar etmek için almıştım. Ama siz, sıcak ve yumuşak bir ses tonuyla beni uyardınız. Öyle duygulandım ki, eve gittim. İlk işim o aspirinleri çöpe atmak oldu. Size teşekkürlerimi bildirmeye gelmiştim.”
İnsana değer vermek, sevgi göstermek, yardım etmek bir insanı hayata bağlayabilir. Bunun tersi de bir hayatı söndürebilir.
İki gün içinde okuduğum ve insanın içini acıtan intihar olayı beni derinden düşündürdü.
Birincisi avukat meslektaşımızla ilgili. Gazetelerin yazdığına göre: “Avukat Türkay Uludağ maddi sıkıntılar nedeniyle yaşadığı psikolojik sebeplerden dolayı dün (31.07.2019) intihar ederek hayatına son verdi. Uludağ'ın ardında 2 sayfalık bir mektup bıraktığı ortaya çıktı. Mektup da meslektaşlarına sitem dolu sözlerde bulunduğu bildirildi."
İkincisi daha hayatının baharında bir üniversite genci. Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Metalurji ve Malzeme Mühendisliği ikinci sınıf öğrencisi Çağdaş Çelik çok yalnızız yazısından sonra yaşamına son verdi. (Gazetelerden)
Ülkemizde son 10 yılda 29 000 intihar olmuş. Ortalama her yılda 2900 kişi intihar ediyor demektir. 2017 yılında intihar vakıası 3069 dır. 2018 yılında ise 3161 dir. Her yıl bu ülkede ortalamanın üstünde intihar yaşanmaktadır.
Bu haberleri sanki bir vakıayı adiyeden bir gazete haberi gibi okumaktayız. Oysa her intiharla ilgili toplum olarak suçumuz var. Her ne kadar "ateş düştüğü yeri yakar" diyerek vurdumduymazlık yapsak da komşudaki yangın gelip bir gün bizi de yakacaktır.
Seçim çalışmalarının olduğu dönemde bu konuya işaret etmiştim. Siyasilerin egoları, hırsları, içi boş polemikleri gölgesinde yapılan seçimlerin toplumun gerçek sorunlarını çözmekten oldukça uzak olduğunu yazmıştım. İntihar vakıalarıyla tekrar hatırladım. Ve ilgilere tekrar hatırlatıyorum.
KEŞKE SİYASİ PARTİLER ŞUNLARI YAPSALAR
1-Yıllara göre nüfusa oranla her yıl suç oranı nedir? Her yıl artıyor mu eksiliyor mu? Örneğin bu yıl oran şudur. Biz yönettiğimizde bu oran şu ölçüde azalacaktır. Mevcutta şu kadar hapishane var. Biz yeni hapishane açmayacağız. Mevcut hapishanelerin çoğunu okula, müzeye, kütüphaneye dönüştüreceğiz.Bu nedenle hapishanelerin oranını şu kadar yılda şu ölçüde azaltmayı planlıyoruz..
2-Yıllara göre nüfusa oranla antidepresan kullanımı, uyuşturucu kullanımı, cinnet ve intiharların istatistiki sayısı şu orandadır. Biz yönettiğimizde bunun oranını şu kadar aşağı çekeceğiz.
3-Yıllara göre nüfusa oranla ruhsal ve bedensel hasta sayısı şu orandadır. Biz yönettiğimizde hasta sayısını azaltacağız, koruyucu sağlık hizmetlerine ağırlık vereceğiz. Hasta sayısını değil sağlıklı insan sayısını artıracağız. Yeni hastane açmayacağız. Hastanelerin çoğunu kapatıp sağlık müzesi yapacağız.
4-Her yıl nüfusa oranla sokak çocukları, dilenciler ve fuhuş yapanların sayıları istatistiki olarak şu kadardır. Biz yönettiğimizde bunların oranını her yıl şu oranda indireceğiz. Onların meslek sahibi onurlu bir vatandaş olmalarını sağlayacağız.
5-Her yıl nüfusa oranla işsizliğin istatistiki verileri şudur. Biz yönettiğimizde her yıl istihdam oranı şu oranda artacak şu oranda işsizlik azalacak. Böylelikle dünya çapında yapılan mutluluk endekslerinde ülkemiz en üst sıralara çıkacak.
6-Her yıl nüfusa oranla Türk Patent Enstitüsüne inovatif, teknolojik icatlarda patent başvurusu şu orandadır. Biz yönettiğimizde eğitimde kaliteyi artırarak, patent başvuru sayısını şu orandan şu orana çıkaracağız, Dünya pazarında türk patentli teknolojik ürünlerimiz şu oranda artacak.
7-Her yıl nüfusa oranla adalete güven belirlenecek. Diyelim ki bu oran % 30 ise biz bunu her yıl şu oranda yükselteceğiz. Sonunda oran o kadar yükselecek ki adalet saraylarının çoğunu kapatıp adalet müzesi yapacağız.
Deseler ve biz bunun sonuçlarını görsek.
Ve bize hamasi nutuk çekmeseler, bize ulufe dağıtır gibi seçim rüşveti anlamında bedavacılık vaatleri vermeseler. Gerçek sorunlarımızı çözseler.
Toplumsal sorunlar nedeniyle intihar edenlerle ilgili başta yöneticiler olmak üzere hepimizin günahı var. Bu intiharlar toplumun heyelanıdır. Tedbir alınmazsa hepimiz helak oluruz.
Yeni yorum ekle